«İkinci (Hicri) asırdan sonra insânların en hayırlısı, gaailesi i ve çoluk çocuğu olmayan kimsedir.»
«Bir zamân gelecek, kişinin lıelâki, karısının, anne – babasın ve çocuklarının elinde olacaktır. Bunlar onu, fakirlikle ayıplarlar gücünün yetmediği şeyleri kendisinden isterler. Adam bu sebeble tehlikeli işlere girerek dîni gider ve kendisi de helâk olur.» (84) Yine haberde: «Çoluk çocuk azlığı, iki kolaylığın; çokluğu i iki ‘fakirliğin biridir.» denilmiştir. Ebû Süleyman-ı Dârânî’ye evle mekten sorduklarında: «Bekârlığa dayanmak, âilenin çilesine d yanm aktan daha hayırlı, onların eziyetine katlanmak, Cehenne ateşine yanmaktan daha hayırlıdır.» dedi. Yine Ebû Süleyman-ı E rânî «Bekârlıktaki huzûr ve ibâdetten alman zevk, evlilikten aiır maz.» demiştir. Yine bu zât: «Dostlarımızdan, evlendikten sonra es mertebelerini koruyabilen bir kimseyi görmedim.» demiştir. Yine zât: «Üç şey var ki, bunları isteyen kimse dünyâya meyletmiş sa lıı: Geçim peşinde koşmak, evlenmek, hadîs yazmaktır.» dedi, t san-ı Basrî: «Allahu ‘Teâlâ bir kuluna hayır dilediği vakit, onu n ve âile ile oyalamaz.» dedi. İbn Ebî’l-Havârî : «Hasan-ı Basrî’r bu sözü üzerine bir cemâat münâzara etti ve şu neticeye vardı: : sözün mânâsı, inşânda mal ve âile bulunmayacak demek değil, bebunlar, ibâdetine mâni olmayacak, demektir. Bu, Ebû Süleyman-ı Dârânî’nin: «Seni Allah’tan alıkoyan mal ve evlâd, senin için meş’ûm- dur.» sözüne işârettir. H ulâsa: Mutlak sûrette evlenmekten kimse menetmiş değil, ancak bâzı şartlar altında evlenmemeyi tercih etmişlerdir. Evlenmek ise mutlak olarak teşvik edildiği gibi, bâzan da şartlara bağlı olarak teşvîk edilmiştir. Şimdi biz nikâhın fayda ve âfetlerini saymakla yüzünden perdeyi kaldırmağa çalışalım :