Moğul İmparatoru Cengiz Han’ın Torunu Gâzân Han İslâmiyet’i kabul etti

İLHANLILAR ZAMANINDA TEBRİZ’DE MUHTEŞEM BİR VAKIF ESERİ Şenb-i Gazan KULLIYESi

Gazan Han

Dünyayı harabeye çeviren Cengiz Han’dan 70 yıl sonra, torunlarından Gâzân Han İslâmiyet’i kabul etmiş, tlhanlı mülkü yeniden hayat bulmuştu. Gâzân Han, bir hayır ve kültür müessesesi olarak, içinde binlerce insanı barındıran, muhteşem bir külliye yaptırmıştı..,

Moğol istilâsı dünya tarihinin gördüğü en büyük yağma, katil ve tahrip hareketlerinden birisidir. Moğollar tarafından katledilen insanların sayısı kaynaklarda milyonlarla ifade edilmiştir. Kendisi de aslen bir ilhanlı bürokratı olan Hamdullâh Mustevfî’ yi Kazvînî, Moğol istilâsının sebep olduğu katliam ve tahribatı şu çarpıcı ifadeyle tasvir eder:

“Dünya eğer bin yıl hiç zarar görmeden kalsa, yine de Moğol iştilâsının zararlarını telafi etmek ve vaziyeti eski haline ğetirmek mümkün olmayacaktır.”

Tebriz'i gösteren bir gravür

Tebriz’i gösteren bir gravür

Bununla birlikte Moğollar, özellikle ilhaniı Devleti’nin tesisi ve ilk yarım asırdaki tahrip devrinin atlatılmasından sonra, Yakındoğu coğrafyasında olumlu izler de bırakmıştır. Bilhassa Gâzân Han’ın (1295-1304) İslâmiyet’i kabul ettikten sonra hükümdarlık tahtına ğeçmesi ve iç çekişmelerle çalkalanan devleti kontrolü altına alıuasıyla birlikte, İlhanlı ülkesinde büyük bir imâr faaliyeti başlamıştır. Başkent Tebriz bu faaliyetlerden fazlasıyla nasibini almıştır. Burada kısaca tanıtılacak olan $enl>؛ Gâzân isimli büyük külliye de bu imâr faaliyetlerinin bir parçasıdır.

İnşasında 14 Bin işçi Çalıştı

Kaynaklarda Şenb’i Gâzân, Gâzâniyye ya da Ebvâbü’l-birr şeklinde zikredilen bu külliyenin ismi Tebriz şehri yakınlarındaki “§am/Şâm” adını taşıyan yeşil ve çayırlık bir mıntıkadan gelmektedir. Gâzân Han, Horasan’daki şehzadeiigi esnasında bu eyaletteki belli başlı büyük türbeleri görme imkânı bulmuştu. Daha şehzadeliği esnasında 1295 yılında İslâmiyet’i

46 VfOjKITA MART 2015

kabul eden Gâzân, herhangi bir türbe geleneğine rastlanmayan eski Moğol defin âdetleri yerine İslâmî geleneklerin kabul edilmesi gerektiğini bildirerek içerisinde kendi na’aşrnın defnedileeeği türbenin de bulunduğu büyük bir külliye in؟a ettirmeye karar verdi. Tebriz şehrine yaklaşrk beş kilometre mesafedeki Şâm mevkiinde, yerini bizzat tespit ettiği büyük bir külliye ve bu külliyenin çevresinde de Gâzâniyye adlı bir şehir kurulmasını emretti.

İnşaata 5 Ekim 1297 tarihinde başlandı. Yaklaşık 14 bin işçinin çalıştığı Şenb’i Gâzân’m inşası yedi yıl sürdü. Devrin önemli ^rihçilerinden Vassâf’m kaydettiğine göre, kullanılan alet ve malzemenin önemli bir kısmı Anadolu’dan getirilmişti. Duvarların kalınlığı otuz üç tuğla birleştirilmek suretiyle oluşturulmuştu. Her bir tuğlanın ağırlığı 8,3 kilogram (10 menn) idi. imaretin en önemli yapısını teşkil eden kümbetin yüksekliği 32,5 metre (130 gez) ve genişliği de 20 metre (80 gez) idi. Bugünkü rakamlarla imâretin duvarlarının kalınlığı 3,75 metre, yüksekliği ise 32,5 metre idi. Gâzân’m türbesi imaretin ortasında bulunmaktaydı. Tarihçi ve seyyahların verdiği bilğilerden anlaşıldığına göre, kümbetin çevresiyle şerefelere Kur’ân-1 Kerîm’den ayetler ile Allahü Teâlâ’nın isimleri yazılmış, tuğlalara da “Gâzân Kağan”, “Halledellâhu mulkehû” (Allâh devletini ebedî kılsın!) ibareleri ve kûfi harflerle de ‘Allah” adı işlenmişti.

Gâzân Han’ın vefatı türbe ve külliyenin tamamlanmasından önce vuku buldu. 17 Mayıs 1304 tarihinde, henüz 33 yaşında Kazvîn yakınlarında vefat eden Gâzân Han’ın na’aşı altın bir tahta konularak özel binek hayvanlarına yüklendi ve başkent Tebriz’e taşındı. Şenb-i Gâzân’a getirilen na’aş, külliye içerisindeki türbeye defnedildi. Bu esnada türbenin inşaatı henüz tamamlanmamıştı. Türbe, sırma işlemeli perdelerle donatılarak yere ipek halılar serildi. Gâzân’ın na’aşı burada üzeri altın ve inci kakmalarla süslenmiş olan Hind meşesinden yapılmış dört köşe bir lahdin içerisine konuldu. Bu matem Gâzân’ın kardeşi Şehzade Olcaytû’nun 6 Temmuz 1304 tarihinde Horasan’dan Ucân’a gelerek resmî yasa son vermesine kadar devam etti. Olcaytû, büyük bir cülûs merasiminin ardından 19 Temmuz 1304 tarihinde Ilhanlı tahtına çıktı.

Şenb-i Gâzân Külliyesi’nin 12 Bölümü Vardı

Büyük bir külliye olan Şenb-i Gâzân şu kısımlardan oluşmaktaydı: 1. Kumbed-i Âlî (Gâzân Han’ın türbesi), 2. Cami, 3. Hanefî ve Şafiîler için iki ayrı medrese, 4• Dervişler için hankâh, 5. Dârü’s-Siyâde (seyyidler için misafirhane), 6. Rasadhâne, 7. Dârüşşifâ (hastahane), 8. Beytü’l-Kütüb (kütüphane), 9. Beytü’l-Kânûn (devlet arşivi), 10. Beytü’l-Mütevellî (mütevellinin kaldığı ev), 11. Havuz-hâne (havuz ve abdest alınacak yer), 12. Germâbe-yi sebîl (hamâm).

Vakıf Bütçesindeki İncelikler

İmarette bu kısımlardan başka, hakimlerin (hikmet erbabı) ikamet ettiği, aynı zamanda hikmet ve felsefe derslerinin tedris edildiği Hakîme (hakîmiyye veya hikemiyye) adlı bir medrese, bir bahçe (bustân) ve bir köşk (kûşk-i ‘âdiliyye) bulunmaktaydı. Yine külliyede, mevkûfatın bütçesinden, hayır işleri için şu hususlara da ödenek ayrılmıştı:

Ziyaret için külliyeye gelecek olan Moğol kumandanlarına ve ziyaretçilere, ziyareti müteakip Köşk-i Âdiliyye’de verilecek yemek ve bu yemeğin dışında her gün hazırlanacak olan yemeğin ihtiyaç malzemeleri ve bu işle uğraşacak görevliler için,

-Her yıl vâkıf (Gâzân Han)’ın vefât yıldönümünde türbenin komşuları, Tebriz’in ileri gelenleri ve imâmların toplanarak türbeyi ziyareti ve Kur’ân-ı Kerîm’i hatimleri esnasında verilecek olan sadaka ve büyük aşın giderleri için,

-Cuma geceleri mescit, hankâh ve medrese ehli ile diğer bazı kimselere verilecek tatlı için,

-Aşura, beraat kandili vb. dinî gün ve geceler ile bayramlarda yapılacak masraflar için,

-Her zaman 100 yetim çocuğa Kur’ân öğretip onları yetiştirecek olan mektebin giderleri için,

-Her yıl fakir ve ihtiyaç sahibi kimselere dağıtılmak üzere alınacak 2 bin adet koyun derisinden giysi için, -Yüz çocuğun bayramlığı, yıllık masrafları, sünnet edilmesi ve bu işi yapacak beş öğretmen, beş görevli ve küçük çocukların yanında vazifeli beş bakıcı ile mektepteki -her ne kullanılırsa- masraflar için,

-Her yıl yüz cilt Kur’ân-ı Kerîm satın alınması için, -Sokağa atılan çocukların toplanması, büluga erip bir sanat veya meslek sahibi oluncaya değin yetiştirilmesi ve bu işi yapacak sütannelere verilecek maaş ve ihtiyaç maddelerinin karşılanması için, -Tebriz’de vefat edecek olanlardan; kimsesiz ve yabancılar ile defnedilecek kadar terekeye sahip olmayanların kefenlenmesi ve defin masrafı için,

Gazan Han

Gazan Han

Gâzân Han İslâmiyet’i kabul ettikten sonra hükümdarlık tahtına geçmiş ve Ilhanlı ülkesinde büyük bir imâr faaliyeti başlatmıştır. Başkent Tebriz de bu faaliyetlerden fazlasıyla nasibini almıştır. Gâzân Han’ın (ortada) İslâmî kabul edişini tasvir eden bir minyatür, (Reşîdü’d-din Hemedanî, Camiü’t-Tevarih

 

٦ Gâzân Han’ı Kur’ân-ı Kerim okurken tasvir eden bir minyatür

Cengiz Han'ın torunu Gazan Han

  • Evâhir-i Muharem 716 (14-24 Nisan 1316؛ Tarihinde Şenb-i Gâzân Külliyesi’ndeki (Ebvâbü’l- Birr-i Şenb-i Tebrîz) “el-Medresetü’l- Hikemiyye”de İstinsah Edilmiş, Reşidüddin Fazlullah b. EbüTHayr b. Ali el-Hemedani’nin Camiu’t-Tesanifi’r-Reşidiyye isimli eserinin son sayfası (Hacı Selim Ağa Kütüphanesi, nr. 785)

-Altı aylık kış mevsiminin karlı ve soğuk dönemlerinde kuşların yemeleri için çatıya dökülecek yem masrafı için,

-Her yıl dul, kimsesiz ve yoksul 500 kadından her birine verilecek yaklaşık 3,5 kilogram (4 menn) temizlenmiş pamuk için,

-Köle, uşak ve küçük çocukların su taşırken kırdıkları testileri -efendilerinden korkarak üzülmemeleri için- değiştirip yerine yenisini vermek üzere mütevelli tarafından emin bir kimsenin tayin ve giderleri için,

– Tebriz şehri yollarının yaklaşık 50 kilometrelik (8 fersenglik) bir mesafeye kadar taştan temizlenmesi ile su kanalları ve arkların ayıklanması için.

Dev Külliyenin Misafiri Binleri Buluyordu

İmarette önemli ilmî ve dinî faaliyetlerin yanı sıra, aş dağıtımından fakirlerin, düşkünlerin, kimsesiz çocukların ve dul kadınların korunmasına, kış mevsiminde aç kalan kuşların beslenmesinden köle ve çocukların su taşırken kıracakları testilerin -onları zor durumda bırakmaması için- yenisiyle değiştirilmesine varıncaya kadar, çok ince ve hassas bir ruhla hazırlanmış pek çok hayır ve yardım faaliyetinin yürütüldüğü görülmektedir. Bu dönemde, içlerinde müderris, tabip, hakîm, filozof, seyyid, mutasavvıf ve imamların da bulunduğu en az birkaç yüz görevlinin Şenb-i Gâzân’da ikâmet ettiği anlaşılmaktadır. Öğrenci ve hastaların sayılarıyla bu rakamın birkaç bini bulduğu muhakkaktır. Külliyede verilen hizmetleri, sadece Ortaçağ devletlerinde değil, modern çağda dahi benzerlerine nadir rastlanabilecek nitelikte iyi organize edilmiş eğitim, kültür, hayır ve yardım faaliyetleri olarak değerlendirmek mümkündür.

Genel yapısı göz önünde bulundurulduğunda, Şenb-i Gâzân’m, İlhanlı Devleti için sağlık, eğitim, dinî, ilmî ve kültürel alanlarda çalışmalar yapan ve içerisinde devlet arşivi, rasathâne ve kütüphane gibi müesseselerin de bulunduğu büyük bir külliye olduğu görülmektedir. Bütün bu ilmî, sosyal ve kültürel fonksiyonlarının yanında, Şenb-i Gâzân’m İlhanlı hanedanının üyelerinin defnedildiği bir “hanedan mezarlığı” özelliği kazandığı da görülmektedir.

Nitekim Gâzân Han’ın yanı sıra, çocukları, hanımları ve bazı İlhanlı şehzadeleri de Şenb-i Gâzân’daki türbeye defnedilmiştir.

Gâzân Han’ın bu büyük mevkûfatın giderlerini de bizzat kendi şahsî mülkünün (incü) gelirlerinden şer’î usûllere göre tayin ettiği ve bu iş için önemli bir geliri vakfettiği görülmektedir. Gelirlerin tanzim ve kontrolü için bir dîvân kurarak idaresine, tanınmış İlhanlı emirlerinden Kür Temür ve Taramtâz’ı tayin etmişti. Bundan başka, her yıl hâzineye getirilecek para ve değerli eşyanın onda birinin de külliyedeki hayır işleri için kullanılması emredilmişti. Bütün bu hususlardan Şenb-i Gâzân küliyesinin, İlhânlı Devleti’nin muazzam imkânlarıyla beslenen büyük bir ilmî, sosyal ve kültürel merkez olduğu neticesi ortaya çıkmaktadır.

Gâzân Han, Fırat’tan Kerbelâ’ya kadar ulaştırılan su kanallarıyla ziraata açılan arazileri satın alarak külliyeye vakfetti. Bunun yanı sıra, Ucân vilâyetinin gelirlerini de külliyeye tahsis etti. Muhtelif kaynakların rivayetlerine göre, Şenb-i Gâzân külliyesine 200 bin ilâ bir milyon dinarlık bir gelir vakfedilmişti.enb-i Gâzân’ın Akıbeti Gâzân Han, vefatından kısa bir süre önce yayınladığı bir fermanla; kendisinin yaptığı hayır ve sadaka ile ebvâbü’l-birr’deki vakıfların değiştirilmeden korunmasını vasiyet etti.Bununla birlikte, halefi Olcaytû Han devrinde payitahtın, yeni inşa edilen Sultâniyye şehrine taşınması, Tebriz’in olduğu gibi Şenb-i Gâzân külliyesinin de idarî ehemmiyetini önemli ölçüde azalttı. Daha inşasının üzerinden yarım asır geçmeden İlhanlı Devleti’nin yıkılması, Şenb-i Gâzân’ın sonunu getirecekti. İlhanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra başlayan karışıklık dönemi ve bilhassa Çobanlılar, Celâyirliler ve Muzafferîler arasındaki mücadeleler, Tebriz şehrini olduğu gibi Şenb-i Gâzân külliyesini de olumsuz etkiledi. Özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı Devleti ile Safevîler arasında cereyan eden savaşlar ve Tebriz’de sık sık vuku bulan depremler neticesinde Şenb-i Gâzân yavaş yavaş tahrip oldu.

Silâhî (Matrakçı), Beyân-ı menâzil-i sefer-i Trâkeyn-i Sultân Süleymân Hân, neşr. Hüseyin G. Yurdaydın, Ankara 1976, s. 28a).

Yıkılan külliyeye ait taş ve tuğlalar, 19. yüzyılda bölge halkı tarafından ev inşa etmek için kullanıldı. 14• yüzyıl başlarında son derece ihtişamlı bir ilmî, dînî ve kültürel merkez olan Şenb-i Gâzân külliyesi, maalesef geride hiçbir iz bırakmadan yok oldu.Kaynaklar؛ Nuzhetu’l-kulûb, neşr.

Şenb-i Gâzân’ın Akıbeti

Gâzân Han, vefatından kısa bir süre önce
yayınladığı bir fermanla; kendisinin yaptığı hayır ve sadaka ile ebvâbü’l-birr’deki vakıfların değiştirilmeden korunmasını vasiyet etti.
Bununla birlikte, halefi Olcaytû Han devrinde payitahtın, yeni inşa edilen
Sultâniyye şehrine taşınması, Tebriz’in olduğu gibi Şenb-i Gâzân külliyesinin de idarî ehemmiyetini önemli ölçüde azalttı. Daha inşasının üzerinden yarım asır geçmeden İlhanlı Devleti’nin yıkılması, Şenb-i Gâzân’ın sonunu getirecekti. İlhanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra başlayan karışıklık dönemi ve bilhassa Çobanlılar, Celâyirliler ve Muzafferîler arasındaki mücadeleler, Tebriz şehrini olduğu gibi Şenb-i Gâzân külliyesini de olumsuz etkiledi. Özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda Osmanlı Devleti ile Safevîler arasında cereyan eden savaşlar ve Tebriz’de sık sık vuku bulan depremler neticesinde Şenb-i Gâzân yavaş yavaş tahrip oldu.
Yıkılan külliyeye ait taş ve tuğlalar, 19. yüzyılda bölge halkı tarafından ev inşa
XVI. Yüzyılda Tebriz Şehri (Sol Alt Köşede Şenb-i Gâzân) (Nasûh es- Silâhî (Matrakçı), Beyân-ı menâzil-i sefer-i Trâkeyn-i Sultân Süleymân Hân, neşr. Hüseyin G. Yurdaydın, Ankara 1976, s. 28a).
etmek için kullanıldı. 14• yüzyıl başlarında son derece ihtişamlı bir ilmî, dînî ve kültürel merkez olan Şenb-i Gâzân külliyesi, maalesef geride hiçbir iz bırakmadan yok oldu.

Şenb-i Gâzân (Gâzâniyye)”, İ.Ü.E.F. Tarih Dergisi, 37, (2002), s. 269-275;

____ , Moğol Iranında Gelenek ve Değişim: GOzOn Han ve Reformları,

İstanbul 2009; Donald N. Wilber, Mi‘mârî-yi İslâmî-yi İran der-dovre-yi İlhânân, Farsça tere. ‘Abdullâh Feryâr, Tahran 1346/1967; Hândemîr, Habîbu s-siyer, III, neşr. M. Debîr Siyâkî, Tahrân 1362/1983; Zeynu’d- dîn b. Hamdullâh Mustevfî-yi Kazvînî, Zeyl-i Târîh-i guzîde, neşr. İrec Afşâr, Tahran 1372/1993; Karl Jahn, “Täbris, ein mittelalterliches Kulturzentrum zwischen Ost und West”, Sonderabdruck aus dem Anzeiger der phil.-hist. Klasse der Österreichischen Akademie der Wissenschaften, Jahrgang 1968, So.l 1, Graz-Wien-Köln 1968.

  1. Le Strange, London – Leiden 1915; Reşîdu’d-dîn Fazlullah, Târîh-i Mubârek-i Gâzânî, neşr. Karl Jahn, London 1940; Vassâf, Târîh-i Vassâf, yay. Muhammed Isfahanı, Tahran 1338/1959; Hac Huseyn Nahcevânî, “Târîhçe-yi Şenb-i Gâzân”, Çehl makâle, yay. Yûsuf Hâdim Hâşimî- neseb, Tebrîz 1343/1964; Aydın Sayılı, “Gâzân Han Türbesi Hakkında Bir Manzume”, İran Şehinşahlığının 2500. Kuruluş Yıldönümüne Armağan, İstanbul 1971, s. 385-395; Menûçehr Murtazavî, “Tebrîz der-rûzgâr-i Hâce Reşîdu’d-dîn”, Mecmû‘a-yi hitâbehâ-yi tahkîkî derbâre-yi Reşîdu d- dîn Fazlullâh-i Hemedânî, Tahran 1350/1971, s. 276-282; Osman G. Ozgüdenli, “XIV. Yüzyılda Tebrîz de Bir Hayır ve Kültür Kurumu:

 

 

 

 

 

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*