wiki

İSYAN

i. (ar. <işyâri). Herhangi bir amaçla kurulu düzene ve devlet kuvvetlerine karşı gelme, ayaklanma: E tem ve kardeşlerinin isyanından asla çekinmiyordum (A- tatürk). Her taraf isyan içindeydi. İsyan olmayan yerlerde ise kaçak veya eşkiya çeteleri dağları tutmuş, yolları kesmişlerdi. (Ş. S. Aydemir). || Bir durum veya davranış karşısında boyun eğmeyip, taşkınlık gösterme, itaatsizlik: Dertli, şimdiye kadar kendinde hiç görmediğim bir isyanla başını havaya kaldırdı (H. R. Gürpınar). Evvelâ, benim itiraz ve isyanımdan korkan müdire, şimdi bilâkis, sükûtumdan şüpheleniyordu (R. N. Güntekin). || Esk. Tanrı buyruğuna karşı gelme, günah: Senin bu yaptığın Allaha karşı isyandır / Asıl felâkete sabreyleyenler insandır (M. Â. Ersoy). || İsyan etmek, ayaklanmak, devlet kuvvetle- rine karşı çıkmak. Taşkınlıkla itiraz etmek: Bunun böyle olmadığını bilir; bilir ama bildiği için kendi kendine isyan eder (N. Ataç). — Hayır, hayır! Bundan sonra artık herkese karşı isyan edeceğim (A. H. Müftüoğlu). — Tar. Bk. a n s îk l. — a n sİk l. Tar. Osmanlı tarihinde resmî devlete karşı yapılan ayaklanmalara hurûc alas sultan denirdi, imparatorluğun çeşitli bölgelerinde türlü sebeplerle meydana gelen başlıca isyanlar şunlardır: 1. Murad I devrinde (1362-1389), Murad l’in oğlu Savcı* Bey Bizans tahtında hakkı çiğnenen imparator ioannes’in oğlu Andro- nik ile birleşerek isyan etti (1373). Fakat babası tarafından, İstanbul yakınlarında Apikridon mevkiinde yakalanarak öldürüldü. 2. Çelebi Mehmed devrinde <1412-1421), Sıma vnalı* Bedreddin, anne tarafından Selçuklu hükümdarı Alâeddin Keykubat’m neslinden geliyordu ve Rumeli fatihlerinden İsrail Beyin oğluydu. 1397’de öğrenim için Suriye ve Kahire’ye gitti, Kahire’de şeyh oldu. Daha Anadolu’ya dönerken alevî-şiî türkmenlerle ilişki kurarak bir isyanın planlarını hazırladı, fakat bunu gizli tutarak Rumeli’yi eline geçiren Musa Çelebi’nin kazaskeri oldu. Sonradan Çelebi Mehmed l’e kapılandı. İznik medresesine müderris tayin edildi, işte bu sırada adamlarına e
Foto. Camera-Press, Key&tone (LAROUSSE)
mir verdi. Müritlerinden Börklüce* Mustafa İzmir’de, Torlak Kemal de Manisa’da faaliyette idiler. Bunların isyan hareketi padişah kuvvetleri tarafından bastırıldı. Bedreddin ise alevîleri ve akıncıları toplayarak Deliorman’a kaçtı ve burada başkaldırdı. Eflak beyi Mirçe tarafından da desteklendi. Veziriazam Bayezid Paşa kumandasındaki kuvvetlere yenildi, yakalanarak Se- rez’e getirildi. Bilgin olması sebebiyle hemen öldürülmedi. Fakat yine de âlimlerden meydana gelen bir heyet idamına karar verdiğinden Serez çarşısında asıldı (1419). Düzmece Mustafa (Mustafa Çelebi), Yıldırım Bayezid’in beş oğlundan biriydi (1402). Ankara savaşında esir düşerek Timur ile birlikte Semerkant’a gitti, onun ölümünden sonra tekrar Anadolu’ya döndü. Bir müddet Karamanoğullarmın yanında kalan Mustafa Çelebi, kardeşi Çelebi Mehmed’e karşı Bizans imparatorunun yardımını sağladı. Eflak voyvodası ve izmiroğlu Cü- neyd Bey ile birlikte Tesalya ve Selânik taraflarında faaliyete geçti. Fakat Çelebi Mehmed’in gönderdiği kuvvetlere yenilerek Selânik’e kaçtı. Oradan Limni adasına getirildi. Bu arada Çelebi Mehmed öldü (1421). Mustafa Çelebi de Bizans imparatoru ile anlaşarak Gelibolu’ya geldi. Bölge halkı o- nu hükümdar olarak tanıdı. Bu suretle E- dirne’yi alarak Bursa üzerine yürüdü. Bununla beraber, ordusunda bulunan Rumeli beylerinin Murad II ile anlaşmaları ve Cüneyd Beyin de İzmir’e dönmesi üzerine yalnız kalan Mustafa Çelebi, Edirne’de Sultan Murad’ın kuvvetlerine yenildi. Tunca kenarındaki Kızılağaç Yenicesi’nde yakalanarak Hisar burcunda asıldı (1422). Küçük Mustafa vakası. Çelebi Mehmed’in oğludur. Babası öldüğü zaman henüz on üç yaşında idi. Kardeşi hükümdar olduğu zaman öldürülmekten korktuğu için Kara- manoğlu Mehmed II Beye sığındı. Orada bulunduğu sırada, Turgutlu Türkmenleri ile anlaşarak Bursa’ya karşı yürüdü. Ancak Bursa halkı şehri Mustafa’ya teslim etmeyerek Murad’ı hükümdar tanıdıklarını bildirdiler. Bunun üzerine iznik’e çekilen Mustafa orada hükümdarlığını ilân etti. Fakat padişahın Mihal oğlu Mehmed Bey kumandasında gönderdiği kuvvetler genç şehzade Mustafa’yı yakalayarak öldürdüler (1423). Cem* Sultan’ın isyanı, Fatih Sultan Mehmed, 3 mayıs 1481’de ölünce, Amasya’da bulunan büyük oğlu Bayezid İstanbul’a gelerek padişah oldu (22 mayıs 1481). Bu sırada Cem ise Konya valisi idi. Bayezid’in padişahlığını kabul etmeyerek ve saltanat hevesine kapılarak harekete geçti. Nitekim asker toplayarak Bursa’ya gelen Cem, burada namına hutbe okuttu, para bastırdı. Büyük halası Selçuk Hatun’u bu sırada Yenişehir’e gelen Baye- zid’e göndererek Rumeli’ye mukabil Anadolu’nun kendisine bırakılmasını istedi. Bayezid devletin bütünlüğünü parçalayan bu teklifi şiddetle reddetti. Bunun üzerine iki kardeş savaşa hazırlandılar. Otranto’dan dönen Gedik Ahmed Paşanın da katıldığı Bayezid’in kuvvetleriyle Cem’in askerleri Yenişehir ovasında karşılaştı. Savaşı kaybeden Cem (1481), Konya’ya çekildi. Ancak orada da tutunamayarak Mısır’da Memlûk sultanı Kayıtbay’a sığındı (25 ağustos 1481). Kaldığı süre içinde hacca giden Cem, Karaman- oğlu Kasım Beyden aldığı mektuplar üzerine tekrar Anadolu’ya döndü (mart 1482). Cem, Türkmenlerle birlikte Konya’ya yürüdü ise de yine yenildi. Bunun üzerine Bayezid Kudüs’te oturduğu takdirde ona tahsisat bağlayacağını bildirdi. Fakat Cem, kabul etmeyerek Rodos şövalyelerine sığındı. Amacı Rodos’tan Rumeli’ye geçerek burasını zorla eline geçirmekti. Ancak ondan evvel davranan Bayezid şövalyelerle anlaşarak, Cem’i hapsettirdi. Şövalyeler Rumeli’ye geçirmek bahanesiyle Cem’i Rodos’tan Fransa’ya götürdüler. Cem, Fransa’nın muhtelif şehirlerinde yedi yıl kaldı. Sonunda İtalya’ya getirilerek papa innocent VlII’e teslim edildi. 1492’de Alexander Borgia VI namıyle papa olan Podric devrinde Cem nispeten serbest bir hayata kavuştu. Fransız kralı Charles VIII ile beraber Napoli’ye giderken yolda hastalandı ve Napoli’de öldü (25 şubat 1495). Napoli’de Ferdinand Bahçesine gömülen Cem’in cesedi, 1499’da Gelibolu yolu ile Bursa’ya getirilerek Mus
Max Petitpierre Friedrich Wahlen
tafai Atik türbesinin yanına gömüldü. 3. Bayezid II devrinde (1481-1512), Şahkulu* Baba Tekeli isyan etti. Bu başkaldırmaya Şeytankulu isyanı da denir. Alevîlerden Karabıyık Haşan Halife’nin oğlu olan Şahkulu, ömrünü Antalya’da bir mağarada ibadetle geçirmişti. Bu yüzden Bayezid II duasını almak için ona senede 6-7 bin akçe yolluyordu. Birdenbire isyana başlayan Şahkulu, tımarları ellerinden alman Tekeli sipahileri etrafında topladı, şehzadeler arasındaki anlaşmazlıklardan da istifade etti. Şahkulu, kendini Şah İsmail’in halifesi olarak tanıtıyor ve etrafa saldırıyordu. Nitekim Antalya’yı basarak kadısını öldürdü. Sonra . Manisa’ya çekilen Şehzade Korkut’un hâzinesini yağmaladı. Bu arada Kütahya’yı kuşattı ama alamadı, Anadolu beylerbeyi Karagöz Paşayı öldürdü. Bunun üzerine veziriazam Hadım Ali Paşa ve Şehzade Ahmed kumandasındaki kuvvetler, Şahkulu’nu Kı- zılkaya boğazında 39 gün sardılar, fakat kaçmağa muvaffak oldu. Bundan sonra Hadım Ali Paşa, az bir kuvvetle onu takip etti. Kayseri – Sivas yolu üzerinde Gedik Hanı mevkiinde yapılan savaşta Şahkulu, Hadım Ali Paşa gibi bir ok isabetiyle öldü. Taraftarları İran’a çekildiler. İlerigelenle- ri Şah İsmail tarafından öldürüldü (1511) 4. Yavuz Sultan Selim devrinde (1512-1520). Şehzade Korkut* Çelebi’nin isyanı. Korkut Çelebi, Bayezid II’nin ortanca oğludur. Babasının saltanatı Amasya valisi Şehzade Ahmed’e terk edeceğini duyunca, Selim ile işbirliği yapmak istemişti. Fakat Şehzade Ahmed’in telkini ile sancağı Manisa’dan Antalya’ya nakledildi. Buna çok müteessir o- lan Korkut Çelebi, Mısır’a Memlûk sultanlığına sığındı (1509 nisan). Bununla beraber 1510’da tekrar Antalya’ya döndü. Şahkulu vakasından sonra Manisa’ya, sonra dâ İstanbul’a gelerek yeniçerilere sığındı. Ancak, Selim’in tahta geçmesi üzerine Manisa’ya dönen Korkut Çelebi, isyan edeceği zannedildiğinden Selim tarafından önce Manisa’da sarıldı, sonra da Bergama’da bir mağarada ele geçirilerek öldürüldü (1513). Mezarı Bursa’dadır. Bozoklu Celâl isyanı, Amasya, Tokat taraflarındaki Bozok Türkmenlerinden dirlik sahibi bir kızılbaştır. Şah İsmail’in teşviki ile etrafında 20 000 kişi toplayarak Mehdî- lik iddiasında bulunmuştu. Bazı kuvvetleri mağlup etmesi üzerine olayın bastırılması için Rumeli beylerbeyi Ferhad Paşa ile Şahsuvaroğlu Ali Bey gönderildi. Celâl, Şah İsmail tarafına kaçarken Erzincan Akşehi- ri’nde yakalanarak öldürüldü, taraftarları dağıtıldı (1519). Bundan sonra Anadolu’da isyan edenlere Celâl’e nispetle celâlî denmesi âdet olmuştur. (Bk. c elâlî İsy a nLARI.) 5. Kanunî devrinde (1520-1566). Canberdi* Gazalî isyanı. Canberdi Gazalî Memlûk sultanlığının ilerigelen emîrlerindendi. Yavuz’un Mısır seferi sırasında onunla Gaz- za’da ve Reydaniyye’de çarpışmış, sonra da padişaha sığınarak Şam valiliğine getirilmişti. Yavuz’un ölümü üzerine (1520) Şam’da bağımsızlığını ilân ederek Mısır’ı almak istediyse de Mısır valisi Hayır Bay Kahire’yi teslim etmedi, isyan haberi üzerine Kanunî, Canberdi üzerine Ferhad Paşayı gönderdi. Fakat daha önce hareket e- den Şahsuvaroğlu Ali Bey, Canberdi Ga- zalî’yi mağlup etmeğe muvaffak oldu. Hain Ahmed* Paşa isyanı, Ahmed Paşa divanda ikinci vezirdi. Kanunî, Rodos’un fethi sırasında Pirî Mehmed Paşayı emekliye ayırarak yerine hasodabaşısı İbrahim A- ğayı usule uymadığı halde sadrazam yaptı. Kanunî, bu haksızlığa karşı Ahmed Pa
İSYAN
Paul Chaudet
şaya Mısır valiliğini verdi. Ahmed Paşa, Mısır’a gider gitmez bağımsızlığını ilân ettiyse de, padişaha sadık kalan kumandan ve yeniçeriler tarafından öldürüldü. Onun Mısır’da bozmuş olduğu osmanlı kanunları, Mısır’a gelen İbrahim Paşa tarafından tekrar işler hale getirildi. Baba Ziinnun isyanı (1527), Bozoklu (Yozgat) bir şaki olan Baba Zünnun, bir vergi işinden dolayı isyan ederek Yozgat’ı işgal etti. Fakat kafası kesilerek öldürüldü. Kalender* Çelebi isyanı (1527), Hacı Bek- taş Veli soyundan olduğu söylenen Kalender, koyu bir şiî idi. Yavuz zamanında sağda solda gizlenen sayısı otuz bini bulan şiîler onun etrafında toplandılar. Etraftaki sancakbeylerini ve eyalet valilerini yenerek faaliyetini arttırdı; Anadolu’yu kasıp kavurmağa başladı. Bunun üzerine Kanunî Damat (Makbul) İbrahim Paşayı bu isyanı bastırmağa memur etti. Kalender’e katılan bazı boy beylerini kendi tarafına çekti. Kalender de yakalanarak idam edildi (1527). Selim II devrinde (1566-1574). Şehzade Ba- yezid* vakası (1561). Kanunî Sultan Süleyman’ın şehzadelerinden biridir. Annesi Hürrem Sultan (Roksalan) tarafından destekleniyordu. Annesinin ölümü üzerine daha babasının sağlığında kardeşi Selim ile taht mücadelesine girişti. Mağlup olunca İran’a kaçtı. Revan valisine sığındı (1560). Fakat Selim tarafından gönderilen heyetin valiyi ikna etmesi üzerine Bayezid, dört oğlu ile birlikte boğularak öldürüldü (1561). İmam Mutahhar isyanı, Yemen’de, San’a ve Teaz’ı alarak isyan etti. Fakat Haşan Paşaya yenildi (1565). 7. Murad III devrinde (1574-1595). Yeniçeri isyanları. Hâzinede para darlığı olduğundan yeniçerilere ayarı bozuk akçelerle ulufe (aylık) verilmek istendi. Bunun üzerine yeniçeriler de defterdarın kafasını istediler. İsyanın büyümesine engel olmak için istekleri yerine getirildi. Sipahi isyanı, bu suretle yeniçerilerin ulufeleri verilmiş ise de hâzinede para kalmadığından, sipahilerin maaşları sonraya bırakıldı. Buna kızan sipahiler saraya yürüyerek isyanı büyüttüler. Saray muhafızları tarafından 400 kadarı öldürüldü. Diğerleri de kaçtı. Genç Osman’ın öldürülmesi, Genç Osman’ın (bk. o sm a n ıı) Hotin seferinde itaatsizliği görülen yeniçeri ocağını kaldırmak istemesi, İstanbul’da yeniçerilerin isyanına sebep oldu. Amacı Sultan Mustafa I’in de kışkırtması ile isyan büyüdü. Veziriazam Davud Paşa tarafından yakalanan Genç Osman Yedikule’de öldürüldü (mayıs 1622). 8. Murad IV’ün ilk devirlerinde (1623-1640), yeniçerilerin ve sipahilerin isyanı görülür. Bu isyanların birinde Hafız Ahmed Paşa öldürüldü. 9. Sultan İbrahim devrinde (1640-1648). Var- dar Ali* Paşa isyanı, Sultan İbrahim için bayram harçlığı istenen Sivas valisi Var- dar Ali paşa, padişahın kadınlar elinde e- sir olduğunu iddia ederek isyan etti. Fakat hakkındaki fermana uyularak ibşir Paşa tarafından öldürüldü. Ocaklıların isyanı, Sultan İbrahim, samur kürke olan merakından dolayı, vezir, devlet erkânı, ulema ve ocak ağalarına zorla samur ısmarladı. Ocak ağaları bu teklifi şiddetle reddettiler ve aralarında anlaşarak veziriazamı ortadan kaldırmağa karar verdiler. Fatih camiinde toplanarak veziriazam Ahmed Paşayı Atmeydam’nda öldürdüler (1648). Bu hareket de padişahın tahttan indirilmesinin sebebi oldu. 10. Mehmed IV devrinde (1648-1687). Çınar* vakası. Bu devirde» haremağalarının otoriteleri artmış ve devlet işlerine karışmağa başlamışlardı. Bu duruma dayanamayan sipahiler ayaklandılar. Padişahtan bazı kimselerin kafalarını istediler. Padişah onların istediği kimseleri idam ettirdi (1656). Cesetleri Atmeydanı’ndaki çınar ağacına astılar. Bu yüzden olaya Çınar vakası veya Vak’ayı Vakvakıye denir. 11. Mustafa II devrinde (1695-1703). Edirne* vakası, Karlofça barışından (1699) sonra Mustafa II Edirne’ye çekilerek idareyi hocası şeyhülislâm Feyzullah Efendiye bırak
tı. Fakat Feyzullah Efendi nüfuzunu kötüye kullanarak, yakınlarına yüksek memuriyetler sağladı. Bunun üzerine padişaha şikâyetler geldi. Mustafa II şikâyetlere aldırmayarak Erzurum’a gönderilen şeyhülislâmı Edirne’ye döndürdü. Bu sebeple İstanbul’da bir isyan çıktı. Âsiler Edirne üzerine yürüyerek şeyhülislâmı idam ettiler; Mustafa II de tahtından indirildi (1703). 12. Ahmed III devrinde (1703-1730). Patrona* Halil isyanı (1730), sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşanın memlekete getirdiği yenilikler, birçok kimseler tarafından hoş görülmedi. Yakınlarına yüksek memuriyetler vermesi düşmanlarının sayısını arttırdı. Bu sırada 1722 İran savaşı devam ediyordu. Paşanın sefere gitmesi kararlaştırıldı. Fakat o savaş adamı değildi. Bunun için oyalanıyordu. Bu durum onu devirmek isteyen düşmanları için bir fırsat oldu. Patrona Halil ile Muslu Beşe adında iki arnavut ve diğer 17 kişi, önce Beyazıt hamamında (sonradan Patrona hamamı) toplandılar; sonra da eylül 1730’da Beyazıt meydanına çıkarak halkı isyana katılmağa çağırdılar. İbrahim Paşadan memnun olmayan ve vergilerden şikâyet edenler bunlarla birleştiler; isyan büyüdü. Yeniçeriler de âsilere katıldı. Kendisinin de tahttan indirileceğini zanneden Ahmed III, Nevşehirli İbrahim Paşa ile damatlarını feda etmek zorunda kaldı. Bununla beraber Ahmed III de tahttan indirildi; yerine Mahmud I çıkarıldı. ihtilâlden sonra Patrona Halil ve arkadaşları bir süre için devleti ellerine geçirdiler. Fakat, çok geçmeden, âsiler saraya çağrılıp birer birer öldürülerek cesetleri Ahmed III çeşmesi önüne bırakıldı. 13. Selim III devrinde (1789-1807). Kabakçı isyanı ve Selim IlI’ün tahttan indirilmesi (1807). Selim IH’ün nizamıcedit ıslahatı ve getirdiği yenilikler, bazı kimselerin teşvik ettiği yeniçerilerle ulemanın işine gelmiyordu. Bu sırada 1806 Rus savaşı başladı. Şeyhülislâm Topal Ataullah Efendi ve sadaret kaymakamı Köse Musa Paşa, derhal harekete geçtiler ve nizamıcedit elbisesi giyecek olan yamakları da kışkırttılar. Yamakların başına geçen Kabakçı Mustafa âsileri İstanbul’a yürüttü, isyancılar yeni ordunun kaldırılmasını ve taraftarlarının öldürülmesini istediler. Padişah buna razı oldu ise de bununla yetinmeyen âsiler, onu tahttan indirdiler ve yerine Mustafa IV’ü tahta çıkardılar. Bu suretle âsilerin bütün istekleri yerine geldi. Fakat, ertesi sene A- lemdar Mustafa paşa âsileri yok etti. Alemdar Mustafa Paşaya karşı yapılan isyan (1808). Alemdar’ın isyanı bastırması ü- zerine, Mustafa IV’ün telkiniyle Selim III öldürüldü. Fakat Mahmud II kurtarılarak tahta çıkarıldı, öte yandan yeni icraata başlayan Alemdar’a karşı yeniçeriler ayaklandılar, Kadir gecesi Babıâli’ye saldırdılar. Sekbanları dağınık oldukları için yardım e- demediler. Fakat Alemdar teslim olmadı. Konağının mahzenine inerek cephaneliği e- liyle ateşledi; hem kendinin hem de dama çıkan 300 kadar yeniçerinin ölümüne sebep oldu (1808). Âsiler bundan sonra saraya giderek Mustafa IV’ü tahta çıkarmak istedilerse de Sultan Mahmud II, Mustafa’yı öldürttü. (Bk. alem dak v a k a si.) 14. Mahmud II devrinde (1808-1839). Va- k’ayı* Hayriye (Yeniçeri ocağının kaldırılması). Mahmud II, Eşkinci adiyle talimli yeni bir asker sınıfı kurdu ve buraya her yeniçeri ortasından 150 kişi alınarak eğitim görmelerini istedi. Fakat yeniçeriler bu ocağın kendileri için tehlikeli olduğunu anladılar. Bunun üzerine Yeniçeri ocağının muhakkak kaldırılmasına karar verildi. Verilen fetva üzerine halk yeniçerilerle mücadeleye çağrıldı. Topçu ocağı ve diğer askerî birlikler, esnaf ve medrese öğrencileri de padişahın tarafını tuttular. Bu suretle Et meydanındaki yeniçeri kışlaları üzerine yüründü ve birkaç saat süren kısa bir mücadeleden sonra Yeniçeri ocağı söndürüldü (15 haziran 1826). Kavalalı* Mehmed Ali Paşa isyanı, Osman- lı-Rus savaşı Yunanistan’ın bağımsızlığıyle sona erdiğinden, Mehmed Ali Paşaya vaat olunan Mora valiliği verilemedi. O da buna karşılık Girit ile Suriye’yi istedi; yalnız Girit verildi. Paşa da bundan memnun olmadı. Bununla beraber isyanının dış sebebi, Akkâ valisi Abdullah Paşa ile arasının
bir alacak yüzünden açık olması idi, öte yandan Mehmed Ali’nin zulmünden kaçan fellâhlar da Akkâ’ya sığınmışlardı. Mehmed Ali Paşa bunları geri istedi. Fakat teklifi Abdullah Paşa tarafından reddedildi. Bunun üzerine Akkâ üstüne yürüdü. Amacı Suriye’yi zorla elde etmekti. Nitekim oğlu İbrahim Paşa Akkâ’yı aldı. Padişah kuvvetlerini Belen geçidinde yenerek Adana’ya girdi (1833) ve hızla İstanbul üzerine yürümeğe başladı. Bunun üzerine Mahmud II, rus çarı Nikola I’den yardım istedi. Ayrıca İngiltere ile Fransa da araya girerek padişahla İbrahim Paşa arasında Kütahya anlaşması yapıldı (14 mayıs 1833). Anlaşmaya göre, Mehmed Ali Paşaya Mısır ve Girit valiliklerine ek olarak Şam valiliği; İbrahim Paşaya da Cidde valiliğine ilâve olarak Adana valiliği verildi. Sırp* isyanı (1804-1830), başlarında önce Kara Yorgi, sonra da Miloş Obronoviç olan sırpların amaçlan, Sırbistan’ın bağımsızlığının verilmesiydi, isyanın sonunda OsmanlI devletinin yönetiminde bir Sırbistan prensliği kuruldu. Yunan* isyanı (1820-1829), bunların da a- maçları Osmanlı devletinden bağımsızlıklarını elde etmekti. Bunun için de 1814’te Odessa’da, Etniki Eterya adında gizli bir cemiyet kurdular. Cemiyetin başında eski Eflak beyinin oğlu, Aleksandros ipsilanti bulunuyordu. O, isyanının Eflak’ta başlamasını istedi. Fakat Eflaklılar Rumları sevmedikleri için, isyana katılmadılar, ipsilanti de Avusturya’ya kaçtı. Bunun üzerine Mora Rumları isyan etti, isyan genişledi, OsmanlI devleti birçok çabalara rağmen isyanı bastıramadı. Navarin olayı (20 kasım 1827) ve Osmanlı-Rus savaşı sonunda imzalanan Edirne anlaşması ile de Yunanistan’ın bağımsızlığı tanındı (14 eylül 1829). • Kurtuluş savaşı sırasında (1920-1921). Çerkez* Ethem isyanı. Büyük Millet meclisinin kuruluşundan önce batı cephesinde askerî bir kuvvet yoktu. Bu cephe Kuvayı Milliye denilen millî kuvvetler tarafından tutuluyordu. Başında da Çerkez Ethem ve kardeşleri vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinden sonra batı cephesi kuruldu, kumandanlığına Ali Fuat Paşa getirildi. Bu sırada Mustafa Kemal (Atatürk) düzenli bir ordu kurulması için çalışıyordu. Fakat ordu kurulmasında iki ayrı görüş çarpışıyordu. Disiplinli bir ordu kurulmasına taraftar olanlara karşı Kuvayı Milliye’yi tutanlar da vardı. Bu sırada batı cephesi kuvvetleriyle Çerkez Ethem kuvvetleri birlikte yunanlılara saldırdı. Fakat kuvvetlerimiz böyle bir harekete hazır olmadığından yenildi. Yenişehir ve İnegöl düşmanların eline geçti. Bunun üzerine Ali Fuat Paşa cephe kumandanlığından alındı ve yerine albay ismet (İnönü) getirildi. Yeni kumandan batı bölgesindeki bütün kuvvetleri kendi emrinde birleştirmek için çalıştı. Kuvayı Milliye’nin başında bulunan Çerkez Ethem buna karşı koydu. Cephedeki kuvvetlerini kardeşine bırakarak Ankara’ya geldi. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetine karşı ayaklanmağa kalktı. Kardeşi Reşit ve Tevfik de kendisini destekliyorlardı. Planları, batı cephesi kumandanını itibardan düşürmek, orduyu elde etmek ve Mustafa Kemal’i devirerek hükümeti ele geçirmekti. Çerkez Ethem amacını maskelemek için Mustafa Kemal’e son derece saygılı davranıyordu. Mustafa Kemal, onun sinsi hareketlerini sezerek önceden tedbir aldı. Çerkez Ethem ile görüşmek istedi, fakat Çerkez Ethem toplantıya katılmadı. Kardeşleriyle Mustafa Kemal anlaşamayarak âsi oldular. Bunun üzerine Ethem kuvvetlerine karşı harekete geçildi. Kütahya ele geçirildi (29 aralık 1920). Üç gün sonra da Ethem kuvvetleri Gediz yönünde kaçmağa zorlandı. Gediz de ele geçirildi (5 ocak 1921). Bunun üzerine Ethem ve kardeşleri kaçarak yunanlılara sığındı. • Cumhuriyet devrinde. Şeyh* Sait ayaklanması (11 şubat 1925), Şeyh Sait bilgisiz, dar görüşlü ve devrimlere karşı olan bir aşiret başkanıydı. Kendi çıkarı uğruna yönettiği ayaklanma kısa zamanda büyüdü. Kime ve neye inanmakta olduğunu kestiremeyen birtakım cahil kimseler, din elden gidiyor propagandasına kapılarak bu isyana katıldılar. İsyan birden genişledi. Genç, Elazığ, Ergani âsilerin eline geçti. Halk korku ve heyecana kapıldı. Tehlikeli bir durum göste
ren bu ayaklanmaya karşı hükümet gerekli tedbirleri aldı. 4 Mart 1925’te Takriri Sükun kanunu’nu çıkararak, birisi Ankara’da, diğeri doğu vilâyetlerinde olmak üzere iki tstiklâl mahkemesi kurdu (7 mart 1925). Bazı bölgelerde seferberlik ilân edilerek a- yaklanmanın bastırılması Cumhuriyet ordusuna bırakıldı. Ordu ayaklanmayı bastırdı. Elebaşıları adalete teslim edildi. ♦ isyancı i. Bir ayaklanmayı hazırlayan veya ona katılan kimse,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir