İslam

rûhun yükselmesi ve alçalması ne demek

MUKADDEMENİN İKİNCİ İLÂVESİ

Burada, rûhun yükselmesi ve alçalması ne demek olduğu bıfcâirilecekdir:

Rûhun yükselmesine ve felâkete düşmesine sebeb olan I©» yukarıda bildirmışdik. Burada dahâ îzâh edeceğiz. Her ie ağırlık ve hacm gibi ortak özellik olduğu gibi, o Jeye mahsûs olup, onu tanıtan özellikleri 5e vanbr. tâ her maddenin belli özgül ağırlığı vardır. Her sıvının ıa ve donma sıcaklıkları, katı cismlerin belli ergfnse İjy&klığı, ışınların belli dalga boylan vardır. Bunun gibi, canîila- r» da, belli husûsî sıfatları, hâssalan, özellikleri vardır. Mesdâ ^ital denilen, yüksek otu, kalbe te’sîri ile tanınır. Atto, fctoidsine ıtâ’ati, koşma özelliği meşhûrdur. Atda bu h&&a o^»ftsa, ona. eşek gibi yük vurulurdu.

birçok bacımdan başka hayvânlara, hattâ nebâtlara ve cansız niaddelere benzer ise de, inspfH adan ayıran belli husûsî lösânlık sıfatları da vardır, kfcşerefi, bu evsâfından gelöıekdedir. Bu öz#|k, (NB

idrâk

lüştk vermek) denir ise g«, burada, bu maJ ‘llpz kijnse, söylemez, frçkat yine instodır.^

£ Ya’nî anlayışhdır ve <{8şünür. Tûtî kuşu r. Fekat, inşân dj|gftf&r. Çünki nutku, ımesi yokdur. -f$e, iyi huylan köt ayıran* te nutkdur. Allahü iverdi ki, bııauafe yaratanını anlasın, yerleri, gökterir- traadefe: âlemini, atom kantolarını, .hŞykî fe’âliyyetİen t

yt:îNî^^,.jŞifatÜwau anlar. SokÜS* rJçflrma, ya’nî ıs^öiîyyete Uyarak dünyâ tuş””1 fciyuşur. felâketî#^çh kurtidur. Zâriyfit âyetinin meâRş^,.#^ ve cinsi, tçjş yaratdım) dır . Bu İyet-İ kerîmedeki ifSpssi, (beni taniHialan için) demekdir. tahımak, inanmak için       lasâ^^e||

taraflar», i deridir. Bunun ikisi <fe, kuvvetler, hayvânlarda da dahâ ku*m$iî#t. Mesdâi

dolayı, yiyeceklerini pişirmeleri, hâzırlamaları lâzım değildir. Ot, leş yirler. Tüy, yün, kıl ile ısınırlar. Korunma âletleri, kendilerinde yaratılmışdır. Birbirlerine muhtâc değildirler.

İnsânlar ise, bütün bunlan hâzırlamağa, düşünmeğe mecbur­dur. Ekip biçmedikçe, ekmek yapmadıkça doyamazlar. İplik ve dokuma ve dikicilik yapmadıkça giyinemezler. Korunma­ları için de, akllarını, zekâlarım işletmeleri, fen bilgisi öğrenme­leri, sanâyi’ kurmaları lâzımdır. Her fiayvânda bulunan bir çeşid üstünlük, inşânda bir araya getirilmiştir. İnşânın, kendi­sinde yaratılan bu üstünlükleri meydânca çıkarması için, aklını kullanması, fikrini yorması, çalışması lâzımdır. Seâdet ve felâ­ket kapılarının anahtarı, inşânın eline verilmişdir. Yükselmesi veyâ alçalması, kuvvetini sarf etmesine ve çalışmasına bırakıl- mışdır. Aklını, fikrini işleterek, seâdet yolunu görüp, bu yolda yürümeğe çalışırsa, içinde yaratılmış olan yükseklikler, kıymet­ler eline geçer. Ufkdan ufka, yükselerek, meleklere karışır. Allahü teâlânın rızâsına, sevgisine kavuşur. Yok eğer, nefsin arzularına uyarak, yaratıldığı gibi, hayvânlık derecesinde kalırsa, işi tersine dönerek, alçala, alçala, esfel-üs-sâfilîne düşer. Felâketden felâkete, Cehenneme kadar sürüklenir.

İnşân, yaratılışda iki taraflıdır. Ona hidâyet, üstünlük tarafını tanıtabilmek ve bunu kuvvetlendirmeğe çalışmasını sağlamak için, bir mu’âllim, bir üstâd lâzımdır. Ba’zı çocuklar, nasîhatla, yumuşak sözle ve mükâfat vererek yola gelir. Ba’zısı ise, sert ve acı sözle ve cezâ vererek terbiye kabûl eder. Üstâd mâhir olup çocuğun yaratılışının nasıl olduğunu anlamalı, onu şefkat ile, tatlı veyâ acı te’sîr ederek terbiye etmeli, ya’nî yetişdîr- melidir. Böyle mâhir ve müşfik bir rehber olmadıkça, çocuk ilm ve ahlâk edinemez, yükselemez. Rehber, ya’nî ilm ve ahlâk sunan zât, çocuğu felâketden kurtarıp, se’âdete kavuşdurur.

Fekat, Hakkın koyduğu sırrın haüi, kulun akh ile olamaz, bes beüi. tnsâna acz ye gaflet ve cehli, etdirir.’er sehv içiÜdesehvi.

Sıyrılıp rühlar, tenin zulmetinden, süzülüp eyledikde azm-i vatan.

Bilmece çözülür ancak, o zeman, anlaşılır, hakîkatlann hepsi.

 

iik. İnşân, rûhu tarafından meleklere, bedsoin yapısı balonundan hayvânlara benzemekdedir. Rûh tarafınıkuvvet- lettdiren kimse, meleklerden de üstün olur. Çünki beden, inşânı nseleklikden uzaklaşdırmakda, hayvânlara yaklaşdırmakda bu alçalmağa karşı koymuş ve yükselmişdir. Melekde, /ânlaşdırıcı bir beden yokdur. İyilikleri, meleklik ile bir- yaratılmışdır.

Bir kimse, bedeni kayırır, nefsi kuvvetlendirirse, hayvân- aşağı olur. Allahü teâlâ, A’râf sûresinin yüzyetmişseki- âyetinde ”e Fürkan sûresinin kırkdördünçû âyetinde, tâ onlar, hayvanlardan dafaâ aşağıdırlar) buyurarak, böyle tepelerin kStöİöklerini bildirmekdedir. Çünki, hayvârida «kİ yokdur. Meleklere benziyen rûhları da yokdur. Şehvetlerine ukalân suç olmaz. İmânlara akl ışığı verilmiş olduğundan, »efelerine uymaları, doğru yoldan sapmalan çok çirkin olur. #

Karamdir, Âdem oğlu,

 

Kim M, meleğine uyfcı,

‘ «Ma, fcfflı

»İdoter feayvân liçfa,

eter feermaMâfcâtn!

Hayvânlann yaşayabilmeleri için, kendilerine lâzım olan te-
nefftjs edecek hava, yiyecek, içecek, giyecek, barınacak, eş olacak
şeylerin hepsi hâzır olarak yaratılınışdır.

[Bunlar arasında, yaşamaları için, ençok lâzım olanı hava-

avasızlığa birkaç dakikadan fazla dayanamazlar,

ölürler. Hav» aranaakla, bulmakla, zahmet çekuç^de

geçecek börşey obaydı, bunu atayacak kadar zeman ^

ziardı. Bu çarece aosle lâaunolan, bu

AU»bö |er yşprde b&unaca&veı

e kadar, kpBm&fsma

Yaşip^İm#U#                                                   «şefe lâzım

ve hayvânlar, suyu arayıp

Bunun içm, suyu bulmak i&b

akl bulunmadığı vete^irierme :                                                                                   ı

yiyeceklerini ve giyeceklerini

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

olduklarını yazıyor. Bu hâli islâm âlimleri dahâ önce görmüş­ler, anlamışlar ve yazmış, bildirmişlerdir. Nitekim, Darvvin 1224 [m. 1809] yılında tevellüd, 1299 (m. 1882) da vefat etdi. Hayvânların üstünlük sırasını ve en üstünlerini, yukarıda yaz­dığımız şeklde bildiren Alî bin Emrullah “rahime-huliahü teâlâ”, bundan çok önce, ya’nî 916 da tevellüd ve 979 [m. 1570]*da vefat etmişdir. Darvvin’in, bu yazılarını islâm kitâblarından aldığı anla- şılmakdadır.

Hayvânların üstünde, inşân nev’inin en aşağısı gelir. Çöl­lerde, ormanlarda, kutublarda yaşıyanlar böyledir. Insânlarm en üstünü, orta iklimlerde, ya’nî 23 derece ile 66 derece arz dâireleri arasında, şehrlerde yaşıyanlardır.

Yaratılış bakımından olan bu üstünlük farklarından başka, insânlar arasında, çalışarak maddede ve ahlâkda yüksel­mek farkları da vardır. Ba’zı insânlar zekâları ile çalışarak birçok âlet yapmış, ba’zıları ise, bununla birlikde, akl ilmle- rinde, fende, teknikde ilerlemişlerdir. En üstünlerine gelince, bunlar teknikde, ilmde, fende yükselmekle birlikde, ahlâkda da ilerlemiş, vilâyet ve Allahü teâlâya yakınlık denen, insânlığın en yüksek derecesine varmışlardır. Bunlar, aşağılarındaki insânları irşâd ederek yükseltirler. Bunların en yükseği Pey­gamberlerdir «aleyhimüsselevât vetteslimât». Bunlar, Cebrâil aleyhisselâm denilen bir melek ile, Allahü teâlâ’dan emr ve haber almakla şereflenmişlerdir. Bu meleğin getirdiği emr ve haberlere (Vahy) denir. Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslı- mât”, kendilerine gelen Vahyleri insânlara bildirmişler, insanlara yükselme yolunu göstermişlerdir. Peygamberlerin gösterdiği bu yükselme ve ilerleme yoluna (Din) denir. İnsânların yükselerek vardıkları dereceler, meleklerin derecesinden dahâ yukarıdır. Pey­gamberlik makamı da, dört derecedir. Birincisi Nebiler, İkincisi, Resûller, üçüncüsü Ülürazm Peygamberlerdir. Âdem, Nuh, İbrâ- hîm, Mûsâ, îsâ ve Muhammed “aleyhimüsselâm” bu derecededir­ler. Dördüncü derece hâtem-ül enbiyâ olmak, ya’nî son olarak gelmek derecesidir. Bu en yüksek derece, Mühammed aleyhisselâ- ma mahsûsdur. (Sen olmasaydın^ seti olmasaydın, hiçbir şeyi ya­ratmazdım!) iltifâtı ile, insânların, meleklerden dahâ üstün oldu­ğuna vesîka olmuşdur.

İnsanların dereceleri, bütün mahlûkların tam ortasmda- dır. İslâmiyyete uyanlar, yükselirler, meleklerden üstün olurlar. Nefslerine ve kötü arkadaşlara uyarak, islâmiyyetden uzaklaşan-

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

dişidir. Erkek ağaç, dişi tarafına eğiînıekdeciir. Erieek bir madde dişiye gelmeyince, dişide meyve Hted frnaz. Gerçi bütün nebâtlarda bu iki organ vardır ve fekonda- sion [Telkih] olmakdadır. Fekat, hurma ağacında, hayvânlar gibi görünmekdedir. Hatfâ, hurma ağacının başında beyaz birşey vardır. Hayvânların yüreği gibi iş görür. Bu şey yarala- Hpjcsa veyâ suda kalırsa, ağaç kurur. Hadîs-i şerîfde, (Halanız

t

; hurma ağacına saygı gösteriniz! Çünki, ilk hurma ağacı, m aleyhisselâmm çamuru artıklarından yaratıldı) buyu­rdu. Belki, bu ağacın, bitkilerin en üstünü olduğuna işâret buyurulmuş olabilir.

Hayvan cinsinin en aşağı nev’i süngerlerdir. Beyazdırlar Denizlerde yaşarlar. İrâdeli, istekli hareketleri vardır. Sularda yaşıyan binlerle ibtidâî hayvân vardır. Her nev’den dahâ olgun, d&ijâ üstün başka bir nev’ yaratılmışdır. Tabî’iyye kitablann- ^tünlük sıraları bildırilmekdedir. Her sınıfda, başka başka ” ve müdâfea uzvları vardır. Kimisine ok, kimisine kimisine pençe, kimisine boynuz, kimisine kanat» kimi^Be Jat, tilki gibi olanlara da hiyle verilmişdir. Her sınıfın |ye nev’inin korunması sağlanmışdır. Yaşamaları için, iosfeı îl şaşırtan şeyler ilhâm olunmuşdur. Bal arısı müht|(

, jitı ^öşe petek yapar. Silindir yapsaydı aralanüda î ** s. Altıgen prismalar arasmda yer ziyân olmuyor. ^ olsaydı, hacmları dahâ az olurdu. Bupu insâplar efil- fela, öğrenmekle anlar, ö^enmiyen anlamaz. Artya bunu %iea kimdir? Allahü teâlâ |iHıânı) etmekdedir. İlhâma şimdi ii) deniyor.

  • Hayvânların derece derece üstünleri düşünülürse, en ri, inşâna en yakm olanları at, maymûn, fil ve kuşlardan tya’ni papağandır. Maymûnun ve filin zekâsı çok inşândan ^ ı değildir. Darwın admdaki bir doktor, hayvânların üstün- \ıfasını yazmış, en üstünü maymûn olduğunu bildîftiaş.

okuyan ıslâm düşmanlan, kendilerine ilerici diyen, kalın lı birkaç fen yobazı, Darvvin’m, (hayvanların birbirine dön­ünü, yüksele yüksele, sonunda insan olduğunu) yazıyor diyör- Bunu ileri sürerek, Âdem aleyhisselâmm topraklan ratıldığını inkâr ediyor ve müslımân çocuklarını alM§l]|i– jrtaı?. Hâlbuki Datwm, kitabında, hayvanlar birbirine 4 S?or, (Yaratılışlarında bir tekâmül bir üstünlük sırasÜŞ derecedekılertn üstündekılere gıdâ,

Hakîkî ma’denler 78 adeddir. 75 adedi normal şartlarda katıdır. Yalnız cıva sıvıdır. 357,3 derecede kaynar. – 39,4 dere­cede donar. Bunlar çekiçle döğülünce, levha olur. Dağı­lıp toz olmaz. Metal, atomu, başka atomla birleşdiği zaman, artı [+] elektrik taşır. Eksi elektrik taşıyamaz. O hâlde iki metal, birbiri ile birleşemez. Çünki, artı elektrik yüklü iki atom birbirini çekmez, iter.

Ametaller on yedi dânedir. Biri sıvı, beşi katı, onbir dânesi gaz hâlindedir. Katı olanlar havanda döğülünce, toz olur. Levha hâline gelmez. Saf odun kömürü ametaldir. Buna kimyâ dilinde karbon denir. Ametal atomları bileşik hâle geçince, artı da olur, eksi de olabilir. O hâlde, birkaç ametal atomu birbiri ile birleşerek bir molekül meydâna getirirler.

Bileşik cismler ikiye ayrılır. İçinde Karbon ve Hidrojen atomu birlikde bulunan bileşiklere (Organik) veyâ (Uzvî) cism denir. Bunlar yanabilir ve canlılarda hâsıl olurlar. Şimdi fabri­kalarda da ba’zılarının sentezleri yapılmakdadır. Yağ, şeker, aseton, kinin organik cismdir. Bileşiminde hem Karbon, hem de Hidrojen atomu birlikde bulunmıyan bileşik cismlere (Anorga­nik) veyâ (Uzvî olmıyan) cismler denir. Bunlar, yer kabuğunda ve erimiş olarak denizlerde bulunur. Yemek tuzu, su, kireç taşı, şap, kum böyledir.

Bütün bu cansız cismler uygun bir şeklde birleşerek ve karışarak canlı mahlûkların yapı taşı olan (Hücre) meydâna gelir. Hücre canladır. Nebât hücresi, hayvân hücresine benze­mez. İnsan hücresi, hayvan hücresine benzer. Hücreler, birbir­leri ile birleşerek (Nesc) veyâ doku meydâna gelir. Çeşidli cinsden neşeler birleşince, Uzvlar (organlar) olur. Organların bir araya gelmesinden (Cihaz) 1ar, ya’nî (sistemler) olur. Hücre, nesc, organ ve sistem topluluğu da bir bitki (nebât) veyâ (hayvân) veyâ (inşân) meydâna getirmekdedir.]

Bütün mevcûdât, cansızlar, nebâtât ve hayvânât olmak üzere üç cinse ayrılır. Hayvân cinsinin en kıymetlisi, en şereflisi inşân nev’idir. Her cinsin nev’leri arasında üstünlük sırası vardır. Ya’ıiî, bir nev\ başka nev’den dahâ üstündür. Bir cinsin en üstün nev’i, dahâ üstün olan cinsin en aşağı nev’ine yakm özellikler gösterir. Hattâ, birçok sıfatları müşterek olur. Meselâ mercan, cansızlardan taşa benzer. Fekat, canlüar gibi ürer, büyür. Hurma ağacı ve sinek kapan otu, hayvan gibi his ve hareket etmekdedir. Hurma ağaçlarından bir kısmı erkek, bir

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu ilâvede, inşânın mahlûklar içinde, en üstünleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir