Genel

Prof. Dr.İsmet DÖKMECİ

Prof. Dr.İsmet DÖKMECİ [1]

I

” laçların bilgisizce ve rastgele kullanımının onarılması güç zararlara yol açtığını çoğumuzun bilmesine karşın, yine de her önümüze gelen ilacı kullanma alışkanlığından kendimizi alamamaktayız. Her şeyden önce şunu belirtmekte yarar var­dır. İlaç, her hastalığın devası değildir. Son yüzyılda modern tedavinin yerleşmesinde ilaçların yadsınamayacak derecede önemli rolü olmuşsa da, ilaçların bilgisizce ve zevk amacıyla gelişigüzel alınmalarıyla ortaya çıkan facia niteliğindeki so­nuçlar, ilaç kullanımında çok dikkatli olmamız gerektiğini or­taya koymaktadır.

İlaçların önü alınamaz bir şekilde gelişigüzel kullanılma­sının nedenleri oldukça fazladır. Halkın sosyal yapısından, mesleki ahlâka ve ülkenin ekonomik ve politik durumuna ka­dar çeşitli etmenler bunda rol oynar. Ülkemizde çoğu kim­se, hastalığını olduğu kadar üzüntüsünü ve sıkıntısını da ilaçla gidermeye çalışmaktadır. Her hekime çıkan, mutlaka çok ilaç yazılmış bir reçete beklemektedir. Reçetedeki ilacın fazlalığı hastanın mutluluğunu artırmaktadır. Şişmanlık, zayıflık, kan­sızlık ve bazı sinirsel hastalıklar gibi ilaç verilmeden tedavi edilebilecek hastalık durumlarında bile, ilaç vermesi için dok­torlar adeta zorlanmaktadır. Ne yazık ki, birçok doktorumuz değişik nedenlerle bu isteğe boyun eğmekte ve doğuracağı zararları gözardı ederek, verilmesi gerekenden çok daha faz­la ilacı reçetelerine yazabilmededirler.

Diğer taraftan doktorlarımızın birçoğu,kesin teşhis ko­yamadığı hastalıklarda çok sayıda ilaç yazarak, tedaviden teş­hise gitme alışkanlığı edinmişlerdir. Bunun kaş yaparken göz çıkarmak olduğu ve büyük ekonomik zararlara yol açtığı, tıp fakültelerinin daha ilk sınıflarında öğretilmektedir. Teşhise yar­dımcı olacak laboratuvarların yurt çapında yaygınlaştırılma­sı, bu tür yanlış tedavi yöntemlerini ortadan kaldıracaktır.

Eczanelerimizin birçok ilacı reçetesiz olarak her isteye­ne vermesi gerçi son yıllarda çıkarılan yasal kısıtlamalarla önemli ölçüde azaltılmıştır, ancak yine de sorumsuzca geli­şigüzel satılan ilaç sayısı hayli kabarıktır. Hatta bakkallarda bile ilaç satıldığı basına sık sık yansımaktadır. Bu şekilde tü­ketilen ilaçların başında, analjezik ve sedatif içeren müstah­zarlar gelmektedir. Son yıllarda bu grup ilaçların suistimal derecesinde yaygın kullanıldığına ilişkin haberler yayın or­ganlarında görülmektedir. Bazı yörelerimizde halk arasında ilaç suistimalî o kadar ileri götürülmüştür ki, düğünlerde ve toplantılarda şeker gibi ikram edilmektedirler. Bunun yaygın­laşmasının çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceği kuşkusuz­dur. Böylesine tüketilen ilaçlar, kullanana verdiği zarar dışında, gelecek nesillerde de birtakım kalıtsal bozukluklar yapabilir. İlaç kesinlikle, ne bir besin maddesidir, ne de zevk alınacak bir araçtır. Ancak zorunlu hallerde, doktor denetiminde has­talık durumlarında kullanılması gerekir. Ayrıca sağlıklı kim­selerin gelişigüzel ilaç kullanmaları, sağlıklarını yitirmelerin­den başka işe yaramaz.

Tedavi giderleri devlet tarafından karşılananların kendi­leri, eşleri, çocukları, ana ve babaları için aldıkları ilaçlarla evleri adeta birer küçük ecza deposu durumuna gelmiştir. Bu kesimdekilerin daha sık ve kolaylıkla doktora görünme ola­naklarına sahip olmaları ve ilacı büyük ölçüde ücretsiz elde etmeleri nedeniyle doktorların reçetelerine fazla ilaç yazma­larını bir kazanç gibi görme alışkanlığı vardır. Bunlar, aldık­ları ilacın büyük bir kısmını kullanmadan bir kenara atarak, büyük ölçüde ilaç ziyanına neden olmaktadırlar. Anayasamı­zın 56. Maddesi devlete, herkesin hayatını, beden ve ruh sağ­lığını sürdürmesini sağlamak yükümlülüğü getirmektedir, an­cak kontrolsuz bir şekilde bu hakkımızı gelişigüzel kullanma­mız, çığ gibi büyüyen bir sağlık harcamaları sorununu da or­taya çıkarmaktadır. Ülkemizde giderek artan bir ilaç tüketimi vardır. Kişi başına 1970’de 2.1 dolarlık ilaç tüketimi 1980’de

8.9   dolar, 1985’de 12.3 dolara çıkmıştır. Hammaddesi bü­yük ölçüde dışarıdan sağlanan ilaç için yılda yaklaşık 250-300 milyon dolar döv’ız yurt dışına çıkmaktadır. İlaç tüketimini azal­tan önlemlerin alınmasıyla ve ilaç sunuş şekillerinin değişti­rilmesiyle, bu harcama azaltılıp, diğer sağlık sorunlarına ak­tarılabilir. Birçok ülkede olduğu gibi müstahzarların ticari am­balajlar içinde değil de klinik ambalajlarda sunulması, savur­ganlığı önemli ölçüde azaltacaktır.

Sonuç olarak ülkemizde ilaç savurganlığı konusu, getir­diği ekonomik sorunlarla birlikte toplumda ve gelecek nesil­lerde oluşturacağı fizik ve sosyal çöküntüler yönünden üze­rinde durulması gereken önemli bir konudur.             □

 


[1]  Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi

ŞUBAT 1987

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir