wiki

Tarihçiler Ne Diyor?

Sultan İbrahim tahttan indirildikten on gün sonra, yani 18 Ağustos l648’de öldürüldü. Cenazesi, İstanbul Ayasofya kapısı önündeki Sultan I. Mustafa’nın türbesinde gömülüdür. Yerine oğlu Şehzade IV. Mehmed tahta oturtuldu. Sultan İbrahim iyi niyetli bir padişahtı. Devletini güçlendirmek istiyor ve atalarından aldığı mirası daha da büyütmeyi hayal ediyordu. Ancak onun zamanında saray entrikaları arttı. Bir yandan vezirler diğer yandan annesi Mahpeyker Kösem Sultan, padişaha istediklerini yaptırmaya çalıştılar. Eşi Turhan Sultan ise her zaman padişahın aleyhinde sözler söyledi. Bütün bunlar Sultan İbrahim’in sinirlerini daha da hozdu. Bazen yanlış hareketler yaptı ve düşmanlarını arttırdı.

diye sorduğumda ağalardan biri, “Siz bir süre istirahat edin de sinileriniz düzelsin. Sonra yine görüşürüz.” diye cevap verdi ama ben buna inanmadım. Şimdi her şeyi daha iyi anlıyordum. Bir öyuna getirilmiş ve sekiz yıl, beş ay, yirmi sekiz günlük sultanlığım sona ermişti. Bahane olarak da aklımın başında olmadığı söyleniyordu. Oysa onlardan daha akıllıydım ve daha çok şey biliyordum. Bunu ispat etmek için oradakilere tek tek sorular sordum ama beklediğim cevapları alamadım. Bunun üzerine ellerimi açtım ve Allah’a şöyle seslendim: “Ya İlahi! Ben bu insanları sana bırakıyorum. Her şeyin doğrusunu sen bilirsin. Ben hakkımı helal etmiyorum. Sen nasıl biliyorsan öyle yap.” Sonra ağaların kolunda bir odaya götürüldümcevabını öbür dünyada nasıl vereceksiniz?” demiş ama Kara Çelebizade, “Sizinle sohbet edecek zamanımız yok. Asker bizden haber bekler. Şehzademiz Mehmed Hazretleri mutlaka tahta geçecektir. Karışıklık ancak o zaman biter!” diye cevap vermiş. Biraz sonra Şehzade Mehmed’i odasından çıkarıp taht odasına getirdiler. Vezir ve paşalar da yanıma gelince bostancıbaşı önümde eğildi ve “Padişahım siz içeriye buyurun.” dedi. Beni resmen tahttan indiriyorlardı ama bu haksızlıktı! “Bre hainler, bu nasıl iştir? Gereksiz isteklerinize uymadığım için mi beni tahttan indiriyorsunuz? Ama hayır, sizin istediğiniz bu kez olmayacak. Emrediyorum, hemen dışarıya çıkın!” diye bağırdım ama Kara Çelebizade, “Artık bizim padişahımız değilsin. Öyle ise bize emir de veremezsin!” dedi. Donup kalmıştım. Neydi bu başıma gelenler? Padişah olmayı önceden isteyen ben değildim. Tahta zorla oturtulmuştum. Devlet yönetimine iyice alıştıktan sonra ne gibi bir yanlış yaptım ki istenmez oldum. Salondakilere, “Sizin padişahınız ben değil miydim? Şimdi nasıl böyle konuşursunuzBen onları bu tehditle korkutacağımı sanırken tam aksi oldu. Yeniçeriler, bu kez Sadrazam Ahmed Paşa’nın onlara teslim edilmesini istediler. Sadrazamı görevinden uzaklaştırdığımı söyledim ama bu söz yeterli olmadı. İsyancılar aynı gün onu saklandığı yerde bulup öldürdüler. Yeniçerilerin başlattığı isyan devam ediyordu. Eşim Turhan Sultan’ın bu işin içinde olduğunu öğrenmiştim. Başkaldırıyı körüklüyor ve benim tahttan indirilmem için elinden geleni yapıyordu. Sarayın dışından hâlâ “Biz şehzademizi görmek ‘ isteriz!” sesleri geliyordu. Sonunda oğlum Mehmed’i götürüp isyancılara gösterdiler. Kısa bir süre bağırıp çağırmalar durmuştu ama sonra, “Cülus! Cülus! Cülus!…” sesleri yükseldi. Yani yeniçeriler bu sözlerle beni tahttan indirip Şehzade Mehmed’i tahta oturtmak istediklerini ima ediyorlardı. Sadrazamımı öldürdükleri yetmedi mi? Sıra şimdi bana mı geldi? Yedi yaşındaki bir çocuk bu devleti idare edebilir mi? Bu adamlar devletin batmasını mı isterler? Annem Mahpeyker Kösem Sultan, isyancıların elebaşlarını makamına çağırıp “Bu yaptıklarınız nedir? Sizi bu mevkilere oğlum getirmedi mi? Yaptığınız şeyler hem ayıp hem de günahtır.

© 2007 Eserin her hakkı anlaşmalı olarak Timaş Basım Tîcaret ve Sanayi Anonim Şrrketi’ne aittir. Kaynak gösterilerek almtı yapılabilir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir