Kezâ bir kimsenin bir malı veresiye sattığı kimseden aynı gün daha az bir bedel ile peşin olarak alması mevzuunu tartışırken bunun caiz olduğunu söylüyor ve karşı görüşleri reddediyor. (56) Bütün bunlar İbn Hazm’in yukarda geçen ifâdesinden maksadının vâde farkını menetmek olmadığını, bedelin tayin edilmemiş olması sebebiyle bu hükme vardığını göstermektedir. 4 — Hindiyye ve Âlemgîriyye diye anılan meşhur eserde şartlı satıştan bahsedilirken «peşin şu kadara veresiye şu kadara» ve «bir aya kadar şuna, iki aya kadar şuna» örneğine yer verilmiş ve bunun caiz olmadığı, akdin fâsid olduğu ifâde edilmiştir. (57) Aym ifâdeye el-Bezzâziyye adiyle meşhur fetvâ mecmûasında da yer verilmiştir. (58) Bu kitapların esaslı kaynaklarından birisi el-Mebsût’tur. Söyledikleri de el-Mebsût’da aynen mevcuttur. Müellifleri, Serahsi’ye muhâlefet edecek derecede değillerdir. Bu karinelerle fetvâlannı el-Mebsût’daki kayıt ve açıklama içinde anlamak gerekir. Hatırlanacağı üzere orada fesad «bu iki şekil ve bedelden birisine karar verilmeden ayrılmış olunmasına» bağlanmış; birisine karar verildiği takdirde satışm caiz olduğu söylenmiş idi. 5 — el-Kâsânî «bir satış içinde iki satış» ve «bir satışta iki şart» hadislerine örnek olarak «şunu sana ya bir ölçek buğday veya iki ölçek arpa karşılığında sattım» ve «şu köleyi sana bir yıl vade ile bin dirheme, yahut iki yıl vâde ile bin beşyüz dirheme sattım» cümlelerini vermiş ve bu satışların «bedel meçhul olduğu için… câiz olmadığım, fâsid olduğunu» ifade etmiştir. (59) Şu halde akid bitmeden tek fiat üzerinde anlaşma olur ve satış buna göre yapılırsa cehâlet ortadan kalkacak ve satış caiz olacaktır. Vâde farkı satışm câiz ve sahih olmasına mâni değildir. Kâsânî bir başka münâsebetle «vâde rağbet edilen bir şeydir; görmez misin ki vâde sebebi ile fiat arttırılır» diyerek bu anlayışımıza sarâhat getirmiştir. (60)
İslam Işığında Günün Meseleleri
13
Ara