UZAK DOĞUDA İSLÂM MEDENİYETİ
Çin’in en uzun başşehirlikyapmış imparatorluk şehri ve ipek Yolunun kara hattının başladığı Şian, ülkenin tarihi ve kültürü bakımından birçok mühim unsurunu barındırmasının yanı sıra içi “Kıır’ân dolu” bir camiyi de barındırıyor. Çin kaligrafisi ve İslam hat sanatının yüzyıllar boyunca harmanlanmasının ardından yazılan hatlar dünyada farklı bir “Çin Hat Sanatını da ortaya çıkarmış. Bu bakımdan Şian şehri yüzyıllardır Çinli Müslümanlara ev sahipliği yapmakta…
Çin tarihinde ve kültüründe büyük izler bırakan ve birçok İslâmî eser inşa eden Çinli
Müslümanların İslamiyet’i kabulü çok eski tarihlere dayanıyor. Çin’in Müslümanlar ve İslamiyet ile ilk temasları hakkında mahallî rivayetler ve tarihî belgelere dayanan birçok farklı görüş bulunuyor. Çin kaynaklarında Müslüman Arapların Çin ile ilk temasları 628 yılı olarak kabul edilse de resmî belgeler ışığında bu tarih 651 olarak kabul görüyor. Çin kaynaklarında 651 yılında Arabistan’dan elçi geldiğine dair kayıtlar bulunuyor.
ilk elçi, üçüncü Halife Hz. Osman (644-654) döneminde gönderilmiş. 651 yılının Ağustos ayında Tang hanedanının başşehri Çang An’a (bugünkü adıyla Şian) ulaşan elçi, Çin imparatoru ile resmî bir görüşme yaparak Arabistan’ın genel durumu ve islam dini hakkında tebliğde bulunmuştur.
Halifenin Yardımı ve İlk Müslümanlar
ilk resmî temas öncesinde birçok beylikten oluşan Çin, savaşlar ve ticaret yoluyla İslamiyet ile tanışmış ve Müslümanlık ülkenin birçok bölgesinde yayılmaya başlamıştı. Abbasiler devrinde de Çin ile temaslar devam etmiş, siyasî münasebetler ehemmiyet kazanmıştı. Tarihçiler, Tang hanedanlığı zamanında imparator Suan Sungun 756 yılında zorla tahttan indirildiğini ve tahtını oğlu Su Sung a bıraktığını yazıyor. Su Sungun, âsî general An Lu Şana karşı Abbasî Halifesi Ebu Cafer El-Mansur’dan yardım istediğinin kayıtlı olduğu tarih kitaplarında, İslam halifesinin iyi teçhiz edilmiş 4 ilâ 10 bin arasında bir ordu gönderdiği, bu yardım sayesinde isyanın bastırıldığı yazılıdır. Bu hadise üzerine imparator nezdinde itibarları artan Müslüman askerler, imparatorluğun o zamanki merkezi olan Şian’a yerleştirildi. Kendilerine toprak da verilen bu askerler böylelikle Çin’de ilk Müslüman yerleşimini kurmuş oluyorlardı. Savaşlar ve ticaret sayesinde sonraki yıllarda hızlanan temaslar sonucunda İslamiyet, ülke genelinde yayıldı ve tanındı. Ancak Müslümanlar özellikle Ming hanedanlığı döneminde büyük itibar kazandı. Ming imparatoru Hung Vu Müslümanlara hususî imtiyazlar tanımış, hatta devletin üst kademelerinde görev vermişti.
Çinli Müslümanların Atası Kimdir?
