Yeni İletişim

Yeni İletişim

Netscape ve Microsoft arasındaki web tarayıcısı savaşını biliyorsunuz değil mi? Neyse, unutun onu artık. Web tarayıcısının devri artık kapanmak üzere. Onun yerine daha etkin yeni arabirimler doğmakta: Silikon Vadisi’nin yeni ürünleri BackWeb ve PointCast; tarayıcı krallarının mühendislik laboratuvar-larından Constellation ve Active Desktop ve daha doymuş firmaların ürünleri olan Castanet, ActiveX ve Java.

Hepsinin paylaştığı özellik, dolaştığınız (etkileşimli) ortamla sizi dolaştıran (pasif) ortam arasında fark edilemez bir geçiş sağlamaları. Kanallar arasında rahat rahat dolaşan bir iletişim ortamını destekliyorlar: Masa üstü ekranından telefondaki ekrana; oradan bir arabanın ön camına.

gibi mevcut ortamlarla çalışabildikleri gibi, hiper bağlarla da çalışabiliyorlar. Ama en önemlisi, iletişim evreninde (tele-kozm’da) yayılmakta olan (ağlarla bağlanmış) ortamda çalışıyor olmaları.

Her şey birbiriyle bağlanırken, tüm iletişim ortamları Net olarak bilinen merkezi olmayan bir sisteme bağlanıyor. Gelenek-

fnrmîar rnrjv’-‘

basılı yayın- yok olma belirtileri göstermese de, Ağ yeni iletişim sistemieri tarafından kuşaüiıvor. Web bunlardan sadece birisi. Her yeni nokta ve bağlanan yeni bir hat ile Internet’in destekle-
ginleşiyor, karmaşıklaşıyor ve farklılaşıyor. Ağ artık sadece ta-rayamayacağımız şeyler sunmaya başladı.

Bağlanmış lietışıııı, uuRıaiaı üzerinden bilgi aktarabilen arabirimlere ihtiyaç duyar. Örneğin, sizi bindiğiniz takside izleyip, yerel müzeye uğramanızı öneren ve tuttuğunuz takımın maçından son haberleri size aktaracak bir teknoloji gibi. Bir
başka alet, bileğinizde öterek evinize giden yolun tıkalı olduğunu göstererek trafik açılana kadar nerede oturup ucuz bir şeyler yiyebileceğinizi gösterebilir. Evde bilgisayarınızın başındayken, aynı sistem ekran koruyucuların üzerinde haberleri gösterebilir. Bunların hepsinde sık sık reklam göreceğimiz de kesin bir şey.

Tabii ki her zaman Web sayfalarımız olacak. Hâlâ posta kartı ve telgraf kullanıyoruz değil mi? Ama etkileşimli iletişimin merkezi -aslında tüm iletişimin-ki- bir HTML sonrası ortama doğru gidiyor; Web’in, ses ve görüntü almanın çok daha ilerisine, sunuş ve talebin, aktif objelerin, sanal uzayın ve yerel yayınların dünyasına. Pek inanmak istemeseniz de Web tarayıcınıza yakında veda edeceksiniz.

150 milyon Web sayfasının yok olacağını iddia etmiyor uzmanlar. Hatta daha da artacaklar. 2000 yılında bir milyar Web say-fası oly.cügi düşünülüyor. Ama bir milyar Web sayfasının ötesinde bir trilyon sayfadan oluşmayan bilgi ve eğlence birimi olacak. Örneğin, görüntü; duvarınızda oynaşan yazılar; hiper bağları kullanan bir tarayıcının işe yaramaz olduğu herhangi bir şey.

Yine de sevgili tarayıcımız yok olmayacak, değişecek. HTML’i alan ve onu yorumlayıp ekranımıza getiren program, şu mi;

ğer programlarımızın önemsiz bir van hnü”

şekiide DuyuveccK

cek. Diğer programların içine karışarak görünmez olacak ve varlığını hissetmeyeceğiz. Tabii ki
yat için çok büyük önem taşıyor. Tasarımının hiçbir önemi yok. İkonun şekli ne olursa olsun, hangi tuş ne yaparsa yapsın fark euııez. ucıırlı olan tek şev, yem iletişim ortamının ana hatları.

Günümüz Web’i, iki boyutlu bir hiper yazı sayfasına sığdırılmış bilgi olarak tanımlanabilir. Bunun sonuçlarından biri kullanıcıların kör hiper bağlar üzerinde tıklayarak veya arayıcı sonuç-
larına dayanarak istediklerini aramak zorunda olması. Bir diğeri de bilginin bilgisayar ekranında ona özel bir program ile göstermesi. Bu sınırlamalar -Web sayfası, tıklama ve bilgisayar ekranı tekeli- Ağ’ın içinde kaybolmaya başladı bile.

Onların yerini yeni bir ortam alıyor. Web üzerinde istediğiniz yönde, her şeyin herkesten herkese, akmasını sağlayan bir ortam. Diğer bir değişle, radyo ve televizyon gibi sadece yayan bir sistem yerine telefon sistemi gibi bir gerçek ağ doğuyor. Bu yeni ortam gösterip tıklamayı gerektirmiyor. Bilgisayarlara da ihtiyacı yok. Ayrıca sayfalarla da sınırlandırılmış değil. Bilgi sadece bir bilgisayardan değil, tüm iletişim formlarından aktarılabilecek: Çağrı cihazından haberleri okumak ya da cep telefonunun ekranında bir haritaya bakmak mümkün olacak. İstediğiniz bilgi sizi bulacak. Son zamanlarda bir şeyin üzerinde tıklayıp tıkla-matuğınız önemn ucgii.

Kısaca, Ağ’ın birçok özelliğini televizyonunkilerle birleştiren daha etkin bir iletişim yöntemi ortaya çıkıyor. Buna verilen ad itme ortamı (push media). Web’de yaptığınız gibi istediğiniz bilgiyi sizin çekmeniz yerine bilgi size doğru itilecek.

PointCast’in 2 milyona yakın kopyasının kullanılıyor olması itmenin ne denli rahat çalıştığını

birlikte ekranınızdan yavaş yavaş geçiriyor. Eğer ilginizi çekerse tıklayarak haberin tamamını

püler olan After Dark ekran ko-ruyucusunun üreticisi Bcrkelev Systems şirketi de buna benzer bir fikir üzerinde çalışıyor. Uç yem şirket olan Itusıon, hxcıte ve BackWeb de bilgisayarın boş kaldığı zamanlarda çalışan arabirimler üretiyor. Bunların uygulamalarına en iyi örneklerden biri, arada kaybolabilecek bazı mesajlarına aktarmak için bu sistemleri kullanan şirketler.
David ve Goliath da yeni teknolojiyi fark ettiler. Netscape şirketinin başı Jim Barksdale’in yaptığı bir konuşmada Ağ’ın geleceğinden bahsederken tarayıcı kelimesini hiç kullanmaması bir rastlantı olamaz. Netscape’in planlarında bilgisayar üzerinde hem itme hem de çekme amaçlı olarak kullanılabilecek olan Constellation kod adlı tamamen yeni bir arabirim var. Hedefleri Web arabirimini tarayıcının penceresinden alıp masaüstüne yerleştirmek. Ona ulaşmak için bir programı çalıştırmanız gerekmeyeceğinden, o size doğru rahatça itilebilir. Bu sistemin ilk örneği Nescape Netcaster.

Goliath da aynı büyük amacı hedefliyor. Microsoft’un çalışanları bu aralar Active Desktop (Aktif Masaüstü) adlı itme arabiriminin beta versiyonunu piyasaya sürmeyi hedefliyorlar (piyasaya sürüldüğünde adı “Internet Explorer 4.0 e” olacak). Amaç, tüm masaüstü ekranını bir kanala çevirerek, sabit bir ekranı gö:F teren bir pencere yerine sürekli bir akışı, üç boyutlu bir uzayı, bir oyunu veya istediğiniz herhangi bir yayını ekranınıza getirmek. Constellation projesi gibi herhangi bir şey görmek için bir programı çalıştırmanız gerekmiyor, işletim sisteminin bir parçası olarak sürekli çalışıyor.

Çekmeden itmeye geçişi sağlayan yazılım temeli ise Java,
ne yönelimli teknolojiler. Bunla-

donanıma gönderebilmek. Böylece iletişim sistemlerini birleştirerek telefona görüntü aktar-

Hiiiji, ğijOi.viğviviiiiv Uii

postayı itmeyi veya sizin sevdiğiniz renkleri bir giysi reklamına kovmanızı sağlayacaklar.

Birçok büyük iletişim şirketi aga bağlı itmeyle ilgili deneylere başladılar. Geleceği bir düşünün: Yurtdışindaki işler hakkm-daki bir Web sayfasına bakarken bir anda itmeye geçiyorsunuz ve Almanya’daki işçiler hakkında haberler geliyor. Ya da aylık hesabınızı denkleştirme çalışmala-

rınız Dolar fiyatlarındaki ani fırlama hakkında bir haberle kesiliyor. Ya da bir sağlık programını seyrederken ekranın kenarındaki bir ikon üzerinde tıklayarak otomatik teşhis sorularına ulaşıyorsunuz. İtici-çekici iletişim işte böyle işliyor.

itme iletişimi ortamının özü, onun inanılmaz derecede çok melezinin ürcvscck olmssı* Ts-nımadığmız bir şehirde bir dort-yol ağzında duruyorsunuz. Eli-

zer’mızda şehr • . . –

Bir anda hava aurumu iKonu va-nıp sönmece bişlıyır, damlaları düşrrıe\e haşlıyor. Ekranda, bulunduğunuz noktanın yakınlarında küçük şemsiye ikonları beliriyor. Buniar şemsiye ve yağmurluk satan mağazaların yerleri. Bilgi sunuşu ile pazarlamanın dikkatlice birleştirildiği bir itme ortamına güzel bir örnek bu. Düşük yoğunluktaki bir iletişim. Hep iletişim…

Ya da büyük ekranınızın önünde oturuyorsunuz. Komik bir şeyler gönderilmesini isteyen komutunuzu giriyorsunuz. Telefonda konuşurken durdurabileceğiniz şeyler istiyorsunuz. Zaten sunucu sistemler sizin neden hoşlandığınızı biliyor. 30 saniyelik küçük komedi parçaları gelmeye başlıyor. Yaşadığınız kent hakkındaki bir görüntü dikkatinizi çekiyor. Durdurup tum kaydı istiyorsunuz. Bu sizi hedefleyen, daha önceki bilgilere dayanan bir itme ortamı.

Televizyonun Öcü

İlk bakışta bu, 45 yıllık pasif iletişime bağlılıktan sonra daha sadece bir avuç insan dünyayla bir araya gelmeye başlamışken televizyonun gen ooıTuşır giDi gözükebilir. Doğru, televizyondan fikirler alıyor. Ama ilerleyişi sırasında televizyonu da değisti-recek. Şöyle düşünün: \Yeb büyük bir kütüphane aslında. İstenmeyen birçok bilgi arasından canınızın çektiğini bulmak için saatlerce uğraşmaktansa istediklerinizin size gelmesini tercih etmez misiniz? Zaten her şey size VüVecek. Svzm oiyYmv tîvmml YfiTOKM oYavac’jaRAV, çünkü onlar zaten çalışıyor olacaklar. E-postanızda, çağrı ciha-
zınızda, bilgisayarınızın masa üstünde. Siz isterseniz kapatmayı seçebilirsiniz.

İtme-çekme iletişimi ortamının amacı televizyonun kontrol konusundaki deneyimini iki diğer amaçla, birleştirmek: Deneyim ve bilgi uzayında dolaştırma ve diğer insanlarla birleştirme. Ağlarla bağlanmış iletişim orta-

ttfün;, a»: ¿cne’Vimı diğer insanlarla fcirieştirip- sa-
hlk„ K .. i- w

itmeyi bu i>aşk,2 şekilde üt düşünebiliriz. Eski dijital e\ rende iki uç vardı: Bilginin çekilmesi (Web) ve itilmesi (televizyon, radyo, sinema). Bazıları itmekle çekmenin hiçbir zaman bir araya gelemeyeceğini iddia etmekteler hâlâ. Onlara göre çekici (etkileşimli) iletişimde ekrandan yarım metre uzakta, bir sandalyede tek başına oturulması gerekiyor. İtmede ise, bir koltukta, ekrandan en az iki metre uzakta ve bir toplulukla olunması isteniyor. Bunların insan isteklerinin iki zıt ucunu oluşturdukları ve bu nedenle aynı anda olmalarının olası olmadığı söyleniyor. Ya hikaye dinlersiniz (etkileşim yok) ya da etkileşim vardiı (hikaye yok).

Bu tip bir görüşün yanlış olduğunu gösteren binlerce kanıt var yine de. Hiç olmazsa bu dergiye bir bakın. Bu bir çekme ortamı mı yoksa itme ortamı mı? Okumaya başladığınızda bilgiyi istediğiniz gibi alıyorsunuz. Bir yazıya dalınca (eğer iyiyse), yazar sizi itekliyor ve dergi yön veriyor. Reklamlar var, sizi hedefleyen. Ama sayfayı çevirerek onlardan rahatça kurtulabilirsiniz. İletişim ortamlarından mk azı sadece itme veya çekmeyi kullanır. Filmler sadece itiyor gibi gözükür. Sinema koltuğuna oturduktan sonra pek bir kaçma şansınız kalmaz. Ama televizyonda seyrederken diğer kanalları seçebilirsiniz.

’SıMedeNse. tröıouk V>vt \sxriK. o\m\ VmvA dcg\şûsîi\e, uısan&ft seyircinin tek amacının daha çok kanal değiştirmek olduğu yolun-
daki yanlış sonuca itti. Halbuki seyirci kanal değiştirmek için daha farklı yollar aramaktadır. Birçok kişi iletişim ortamı tarafından yönlendirilmekle onu yönlendirmenin farklarını hissediyor. Ortamı yönlendirmek için elimizde daha fazla olanak olursa istediğimizi daha rahat alabiliriz. Ağ üzerindeki iletişimin sunduğu da bundan azı değil: Uç noktalara ek olarak, itme ve çekme-nin birçok kombinasyonu.

Weh Kuman

nen nesKc için mükemmel bir ;ek:Me t^’ışıvor olsavdı. veni v>:eır,er:r c \aç

.. : j. Ar~j v .t\

kjjjs, _■ – Ú- .

nin Mığ’ui;;,- , • – ‘.e rahatsızlık hissetmeleri. Bu his. geçenlerde yapılan bir araştırmada Web’i sürekli kullananların yarısının artık Web’de dolaşmadıklarını söylemelerine yol açtı. İnsanlar daha önceden bildikleri bazı sayfalara gitmeyi tercih ediyor. Bunun nedeni Web’in en kötü ve en iyi özelliği bir ağ (web) olması. İyi şeylerin nerede olduğunu bilemiyorsunuz. Onları bulduğunuzda da karmaşa içinde gözükmüyor. Bir hiper bağda tıklamak bir çeşit kumar oluyor. Bazen dolaşmaya çıkmak çok yararlı olsa da, diğer zamanlarda aradığımızın tepside sunulmasına itirazımız yok. Ve şu an istediklerine ulaşamamış milyonlarca kişi var.

İkincisi ise, itme alanında çalışanların, insanların güvende olma ihtiyacından yararlanmaları. Gazetenizin kapınıza getirilmesiyle, gazeteciden herhangi bir şey almak arasında çok fark var. Gazetenin kapıya getirilmesi hem tüketici için rahatlık hem de emniyet hissi veriyor (o gün gazete bulacağınızı biliyorsunuz) Rıına pir nlarcıl hirrnlr

sanın katıldığı bir ayinin bir parçası oluyorsunuz. Tıpkı televizyonda haberleri seyretmek gibi. Bu hisler televizyonun yokolma-yıp; Web üzerinde bir kanal olacaklarının göstergeleri. Böylece kesintisiz bir itme ortamına ula-

\3çüncvıs\i ise işin en önemVı yönü: Para. Web’deki küçük reklam satırlarını yeterli bulmayan
üreticiler daha rahat ürünlerini tanıtabilecekleri bir alan arıyorlardı. İtme ile, yarı ilgili seyircilere 30 saniyelik reklamlar verebilirler. Ama itme ortamının en büyük adımı küçük yayın kuruluşlarından oluşan dev bir evren yaratacak olması. Günümüze kadar yayın kuruluşları (ekonomik olarak) yaşayabilmek için dev olmak zorundaydılar. Oysa Ağ üzerinde şu ana kadarki çekime dayalı yayın, itmeye yönelebilecek ve mikro televizyon kanalları ya da kisive r’el va/ılımlnr ii’fffri şirketler kurulabilecek.

Boşlukları Doldurmak

PointCast gibi itme ortamla-r. br dıjer ıtrr.e ortamının -tele-

VrZVOîTtrii— îlSŞ KSİŞiialimSyâCâgi

nuru _;:b: yerlerde yayımlanmaya başladı. Yakında pek alışkın olmadığımız yerlerde yayın göreceğiz. Saatlerinizde, cep telefonlarınızda, dijital ışıklı duvarlarda, zeki dijital televizyonlarınızda iletişim sistemleri harekette olacak. İletişim, boşlukları doldurmayı hedefler. Aynı zamanda da tek bitlik iletişimden saniyede gigabitlere varan tüm yolları kullanır. Şu an en yaygın olan telefon sistemine bağlı ve göreli olarak yavaş olan Ağ. Ancak hızlı hatların miktarı artmakta. Binlerce iletişim ortamının çiçek açmasına hazır olmalıyız.

Eğer bu yeni ortam, daha öncekilerin izinden gidecekse, yakın gelecekte genişleme ve birleşme göreceğiz. Bazıları eski sistemi genişletirken (Point-Cast’in Web’in özelliklerini geliştirmesi gibi), diğerleri yeni özellikleri biraraya getirecek (Intel’in Web’le televizyonu birleştiren Intercast çipi gibi).

Her yeni ortam bir öncekinin niteliklerini artırarak gelişmesini sürdürür. Kendi sınırlarına ulaşana kadar. Etkileşimli ortam -duîîiBjR—sifî-yallefiitd^n (“C^püsta”)”” kitap ve magazinlere (Web) kadar geldi. Televizyonun (itme ortamı) da sınırlarına varmak üzereyiz. Sonraki adım daha yoğun, tepkiye bağlı, sorumlu ve sürekli çalışan bir ortama doğru. Web tarayıcınıza veda etmenizin \(İa.Vaa

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*