Bir Tarihi Hanın Hazin Hikâyesi…
Fatih Sultan M ehmed H an’ın 557 yıllık hanını hâk ile yeksân ettiler. İstanbul’un fethinin ardından Sultan Fatih’in emriyle Karaköy’de hastane olarak inşa edilen Büyük Balıklı Han, üç buçuk asır boyunca hastane olarak varlığını sürdürdü. Bir zaman sonra dönem in şehir merkezi sayılan Karaköy’den Zeytinbumu’nda bulunan Balıklı Rum Hastanesi’nin bulunduğu binaya taşındı. Ardından Karaköy’deki bina yıkıldı. 1876 yılında aslına uygun olarak bir kez daha inşa edildi. Bu defa adı Büyük Balıklı Han oldu ve Balıklı Rum Hastanesi Vakfı’na bağışlandı. İkinci kez inşasıyla birlikte Karaköy’ün önemli ticaret merkezlerinden biri haline geldi.
Balıklı Han zaman içerisinde “Elektronikçiler Çarşısı” olarak anılmaya başladı. Doksanı bulan kiracı sayısıyla küçük bir ticaret merkezi halini alan han, 2010 yılında sahibi olan Balıklı Rum Hastanesi Vakfı tarafından bir turizm yatırımları şirketine kiralandı. Ancak mevcut kiracılar ticaretlerine devam ediyordu.
Hanın yeni kiracısı şirket, birdenbire bugünün en moda yatırımı olan otel fikriyle ortaya çıkıverdi. Duyuru yapıldı ve han içinde hizmet veren kiracılardan dükkânlarını tahliye etmeleri istendi. Hadise mahkemeye intikal etti; fakat şirketin talebi İstanbul 19’uncu Sulh H ukuk Mahkemesi tarafından reddedildi. Bu karara rağmen şirket tarihî handa restorasyon kamuflajıyla çalışmalara başladı!
Edindiğimiz bilgilere göre, önce tarihî yapıdaki dükkânların kapı ve pencereleri söküldü. Tarihî kıymeti haiz kapı ve pencereler çürümeye terk edildi. Hanın avlusunda bulunan aslına uygun yapılmış süs havuzu da itinayla(!) tahrip edildi. Molozlar da nazire yaparcasına tarihî hanın avlusuna toplandı. Şikâyetler üzerine devreye giren İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı, yaptığı inceleme sonucunda kapıların ve pencerelerinin söküldüğünü, avluda bulunan süs havuzunun ise yıkılarak molozlarının avluda bırakıldığını tespit etti. Beyoğlu Belediye Başkanlığı ise han kiracılarına gönderdiği yazıda, Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun uygun bulduğu restorasyon projesine yapı ruhsatı vermediğini bildirdi. Hazin çelişki! Birileri “restore edin, efendim” diye gizli sahtekârca yürütülen sözüm ona tadilata müsaade ediyor; başka birileri bu tadilat projesine “yapı ruhsatı” vermediğini söylüyor. D ört bilinmeyenli muamma! Peki, bu şehrin sâkinleri olarak soralım: Kabahat kimin?