Süslü nesir

Süslü nesir

Bazı edebî nesir örneklerinde anlatılmak istenen değil de yazış biçimi öne çıkmıştır. İnşa adı da verilen bu türde Türkçeye oranla Arapça ve Farsça kelimeler daha yoğun biçimde kullanılmıştır. Süslü nesirde, yabancı kelimeler ve uzun ifadeler bulunmasına rağmen, Türkçe cümle yapısı bozulmamıştır. Bu nesir türü Fatih Sultan Mehmed zamanında başlayan yüksek zümre edebiyatının halktan kopma eğilimiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Yazarlar, «hüner ve marifet» göstermek, böylece sanadarını kanıtlamak için eserlerinde süslü ve yapmacık bir dil kullanmışlardır. Edebî sanadara bolca yer verilen bu nesir türünde seciler (cümle sonunda kullanılan kafiyeler) de yaratılmak istenen şiirsel havaya renk katmıştır. Bu nesrin en başarılı örnekleri Nergisî’nin (öl. 1635) Hamse’si ile Veysî’nin (öl. 1628) Dürretü’t-Tac’ı ve Münşeat’ıdır. Tarih-i Ebülfeth (Tursun Bey), Tazarruname ve Maarıfname (Sinan Paşa), Tevarih-i Al-i Osman (Ke-malpaşazade, Hoca Saadeddin Efendi), Tezkiretü’ş-Şuara (Kınalıza-de Fîasan Çelebi) gibi eserler de süslü nesirle yazılmıştır. □

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*