wiki

Clair Rene

Clair, Rene, asıl adı r e n £ c h o m e t t e (d. 11
Kasım 1898, Paris – ö. 15 Mart 1981,
Neuilly-sur-Seine, Fransa), sinema yönetmeni.
Hem sessiz, hem de sesli sinema
Clair, Yousuf Karsh’ın fotoğrafı
Karsh-Woodfm Camp a n d Associa te s
dönemlerinde yapıtlar vermiş, mizah ve
bürlesk öğelerinin yanı sıra fantastik ve
gerçeküstücü niteliklere de yer verdiği filmleriyle
tanınmıştır.
Çocukluğu Paris’te haller çevresinde geçti;
buradaki anılarını sonradan filmlerinde esin
kaynağı olarak kullandı. I. Dünya Savaşı’
nda orduya katılarak ambulans şoförlüğü
yaptı. Daha sonra gazeteci, eleştirmen ve
şarkı sözü yazarı olarak çalıştı. 1920’de
oyuncu olarak sinema dünyasına girdi ve
Clair adını aldı. Aynı zamanda film eleştirileri
yazdı ve yönetmen yardımcılığı yaptı.
Senaryosunu da yazdığı ilk filmi, Paris qui
dort (1924; Uyuyan Paris) oldu, ikinci filmi
Entr’acte (1924; Perde Arası), öncü Fransız
bestecisi Erik Satie’nin bir balesinin
perde aralarında gösterilmek üzere yapılmıştı.
Filmde Satie, Marcel Duchamp,
Francis Picabia, Man Ray gibi
dönemin en yenilikçi sanatçılanndan bazısı
rol alıyordu. Clair bu iki filmle avant-garde
sinemacılar arasına girdi. Rus şairi Vladimir
Mayakovski özel olarak onun için bir senaryo
yazdı. Ama bu senaryo hiçbir zaman
filme çekilmedi. Clair daha sonra Eugene
Labiche’in bir farsından uyarladığı Un Chapeau
de paille d’Italie (1927; İtalyan Hasır
Şapkası) gibi filmlerde avant-garde ile popüleri
ve modernle gelenekseli özgün bir
biçimde birleştirdi. Bu dönemde, entelektüel
ve karmaşık bir üslupla yazdığı Adams
(1926) adlı bir de roman yayımladı.
Clair, 1920’lerin sonlarında sesli sinemaya
geçişe kolay uyum gösteremedi. Ama daha
sonra sesin, onun sandığı gibi sinema sanatını
öldürmediğini gördü. Sesi görsel ifadenin
yinelenmesi olarak ya da onun yerine değil,
onu tamamlayan bir öğe olarak kullanmayı
öğrendi. Sous les toits de Paris (1930; Paris
Çatıları Altında), Le million (1931; Milyon)
ve  nous la liberte! (1931; Hürriyete Can
Feda) filmleri sessiz sinema için bir saygı
gösterisi ve yeni bir sinema için bir bildirge
niteliğindeydi. Clair, görüntüleri ya da sesleri
birbirinden bağımsız biçimde kullanıp
27 Clairaut, Alexis Claııdı
tam anlamıyla komik durumlar kuruyor ve
müziği, sahne müzikallerindeki gibi değil,
daha çok anlatıyı geliştirmek amacıyla ustaca
kullanıp yeni bir müzikal film biçimi
yaratıyordu. Gerek bu filmlerindeki, gerek
Almanya ve başka yerlerde yasaklanan1
antifaşist Le Dernier Milliardaire (1934; Son
Milyarder) filminde kullandığı keskin yergi,
Clair’i siyasal ve mali zorluklarla yüzyiize
getirdi. İngiltere’de çektiği The Ghost Goes\
West (1935; Hayalet Batıya Gidiyor) İngiliz
mizahıyla Fransız canlılığını çarpıcı biçimde
birleştiriyordu. Uluslararası bir başarı kazanan
bu filmden sonra Clair Fransa’ya döndü.
Ama, II. Dünya Savaşı’nda Almanya’*
nın işgal etmesi üzerine, 1940’ta ülkesinden
ayrıldı. Savaş yıllarını Hollyvvood’da geçirdi.
Orada çektiği The Flame o f New Orleans
(1940) pek başarılı olamadı. Bununla birlikte
I Married a Witch (1942; Bir Cadıyla.
Evlendim), en çarpıcı fantastik komedilerinden
biri olan It Happened Tomorrow
(1944; Yarın Olanlar) ve Agatha Christie’
den uyarladığı And Then There Were None
(Ve Sonra Kimse Kalmadı) filmleri olumlu »
tepkiler aldı. Savaştan sonra Fransa’ya dö- *
nen Clair, Paris’teki çocukluğunu ustaca
canlandırdığı Le Silence est d’or’u (1947;
Sükût Altındır) yaptı. Bu film onun sanatsal
vasiyeti oldu. Faust temasını ele aldığı La ‘
Beaute du diable (1949; Şeytanın Güzelliği) ,
ve 1914’te geçen hem ciddi, hem de komik
Les Grandes Manoeuvres (1955; Hileli Aşk)
gibi sonraki filmleri, önemli olmakla birlikte,
Fransa’da daha önce çektiği filmler
düzeyinde değildi. Clair 1960’ta Academie ;
Française’e seçildi.
Rene Clair, senaryo yazarları ve yönetmenlerin
eleştirmenler tarafından henüz
ciddi olarak dikkate alınmadığı bir dönemde
yaratıcı bir sanatçı olarak kabul görmüştür.
Şaşılacak ölçüde çeşitlilik gösteren
dünyaya bakışı, her filmiyle daha zenginleşmiş
ve canlanmıştır. Bu şiirsel evrenin
merkezi genellikle Paris’tir ve Clair de
“sinemacıların en Fransızı” olarak adlandırılmıştır.
Clair’e göre bir film yapmak,
yalnızca bir şey anlatmak değil, aynı zamanda
onu sinemasal olarak keşfetmektir. Öte
yandan çalışmalarını avant-garde’la sınırlamamıştır;
günlük yaşamı alaya alan komedi- ‘
leri geniş izleyici kitlelerince beğenilen filmler
olmuştur. Sanatında, ince ve duyarlı bir
entelektüellikle popülerliği birleştirmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir