ORTAÇAĞ’DA AVRUPA

ORTAÇAĞ’DA AVRUPA

Ortaçağ’m büyük bölümünde Avrupa’da giyim tarzı aynı kaldı; değişiklik, Haçlıların Doğu’dan Avrupa’ya yeni kumaşlar getirmesiyle başladı. Gerçekten de, Batılılar, Bizans İmparatorluğu’nda olduğu gibi Arap ülkelerinde de, başta, kumaş üretimi ve giyecek yapımı olmak üzere, birçok açıdan kendilerininkinden daha ileri bir medeniyede karşılaştılar. Bu tarihten sonra saten, kadife ve brokar, Avrupa’da ticarileşti. Kumaşları planş üzerinde basma tekniği, XI. yüzyıldan itibaren de, düğme kullanımı benimsendi.

Gerek kadın, gerekse erkek kıyafetlerinin temel unsuru, gömleği örten bir çeşit kaftan veya ceketti. XII. yüzyıldan itibaren, sıkı bir biçimde bağlanan kadın kaftan veya cekederi, giyeni daha uzun gösterecek şekilde gövdenin üst çizgilerine oturur; geniş kırmaları olan etek ayakların üzerine inerdi. Bel, çevresine dolanan bir kordonla belirginleştirilirdi. Dışarı çıkarken uzun bir kolsuz üstlük veya bir çeşit manto giyilirdi. Kadınlar ördükleri veya açık bıraktıkları uzun saçlarım kiliseye giderken örterlerdi.

1200’den itibaren, kadınlar, yüzü çevreleyen ve göğüs üzerine düşen, barbata denen bir tür rahibe yaşmağı örtmeye başladılar. Erkeklerse, kapüşonlar veya çene altından tutturulmuş dar şapkalar taktılar.

Bu dönemin sonlarında Kuzey Avrupa’da giyim o tarihe kadar görülmemiş bir incelik ve çeşitlilik kazandı. Bourgogne, Paris ve Flandre saraylarım örnek alan şık insanlar, sık sık görülen üslup değişikliklerini benimsediler. Geniş kaftan 1380’e doğru ortaya çıktı. Yukarıdan aşağıya kadar düğmelenen bu giyeceğin, uçları çoğunlukla fistoyla süslü geniş kolları ve dik bir yakası vardı. Geniş kaftanın altından tamamen görülen erkek poturları, ince uzun deri ayakkabılarla bitiyordu. Sokağa çıkarken çamurdan korumak için ayakkabıların üzerine galoşlar geçirilirdi. Erkekler, liripipe olarak anılan ve 1400’den itibaren, zillerle süslenen uzun sarkık uçlu başlıklar takardı. Bu başlıklar, sivri uçları horoz ibiğini andıran bir tür sarık oluşturacak biçimde kıtıkla doldurulur ve yukan kaldırılırdı. 1450’den itibaren, büyük fötr şapkalar benimsendi.

Kadın başları daha da iddialıdır. 1350’ye doğru, kadınlar saçlarını kafalarımn iki yamna badem kurabiyesi biçiminde toplayıp madenî bir saç filesiyle sıkarlardı. XIV. yüzyılın sonunda, yastıkcıklarla beslenen bu yan topuzlar, üzerine bir tül takılan iki boynuz biçimini aldı. 1420’ye doğru, aşağı sarkıtılan bir tülü olan hennin adlı sivri bir şapka belirdi. Saçlar bu karmaşık düzenlemelerin altında kayboldu.
İlkçağ kıyafeti. Eski Yunan’da temel giyecek kırmalı uzun bir tünik olan «hiton»du. Kenarlanna renkli bir şerit geçirilmiş olan Etrüsklerin «ebenna»sı, süslerinden çok, drapesiyle dikkat çeken Roma «harmanisini etkiledi. İmparatorluk döneminde Roma’da revaçta olan giyim tarzından türeyen Bizans kıyafeti, Doğu halklanyla temaslar sonucu nakışlar ve süslerle zenginleşmiştir.
Ortaçağ kıyafeti. VIII. yüzyıldan XIV. yüzyıla kadar, Ortaçağ Avrupası’nın kadın ve erkek kıyafeti, esas olarak bir tünikten ve uzun bir kolsuz üstlükten oluşur. Başlangıçta oldukça kaba olan Ortaçağ giyimi, Haçlılar aracılığıyla Avrupa’ya ulaşan Bizans ve Arap saray modalannın etkisi altında gelişmiş, saç tuvaletleri gitgide daha özenli, hatta mübalağalı hale gelmiştir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*