Konuşma Terbiyesi

Normal olarak çocuklar 1,5
yaşından sonra az çok konuşmaya başlarlar. İki yaşını
bitirdiği halde konuşmayan çocuklarda zekâca bir gerilik
düşünülürse de, tek başına konuşamama zekâ geriliğinin
kat’i delili sayılamaz. Konuşma öğrenimine
vardım edilen çocuk, daha çabuk konuştuğu gibi, yardım
edilmeyen çocuktan daha fazla kelime bilir.
Çocuklar konuşmaya başladıkları andan itibaren
öğretilen her kelime doğru olmalı ve çocuk tarafından
doğru telâffuz edilmeli, normal lehçe kullanılmalı,
ayrıca kelimeleri yerinde ve zamanında kullanması da
öğretilmelidir.
Büyüklerine karşı saygıyı, hitab etmesini ve edebini
gözetmesini belletmelidir.
Çocuk terbiyesinde, anne ve baba en başta olmak
üzere, bütün aile efradının, mürebbiyenin, öğretmeninin
rolü inkâr edilemez. Ancak annenin yerini hiç bir
kimse tutamaz. Fakat anne sevgi ve şefkati dolayısıyle,
çocuğunun yalnız iyi taraflarını değil, noksan ve kötü
taraflarını da görmesini bilmelidir. Öyle yetiştirmeli ki
kendine olan güven duygusunun tek başına hareket
etme ve karar verme yeteneğinin gelişmesine yardımı
olsun.
Anne ve baba çocuk için tam bir örnek olmalıdır.
Çocuğun yanında büyükler çok titiz davranmalı,
konuşma ve hareketlerine son derece dikkat etmelidir.
Hele konuşmaları ile hareketleri aslâ çelişmemelidir.
Çocuk büyüdükçe evdeki büyüklerin birbirlerine saygı
ve sevgi ile davrandıklarını görerek kendisi de aynı şeyi
yapacak, söylemesi istenen nezâket sözlerini ise, ancak
ailesinden duya duya öğrenecektir.
Diğer taraftan anne-baba tam bir fikir ve görüş
birliğinde olmalıdır. Yani anne ve babadan biri sert
davrandığı zaman diğeri şelkat göstermemeli, biri tarafından
verilen ceza, diğeri tarafından affolunmamalıdır.
Bilinmelidir ki, yerinde ve haklı olarak verilen ceza,
çocuğun sevgisini hiç bir zaman azaltmaz. Bilakis ciddi
ve yerinde ceza veren anne-baba, körü körüne sevgi
gösteren, her şeye göz yuman anne ve babadan daha
çok sevilir, sayılır. Demekki çocuk terbiyesinde sevgi,
şefkat ve bağlılık mühim olmakla beraber, ciddiyet ve
geçici sertlik de çok önemli birer faktördür.
Çocuğa iyi bir terbiye verebilmek için, anne-baba ve
diğer aile fertlerinin bütün terbiye prensiplerini tam
uygulamasıyla beraber, aile hayatının düzenli ve annebabanın
ivi geçimli olması da şarttır. Anne-baba geçimsizliği.
hele ayrılığı kadar çocuk ruhunda fırtınalar
koparan bir olay yok gibidir.
Unutulmamalıdır ki. çocuklar anne-babayı ideal
birer insan olarak görürler. Onlar gibi olmak ve onlar
gibi hareket etmek isterler. Huy ve alışkanlıklarını
çabuk kaparlar. Onun için çocuk dünyaya geldikten
sonra, anne ve baba bütün yönleriyle olduklarından
daha iyi olmak mecburiyetindedirler.
Kardeşi olmayan çocukların terbiyesi daha zor ve
hatta bir problem olabilir. Halbuki bir kaç çocuğun
terbiyesi daha kolaydır. Her çocuk kendiliğinden itaat
etmesini ve uysallığı öğrenir. Kardeşlerinin de istekleri
olabileceğini ve onların da anne-baba sevgisine enaz
kendisi kadar ihtiyacı olduğunu anlar. Daha doğrusu
herşeyini kardeşleriyle paylaşmasını bilir. Böylece karşılıklı
sevgi ve hürmeti erkenden öğrenerek daha sosyal
yetişir. Ancak anne ve baba her çocuğuna aynı sevgi ve
bağlılığı göstermesi şarttır.
İyi bir terbiye verebilmek ve cemiyete faydalı bir fert
yetiştirmek için para ve servete ihtiyaç yoktur. Hatta
zenginlik ve lüks hayat, çok zaman çocuğun fena yetişmesine
sebep olabilir. Çünkü acı da olsa gerçektir ki,
varlık içindeki bazı anne-babalar, kendi zevk ve eğlencesini
düşünerek, çocuklarını ihmâl ederler. Halbuki
anne-babanın bu ihmalleri çocuk ruhunda fırtınalar
koparabilir ve bu fırtınalar çocuğu nereye sürükliyeceği
belli olmaz. Diğer taraftan, zenginlik, ve hudutsuz
imkânlar, çocuğu kötü yollara saptırabilir.
Müşahede ve tecrübelere göre, yokluk içerisinde
büyümesine rağmen iyi terbiye alan çocuk, daha fazla insan
sevgisiyle yetişmekte ve cemiyete daha faydalı olmaktadır.
Fakat bu, “ailelerin çocukları daha iyi yetişmesi için
fakirlik şarttır.” mânâsına alınmamalıdır; amma aile
varlıklı olsa bile, bu varlık çocukta şuurlaştırılmamalı
ve çocuk aile servetine güvenmeden yetiştirilmelidir.
Garb müellifleri çocuk terbiyesinde din. ceza ve
mükafat, oyün ve oyuncaklar, okul gibi faktörler
serdederler.Çocuk terbiyesi, eğitimciler kadar dinlerin de belli
başlı mevzularındandır. Hayatı, dünya ve ahiret olmak
üzere iki büyük safhada, İkincisi birincisinin devamı
olarak takdim eden Islâm dini, bir insanın ömrünü de
doğum öncesinden başlayarak çocukluk, erginlik, yetişkinlik,
olgunluk ve yaşlılık olarak safha safha, fakat
birbirine olan zincir halkaları şeklinde bütün olarak ele
alır. Bu arada çocuk terbiyesinin esaslarını da modern
pedagogların u zu n ‘a ra ştırm a la r sonucu elde ettikleri
umdeleri de içine almış bir halde, mükemmel bir sistem
şeklinde tesbit etmiştir. İslâm dininin çocuk terbiyesi ile
ilgili hükümleri incelendiğinde, garp müelliflerinin saydığı
faktörlerin asırlardır var olduğu görülür.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*