YAKIN AKRABA ARASINDA CİNSEL İLİŞKİNİN YASAKLANMASI

YAKIN AKRABA ARASINDA CİNSEL İLİŞKİNİN YASAKLANMASI

Bütün toplumlarm her gelişme aşamasında, karı-koca ilişkileri, daha genel olarak da cinsel ilişkiler, hiçbir zaman, yalnızca raslantısal karşılaşmalara ve kişisel tercihlere dayanmaz. Nitekim, baba ile kız, ana ile oğul, erkek kardeş ile kız kardeş ve daha genel olarak, “aynı kan”dan insanlar arasmda evlilikler, aşağı yukarı dünyanın her yerinde yasaklanmıştır. Bütün toplumsal kurallar arasmda yalnızca yakm akraba arasmda cinsel birleşmenin yasaklanması, “hem eğilimlerin ve içgüdülerin evrenselliğini, hem de yasaların ve kurumlann zorlayıcıh-ğını” (Claude Lévi-Strauss, Les structures élémentaires de la parenté, [Akrabalığın Temel Yapılan],
1949) ortaya koymaktadır. Bu yasaklamanın biçimi evrensel, içeriğiyse büyük ölçüde görecedir. Nitekim “çapraz kardeş çocukları” diye adlandırılan klasik kural, bunun örneklerinden biridir. Birçok ülkede, amcaların ve halaların bütün çocukları arasmda bir ayrım göze-
tümediği halde, bazı toplumlardi söz konusu çocuklar, çizimded( gösterildiği gibi iki kümeye ayınhr Böylece bir yanda, evlenmeleri ola naldı sayılan (hattâ bazı yerlerdi zorunlu sayılan) ve bir erkek karde ile bir kız kardeşin çocukları olaı çapraz kardeş çocukları, öbür yan da, iki erkek kardeş ve iki kız kar deşin çocuklan olan, dolayısıyla dı genellikle erkek kardeş ve kız karde gibi görülerek evlenmeleri yasakla nanlar yer alır. Buna örnek olara) bir erkek bireyi ele alalım. Bu bire yin halasının ve dayısının kızlar çapraz kardeş çocuklandır, dolayı siyle bu kızlarla evlenebilir; amca sının ve teyzesinin kızlarıysa koşu kardeş çocuklarıdır ve kızkardeşler sayıldığından, bu erkek onlarla ev lenemez. Lévi-Strauss, yakm akra bayla cinsel ilişkiyi yasaklayan gö riişü, iki topluluk arasındaki çokbi çimli değiş tokuş ilişkilerinin(karı ko ca değiş tokuşu bunun özel bir duru mudur] bir noktası olarak ele almı: ve söz konusu yasaklamanın kesin likle toplumsal olan kökenini sapta mıştır. Bu durumda yasaklama, bi: karşılıklılık kuralının olumsuz orta ya çıkışı gibi görülmektedir. Yani kendi soyundan bir kadını almay yasaklamaktan çok, kendi soyundaı kadınlardan vazgeçmeyi zorunlı kılan bir kuraldır. Böylece, iki toplu luk arasmda, etkileri kan-koca bir ligini büyük ölçüde aşan bir karşılık
7i
A
Erkek
Evlenme
Kadın
Çocuklar
Yatay akrabalıklar (erkek kardeşler, kız kardeşler, kardeş çocukları)
Ego: Düşünce çizgisini gösterebilmek için f \ raslantısal olarak seçilmiş ve herhangi bir kişiyi gösteren terim
~<§ Â=ö &
Baba
Ana
A ö 0 A Ak ı
Koşut kardeş çocukları ve çapraz kardeş çocukları. + işareti kardeş çocukları Ego’nun çapraz kardeş çocukları, öbürleri) kardeş çocuklarıdır
lılık bağı, kadınların değiş tokuşuyla kurulmaktadır.
SİSTEM OLARAK AKRABALIK
Daha önceki bilginlerin sezgileriyle anlamaya çalıştıkları bir gerçeği kanıtlayan da gene Lévi-Strauss olmuştur: Akrabalık kuralları, ras-lantısal buyruklar, tarihsel kalıntılar sayılamaz; bunlar, özelliklerin oluşturduğu tutarlı bütünler, yani gerçek sistemlerdir; bir başlarına ele alınıp incelendiklerinde, taşıdıkları anlamı ortaya koymazlar. Her akrabalık sistemi, aşağı yukarı her yerde raslananbâzı özelliklerin, özgün bir düzenlenişi olarak tanımlanır. Söz konusu özellikler arasmda akrabalık terimlerinin sınıflandırılması, soyzinciri, oturulan yer ve akrabalık kümesi içindeki rollerin dağılımı sayılabilir.
AKRABALIK TERİMLERİ
Akrabalık terimlerini ilk sınıflandıran kişi Lewis Morgan’dır (1818-1881). Morgan’m yaptığı sınıflandırmalarda, belli bir terim, kesinlikle belirlenmiş bir bireyi değil, çeşitli derecelerden bir akrabalık sınıfım, sözgelimi, bir bireyin anasım ve dayısının kızlarının tümünü belirtir. Bazı Batı toplumlarının akrabalık terimlerinde de böyle bir sınıflandırmaya raslanır; nitekim kardeş çocukları (amca, dayı, hala, teyze çocukları) amca, dayı hala, teyze, yenge gibi terimler, bir bireyler sınıfım dile getirir. Çizimde de görüldüğü gibi, her toplum kendi akrabalık sınıflarını özgün bir biçimde belirler. Sözgelimi, bazı toplumlar için, çapraz ve koşut kardeş çocukları arasındaki ayrım yerinde bir ayrım sayılmaz. Morgan iki ilke de ortaya koymuştur: Akrabalık adlandırmaları, düzenli bir bütün oluşturur; bu adlandırmalar, geçerli oldukları toplum yapışım dile getirir. Günümüzde titiz bir sınıflandırma yapmak, bir uzman için kesinlikle gerçekleştirilmesi gereken bir aşamadır. Böylece etnograf, bizim, “kız kardeş”, “kardeş çocuğu”, “bal-
dız”, vb., sözcüklerimize karşılık, Doğu Bengal kabilelerinden birinde yalnızca iki sözcük bulunduğunu saptar. Bunlardan biri kız kardeşi, amca kızım ve teyze kızım, öbürüyse, yengeyi, baldızı, hala kızım ve dayı kızım belirtir. Yalnızca bu olguya dayanılarak, birinci sözcüğün, kendileriyle evlenilmesi yasaklanmış kadınlar sınıfını, ikinci sözcüğünse, evlenilebilecek kadınlar sınıfım belirttiği öne sürülebilir.
HISIMLIK
Hısımlık, evlenen bir çiftin ailelerini birbirine bağlayan kurallar bütünüdür ve kuşkusuz, koşulları ile doğası, içinde oluştuğu akrabalık sistemine bağlıdır. Akrabalığın temel ve karmaşık yapıları arasındaki klasik ayrımı da Lévi-Strauss ortaya koymuştur.
Akrabalığın temel yapıları denince, “terimlerin akrabalar ve hısımlar çevresini doğrudan belirlemeyi sağladığı sistemleri” anlamak gerekir. Bazı toplumlarda temel olarak bu durum görülür; böylece bazı akrabalarla (erkek kardeşler, kız kardeşler, koşut kardeş çocukları) evlilik yasaklanmış, bazılarıyla (çapraz kardeş çocukları, özellikle de ana soyundan gelen çapraz kardeş çocukları) da evlenilebileceği öngörülmüştür. Belli bir topluluğun (bir kabile ya da aynı kabilenin çeşitli klanlarının birlikte yaşadığı köy gibi bir toprak birimi) bütün üyeleri, iki öbeğe ayrılmıştır. Bunlardan biri, evlenilebilecek olan kişileri,öbürüyse evlenilmesi yasaklanmış kişileri kapsar. Genel bir kural olarak, bir kimse, eşini, başka bir klandan edinir. Bu durumda dışardan evlilik söz konusudur ya da klan içinde evlilik yasaklanmış demektir. Ama, temel yapıların söz konusu olduğu durumda bile, evleneceklere belli bir seçim özgürlüğü tanındığını unutmamak gerekir. Ne var ki, bu özgürlük, izin verilen ilişkiler sınırı içinde kullanılmalıdır.
“Karmaşık yapı/ar”sa (Batı toplum-ları bunun örneklerinden biridir), evlenilemeyecek kişileri belirledik-
ten sonra, evlenilebilece meyen bütün sistemleri k toplumlarında evlenmen kişisel karara bağh oldı den güne daha yaygın biç edilmekte, bununla birÜl davetiyeleri” hısımlık ailelerin belli bir ağırlıg hâlâ ortaya koymaktad “özgür seçimi”, temelde lumsal sınıftan olmakla benimsemekle ve birçol ırk konusundaki düşünce lanmaktadır. Yakın akrs sel ilişkinin yasaklanmas evlenüemeycek kişiler bi lendikten sonra, kuran herhangi bir erkeğin, h< kadınla evlenebileceği lir. Oysa, sorun somut alındığında, karmaşık ya larda (özellikle en zengin sul sınıflar söz konusu c aşağı yukarı bir “sınıf iç durumuyla karşılaşılır; 1 lek kolunda da, bir topl leksel içten evlenme (öğr likleri gibi) görülür. Böylı ği oluşturan eş alıp genel olarak, bir erkek il arasmda değil, iki insaı arasmda gerçekleştiği sö
SOYZİNCİRİ
Biyoloji açısından her i anası, bir babası, iki bii iki büyükbabası, dört d ninesi, vb. vardır. Atala; li bir sayısı yoktur ve b cukları, her derecede, bi la akraba olabilir. Bunuı her toplumda, soyzinciri çimde sınırlanmıştır. Tel zinciri sistemleri, ana-b riyle olan ilişki üstün Böylece, ana çizgileriyle ğmda, babayanlı soyzinc yanlı soyzinciri birbiriı edilebilir. Birinci durum mal mülk, haklar ve yül babadan geçer ve herke ve babasının atalarına b basının oğullarının ve erkek kardeşlerinin ve kı
76
rinin akrabasıdır; ama kız kardeşlerinin çocuklarıyla bir ilişkisi yoktur. Anayanlı soyzincirindeyse, durum, uzun süredir .sanılanın tersine, bunun tam bir bakışımlı biçimi değildir ve anayanlı akrabalık, bir kadın egemenliğini de dile getirmez. Gerçekten, bu durumda, soyadı ye mal mülk anadan çocuklarına değil, dayının temsil ettiği ana klanından çocuklara geçer. Dayının, yeğeninin eğitimi ve çalışmasının ürünleri üstünde hak sahibi olması da buradan kaynaklanır. Dayının böylece, yasanın aktarıcısı olduğu yerde, anlandı bir rol dağılımı da görülür. Yani, eğitim sorumluluklarından kurtulmuş olan baba, bu durumda, çocuklarıyla gizli bir duygusal anlaşmaya girer.
Temel akrabalık yapısının geçerli olduğu toplumlar, her zaman, tekyanh soyzinciri toplumlarıdır. Böylece, birçok babayanlı toplumda, bir erkeğin, niçin,ya annesinin topluluğundan ya da halasının evli olduğu, topluluk içinden evlendiği anlaşılabilir. Aynı biçimde, anayanlı bir toplumda, bir erkek, babasının kla-
nından ya da dayısının evlenmiş olduğu topluluktan bir kadınla evlenmek zorunda olabilir ve çapraz kardeş çocukları arasındaki evlilik tercih edilir. Böylece, her iki yol da. bir kez bir kız vermiş olan topluluğa bir kez bir kız almış topluluktan bir kadının girmesi sonucunu doğurur. Böylece, kuşaklar boyunca yapılan değiş tokuşların karşılıklı olması ve akraba grupları arasındaki hısımlık bağlarının pekiştirilmesi, düzenli biçimde sağlanmış olur. Batı toplum-larındaki kan akrabalığı da ana yanlılığa ya da baba yanlılığa dayanır. Her kişi, ana tarafından olsun, baba tarafından olsun akrabalarına karşı aynı yükümlülükleri taşır; bütün teyze, amca,vb. çocukları karşısındaki durumu da aynıdır. Bu sistemler, birincilerden farklı olarak, sürekli ve sağlam toplulukların varlığının korunmasına elverişli değillerdir. Sözgelimi kişinin teyze ya da amca çocukları vardır ama, onların teyze ya da amca çocuklarının bazıları onun için birer yabancıdır (kardeşlerinin kayınbiraderleri ve baldızlar da öyledir);
erkek kardeşlerin ve kız kardeşlerin akrabalarının ve hısımlarının tümü, onun akrabaların ve hısımlarının bir bölümünü kapsar; ama bütünüyle aynı değildir.
OTURULAN YER
Evli çift, kocanın ana-babasının yanında oturuyorsa, çiftin ve çoculda-rımn oturduğu yere “erkek tarafının evi”, bunun tersi söz konusuysa, “kadın tarafının evi” denir. Yeni evli çift, ana-babalarının yaşadığından başka bir yerde yerleşirse, bu da “yeni ev” diye adlandırılır. Soyzinciri türü ile oturma yeri kuralları arasında zorunlu bir bağlantı yoktur. Bu konuda dört olasılık saptanmıştır. Oturma yeri kuralları ile soyzinciri kurallarının benzerlik gösterdiği düzenleri (babayanlı soyzinciri ve erkek tarafının evinde oturma) Lévi-Strauss, “uyumsal düzenler” diye adlandırır.
TOPLUMSAL YAPILAR
Belli bir akrabalık sistemi içinde kişiye düşen yerin, her kişiye, kültür dışında bir kökeni olduğu kolayca düşünülemeyecek bir rol yüklemiş olduğu, buraya kadar anlatılanlardan anlaşılmaktadır. Sözgelimi Batı folklorunda ve edebiyatında, bir dayı “tipi” vardır; ama sözgelimi genç Okyanusyalılar, Batı kültürünü etnografya açısından inceleselerdi, bu dayı tipini, kendi kültürlerindeki annelerinin erkek kardeşine benzetmekte güçlük çekerlerdi, öte yandan evli bir Batılı kadın da, çokkarılıhğın, yani bir evde kocanın başka karılarının da bulunmasının, önemli ve ağır işleri hafiflettiği için ük kan tarafından da istenmesi olgusunu kolay kolay anlayamaz.
Akrabalık sistemlerinin doğası, bu sistemler bulundukları toplumların uygulamalarından soyutlanarak ele alındıklarında, yanlış olarak değerlendirilir. Büyük bir yoksulluk içinde yaşayan ilkel toplumlarda, kadın; üç yanlı bir maldır; yani hem üreticidir, hem çocuk doğurucudur, hem de karşıt bir toplulukla hısımlığın simgesidir. Evliliğin tensel değil, iktisadi bir önemi vardır.
Bu açıklamalar ile Afrika üstünde çalışan uzmanlardan Balandier’nin anayanlı Bakongolar (Batı Afrika) arasında gözlemlediği ve “baba hukukunun ağır basması” diye adlandırdığı olaya ilişkin görüşlerini karşılaştırmak ilgi çekicidir. Balan-dier, şöyle demektedir: “Gerçek baba, dayının yerine geçerek hukuk açısından da baba olmaktadır. Gerçekten sömürgecilik, pazar iktisadının kurallarını da getirerek, geleneksel geçim iktisadını yıkmakta, bir
71
akrep
Büyük san akrep (Buthus occitanus).
San akrebin iğnesi.
Bir akrebin (Pandinus) sol kıskacının, morötesi ışık altında görünüşü. Olağan ışıkta siyah olan dericiğin mavi-yeşil bir flüonşı yaydığı görülmektedir.
78
zamanlar bütün klanın malı olan taşınmaz malların mülkiyetini bireyselleştirmektedir. Bu temel nedenlere, tekkarılı ve b ab ayanlı aileyi benimsetmek isteyen hıristiyan misyonerlerin çabası da eklenince.ana-
yanlı klanın kalıntıları üstünde evli çifti toplumsal temel birim olarak oluşturmaya yönelen hareket kolayca kavranabilir” (Sociologie actuelle de l’Afrique noire [Zenci. Afrika’ nın Güncel Toplumbilimi]]. Buna
dayanılarak akrabalığın, temelini oluşturmadığı, a: mun gereklerini, şu ya da dile getirdiği söylenebilir .
örümceğimsiler sınıfından omurgasız hayvan.
En küçükleri 1,3 sm’yi aşmayan (Microbuthus), en büyükleriyse 20 sm’yi bulan (Pandinus) çeşitli akrep türleri, havayı soluyarak yaşamaya başlayan hayvanların en esküerin-den biri olan akrepler takımını oluştururlar.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*