Ustura sadece pratik nedenlerle bir köşeye atılmadı

 

Ustura sadece pratik nedenlerle bir köşeye atılmadı. Sosyal psikologlar bunu şöyle açıklıyorlar. Modern toplurr-açık bir bıçağın tehdidini kaldıramıyor özellikle gırtlağa doğru yönelmişse Sosyolog Norbert Elias’ın gözlemlec -ğine göre, bu durum batı uygarlığın:’ gelişimiyle ilgili bir eğilim. Bu eğifir bıçağın kullanım alanını daraltıy ‘ Çünkü bu alet sonuçta bir saldırı a’, olarak kullanılabilir.

Silah taşınması yasak olduğu • traş da zamanla banyoların ücra köşe : -rinde yapılmaya başlandı. Böylece ı kez 1939 yılında Philips tarafır.j elektrikli traş makinesi icat edild:: makine Braun ve Grundig tarafır : geliştirildi ve böylece 7 000 yıl ‘ kullanılan arkaik “silah” tarihe gfr dü. Ama sonra yeniden yarım ay li traş bıçağı (ustura) ortaya çıktı.

Geç taşdevrinde başlayan traj : likte, insanlık ayna gibi parlayar. -. ~ ler ve sakallı yüzlerle bir göster: -maya başladı.

Traş olmak ilk kimin aklına – – • bilinmez ama yaklaşık 25 0!Hi -lı ve 5 000 duyarlı sinir hütr.-oluşan erkek yüzü o zamandan rekli bıçakla kötü muamele —
let ve fırça, ıslak traşçılar için kutsaldır. Kuru traşçıların yaptığı rafine reklamlar ve ürün tasarımı ne kadar gelişmiş olursa olsun, ıslak traş taraftarlarının fikrini çelemez.

Bu durum Amerikalı psikologların yaptığı bir araştırmayla güçlendi. Sonuç: Islak traş taraftarları dünyanın en iyi âşıkları ve kuru taraftarların aksine daha seyrek taraf değiştiriyorlar. Onları tanımak için çok da uzağa gitmek gerekmiyor; elektrikle traş olanlar tehlikeden biraz daha uzaklar ve bundan önemlisi daha erkeklere özgü bir şeyden de uzaklaşmış oluyorlar. Islak traş-çı, “Bu sanki kanlı, arkaik bir tören gibi” divor. Yazar Christopher Schwarz bu tür traşm diğer traş aletleriyle girilen bir kılıç savaşma benzediğ lüvor.
KİM NASIL BAŞLADI bi-lirîmiym. Kesin oian sadece şu: En azından 7 000 yıldan bu yana, erkekler yüzlerindeki kılları temizliyorlar. Önceleri keskin taşları kullanıyorlardı, bugün ise elektrikli traş makineleri ve usturalar kullanılıyor. Bu uğurda yeterince kan da dökülüyor. Peki bu iş neden yapılıyor?

Birçok erkek her sabah kalktığında bir gerçekle yüz yüze geliyor. Ayna karşısına geçtiğinde karar vermesi gereken bir durumla karşılaşıyor. Sakala karşı olan bitmeyen savaş nasıl halledilecek? Bu bir görev mi voksa erkeklere ö/gü bir tören mi?

İnsanın kendisini nasıl traş ettiği farketmez; ister hızlı ister yavaş olsun. sonuç hcn avm olmalıdır: Temiz bir çe-
tarak tehlikeli bir poz sergiliyor. O yüzden ü T‘ü bir jilet üreticisinin ambleminde iki parlayan kılıcın bulunması bir tesadüf değil.

Bu tür traşta erkek, savaşçı niteliğini de yitirmiyor; yani kılıç sallayacağına kendini traş ediyor.

Ne var ki bu arkaik tipe, gü-
Çoğu kez yüzdeki kıllar gücünü, iktidarını ve bağır-simgeleyen bir unsurdu. Bt -çenedeki kıllar traş edilerek d- – -aşağılanırdı. Sakallıların sak£–daha saldırgan olduğu dü|_‘ -Herşeyden ötesi sakallılarım ‘ • Prenses ve Yedi Cüceler'”ir ^ kadar kısa boylu olduğu ? -Masalda, Kötü Cadı, Uzun
kuru traş olmak konusunda hep bir traş savaşıdır sürer gider.

Islak traş taraftarları, her sabah yüzlerini elektriğe tabi tutmak istemeyenlerden oluşur. Kuru traşçılar ise elektrikli traş makinesinin elde tutulmasının pratik oluşundan ve işlemin kısa sürdüğünden söz ederler. Ji-

muydu yoksa? Giritliler sakalın her
craş eoerıer, çene ve yanaklardaki sa-
kalını bir tahtanın arasına sıkıştırır; Uzun Sakal buradan ancak sakalının birazının kesilmesiyle kurtulabilir. Böylelikle gücünün bir kısmını da yitirmiş olur.

“Büyük Adamlar” da sakallarının birisi tarafından çekileceğinden korkmuş olmalılar. Sezar’ın sinekkaydı traşlılardan biri olmasının sebebi bu
iiâli
.¿üidü uzaurıaıuı.
Romalılar İ.Ö. 300 yılında Yunanistan’dan berberler gelinceye kadar sakallıydı, bu olaydan sonra traş olmaya başladılar. Büyük İskender bu dönemle sakalsızlık modasını başlatmıştı. Böylece Helen ve Roma uyarlıklarında yüz yıl

– .yunca sakalsızlık modası devam etti.

Büyük İskender’in

– ;ien traş olduğu konusun ;ıki spekülasyonlar sürüp gider. Belki

boyu çok kısa (sadece 1.40 m) oldu-: . içindi. Saçlarını omuz hizasına kadar artığı için, bir de uzun sakalı olsaydı ;e kısa gözükecekti belki.

Her gün traş olanlar arasında İmpa-Augustus ile ilk Hristiyası impara-■ – ¿nndan Büyük Konstantin de vardı. – £_liz kraliçesi Elizabeth I ile Rus Ça-

– Büyük Peter de traş taraftarlarıydı. \ — de sakalı çok eski moda buluyor-

Dünya modernize edilmeliydi ve r . J.k Peter işe Bojarların sakallarıyla ■-iı. Sakal uzatmak isteyen erkekler . ‘idemek zorunda kalacaktı.

7’aşa olan bu rağbet berberlerin işi–• . “ :dı. Berberler yüzlerce yıl müşte-

– “kuru” traş ettiler. Bu işkence

– .zillin sonu ile 15. yüzyılın başları: i. ? :»na erdi. Bu dönemde sabun
üretilmeye başlanmıştı. Berberler ellerinde bıçak, bileği taşı ve tabureyle ev ev dolaşmaya başladılar. Sonra sokaklarda traş etme modası çıktı.

Berberler genellikle şehirdeki yeniliklerin de habercisiydi. Onlara her dönemde “ayaklı gazete” denirdi. Traş olurken olası tüm haberlere de vâkıf olunurdu. Müşteri ne kadar çok konuşursa, traş da o kadar uzun sürerdi. Bazen berberler de konuşurdu, böylece traş önlüğü altındaki müşteri çaresiz ona teslim olurdu. Bu durum berberlere bir iktidar olanağı bahşederdi. Filozof Arthur Schopenhauer’in berberlere karşı öyle bir güvensizliği vardı ki, her traştan büyük korku duyar ve gırtlağının kesileceği şüphesini taşırdı. O yüzden traş olmayı bir görev gibi kabullenirdi.

Peki ya bugün sakal mı yoksa traş mı tercih ediliyor? Erkeklerin çoğunlu-
ğu hergün traş oluyorlar. Psikolojik araştırmalar, hergün traş olan erkeklerin askerlere özgü karakteristik özellikler taşıdıklarını veya sosyal etiketlerin baskısını kabullenmiş kişiler olduklarını ortaya koydu.

Hergün yapılan traş birçok ünlü romanda da övülmüştür. Örneğin Joseph Roth’un “Radetzky Marşı”nda… Burada traşm insanı yaşam ve ölümden i’yı-ran bir işlem olduğu söylenir. Aynı şekilde düellocular da yüzlerini her gün sabunlarlar. Georg Büchner de baş kahramanı Woyzeck’i ilk sahnede traş eder. James Joyce’un “Ulysses”i traş aynasının önünde başlar.

Eskiden Mısırlılarda, kafanın ve yüzün traş edilmesi savaşa hazırlık anlamına geliyordu.

Her gün traş olan erkekler hayatlarında toplam 6,5 metre kılı yanaklarından traş etmiş ve hayatlarının 180 gününü ayna önünde geçirmiş oluyorlar.

Sakal diplerini kazıyıp durmanın zevkli bir tören haline getirilmesi gerekiyor. Altın kakmalı fırçalar, Porsche benzeri tasarımlı traş makineleri kullanarak bu işten zevk almaya çalışan “kuru” ve “ıslak” traş taraftarı erkekleri”, tartışması ise ebediyen süreceğe benziyor.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*