Çinli Müslümanların menkıbelerinde İslamiyet’in Çin’e ilk olarak Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) dayısı Sa’d Bin Ebi Vakkas Hazretleri tarafından tebliğ edildiği ve kendisinin Arabistan Yarımadası’na gelen Çin elçisiyle birlikte yanında üç sahabe de olduğu halde Çin’e geldiği rivayet ediliyor. Hatta Çin’in güneyindeki Guangcou şehrinde bulunan sahabe kabrinin SaLd Bin Ebi Vakkas’a ait olduğu söyleniyor. Muteber İslam kaynaklarına göre ise Sa‘d Bin Ebi Vakkas (r.a.) Aşere-i Mübeşşere’den (Cennet’le müjdelenen 10 sahabe) olup Medine-i Münevvere’de medfundur. Bu sebeple, bazı tarihçiler tarafından buradaki kabrin Vehb Bin Ebi Kebşe’ye (r.a.) ait olduğu da rivayet edilir.
Çin’de Bilinen En Eski Cami
Çin’in bilinen en eski camisi de Guangcou’dadır. Bu caminin minaresi, Çin’deki diğer minarelerin aksine Çin mimarisi ile inşa edilmemiştir. Uzun minaresi sebebiyle Deniz Feneri (Huayşıng) Camii ismini taşıyan ve Çinliler tarafından “Peygamber Hatıra Camii” diye de adlandırılan caminin 627 yılında inşa edildiği ve dünyadaki en eski camilerden biri olduğu kaydediliyor. Dünyaca ünlü Sinoloğlardan (Çin bilimci) Wolfram Eberhard da “Dünden Bugüne Çin’deki Azınlıklar” adlı eserinde bunların yanı sıra 10. yüzyıldan sonra Türk boylarının İslamiyet’i kabul etmeye başlamasının da Çin’de İslam’ın yayılmasına katkısının olduğunu ifade ediyor.
Asırlar boyu şehrin bir parçası olan, sokaklarda geleneksel kıyafetleri ve takkeleriyle görülen Çinli Müslümanlar, yüzyıllardır aynı semtlerde yaşıyor ve sosyal hayatta da gayet öne çıkıyor
Çinli Müslümanların Yemek Kültürü
Çinli Müslümanlar (Hııiler), tarihten bu yana Çin kültürüyle harmanlanan hayatlarında, yemek kültürlerinden ibadethanelerinin mimarilerine ve sosyal hayatlarına kadar kendi üsluplarını oluşturmuş topluluklardan. Kur an-ı Kerîm’in tamamı ahşap levhalara nakşedilip duvarlarına asılan Şian Büyük Camii’nin etrafındaki Hui Min Cie (Hui Caddesi) Çinli Müslümanların yemeklerinin sunulduğu, bölgeye ve Huilere ait birçok hatıranın satıldığı yer olarak dikkati çekiyor. Şehrin en merkezî noktasında bulunan bölge yüzyıllardır Müslümanlara ait bir sokak olarak biliniyor ve Müslümanların kendi usullerinde hazırladığı yemekler, tatlılar ve bölgeye has ürünler bulunuyor. Günün her saatinde binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlayan caddede şehrin önemli unsurlarından Çinli Müslümanların ilginç usullerle pişirilen buhar mantısından (baozı), et suyunda kuzu etiyle birlikte haslanan ekmek yemeğine (Yangrou Paomo) ve buharda pişen güllü pirinç tatlılarına kadar farklı lezzetler sunuluyor. Çin ile alakalı turlarda, tarih ve kültür mirasının yanı sıra Müslümanların günlük hayatın ve adetleri de şehrin ülke içi ve ülke dışı tanıtımlarında en çok dikkati çeken unsurlardan. Caddede Çincede “helal” anlamına gelen “Çing Cm” yazısının asıldığı lokantalar göze çarparken, bölge birçok şiş kebap türü, pirinçten yapılan ilginç acılı yemek ve börek çeşitleriyle dev bir açık hava lokantası görünümünde. Bölgede bazı lokantalarda yemek yiyebilmek için uzun süre sıra beklemek gerekirken, dar sokaklardaki insan seli sebebiyle yürümek zorlaşıyor.