Müzdelifede hâcıların iki namâzı

yerde, tekrâr birleşirler. İki güneş arasındaki bu mesâfe farklarını, vasatı güneşin kaç dakikada gideceği, Kepler kanununa göre hesâb edilir. İki güneş arasındaki bu zeman farklarına (Ta’dîl-i zeman) denilmişdir. Vasatî güneş ileride ise, Ta’dîl-i zeman artı, geride ise, eksidir; + 16 dakîka ile —14 dakîka arasında değişmekdedir. İki güneşin birleşdikleri zemanlarda, ya’nî senede dört defa sıfır olur. Herhangi bir günde vasatî sâat birimine göre bilinen vakte, o güne mahsûs olan Ta’dîl-i zeman, + ise eklenerek, — ise çıkarılarak, o andaki hakîkî zemana göre olan vakt elde edilir. Ta’dîl-i zemanın günlük değişmeleri bir sâniye ile 30 sâniye arasında olup, bu konunun sonunda gösterilmişdir. Güneş üfka yaklaşdıkca, hava tabakalarının ziyâyı kırma derecesi artdığı için, mer’î üfkun 34 dakîka altında olduğu zeman, doğdu görünür. Akşamları üfkda gayb olması da, batmasından bu kadar sonra olur. Bir mahallin şâkûlüne, ya’nî Erdin yarı çapına amûd [dik] oian doğruya veyâ düzlemlere (Üfuk) denir. Beş üfuk vardır. (Üfk-ı hakîkî), Erd küresinin merkezinden geçen sonsuz düzlemdir. (Üfk-ı hissî), bir mahallin en alçak yerinden geçen sonsuz bir düzlemdir. Erd küresinin merkezinden ve sathından güneşin merkezine giden iki doğrunun güneşin merkezinde hâsıl etdikleri zâviyeye [açıya] güneşin (ihtilâf-ı manzar)ı denir. Senelik vasatîsi 8,8 sâniyedir. Güneşin hakîkî ve hissî üfuklara göre irtifâ’- larının farkıdır. (Üfk-ı rıyâdî), bir Râsıdın [Semâya bakan kimsenin] bulunduğu, herhangi bir yükseklikdeki mahalden geçen müstevî [düzlemidir. (Üfk-ı mer’î veyâ zâhirî), ya’nî görünen üfuk, herhangi bir yükseklikdeki rasîdm gözünden çıkıp Erd küresinin deniz, ova gibi düzlüklerine temâs eden şu’â’m devrânından hâsıl olan mahrûtun [koninin] Erd küresi ile temâs noktalarının meydâna getirdikleri bir dâiredir. Bu üfuk yer ile semanın birleşdikleri bir hat gibi görünür. Güneş ve yıldız, bu mahrûtun içine girince, râsıdm bulunduğu yerin zâhiri üfkundan gurûb etdiği görünür. Bu şu’â’ doğrultusunun, üfk-ı rıyâdî ile yapdığı açıya, o yükseklik için, (înhitât-ı üfuk zaviyesi) denir. Râsıd en aşağı mahalde iken, riyâdî ve zâhirî üfkları, hissî üfku ile birleşirler. Râsıd yükseldikçe, zâhirî üfku, hakîkî ufkuna doğru alçalır ve büyür. (înhitât-ı üfuk zâviyesi), üfk-ı zâhirînin üfk-ı hissîden alçalma mikdârını gösterir. Bir mahallin en yüksek yerinde bulunan râsıdın üfk-ı zâhirîsine (Üfk-ı şer’î)si denir. Üzerindeki gölge ve ziyâlı kısmları, isfirâr zemânında, çıplak gözle tefrîk edilemiyecek uzaklıkdaki tepe, o mahallin tepesi değildir. Aşağıdaki resmde görüldüğü gibi, üfk-ı şer’î ile üfk-ı hakîkî fezâda O noktasında kesişirler. Aralarındaki irtifâ’ farkı, en yüksek tepede bulunan bir râsıdın inhitât-ı üfuk zâviyesi kadardır. — 375 — 3 2 s BfcSS = Erd küresi E : Erd küresinin merkezi K : Üfk-ı şer’înin Erd küresine temâs eldiği nokta D = C = Ç: İM *#-! üfuk zâviyesi 2 : Üfjfc* >Mısî düzlemi 4 : Üfk-ı mer’î düresi BE : M Mahallinin şâkûlünü gösteren Bisf kutur istikameti M . Mahallin en yüksek yeri M_____ F C ______ S F “ / / V \ $ B : Mahallin en alçak yeri 0 : Üfk-ı hakîkî ile üfk-ı şer’î doğrusunun kesişdiği nokta 1 : Üfk-ı hakîkî dtziemı 