Genel

RENKLİ FOTOĞRAFÇILIK.

RENKLİ FOTOĞRAFÇILIK.

Fransız fizikçi Alexandre Becquerel ve Abel Niepce de Saint-Victor (Nicéphore Niepce’in kuzeni) 1848-60 arasında özel işlemlerden geçirilen gümüş klorürlü katmanlar üstünde renkli görüntüler elde etmeyi başardılar, ama bunları tespit edemediler. 1891’de Fransız fizikçi Gabriel Lippmann, bu ilkeye dayanarak ilk sabit renkli fotoğrafı gerçekleştirdi; yalnız yaptığı işlemler herkes tarafından uygulanamayacak derecede karmaşıktı. 1859’da İngiliz fizikçi James Clerk Maxwell kırmızı, yeşil ve mavi ışığın çeşitli oranlarda karıştırılmasıyla renklerin yeniden üretilebileceğini kanıtladı. 1868’de L. Ducos du Hauron ve Charles Glos adlı Fransız mucitler her görüntünün fotoğrafının yeşil, turuncu ve mor filtreler kullanılarak üç kez çekilmesine dayalı, çıkartmalı üç renkli işlemi(*) (trikromi) geliştirdiler. Böylece elde edilen üç negatifin her biri, kendi tamamlayıcı renklerini taşıyan kırmızı, mavi ya da sarı karbon pigmentli, ince jelatin katmanlara basılıyordu. Çoğunlukla saydam olan bu üç pozitif üst üste bindirildi-ğinde de renkli fotoğraf ortaya çıkıyordu. 1912’de gizli gümüş görüntünün doğrudan renkli görüntüye dönüşmesini sağlayan renklendirici (kromojenik) geliştirme banyoları yapıldı; bu ilkeye dayanarak hazırlanan üç emülsiyon katmanlı ilk renkli film Kodachrome, 1935’te piyasaya sürüldü. Günümüzde uygulanan renkli fotoğraf işlemleri, doğadaki değişik renklerin, üç ana rengin çeşitli birleşimleriyle üretilmesi temeline dayalıdır. Bu üç ana rengin (ma-vi-mor, yeşil ve kırmızı) her biri, görünür tayfın kabaca üçte birini kaplar. Üç renkli görüntüler, renkli ışıkların birleştirilmesi (toplamalı bireşim) ya da beyaz ışığın, her biri ana renklerden birini tutan bir dizi filtreden geçirilmesi (çıkartmalı bireşim) yoluyla elde edilir.
Toplamalı bireşim yönteminde, kırmızı ve mavi-mor renkli iki ışık demeti, beyaz bir görüntü düzlemine düşürüldüğünde morumsu pembe (magenta) renk oluşur; eşit oranda kırmızı ve yeşil, sarı; eşit oranda yeşil ve mavi-mor ise mavimsi yeşil (siyan) renk verir. Üç ışık demetinin üçünün birden ekrana üst üste düşürülmesiyle beyaz renk elde edilir; renklerden ikisinin ya da üçünün çeşitli oranlarda birleştirilmesiyle hemen hemen bütün öteki renkler üretilebilir. Çıkartmalı bireşim yönteminde sarı, magenta ve siyan filtreler ya da boyarmadde katmanları, beyaz ışıktaki ana renkleri çeşitli oranlarda eksiltir. Sarı filtre beyaz ışığın mavi bileşenini soğurur ve böylece filtreden geçen beyaz ışık demetinin içerdiği
mavi renk miktarını denetler. Benzer biçimde magenta filtre, geriye kalan yeşil ışığın miktarını, siyan filtre de kırmızı bileşenin miktarını denetler. Birbiri üzerine yerleştirilen siyan ve magenta filtreler, beyaz ışık demetindeki kırmızı ve yeşil bileşenleri tutar, böylece mavi ışığın ortaya çıkmasını sağlar. Benzer biçimde siyan ve sarı filtreler yeşil, sarı ve magenta filtreler de kırmızı renklerin oluşmasına yol açar. Bu türden filtrelerin ya da değişik yoğunluktaki boyarmadde görüntülerinin üst üste yerleştirilmesiyle, beyaz ışık demetine çeşitli renkler kazandırılabilir. Günümüzde renkli fotoğraflarda kullanılan başlıca yöntem, çıkartmalı üç renkli işlemdir.
Renkli filmlerin yapısı. Saydam katman üstüne çekilen pozitif fotoğraflara slayt ya da diyapozitif adı verilir. Bu film başlıca
325 fotoğrafçılık
renklerini üç ana bileşenine ayırır, Film daha sonra tersine (reversal) bir işlemden geçirilerek her katmandaki görüntünün, katmanın tayf duyarlığının tamamlayıcı ren-gindeki pozitif görüntüye dönüşmesi sağlanır. Böylece maviye duyarlı katman önce, orijinal görüntüde mavi olan her şeyin (örn. mavi gökyüzünün) negatif görüntüsünü, daha sonra da mavi olmayan her şeyin pozitif görüntüsünü verir. Pozitif film, sarıyla renklendirilir. Benzer biçimde, yeşile duyarlı katman yeşil renkte olmayan her şeyin magenta pozitif görüntüsünü ve kırmızıya duyarlı katman, kırmızı renkte olmayan her şeyin siyan pozitif görüntüsünü verir. Örneğin mavi gökyüzü sarı pozitif
koruyucu katman
maviye duyarlı emülsiyon
sarı filtre katman
yeşile duyarlı emülsiyon
kırmızıya duyarlı emülsiyon
taşıyıcı katman
Çizim 2: Diyapozitif renkli filmin yapısı
sekiz katmandan oluşur (bak. çizim 2). En üstte, alttaki katmanları aşınmadan koruyan bir koruyucu katman bulunur. İkinci katman, maviye duyarlı gümüş halojenür ile sarı renklendiriciyi içeren bir emülsiyondan oluşur. Bu emülsiyon, geliştirme banyosundaki çözücülerle tepkimeye girerek gümüş görüntünün oluştuğu her yerde renk üreten renksiz bir bileşimdir. Bunun altında, mavi ışığın öteki katmanlara geçmesini engelleyen sarı filtre katmanı yer alır. Bu katman banyodaki ağartma işlemi sırasında yok olur. İkinci emülsiyon katmanı, maviye ve yeşile duyarlı gümüş halojenür ile magenta oluşturucu renklendirici içerir. Katmanın maviye duyarlılığı, sarı filtre katmanınca
görüntüde görülmez, ama magenta pozitif görüntüde ve siyan pozitif görüntüde ortaya çıkar. Magenta ve siyan renklendiricilerin mavi gökyüzü bölgeleri üst üste biner ve böylece ortaya çıkan diyapozitiften geçen beyaz ışık, yeşil ve kırmızı bileşenlerini kaybeder, ama mavi bileşenini korur, gökyüzü mavi renk kazanır. Benzer biçimde, görüntüden yansıyan ışığın yeşil bileşenleri, maviye duyarlı katmanda sarı pozitif görüntü, kırmızıya duyarlı katmanda ise siyan pozitif görüntü oluşturur ve diyapozitifte birleşerek yeşile dönüşür. Sarı ise yeşile ve kırmızıya duyarlı katmanlarda negatif görüntü oluşturur ve böylece yalnızca maviye duyarlı katmanda sarı pozitif bir
mavi £ yeşil ¿
/ kırmızı 1
sarı
maviye , yeşile kırmızıya
duyarlı katman duyarlı katman duyarlı katman
sa..
diyapozitif renklendirici renklendirici
Çizim 3: Çıkartmalı yöntemle renk üretimi
yok edilmiştir. Bunu izleyen emülsiyon katmanı, maviye ve kırmızıya duy arlıdır (mavi gene yok edilmiştir) ve siyan oluşturucu renklendirici içerir. Emülsiyon katmanlarının film tabanına iyice yapışması, bir alt katmanla sağlanır. Bu katman, film tabanından yansıyan ışığın saçılımını engelleyen ışık soğurucu gümüş de içerebilir. Çoğunlukla 0,12 mm kalınlığında olan film tabanı bir selüloz asetat türevi ya da polyesterdir. Son olarak en altta, ışık soğurucu bir taşıyıcı katman bulunur.
Diyapozitifle renk üretimi, çıkartmalı üç renkli işlemle gerçekleştirilir (bak. çizim 3). Renkli filmin üstünde yer alan ve her biri yalnızca mavi, yeşil ya da kırmızı ışığa duyarlı üç ayrı renk katmanı, görüntünün
görüntü bırakır. Bütün öteki renkler, değişik yoğunluklardaki renklendiricilerin benzer birleşimleriyle elde edilebilir.
Negatif renkli filmler de benzer biçimde görüntü verir; ama bunlardan negatif renklendirici görüntüsü doğrudan geliştirme banyosuyla elde edilir. Cisimdeki mavi tonlar, maviye duyarlı katmanda kaydolur ve sarı bir negatif görüntü verir. Yeşil renk bileşenleri yeşile duyarlı katmanda magenta negatif görüntü, kırmızı bileşenler ise kırmızıya duyarlı katmanda siyan negatif görüntü oluşturur. Renkli negatifteki renkler ve renk parlaklıkları cisimdekinin tersidir.
Renkli filmlerin banyosu. Emülsiyonları renklendirici içeren çok katmanlı diyapozitif filmlerinin banyo işlemi şu aşamaları içerir:
fotoğrafçılık 326
1) Her emülsiyon katmanında negatif bir gümüş görüntü oluşturmak için geliştirme banyosu, 2) her emülsiyon katmanında arta kalan gümüş halojenürün gelişmesini engelleyen bir reversal banyo, 3) arta kalan gümüş halojenürde pozitif bir gümüş görüntü ile bir renk verici görüntünün oluşturulması için geliştirme banyosu, 4) negatif ve pozitif gümüş görüntüleri gümüş halojenüre dönüştürmek ve gümüş halojenürü emülsiyondan çözündürerek geriye yalnızca üç renk verici görüntünün kalmasını sağlamak için ağartma ve tespit banyoları, 5) çözünür kimyasal maddeleri gidermek ve renk vericilerin ışık değişimlerine karşı direncini artırmak için yıkama ve kararlılaş-tırma (stabilizasyon) işlemleri, 6) kurutma. Birbiri ardına uygulanan bu işlemler, kurutmanın dışında en az 30 dakika sürer.
Renkli negatif filmler de diyapozitiflere benzer biçimde banyo edilir. Bunların çoğu renk geliştirme (her emülsiyon katmanında negatif bir gümüş görüntü ile birlikte buna karşılık düşen bir renkverici görüntüsü oluşturma), yıkama ve gümü,? görüntüyü gümüş halojenüre dönüştürme, bunu çözündürerek emülsiyondan ayırmak için ağartma ve tespit banyosu işlemlerinden geçirilir. En sonda uygulanan bir yıkama işlemiyle birlikte bu süreç yaklaşık 12 dakikada tamamlanır. Geliştirme banyosu sırasında zaman ve ısı denetimi büyük önem taşır. Amatör fotoğrafçılar renkli filmleri sıradan tanklarda banyo edebilirler, ama profesyonel fotoğrafçılar, çözeltinin çalkalanmasını belirli bir düzene sokan ısı denetimli su ceketlerine (benmari) yerleştirilmiş bir dizi küvetten yararlanırlar.
Renkli baskı. Renkli baskı, renkli negatif görüntünün renkli pozitif kâğıt üstüne düşürülmesiyle elde edilir. Bir baskıdaki renk denetimi, baskı ışığındaki sarı, magenta ve siyan filtrelerin renk değişiklikleriyle sağlanır. Işık negatife ulaşmadan önce, agrandi-zörün kafa bölümündeki bir filtre gözünde bütünüyle karıştırılır. Bir başka yöntem ise sarı, magenta ve siyan filtrelerin arkasına üç ışık kaynağı yerleştirilip, bunların yoğunluklarının farklı poz süreleriyle ayarlanmasıdır.
Bu çıkanmsal ya da beyaz ışıklı baskı yöntemi, beyaz ışıktaki renk bileşenlerinin tutulması ilkesine dayanır. Ayrıca bazı baskı aygıtlarında toplamsal yöntemden yararlanılır; bunlarda yoğun kırmızı, yeşil ve mavi filtreler kullanılarak birbiri arkasına verilen pozlarla baskı yapılır. Bu pozların her biri, kâğıdın emülsiyon katmanında bir görüntü oluşturur; renk dengesi yalnızca her pozun süresine bağlıdır. Otomatik renkli baskı sistemlerinde poz süresi, negatiften geçen ışığın kırmızı, yeşil ve mavi bileşenlerinin açığa çıkarıldığı fotosellerle denetlenir.
BAŞKA TEKNİKLER. Filme poz verilmesi ile banyo işlemlerinin, fotoğraf makinesinin içinde birlikte yapılmasına yönelik anında fotoğraf tekniği 1850’lerde ortaya atıldı. Ama kimyasal maddelerin makine içinde korunmasını olanaklı kılacak yenilikler gerçekleştirilemediğinden, uzun yıllar bu tekniğin uygulanmasına geçilemedi. 1940’larda ABD’li bilim adamı ve mucit Edwin H. Land, kimyasal maddelerin hamur halinde hazırlanarak filmin üstüne eklenmesine dayanan bir yöntem geliştirdi; böylece film, kuru banyosuyla birlikte fotoğraf makinesinin içine yerleştirilebiliyor ve poz verildikten sonra bir dakika içinde pozitif baskı elde edilebiliyordu. Polaroid Corporation, bu
yönteme dayalı olarak ürettiği fotoğraf makinelerini ve film malzemelerini piyasaya sürdü. 1963’te anında baskılı renkli filmler, 1972’de ise, film ile pozitif kâğıdın tek bir yapıda birleştirildiği sistem oluşturuldu. Polaroid Corporation 1977’de banyo işlemlerinin kameranın dışında, ama çok hızlı bir biçimde gerçekleştirildiği 8 mm’lik renkli sinema filmini, 1982’de de diyapozitif filmi geliştirdi.
Kızılötesi fotoğrafçılıkta cisimlerin görüntüsü, olağan ışık yerine gözle görülemeyen kızılötesi ışınıma duyarlı filmler kullanılarak kaydedilir. Sıcak cisimler kızılötesi ışınlar yayar ve bunların karanlıkta çekilen fotoğraflarıyla yüzeylerindeki sıcaklık dağılımının ayrıntıları saptanabilir. Bu yöntemle, çok uzaklardaki cisimlerin fotoğrafları da çok açık ve net bir biçimde çekilebilir, çünkü atmosferdeki sis ya da pus tanecikleri morötesi ışığı, olağan ışık kadar saçılıma uğratmaz. Bu teknik astronomide de yaygın olarak kullanılır; bulutsular ve yıldızlar puslanma nedeniyle çıplak gözle görülemez, ama bunların fotoğrafla« kızılötesi fotoğraf tekniğiyle çekilebilir. Kızılötesi fotoğrafçılıktan, boyanmış ve işlemden geçirilmiş dokumalardaki hataların ortaya çıkarılmasında, eski ya da üzerinde değişiklik yapılmış belgelerin saptanmasında, akarsularda ve göllerde kirlenmenin gözlenmesinde, ormanlarda hastalıklı ağaçların belirlenmesinde ve askerlikte kamuflajın ayırt edilmesinde yararlanılır.
Morötesi ışıkla aydınlatılmış cisimlerin fotoğrafı ise, morötesi teknikleriyle çekilir. Doğrudan çekim yönteminde, morötesi ışığa duyarlı bir levha ya da film, cisimden yansıyan morötesi ışınlarla pozlandırılır. Flüorışıma yönteminde ise bir morötesi ışık demeti cisimde flüorışımaya ya da görülebilir ışığa dönüştürülür ve bu flüorışıl ışık fotoğraf için gerekli aydınlığı sağlar. Morötesi fotoğrafçılık seramiklerin, tabloların tanınmasında, kâğıtların kalitesinin ve belgeler üzerinde yapılan değişikliklerin belirlenmesinde kullanılır. Kısa dalgaboylarındaki morötesi ışık ışınları atmosferde saçılıma uğradığından, bu yöntemden topoğrafya çalışmalarında yararlanılamaz; bu yolla çekilen fotoğraflar çoğunlukla bulanık çıkar ve gölgelerin ayırt edilmesine olanak vermez.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir