Genel

YONTMA, PARÇALARA AYIRMA VE DÜZELTME

YONTMA, PARÇALARA AYIRMA VE DÜZELTME

Taştan bir eşya üç yönteme göre yapı-
lır: Yontma; parçalara ayırma; düzeltme (rötuş). Yontma işlemi, bir taş kütlesinden her iki tarafı yontulmuş bir silah gibi bitmiş bir nesne yapmak ya da daha sonra parçalara ayrılacak bir taş bloku hazırlamak istendiğinde, çekiç görevi yapan genellikle yassı bir çakıl kullanılarak gerçekleştirilir. Taşın işlenmesinde yapılan en eski hareketler, parçalar koparmak ve kesici bir yüz ya da sivri bir uç elde etmek için bir yassı çakıla bir başka yassı çakılla vurmaktan oluşur. Yeniden yontma eylemi, yontma tekniğinin yetkinleştirilmesidir: Vurma işlemiyle yeniden parçalar koparılır. Parçalara ayırma işleminde, lamalar çekiç görevi yapan yassı sert bir çakıl kullanılarak gerçekleştirilir. Lama, uzunluğu genişliğinin en az iki katı olan bir parçadır; parçalara ayırma işleminden sonra lama, işlenmeden kullanılır ya da bu alete bir özellik kazandırmak için yeni rötuşlar yapılır; çeşitli biçimler ve türler, belli bir insan topluluğunun, bir bölgenin, bir dönemin habercisidir.
Düzeltme işlemi, çekiç görevi yapan sert ya da yumuşak vurucu bir alet yardımıyla gerçekleştirilen bir vuruşun ve genellikle tırnaksı bir maddeden (rengeyiği boynuzu, geyik boynuzu) oluşan bir aletle uygulanmış basıncın sonucudur. Rötuşun amacı, parçalara ayırma işlemiyle elde edilen işlenmemiş bir ürünü değiştirerek, açıkça özelleşmiş bir alet haline getirmektir. Bu ürün parça, lama ya da küçük lama olabilir.
Teknik hareketlerin, nesneden parçaların koparıldıkları (yontmayla, parçalara ayırmayla ya da rötuşla) yerde izleri kalır. Kırılmalardan doğan bu yüzeyler, özel fiziksel nitelikler taşırlar. Bunların incelenmesi ve deneyden geçirilmesi, nesnenin teknoloji açısından oluşumu ve dolayısıyla Tarihöncesi insanının düşünce biçimi konusunda, belli bir bilgi edinilmesini sağlar. Bu yaklaşım, incelenen yatak genç olduğu ve arazinin yer yapısı öğelerin ve yapıların korunmasına olanak verdiği ölçüde kesin ve çeşitli sonuçlar verir.
KONUT VE YAŞAM ÇEVRESİ
Çok eski dönemler için konut kavramı, sınırlı örneklere dayanır. Sözge limi, Alt Yontmataş devrinde Tarihöncesi insanları, bilinçli olarak yerleştirdikleri yassı çakıllardan oluşan “zemin”ler üstünde yaşadılar (Etyop-ya), mağara girişlerine kurulmuş kulübelerde oturdular: Sözgelimi, Alt
Yontmataş devri sonundan (Aş yen) kalma, Lazaret’deki (Ali Maritimes, Fransa) kulübeler. Çoğunlukla Tarihöncesi insan’ nın taş eşyalarına ırmak taraçala da raslanır: Bu gibi yerlerde tortu ma mekanizması, söz konusu taş yaları örtmüştü. Taş eşyalar çok rek olarak, kullanıldıkları yerde lırlar: Alüvyon oluşumu sırasmd şımrlar ve yuvarlanırlar. Özel Würm devrinin soğuğunun şid( inşam, mağaralara ve kayaların a daki sığmaklarda korunmaya Ama, buna koşut olarak, Orta Y mataş devrinin Neandertal insan açık havadaki yerleşme yerlerin yararlandılar. Bu dönemden ka metafizik nitelikte uğraşlara tam eden, tek tek ya da toplu mezaı raslanır. Kafzeh’te (İsrail) ortayı karılan mezarlar daha yeni bir t lojik soydan gelen insanların Avrupa’daki Neandertal insanla aynı taş aletleri kullandıklarını termiştir.
Üst Yontmataş devrinde konut] yapıları iyice belirginleşmişti: düzeyinde ya da yarısı yeraltım mülecek biçimde yapılmış küçü büyük kulübeler, çadırlar, Mez; oldukça fazladır; ölüler çukurlar rakılır! ve aşıboyasıyla süsleniri Bu dönem, mağara duvarlarına ] lan resimlerin ve mobilyaların ol ça geliştiği bir dönemdir; 20 00 boyunca, kutsal sayılan mağara duvarları çok güzel fresklerle sü. di. Mağara duvarlarına yapılaı simler gelişmelerinin doruk not na Magdaleniyen’de ulaştı. Ha kemiklerinin ve boynuzlarının k nılması da gene bu dönemde şaş: bir gelişme gösterdi; en geliştir biçim olan zıpkın çeşitli Tarihöı eşyasmda görüldüğü gibi, çoğuı la süslerle bezenmiştir.
CİLALITAŞ DEVRİ KALINTILARI
însamn yalnızca avcı olmaktan tularak, çoban ve özellikle de olduğu Cilalıtaş devrine girilme geçirilen kalıntıların çokluğuı kazı işlemi son derece karmaşık ama özellikle palafittalann yer e bölgelerden çok fazla bilgi sağ] sözgelimi, yangın çıkmış bir 1 kuru yapraldarla örtülü olabili olgu sitin yaz mevsiminde yanc gösterir. Toplanan fındık, tahı şak gibi yiyecek maddelerinin sıra takılar, ağlar gibi çeşitli nes Tarihöncesi insaninin günlük
mmı kavrama olanağı veren çeşitli bulgulardır.
Seramiğin ortaya çıkışından sonra, biçimlerin ve süslerin çeşitliliği, köylerde yaşamaya başlayan insanın yeni toplumsal düzende ne kadar çok şeye gereksinim duyduğunu gösterir.
Biçimleri çok çeşitli olan evler, çoğunlukla, bir çatıyı taşıyan direkler (kazılar sırasında bunların delikleri ortaya çıkarılmıştır) üstüne kurulurdu; çoğunlukla evler hafifçe yere gömülüydü ve bu durum, kazı sırasında, bir “kulübe tabam” biçiminde ortaya çıkıyordu. Bu arada mağaralardan da konut olarak yararlanılıyordu; bazı mağaralar da mezarlara ayrılmıştı.
Açık hava konutları çok yaygındı. Kimi sitler, çok büyük yontma ve parçalara ayırma atölyeleri görünümün-deydiler. Bu arada, ölülerin tek tek ya da ikişer ikişer aynı çukura veya topluca gömüldükleri mağaralar, hipo-jeler gibi gerçek yeraltı gömütlükleri de ortaya çıkarılmıştır.
Cilahtaş devri kentçiliğini ve savunma sistemlerini tanıma olanağı veren tek yöntem, çok geniş yüzeye yayılan bir temizlik işlemidir. Çakmaktaşı madenlerinin ortaya çıkarılması, Ci-lahtaşi devri insanlarının ne ölçüde
Aynı din içinde, farklı ilkeler, yorumlar ve uygulamalarla birbirinden ayrılan, din felsefesi ve Tanrı’ya ulaşma yollarından her biri. Tarikatlardaki düşünce sisteminin temeli, tasavvuf düşüncesinden kaynaklanır (Bkz. TASAVVUF). Şeriat çerçevesinde, Tanrı bilgisini elde etmenin ve ona ulaşmanın tek yolu, Kur’an ve hadis’tiT. Bu yolun adı ise Tarikat-ı Muhammediye’dir (Hz.Muhammed’in Yolu). Bir anlamda bu yol, tek tarik-i hidayet’tir (Doğru Yol), yani İslamın bütün şart ve kurallarına uygun olarak yaşama yoludur. Bununla birlikte, kimi yorumculara göre Tanrı kavramı, Tanrı’ya ulaşma olgusu, din felsefesi ve benzeri kavramlar yalnız akılla çözümlenemez ve anlaşılamaz.
O zaman hem Kur’an’ın, hem hadis’ lerin, hem de uygulamaların ayrı bir yorumu gereklidir. Çünkü İslamm zahir ve bâtın olmak üzere iki aşamalı anlamı ve niteliği vardır. Zâhir (açık, herkesin anlayabileceği) anlam çoğunluk içindir; bâtın (gizli, örtülü) anlam, ancak bilginlerin ve bilgelerin yorumlarıyla ve yalnız akim değil, duygu ve sezgilerin de yardımıyla açığa çıkabilir. İşte, sofilerin (mutasavvıf-
hammadde tüketicisi olduklarım ortaya koyar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir