Genel

OsmanlI’da Temizlik

İstanbul'un merkezinde bulunan Siyavuşpaşa Medrese¬sinin içler acısı hali, bizim temizliğe ve kültürel mirası¬mızı korumaktaki hassasiyetimizi (!) gösteriyor

Osmanlı’da Temizlik

Temizliğin Böylesi Görülmedi!..

İstanbul'un merkezinde bulunan Siyavuşpaşa Medrese¬sinin içler acısı hali, bizim temizliğe ve kültürel mirası¬mızı korumaktaki hassasiyetimizi (!) gösteriyor

İstanbul’un merkezinde bulunan Siyavuşpaşa Medrese¬sinin içler acısı hali, bizim temizliğe ve kültürel mirası¬mızı korumaktaki hassasiyetimizi (!) gösteriyor

Temizliğin sadece di­nî bir vecibe değil, sağlıklı yaşamanın bir şartı olarak da görüldüğü Osmanlı toprakla­rında temizlik hizmetleri, ge­rek devlet tarafından vazife­lendirilen ve gerekse vakıflar tarafından tayin edilen görev­lilerce ve bizzat halkın gayret­leriyle sürdürülmekteydi.

Bu hususta akla gelen en güzel uygulamalardan biri de Fatih Sultan Mehmed Han tarafından gerçekleştirilmiştir. Kendisi, İstanbul’un her so­kağına iki kişi tayin edilmesini em­retmişti. Bu kişiler, arkalarındaki bir kap içerisinde kireç tozu ve kömür külü olduğu halde günün belirli sa­atlerinde sokaklarda gezip, tükü­rüklerin üzerini bu tozlarla örtüyor­lardı. Böylece hem sağlığı tehdit eden bir unsur temizlendiği gibi, hem de meydana getirdiği çirkin görüntü bertaraf ediliyordu.

Eskiden, Frenklerin yere tükürmesi, Türklerce hayretle karşılanmaktaydı. Zira Türkler yerlere tükür­mezler, ancak mendillerine tükürürlerdi. İtalyan asker ve araştırmacı Marsigli (1658-1730), Türklerin asla yere tükürmediğinden bahseder.

Eskiden şehirlerin temizliğinden “Çöplük Subaşısı” mesuldü. Umu­mî meydanlar belirli zamanlarda te- mizletilirken, Çöplük Subaşısı, so­kaklardaki süprüntüleri temizleme vazifesini, senelik belli bir meblağ karşılığında “arayıcı” denilen esnafa ihale ederdi. Bugünkü çöpçülük va­zifesini yapan arayıcılar, uzun çiz­meleri, kimisinin elin de çapa, demir kaz ma, kimisinde sü­pürge, kürek ve sırt­larında ağaç tekneler­le sokaklarda gezer, hem sokakları temizler, hem de çöpleri ayıklayıp önceden belirlenmiş yerle­re dökerlerdi.

Mahalle aralarının te­mizliğinden, oralarda yaşa­yan halk mesuldü. Arayıcı­lar, belli bir ücret karşılı­ğında çöpleri evlerden alıp sırtlarındaki küfelere yükle­yerek götürürlerdi.

her türlü yazı ve şekli silmek­le vazifelendirilmiş “mâhi’n nükûş” (izleri, lekeleri yok eden kişi) bulunmaktaydı. Bu kişiler sayesinde, hem o binaların temizliği sağlanı­yor, hem de tahribinin önü­ne geçiliyordu. ؛١٤

Sarayda çöpçülük vazife­sini “mezbele-keşân” (çöp­lük kaldıran) isimli kişiler yapmaktaydı.

Cami, medrese, mektep, hastane gibi mekanların te­mizliğinden “kennâs” (süpü- rücü, temizleyici) isimli görevli mesuldü. Ayrıca vakıf binalarının iç ve dış duvarlarına yazılmış

Arayıcı esnafı

Arayıcı esnafı

Temizlik işini, Şehrema­neti müessesesi kurul­madan önce Çöplük Subaşısı’na bağlı, belli bir ücretle arayıcılar yapardı. Arayıcılar, çöpleri sırtlarındaki kü­felere yükleyerek götürürlerdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir