wiki

Oryantalizmin İslam Telakkisinin Tarihî Temelleri Üzerine Düşünceler

Oryantalizmin İslam Telakkisinin Tarihî Temelleri Üzerine Düşünceler

Hz. Usame (r.a.) Ordusu ve Yermük Savaşı

İki devlet, kendileri için yakın tehlike olarak gördükleri genç İslam devletini tamamen ortadan kaldırmak veya zayıflatmak için her fırsatı değerlendiriyorlardı

Bu yazıda  Hz. Ebu Bekir (r.a.)’in çok kısa süren (2 sene 3 ay) hilafeti döneminde, Müslüman-Hıristiyan münasebetlerine dair iki savaşa dikkat çekilecektir. Bunlardan ilki Hz. Usame (r.a.) ordusu, İkincisi ise Yermük Savaşı’dır.

Hz. Üsame (r.a.) Ordusu

Hz. Üsame (r.a.) Ordusu Bilindiği gibi Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, hicrî 12. yılın Re- biulevvel’in 11. (m. 8 Haziran 632) pazartesi günü öğle vakti civarında Dâru’l-bekâ’ya irtihal eylemiş ve Salı günü hilafet makamına Uz. Ebu Be- kir (r.a.) geçmiştir. Hz. Ebu Bekir’in, bu makama geçtikten sonraki ilk faali- yeti. Peygamber Efendimiz’in teçhiz edip kumandanlığına Usame b. Zeyd’i tayin ettiği orduyu Bizans ida- resinde bulunan Şam’ın Belka nahiye- sine doğru göndermek olmuştur. Hz. Ebu Bekir, Peygamber Efendimiz’in vefatı sebebiyle ortaya çıkan yeni du- rum sebebiyle, içerisinde seçkin Sahabilerin de bulunduğu bu orduyu gönderme işinin tehir edilmesine dair teklif ve ricaları, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in verdiği bir karara müdahale edemeyeceğini söyleyerek, şiddetle geri çevirmiştir. Hz. Ömer (r.a.) tarafından dillendirilen; hiç olmazsa daha yaşlı ve tecrübeli bir kumandan tayin edilmesi teklifini de aynı kararlılıkla reddetmiştir. Hz. Ebu Bekir (r.a.) İslam askerlerini uğurlamak için onlara Medine dışına kadar refakat etmiş ve genç kumandan Hz. Usame binekli, kendisi ise Allah yolunda ayaklarının tozlanması için teberrüken yaya olmayı tercih etmiştir. Allah Rasülü’nün halifesi askerleri uğurlarken şu tembihlerde bulunmuştur:

“Hain olmayınız, sahtekârlık yapmayınız, ganimet mallarına hakız yere el uzatmayınız. Ölen düşman askerlerinin uzuvlarını kesmeyiniz. (Savaşa katılmayan) çocuk, kadın ve ihtiyarları öldürmeyiniz. (Yemiş veren) hurma ağaçlarını kesip yakmayınız. Yemek ihtiyacı dışında koyun, sığır ve develeri kesmeyiniz. Manastırlara kapanmış kimseler göreceksiniz, onları kendi hallerine bırakınız. Kafasının ortasını tıraş edip etrafını sargı şeklinde bırakmış olan bir kavim (Bizans askerleri) üzerine gidiyorsunuz. Onları kılıçlarınızla sarsınız. Haydin Allah adına acele ediniz. (Allah yardımcınız olsun.)”
Hz. Ebu Bekir (r.a.) özellikle ordu kumandanı Hz. Üsame’ye, Hz. Peygamber Efendimiz’in daha önce söylediklerine harfiyen uymasını tembih ederek orduyu uğurlamıştır.

1

Hz. Üsame (r.a.) kumandasındaki İslam ordusu, Önce Hz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in daha sonra da Hz. Ebu Bekir (r.a.)’in tembihlerine uyarak, Bizans idaresindeki Belka nahiyesine kadar varmış, orada karşısına çıkan Hıristiyanlarla savaşmışür. Değişik rivayedere göre 40 veya 70 gün süren bu seferden Hz. Üsame (r.a.), babasının katilini öldürmek başta olmak üzere, bir çok başarı kazanarak ve yüklü miktarda ganimet elde ederek Medine-i Münevvere’ye dönmüştür. Bu seferin kumandanı genç ve yiğit bir delikanlı olan Hz. Üsame (r.a.), Mûte savaşının ilk kumandanı ve orada şehit olan Zeyd b. Hari- se’nin oğludur. Genç sahabi Hz. Üsame (ra) kumandasında gerçekleşen bu sefer, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in vefatıyla Müslümanların zaafa düşeceklerine dair bütün beklentileri boşa çıkarmıştır. Çünkü vefatıyla, tebliğ ettiği dinin ve kurduğu devletin zaafa uğrayacağını düşünen ya da umanların bu beklentileri kursaklarında kalmıştır. Çünkü bu sefer ile gerek dâhilde gerekse hariçte ‘Müslümanlar zayıf olsaydılar böyle kritik bir durumda bu ciddi başarıyı elde edemezlerdi.’ şeklinde bir intiba oluşmuştur.

Bizans komutanları askerlerin kaçmasını engellemek için onları zincirle birbirlerine bağlayarak tedbir almışlardı.

Yermük Savaşı

Hz. Ebu Bekir (r.a.)’in hilafetinin ilk senesi irtidat ve isyan hareketlerini bastırmakla geçmiştir. Ancak onu esas meşgul eden düşünce, İslam’ın intişarının önünde maddi bir engel teşkil eden, Mecusi Sasani ve Hristiyan Bizans imparatorlukları olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü bu iki devlet kendileri için yakın tehlike olarak gördükleri genç İslam devletini tamamen ortadan kaldırmak veya en azından zayıflatmak için her firsatı değerlendiriyorlardı. Zaman zaman isyancıları destekliyorlar, birbirleriyle daimi bir rekabet ve savaş halinde olmalarına rağmen, her geçen gün genişleyen bu yeni devlete karşı iş birliği bile yapıyorlardı.

Bu sebeple Hz. Ebu Bekir (r.a.), bir taraftan mürtetlerle mücadele ederken, diğer taraftan da mezkur devleüere karşı bir takım tedbirler almayı ihmal etmemiştir. Şöyle ki; Hz. Ebu Bekir (r.a.), Sasani Devleti’ne bağlı Irak bölgesine Müsenna b. Harise eş-Şeybani’yi savaşmak için vazifeleııdirmiştir. Mürtetlerin ve isyancıların bellerinin kırılmasından, özellikle Peygamber Efen- dimiz’in damadı Ebu’lAs b. Rebi, Hz. Ömer’in ağabeyi Zeyd b. Hattab, Ebu Huzeyfe, Sabit b. Kays (r.a.) dahil 450 seçkin sahabenin şehit olduğu, yalancı peygamber Müseyle- me’nin öldürüldüğü Yemame savaşından (Rebiulevvel h. 12) sonra, Halid b. Velid’i Müsenna ile birlikte Irak bölgesinin fethi ile vazifeleııdirmiştir. 4 bin kişilik bir ordu ile Medine’den hareket eden Hz. Halid’in birliği yoldaki iştiraklerle 10 bin kişiye, Müsenna’nın emrindeki 8 bin askerle birleştiklerinde ise 18 bine ulaşmıştır. Halid b. Velid kumandasındaki Müslüman askerlerle, İran ordusu arasında Hufeyr denilen mevkide gerçekleşen savaşta Müslümanlar büyük bir zafer elde etmişlerdir. Bu arada Du’metü’l- Cendel’de mücadele eden İyaz b. Ganem (r.a.) Bizans’a bağlı Araplarla savaşmak durumunda kalmış, Hz. Halid’in imdada yetişmesiyle galip gelmisler ve mezkur verleri İslam devletinin sınırlarına dahil etmişlerdir. Hz. Ebu Bekir (r.a.) hicretin 13. yılında hac dönüşü Şam, Filistin, D maşk, Ürdün ve Hımış istikametlerine ordular göndererek, fethedilmesi- ni istemiştir. Bu ordular Hz. Ebu Bekir’in talimatları istikametinde harekete geçtiklerinde, Bizans İmparatoru Heraklius Kudiis’tevdi. İslam tarihi kaynaklarının bildirdiklerine göre imparator, komutanlarıyla bu yeni durumu değerlendirirken kendi görüşünü şöyle açıklamıştır:

“Ben, Müslümanlarla sulh yapma görüşündeyim. Allah’a kasem olsun ki, yarısı Bizans’ta kalmak şartıyla Şam’ın diğer yarısı karşılığında onlarla sulh yapmanız, siziıı için, Şam’ın tamamının ve Bizans topraklarının da yarısının Müslümanların eline geçmesinden daha iyidir.” Ancak tecrübeli imparatorun bu kanaati kabul görmek bir tarafa, şiddetli bir tepki ile karşılanmıştır. Bunun üzerine o Kudüs’ten Hımıs’a gelerek savaş hazırlığına başlamıştır.

Dört İslam ordusuna karşı, onlardan kat kat fazla; 140 bin kişilik çok büyük bir ordu teşkil etmiş ve Başkomutanlık görevini Ermeni asıllı Mâhâıı’a vermiştir. Bu arada Arap Hıristiyan Gassani hükümdarı Cebele b. Eyhem de 60 bin kişilik bir askerle Mâhân’a katılmıştır. Bizans tarafında olup bitenleri dikkatle takip eden ve aldıkları kararlardan haberdar olan İslam kumandanları da aralarında mektuplaşarak durum değerlendirmesinde bulunmuşlar; Amr b. el-As şu görüşü savunmuştur: “Doğru olan bizim bir araya gelmemizdir. Zira biz bir araya gelirsek mağlup olmayız. Aksi takdirde düşman askerleri karşısında bir varlık gösteremeyiz.”

Durumu Hz. Ebu Bekir (r.a.)’e bildirmişler o da Amr’ın görüşünü desteklemiş ve Yer- mük’te toplanmalarını bildirmiştir. İki ordu mevzi aldıktan sonra birkaç ay savaş yapmadan beklemişlerdir. Bizans komutanları bir taraftan asker- lerin kaçmasını engellemek için onları zincirle birbirlerine bağlamak suretiyle maddi tedbir alırken, diğer taraf- tan papazlar ve rahiplerin teşvikleriyle askerlerin morallerini canlı tutmaya çalışmışlardır. Bu arada Müslümanlar Hz. Ebu Bekir (r.a.)’den yardım istemişler, o da Irak bölgesinde zaferden zafere koşan Halid b. Velid’e (r.a.) haber göndererek, askerlerin yarısını Müsenna’nın emrinde Irak’ta bırakarakdiğer yarısıyla derhal Şam bölgesine intikal etme talimatım vermiştir.

Bu emir gereği olarak Hz. Halid (r.a.) yaklaşık 9 bin kişilik bir askeri birlikle süratle Yermük’e intikal etmiş ve toplam İslam askeri yaklaşık olarak 40 bin kişiye ulaşmıştır. Bunlardan 100 tanesi Bedir ashabından olmak üzere bin kadarı sahabedir. Müslüman kumandanlar, Bizans askerlerinin saldırıya geçeceklerini anlayınca da dört ayrı kumandanın emriyle hareket etmek üzere tedbir almaya çalışırken, Halit b. Velid müessir bir konuşma yaparak, her gün bir kişi olmak üzere nöbetleşe tek bir kumandanın emri ile hareket etmenin daha isabetli olacağını söylemiş ve ilk günün kumandanlığını da kendisinin üstlenebileceğini ifade etmiştir. Diğerleri Hz. Halid’in bu teklifini uy- gun bulmuşlar ve savaş başlamıştır. Tarih kaynaklarının etraflıca anlattıkları bu savaşta Bizans feci bir şekilde mağlup olarak 120 bin kayıp vermiştir.

1

Müslümanlar ise 3 bin şehit vermişlerdir. Kendilerinden kat kat fazla olan Bizanslara karşı tarihin kaydettiği en önemli zaferlerden birine imza atmışlardır. Hz. Ebu Bekir (r.a.), bu savaş sürerken vefat etmiştir. Yermük savaşı, Hz. Ebu Bekir (r.a.)’in çok kısa ama her anı oldukça önemli muvaffakiyetlerle dolu geçen hilafet döneminin son ve İslam tarihinin şanlı zaferlerinden birinin kaza- nıldığı savaşlardan ه.ridisirib günün şartlarında dünyanın en büyük devleti olan Bizans’a karşı yeni kurulmuş bir İslam devletinin kazandığı muhteşem bir zaferdir Yermük. Savaş esnasında Hımıs’ta bulunan Heraklius hüzünlü bir şekilde Suriye’ye ebediyen veda etme zamanıntn geldiğini itiraf’ettiği, Müslümanların ise gözlerini, Bizans’ın başkenti İstanbul’a çevirdikleri tarihin adıdır Yermük.

“Doğru olan bizim bir araya gelmemizdir. Zira biz bir araya gelirsek mağlup olmayız. Aksi takdirde düşman askerleri karşısında bir varlık
gösteremeyiz.”

Dipnotlar: Zehebi’nin aktardığına göre, Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz Salı günü Hz. Ali, Hz. Abbas, Fadl b. Ab- bas, Kuşem b. Abbas, Üsame b. Zeyd ve Şükran (r.a.) tarafından yıkanmıştır. Hz. Abbas ve iki oğlu mübarek bedenini çevirmişler, Hz. Üsame ile Peygamber Efendimiz’in azatlılarından olan Şükran (r.a.) suyunu dökmüş, Hz. Ali (k.v.) ise yıkamıştır. Aynı gün kefenlenmiş ve Müslümanlar bölük bölük cenaze namazını kılmışlar ve muhtemelen akşam vaktinde Ravza-i Mutahhara’sına tevdi edilmiştir. (Bkz. İbn el- Esir, el-Kamil, II, 332, 335.) Yemame’de şehit olan sahabilerin, 600 veya 1100 kişi olduğunu söyleyen rivayetler de bulunmaktadır; (Tafsilat için bkz. Ibnü’l-Esir, el-Kamil, II, 395-396); Ebu Ubeyde (r.a.) aynı zamanda bu dört ordunun baş komutanlığını da uhdesinde bulunduruyordu; Yermük savaşında Bizans askerlerinin kaç kişi olduğu hakkında, farklı rakamlar vermektedir. Bunlar 100 000, 140 000, 240 000, 500 000, 600 000 ve 1000 000 şeklindedir. Ancak Haşan İbrahim Haşan gibi muasır İslam tarihçileri 240 000 den sonraki rakamların mübalağalı olduğunu söylemektedirler. (Bkz. İbnü’l-Esir, el- Kamil, II, 406, 410.)

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir