Seyahatnameyi Niçin Yazdım?
Evliya Çelebi’nin, şehirleri ve ülkeleri aşarak seneler süren yolculuğu Seyahatname isimli eseriyle günümüze ulaştı. Evliya Çelebi bu eseri kaleme almasını şöyle anlatır…
Evvelâ kaaa ve denizler seyyahı, Cenâb-ı Hakk’ın kullarının en zayıfı, seyyâh-ı âlem, riyasız Evliyâ’nın babası Dergâh-ı Âlî Kuyumcubaşısı Derviş Mehmed Zıllî, Sultan Ahmed Han fermanı ile surre eminliği hizmetiyle Mekke-i Müikerreme’de Kabe çatısı üzerine altın oluğu koyup selâmetle İstanbul’a geldiğinde hakire Mekke-i Mükerreme müyesser olması için hayır dua etmişti.
Bu hakir, gençlik çağlarında ve bekâr idim. Ama Allah’a hamdolsun anadan doğduğumdan beri haram olan ve keyif veriçi maddelerden hiçbir şeye bulaşmamış, bir çeşit temiz toprak idim, ancak seyahat etmeye pek istekli idim. Sonunda vatan-ı aslîmiz olan Belde-i Tayyibe yani İstanbul’u terk edip ve doğum yerimizden ayrılarak yol sıkıntısını ve şiddetli soğuk ve sıeakları tercih edip gurbet ellerde ilim öğrenir ve sanat sahibi oluruz; o hevesle ülkeleri ve beldeleri gezip eiham dolaşırız diye, âyet (meâlen): “Sırt sırta şehirlerde, geceler ve gündüzlerde, emniyet ve asayiş içinde gidin, gezin (dedik)” [Sebe süresi, 18] mazmunu üzere yedi iklimin ibretlik, hayret veriei ve görülmeye değer olan eserlerini dikkatle ve insafla görmeye gayret ettim.
Gönül hâlim ile müşavere edip, ‘Seyahat sırasında ömrüm niçin hebâ olsun; hem seyahat, hem ziyaret ve hem ticaret yapayım’ diye zorluğu tercih ederek, güzel ülkelerin ibretlik eski eserlerini ve hanlarını, camilerini, medreselerini gezip görerek muharrir gibi bütün eserlerini yazmaya gayret eyledim ki “ulüvvü’l-himmeti, mine’l-îmân”dır (himmetin yüceliği imandandır).
Bu doğru söz bazı aeayip ve gariplikleri de beraber getirip, rüzgâr gibi süratli atıma binip yedi iklimi, yedi seyyare [gezegen] gibi felekleri devredip burç burç gezip dolaşarak, menzilleri katedip merhaleleri uçarak cevahir dil kalemimi söze getirip kâh beldelerin hususiyetleri, kâh peygamberlerin ziyaret yerleri ve kâh da Kur’ân okuyarak saat, dereee, dakika geçtiğimiz kaleleri ve dağları hey’et ilmi üzere Papamonta, Goğraflar; Minör ve Atlas kitaplarında yazdıkları üzere hakir de dünya şeklini yazmaya gayret edip kalemimi ele aldım.
Ve seyahat günlerimizde bu yeryüzünde niee nice bin garip mekânlar ve dünya eserlerinden nice kez açayip hadiseyi görüp unutmak gailesinden meydana gelmiş insanoğlu olmamız haşebiyle hatırdan uzak ve belki meşhur şeylerin isimleri unutulup üstü örtülmesin diye ilme’l-yakîn (öğrenerek), ayne’l-yakîn (görerek) ve hakka’l-yakîn (yasayarak) bilgiler elde ederek gezip gördüğümüz Cenâb-1 Hudâ’mn eseri tabiatı ve ibretlik yapıları yazıp zaptettim. Hatırda tutulması zor olan şeyleri “follimü’n-nâse alâ kadri ukûlihim” (insanlara akılları ölçüsünde konuşunuz) sözü üzere elimizden geldiğince anlaşılır ifadelerle yazmaya başladım…
Kaynaklar: ay؛lv£ Çelebi b. Derviş Mehemmed Zıllî, Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat 306, Süleymaniye Kütüphanesi ?ertev ?aşa 462, Süleymanlye Kütüphanesi Hacı Beşir Ağa 452 Numaralı Yazmaların Mukayeseli – un©yisp؛rksnarT Dizini, (Hazırlayan: Yücel Dağlı- Seyit Ali Kahraman- Robert Dankof^, c . 9, İstanbul 2005, S.7, YKY; GünümUz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnâmesi: Kütahya – Manisa – İzmir – Antalya – Karaman – Adana – Halep – Şam – Kudüs – Mekke -M edine, (Hazırlayan: Seyit Ali Kahraman), 9. Kitap -1. Cilt, İstanbul 2011, s. 5-6, YKY.