RUSYA’NIN GÜÇLENMESİ
Hohenzollemler ile Habsburglann rekabeti, XVIII. yy’da, Prusya devletinin gücünü herkes kabul etmeye başladığı sırada ortaya çıktı. Büyük Seçici Prens Friedrich Wilhelm (1640-1688), Friedrich I (1688-1713) ve Friedrich Wilhelm I (1713-1740), asker toplamaya, vergi almaya engel olan eyalet meclislerine karşı savaştılar ve 1685’te Fransa’dan kovulan protes-tanlara sınırlan açarak, devletlerini güçlendirmeye çalıştılar; kendi ordularım kurup geliştirdiler; yönetimi merkezîleştirip bürokrasiyi güçlendirerek iktidarlarım sağlamlaştırdılar. Büyük Secici Prens, imparatora bağımlılıktan Kurtuldu ve Friedrich I’e imparator tarafından “Prusya Kralı” unvanı verildi (1701). Friedrich II (1740-1786), çok gerçekçi bir hükümdardı: Avusturya Veraset savaşlarından (1740-1748) ve Yedi Yıl sa-
ya’nın siyasal coğrafyasını değiştird
(1803); sonra da Kutsal İmparatorlu ğu kaldırarak, Napolyon I adıyla im paratorluk tacı giydi (1806); dördün cü koalisyona katılan Prusya’yı bü yük bir yenilgiye uğratarak, toprakla rının yansından çoğunu ele geçird ve Almanya’da Fransa’ya bağım] devletler kurdu.
BİSMARCK
1815’te yapılan Viyana anlaşmak] sonunda, Avusturya imparatorunu yönetiminde 38 Alman devletinde: oluşan bir konfederasyon kurulmas Avusturya’nın işine yaradı. Düş k nklığma uğrayan ve hoşnutsuz ola yurtseverler, ülkede bütünlüğün sağ farımasını istemekteydiler. 1848’d patlak veren devrimlerin amaç: Prusya’nın yönetiminde, Avustuı ya’nın dışarda bırakılacağı federe bir devlet kurulmasını sağlamakt Ama içteki devrim girişimlerini bai tiran Avusturya, 1851’de Alman
11
ı’rtdo örnekleri hulîndu)
vaşlanndan (1756-1763) yararlana-
Sonunda, Thom ve Dantzig (Gdanskj dışında Silezya’yı ve Batı Prusya’yı ele geçirdi; Polonya’nın ilk bölüşül-mesine katıldı (1772). 1793’te ve 1795’te Polonya’nın iki kez daha bölüşülmesi sonucunda, Prusya iyice genişledi ve Brandenburg’la birleşti. Alman birliğim 1862-1871 yıllan arasında Bismarck gerçekleştirdiyse de, birliğin sağlanması yolunda girişimler çok daha önce başlamıştı. 1792’de, Avusturya ve Prusya, devrim günlerini yaşayan Fransa’ya karşı savaşa giriştiler. Fransa 1795’te bu koalisyonun bozulmasını sağlayarak önce Prusya’yla (Basel anlaşması), sonra da Avusturya’yla anlaştı (Cam-po-Formio barışı). Yeniden savaşa giren ve ikinci koalisyondan yenik çıkan Avusturya, Lunğville’de barış anlaşması imzaladı (1801). Napolyon önce, Avusturya’ya karşı Prusya’ya dayandı ve 350 Alman devletinin sayısını 39’a indirerek Alman-
îMî
Bavyera’mn merkezi Münih ‘in kuruluşunun 800. yılım kutlama töreninden (1958) bir görünüş.
ya’da statükoyu yeniden kurdu. Bunun üstüne Bismarck, Prusya’nın Avusturya’dan gerekirse zor kullanarak kurtulması ve özerklik yanlısı prenslere Alman birliğini kabul ettirmesi gerektiğim ileri sürdü; dört ana evrenin iç içe girmesinden oluşan üç savaş sonunda, bu amacı gerçekleştirmeyi başardı: 1864’te Düklükler Savaşı (Avusturya ve Prusya’nın Danimarka’ya karşı giriştikleri savaş); 1866’da Avusturya’ya karşı girişilen ve Prusya’nın bir Kuzey Almanya Konfederasyonu kurmasını sağlayan savaş (bu Konfederasyon’un başkanlığı veraset yoluyla Prusya kralına düşüyordu); 1870-1871 yıllan arasında, Fransa’ya karşı girişilen ve başarıyla sonuçlanan savaş (bu savaş Prusya kralının yararına Yeni Alman İmparatorluğu’nun ilan edilmesini sağladı ve Prusya kralı, imparator Wühelm I unvanıyla taç giydi). Böy-lece birliğin sağlanmasını gerçekleştiren Bismarck, bu birliği sürekli güçlendirmeye çalıştı.
Bismarck döneminde başlamış olan ve daha önce görülmemiş bir nüfus artışıyla desteklenen iktisadi gelişme sürekli hızlanarak, Almanya’nın dünyanın büyük sanayi ülkelerinden biri olmasını sağladı. Almanya’mn.
LT/K DENİZİ
artık güçlü bir kara ordusu ve savaş filosu vardı ve Wilhelm II bunları dünya çapında bir siyasetin hizmetine vermeye istekli görünüyordu. “Weltpolitik” (”dünya siyaseti”) diye adlandırılan bu siyaset, 1905 yılından başlayarak diplomatik bir gerilim ortamı yarattı. Wilhelm II’nin Bismarck kadar becerikli olmayan şansölyeleri, 1891’deki Fransız-Rus ittifakının imzalanmasını ve 1907’de Üçlü Ittifak’ın kurulmasını engelle-yemediler; böylece Avrupa’nın birbirine karşıt iki ayrı bloka ayrılması onaylanmış oldu ve Birinci Dünya Savaşı patlak verdi. Almanya’mn bu savaş sonunda bozguna uğraması (1918) ve Spartakistlerin önayak oldukları devrim, durumu daha da kötüleştirdi: ü. Reich yıkıldı ve parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kalan Almanya, 1919’da Versailles barışım imzalamak zorunda kaldı. Gerçekte, devrim birkaç ay sürmüş ve ılımlı sosyalist Ebert hükümeti, ordudan yardım isteyerek, 1919 Martında birliğin yeniden kurulmasını sağlamıştı. Ama, Weimar’da hazırlanmış bir anayasayı benimsemiş olan Alman Cumhuriyeti, 1923 yılına kadar hem sağ kesimin, hem komünistlerin baskılarıyla sarsıldı. Bu arada, 1923 Ocağında Ruhr bölgesini işgal eden Fransa’nın isteğiyle ugula-nan ağır savaş tazminatları ödeme siyaseti de, korkunç bir enflasyona yol açtı.
1925 yılında bir kalkınm başladı: Mareşal Hindi cumhurbaşkanı seçilmesi Bakam Stresemann’m Lo taşmasının sonuçlarından kesinin Milletler Cemiyet masından (1926) ve Rheiı gesinin Müttefikler tarafın bir tarihte boşaltılmasmd yararlanarak Almanya’yı tan kurtarması. Ülke içine kan Luther ve maliyeci S çabalarıyla paranın yenide mesi, özellikle ABD kökenli lgıin yatırılmasını kolaylaş nun sonucunda sanayi ve ti sürede toplandı.
Ama 1931’den sonra, büyü bunalımdan Almanya’nın lenmesiyle, her şey yenide! Sermayenin dışa kaymas: bankanın iflasına ve kapa çok geçmeden bütün ülkec etkinliklerinin durmasına \ ğe yol açtı. İktisadi bunaln aşın uçtan partilerin (Nasyı yalistler ve Komünistler) gel de kolaylaştırdı. Hindenbur nız bıraktığı Şansölye Brüni vinden çekilüıceye kadar, t netimindeki şiddet yanlısı I Sosyalistleri durdurmayı Ama kısa süren von Papen i icher yönetimlerinden son denburg, 30 Ocak 1933’te şansölyeliğe atadı.
1934’ten sonra Hitler’in dikti
*d| baskıcı bir devlet kuruldu. Jnburg’un ölümüyle Reich’m Volan “Führer”, bir yandan arasında şiddetli bir yahudi düş-■ğmın yayılmasını kışkırtırken, dan da iktisadi bunalmam etili ortadan kaldırmak için katı tarşi (kendi kendine yetme siya-ygulamaya çalıştı ve yeni kısıt-getiren bu rejimin, Alman as-gpcünün oluşturulması için ge-lduğunu kabul ettirdi; ayrıca \ Versailles “Dikta”sı ayıbın-İrtulmada tek çıkar yololduğu-dığı savaşa hazırlanmak için erekli olduğunu savunuyor ve ‘ ra “yaşam alanı” sağlayaca-jpanıyordu. Bu siyaset uyannca .939 arasında gerçekleştirdiği bitti’’ler, İkinci Dünya savaşı-jlak vermesine yol açtı. Savaş !te Almanya’nın yenilmesiyle fandı. Ülkenin iki işgal bölgesi-lması, Batı blokunun batı kesi-Sovyetlerin de doğu kesimini içirmeleri ve Potsdam konferan-îTemmuz-Ağustos 1945)karar-değişik biçimlerde yorumlan-çok geçmeden iki ayrı Alman ti kurulmasıyla sonuçlandı.
(ŞALANMA
3 sonra, gerçekleşen resmî bö-sonucunda, ülkenin batı kesi-e’Federal Almanya Cumhuriye-kesimdeyse Demokratik Al-fumhuriyeti kuruldu (1949).
‘ cumhuriyet, kurumlan bakı-büyük ölçüde farklı olmakla , Roma İmparatorluğu döne-Germania diye adlandırılan üstünde yer aldıklarından ve değişmez tarihsel, coğ-UiMeri vardı.
.ALMANYA
ırasında önemli ölçüde insan ş olmasına karşın, Federal Al-hüfusu 1945’ten sonra sürekli -un başlıca nedeni doğal ar-Doğu Prusya’dan, Polon-ve Çekoslavakya’dan sımrdışı
3 milyon Alman ile Berlin du-apılmadan önce Demokratik çCumhuriyeti’nden1 ayrılmış an Almanların payı da büyük-mülteciler bol ve ucuz işgücü k ülkenin iktisadi potansi-rdılar; ne var ki bu katkı da olmadı ve bağdaşık bir halkı |ülkede yabancı işçilerin sayı-bi büyüdü. Mültecilerin ülke-; ;ması ve yabancılann getir-siyiörgütlenmiş ve sanayi böl-|eki kentlere yararlı olduysa “k merkezlerdeki nüfus biriktirdi: Her beş Almandan ederal Almanya yurttaşıydı, sonucunda kentlerin görünü-ve durmadan değişti. Ren ve
Ruhr bölgelerinde özellikle belirgin olan bu değişiklikler, Münih ve Nürnberg gibi bölgesel merkezlere, Hamburg ve Bremen gibi Kuzey Denizi kıyısı limanlanna da yayıldı. TARIM VE BALIKÇILIK. 1945’te Almanya yerle bir olmuştu; ama Federal Almanya öylesine hızla kalkındı ki, “Alman mucizesi”nden söz edilmeye başlandı; kalkınma, iktisadın bütün kesimlerinde gözlendi. Doğal koşullar elverişsiz olduğundan, ülkede tarım ikincil bir etkinlik olarak kaldı. En iyi topraklar “Börde”, kuzey polderleri, Ren ve Tuna vadileri ile Hessen ve Schwaben havzalarıydı. Bu toprakları, çoğu mültecilerden oluşan küçük çiftçiler işlediklerinden, onları desteklemek amacıyla 1956’da yıllık yardım öngören bir “yeşil plan” yürürlüğe kondu; plan uyannca çiftçilere çeşitli devlet yardımları yapıldı ve teknik destek sağlandı; tarım eğitimi geliştirildi. Kooperatiflerin kurulması özendirildi; ayrıca makineleşme ve gübre kullanma oranları artırıldı; ama bunun sonucunda maliyet fiyatları yükseldi ve Ortak Pazar çerçevesindeki tanm ürünü fiyatlarıyla uyum sağlamak-güçleşti. Ürünlerin çeşitliliği, tarıma .aynlmış toprakların görünümünü son derece karmaşıklaştırdı: Ekmek
yapımmda kullanılan tahıllar ve şekerpancarı en iyi toprakları kaplıyordu; gerilemekte olan çavdar ile ülke gereksiniminin % 98’ini karşılayan patates, kuzeyde ve dağlardaki tarlalarda, özellikle de Bavyera’da yetiştiriliyordu: Baden bölgesi ve Ren vadisi, sebze ve meyve yetiştiriciliğine son derece elverişliydi; Ren ve Mo-selle (Mosel) kıyılan da bağlarıyla ünlüydü. Verim her yanda yüksekti; ürün oram her yanda yerel gereksinimin en az % 75’ini karşılıyordu (başlangıçtaki güçlükler hesaba katılacak olursa bunun ne kadar iyi bir sonuç olduğu anlaşılır). Otlakların genişliği, yemlik bitkilerin bolluğu sayesinde, özellikle eski kütlelerde, Fri-esland’da ve Bavyera Önalpleri’nde sığır yetiştiriciliği gelişmeye koyuldu; hayvanlar çok sıkı ayıklanmalardan geçirilmeye başlandı. Aşağı yukarı ülkenin her yanında beslenen domuz, toplam et tüketiminin % 84’ünü sağlamaya başladı. Buna karşılık ormanlarda ağaç türleri çok çeşitli olduğu halde (ladin, çam, gürgen, meşe, karaçam, vb.) ülke gereksiniminin ancak 2/3’si karşılanabildi.
Kuzey Denizi kıyılarında, balıkçılımın sınırlı olmasına karşılık, açık deniz balıkçılığı hızla gelişti: Bremer-
BALTIK
DENİZİ
KUZEY DENİZİ
^K
Brunswick 4 Mli ‘
Nükleer sonirol –
Federal Almanya Cumhuriyeti (1949-1990)
DANİMARKA °°
e OrmonİBf Potom vo iti ^Bojßer’w (Mynbh^eleri Sojjıtey * L
Dortmund’da bir grev
haven, Cuxhaven, Hamburg ya da Kiel’ de üslenen tekneler her yıl İzlanda, Grönland, Newfoundland ve Barents denizi yakınlarında balığa çıkmaya ve avlanan balığın büyük bölümü, devtesislerde konserve haline getirilmeye baklandı.
SANAYİ. Almanya’da el sanatları geleneklerinin mirasını devralan sanayi, XIX. yy. sonlarında modem bir görünüm kazanmış, XX. yy’daki iki
dünya savaşı, teknik ilerle: landırmış, fabrikaların sa; masına yol açmıştı. Ne va Dünya Savaşı sırasındak Federal Almanya’yı tesis ğunu yeni baştan kurnıa bıraktı (bu arada, başka hiı araştırma laboratuvarlan: lar arasındaki işbirliğini! iyi örgütlenmediğini vurgı rekir). 1950’den sonra üre artış gösterdi; bunun başlı önce mültecilerin, 1960’ta yabancı işçilerin ülke nü lenmesiydi. Aynca, ücret ölçüde arttı ve yaşama düz di; bunun sonucunda tükf maları da kısa sürede yül ticaret gelişti. Ama bu i ürünlerin maliyetini de yi den, dış piyasadaki rekat kısıtladı ve 1969 ekiminde ziranına kadar markın dej kaç kez artması, durumu ağırlaştırdı. Yatırımlarını zorunda kalan ve kıyasıy betle karşılaşan Federal. ketlerinin gelişme hızı, 19 ra, bir önceki on yıla orar Başlıca enerji kaynağı ma rü yataklarıydı: Ruhr, Si Aachen havzalarında kol len kömür çıkarılmakta, ve Aşağı Saksonya havzal karılan linyit (elektrik ı kullanılır] eklenmekteydi Aşağı Saksonya, Schlesw ve Bavyera’dald yataklardı len petrol ve doğal gaz, i en yüksek verimini sağlaı şm, Federal Almanya’nın mini karşılamaya yeterli nedenle, çok sayıda petro ru hattı ile rafineriler ku mir-çelik, iktisadın önde simlerindendi: Kömür y (Ruhr, Saarland) ya da deı lerinin (Peine, Salzgitter) kurulmuş olan tesislerde İsveç ve Kanada minarel ve nitelikli çelik (oksijenli
BAŞLICA KENTLER NÜFUS (1990) BAŞLICA KENTLER
Berlin 3347519 Dresden
Hamburg 1585900 Hannover
Münih 1118800 Chemnitz
Köln 919300 Mannheim
Essen 622000 Magdeburg
Dordmupd 584089 Gelsenkirchen
Düsseldorf 563000 Bonn
Bremen 537600 Karlsruhe
Leipzig 530000 Wiesbaden
116
günden güne önem kazandı. Demi dışı madenlerin (özellikle alümir yum) işlenmesi büyük ölçüde gelişt ğinden, çok çeşitli alaşımlar yapım na girişildi. Demir-çeUğe sıkı sıkıy bağlı olan imalat metalürjisi, coğra bakımdan değilse bile, mali bak mından belli merkezlerde topland Tersaneler Kuzey Denizi ve Baltık 1 manlarma dağılmıştır; beş büyük yı pımcının elinde olan otomobil sam yisinin başlıca tesisleri Wolfsbur (Volkswagen), Rüsselsheim (Opel Köln (Ford), Stuttgart (Daimle] Benz) ve Münih’dir (B.M.W). Uzu süre Berlin’de toplanmış olan elel trik ve elektronik gereç fabrikalaı (Siemens ve AEG gruptan) da, 198 yıllannın ortalarında ülkenin çeşit yerlerine dağıldı (hassas makinele için de aynı şey söylenebilir); saatç: likse, Karaorman’dan dışarı çıkami dı.
Aşağı Saksonya’nın tuzunu ve pots sim kullanan kimya sanayisi, Feders Almanya’nın sanayi gücünün ikin< temel direğini oluşturdu; Köln-Le verkusen-Ruhr bölgesi ile Ludwigs hafen-Mannheim-Frankfurt-am- Mi in bölgesi arasında |ikiye)bölünmü olan bu kesim, başlangıçta boya v gübre üretirken, gün geçtikçe bütü: karbon kimyası ve petrokimya ürür lerini sağlamaya koyuldu; özellik] iki kesim hızla gelişti: Sentetik kaı: çuk; plastik maddeler. Kimyasî ürünlerin yandan çoğu üç firma (Bs
1979 yılında yapılan bir seçim kampanyasından görünüş.
Frankfurt-am-Main’dakiXV. yy’dan kalma eski belediye binası.
yer, Badische-Anilin ve Hoecht) tarafından üretilmeye başlandı. Dokuma sanayisi pek gelişmemiş olmakla birlikte, ülke gereksinimini karşılayacak düzeye erişti ve özellikle iki bölgede yerleşti: Ren bölgesi; Neckar havzası. Çok sayıdaki besin sanayi tesislerinin başlıcalan Bavyera (Münih), Frankfurt-am-Main, Dortmund, Bremen ve Hamburg’da bulunan bira fabrikalarıydı.
ULAŞIM VE ULUSLARARASI TİCARET. Federal Almanya’nın iktisadi büyümesine katkısı bulunan etmenlerden biri de, ülkede ulaşım ağının son derece yoğunlaşması oldu. Akarsu yollan arasında en büyük ekseni oluşturan Ren ırmağının başhca kollanmn (Moselle, Neckar) kanallar açılarak düzenlenmesinden sonra, bütün Federal Almanya’ya hizmet veren bir dolaşım ağı ortaya çıktı; Ren’i Tuna’ya bağlamak amacıyla Main’de de buna benzer çalışmalar başlatıldı. Ren ırmağını Elbe’ye bağlayan Mittellandkanal’m Almanya’nın parçalanmasından dolayı eski önemini yitirmesine (günümüzde trafiği yemden canlanmaya başlanmıştır) karşılık, Federal Almanya Cumhuriyeti parçalanma sırasında eski Almanya’nın başhca deniz li-manlannı elde etmeyi başarmıştı: Baltık kıyısında Kiel ve Lübeck; ticaret filosunun dolaştığı Kuzey Deni-zi’nde Bremen ve Hamburg. Bu arada demiryolu ağı hızla gelişerek dünyanın en gelişmişleri arasına girdi ve ülkenin her yanma ulaştı. Başlangıçta stratejik amaçlarla tasarlanmış olan karayolu ağıysa, 1974 yıllanndan başlayarak yeniden elden geçirildi ve iktisadi gereksinimlere uyarlandı.
Büyük bölümü Lufthansa tarafından sağlanan hava ulaşımı da hızla gelişerek, Frankfurt-am-Main, Düsseldorf, Hamburg, Münih ve Hannover gibi başlıca havalimanlarının trafiği büyük ölçüde yoğunlaştı. Uluslararası dış ticarette,’Federal Almanya,|dı-şardan hammadde ve| besinjmaddesi satın almak zorunda olmasına karşılık, sanayi ürünlerinin satışıyla bu alınılan kolayca karşılamaya başladı ve ticaret bütçesi bu nedenle kâra geçti: Ülkeye bu yollardan akan döviz sayesinde Alman markı dünyanın en sağlam paralan arasına girdi (ABD dolanndan sonra dünya İkincisi). Dış ticaret özellikle Batt’ya, en çok da AET’ye yönelik olmakla birlikte,
Federal Almanya hükümetli ğuya açılış” siyasetiyle, SSC sosyalist ülkelerle ahş verişi me olanaklarım aramaya ba: Ülke sanayisi öylesine güçli günden güne doymakta bul pazar da, Batı ülkelerinin p da, ürünleri çekmeye yeterli
“OSTPOLİTİK”İN SONUÇL
Ostpolitik (Doğu’ya açılma) tiyle Şansölye Willy Brandt, manya arasında bir yakınlaş lamıştı; onu, sosyal-liberal b tin başma geçen Helmut i (1974 mayısında şansölye 1976 ve 1980’de gene görev kaldı) de izledi. Siyasetine iç ı rı temel alanH. Schmidt, birç da reforma girişti; özellikle ve işletmeye katılma sorunli aldı.
1974 tasansı, madenkömürü çelik ve demir madeni işletı zaten uygulanmakta olan “eş larla yönetime katılma”nın | timmung; tam çevirisi: “Birlil vermek”) genelleştirilmesin rüyordu. Gözetim Kurulu’nı sichtsrat) oluşturulmasmd temsilcileri ile işveren teri arasında eşitlik sağlanmıştı, kabul edilen yasa da, her zait ren temsilcileri arasmdanlsec zetim Kurulu başkamna iki 1 tanıyarak, çetin durumlarda i söyleme hakkım verdi. Bu uy ilk elde, kendi çıkarlarım kor raflannuzlaşmaya varmalan yalog kurmalanna yaradı (b manın en şaşırtıcı biçimleri] ri, Sosyal Demokrat Parti’n kasımında haftalık çalışma nin 35’e indirilmesi için grei Î.G. Metali işçilerine destek s sıyla görüldü).
Sağ ve sol terör yaratarak bozma girişimlerinin, devle sinde perçinlenmeye yol aç terörizm bastırıldı. Bu arada konjonktür gizli bir tehliken di altına girdi: Doğum oranı: sonra günden güne düşerk lumsal düzey yükseldikçe, a na düşen çocuk sayısı da c azaldı: 1979’da her 100 evlili çocuk doğuyordu; doğal ye oram 2,1’di. Birçok beledi) düşmeden dolayı çocuk bahç sayısı azaltıldı; personelin 1 mü işten çıkanldı. Öte yand merkezleri boşaldı: Çocuklı kent yaşamının sağladığı y doğal çevrenin güzellikleriı meye koyulmuşlardı. Bu tıiti re sorunlannın ve kirlenme İmcine varılmasının son hattâ, çözüm bulmak amacıj teler (Bürgerinitiativen) kun /asal partilere karsı şiddetli 1 Ie getiren 1
Doğu Betim’den görünüp.
Verdrossenheit tan kaynaklanan bu komiteler, önce hükümetin nükleer enerji siyasetine olan hoşnutsuzluklarım çeşidi gösterilerle dile getirdiler; sonra ülkenin her yanında çevre korunmasına katkıda bulunarak (bunun sonucunda, yeni nükleer santrallerin kurulması durduruldu), pek çok kişiyi kendi yanlarına çekmeyi başardılar.