3 : Üfk-ı rıyâdî düzlemi 5 : Üfk-ı şer’î dokusu (K noktasındaki şâkûîe acnuddur) AZ : Güneşin zevâlden gurûba doğru hareketi istikametidir. [Râsıd B de iken, rıyâdî, mer’î ve şer’î Ufuklar, hissî üfuk ile birleşirler. Güneşin bu tek zâhirî üfukdan gurûb etdiğini görür. Büyik denizlerde, çöllerde böyle olur. Diğer yerlerde, Râsıd yüksekde olup, hissî üfuku yok olur. Zâhirî üfuku, rıyâdî üfukundan ve şer’î üfuku, hakîkî üfukundan inhitât-ı üfuk zâviyesi mikdârı aşağıda olurlar. Sâatin ayârının doğruluğunu tetkîk için, ruhu’ tahtası ile, güneşin üst kenarının, hissî ufka göre, irtifa41 ölçülmekdedir. Bu irtifâ’dan havanın inkisârı ve güneşin nısf kutr-ı zâhirîsi çıkarılıp, ihtilâf-ı manzar ilâve edilirse, güneşin merkezinin, hakîkî üfka göre irtifâ’ı elde edilir. Tenbîfı: 1 — Temkin zemânının hesâbı ve kullanılması, Erdin her iki yarım küresinde aynıdır. 2 — İbni Âbidîn oruçlunun yapması müstehab olan şeyleri bildirirken ve Tahtâvî (Merâkıl-felâh) hâşiyesinde nemâz vaktlerini bildirirken diyorlar ki, (Düz erâzîdeki kimse, güneşin gurûb etdiğini görmedikçe, iftâr yapmaz. Alçakda bulunanlar, gurûbu dahâ önce görünce, yüksekdekinden önce iftâr yaparlar). Güneşi görmiyenler için gurûb, şark tarafındaki en yüksek yerde, ziyânın kalmadığını görmek demek olduğu, ikisinde de ve (Mecma’ııl* enhür)de ve şâfi’î (El-envâr li-a’mâlil ebrâr) kitâbmda bildirilmek- — 376 — dedir. Bunun için temkinler, mahallin en yüksek yerine göre hesâb edilmekdedir.] İnhitât-ı üfuk zâviyesinin açı sâniyesi cinsinden kıymeti, râsıdın bulunduğu yerin üfk-ı hissîden metre olarak irtifâ’mm karekökünün 106,92 ile çarpımına müsâvîdir. İstanbula yakın en yüksek yer olan Çamlıca tepesinin yüksekliği 262 metre olduğundan, en büyük inhitât-ı üfuk zâviyesi 29 dakikadır. Reîs-ül-müneccimîn Tâhir efendi, her günün temkinini hesâb ederek, 1283 [m. 1866]de Kahire rasadhâne müdîri olunca, hâzırladığı cedvelde ve fâdıl İsmâ’îl Gelenbevi (Merâsıd) kitâbmda ve Erzurumlu İsmâ’îl Fehîm bin Ibrâhîm Hakkı, 1193 de yazdığı türkçe (Mi’yâr-ül-evkat) kitâbmda ve müneccim-başı seyyid Muhammed Ârif beğ, hicrî şemsî 1286 ve kamerî 1326 senesi takviminin sonunda diyorlar ki, (Istanbulun en büyük inhitât-ı üfk zâviyesi 29 dakîka ve üfk-ı hakîkînin altında, ya’nî sıfırın altında olan bu kadar irtifâ’a âid ziyânıri inkisârı 44,5 dakîka ve güneşin (Nısf-kutr-u zâhirî)si, asgarî 15 dakîka 45 sâniye olduğundan, bu üç irtifâ’m toplamından (lhtilâf-ı manzar) mikdârı olan 8,8 sâniye çıkarılınca, kalan bir derece 29,5 dakîka güneşin (irtifa5 zâviyesi) olur. Güneşin merkezinin hakîkî üfukdan gurûbundan sonra, arka kenarının bu zâviyeyi geçerek, ziyânın en yüksek tepeden gayb olması için geçen zemana (tam Temkin) denir. [Meselâ, CASIO hesâb makinası ile,] Herhangi bir günde îstanbulda güneşin fennî ve şer’î gurûb vaktlerindeki irtifâ’ları olan sıfır derece ve eksi bir derece 29,5 dakîka irtifâ’lar için gurûb vaktleri hesâb edilir. İkisi arasındaki fark (tam Temkin) olur. Meselâ 21 Mart ve 23 Eylülde irtifâ’ zâviyesi 89,5 dakîka, temkin 7 dakîka 54 sanîyedir. Nemâz vaktleri formülünde meyl-i şems ve ard-ı belde bulunduğundan temkin zemanı, ard derecesi ve gün ile değişmekdedir. Bir şehrin temkin mikdârı, her gün ve her sâat aynı değil ise de, her şehr için, vasatî bir tam Temkin bulunarak, zuhr, asr, işâ, gurûb ve tulü’ vaktleri için kullanılmakdadır. İmsâk vaktlerinde ziyânın inkisârı olmadığı için, bu vaktin husûsî Temkinleri, tam Temkinin yüzde altmışıdır. İşrâk ve isfirâr vaktlerinin husûsî temkinleri ise, inhitât ile inkisâr toplamından nısf kutr-ı zâhirî noksan bir irtifâ’ zâviyesinin zemanı olup, tam Temkinin yüzde seksenidir. Hesâb ile bulunan tam Temkin mikdârma iki dakîka ihtiyât ilâve ederek, İstanbul için tam Temkin vasatî on dakîka kabûl edilmişdir. Arz derecesi 44 dereceden az olan bir yerde Temkin mikdârınm bir sene içindeki değişmeleri bir dakîka kadardır. Temkin mikdârınm hepsini bir ihtiyât zemânı zan ederek, imsâk vaktini 3-4 dakîka gecikdirenin orucu ve gurûbu 3-4 dakîka öne — 377 — alfam orucu ve akşam nemâzı fâsid olur. Fâsid olacağı (Dürr-i yefetiöda da yazılıdır. Bir mahalde, şemsin meyli ve temkiıı mikdân ve ta’dfl-i ranan her an dedikleri için ve fennî gurûbî zeman birimleri, hakîkî güneş zemanlarınm birimlerinden farklı olduğu için, hesâb ohınan nemâz vaktleri, tam doğru olmaz. Vaktin girdiğinden emîn olmak için, hesâb ile bulunan temkin mikdârma 2 dakîka ihtiyât zemanı ilâve edilmişdir. Böylece, Temkin ilâve edilen öğle ve sonraki nemâz vaktleri, iki dakîka geri alınmışdır. Temkin çıkarılan imsâk, tulâ’ ve işrak vaktleri ise, iki dakîka ileri alınmış oluyor. Böylece, vaktlerin hepsi ihtiyâtlı oluyor. Üç nev’i gurûb vardır: Heyet ilmine göre, şemsin hakîkî irtifâ’ınm sıfır olduğu, ya’nî merkezinin üfk-ı hakîkî hizâsma geldiği vakte (Fennî gurûb) denir. Güneşin, üst kenarının, mahallin üfk-ı zâhirîsinden gayb olduğunun görüldüğü vakte (Zâhirf gurûb) denir. Şer’î irtifâ’m sıfır olduğu, ya’nî üst kenarının üfk-ı şer*îden gayb olduğu hesâb olunan vakte (Şer’î gurûb) denir. Bir şehrde bir aded şer’î üfuk vardır. Hâlbuki, her yükseklik için, muhtelif zâhirî üfuklar vardır. Denizde ve düz ovada, güneşin üfk-ı zâhirîden gurûb etdiği görülür. Üfk-ı şer’îden gurûbu, en yüksek tepeden bakınca görülebilir ise de, bu gurûb vakti ve fennî gurûb vakti dâima hesâb ile bulunur. Hesâb ile bulunan fennî gurûb vaktinde, güneş zâhirî üfkdan gurûb etmemiş olarak görülür. Bu hâl, akşam nemâzımn ve iftar vaktinin, fennî gurûb vaktinde değil, dahâ sonra olduklarını göstermekdedir. Evvelâ fennî, bundan birkaç dakîka sonra zâhirî, tam temkin zemânı sonra da, şer’î gurûb olur. Tahtâvî, (Merâkıl-felâh) hâşiyesinde diyor ki, (Şemsin gurûb etmesi, üfk-ı zâhirîden gayb olduğunu görmek demekdir. Üfk-ı hakîkîden gayb olması değildir). Denizlerde ve düz yerlerde, hava açık iken, güneşe bakıp, zâhirî tulü’ ve gurûb görülür. Tepeler, binâlar sebebi ile zâhirî üfuk görülemiyen yerlerde ve diğer nemâzlar için, şer’î vaktler hesâb ile bulunur. Çünki, zâhirî üfuk görülemediği zeman, gurûb vaktinin, şarkdaki tepelerin kararması ile anlaşılacağı hadîs-i şerîfde bildirilmişdir. Bu hadîs-i şerîf, şer’î tulü’ ve gurûb vaktlerinin, güneşin hakîkî ve zâhirî irtifâ’larınm sıfır oldukları vaktler olmayıp, şer’î irtifâ’ınm sıfır olduğu vakt olduğunu, ya’nî temkini hesaba katmak lâzım olduğunu göstermekdedir. Bütün nemâz vaktlerini hesâb ederken de, temkinlerini hesâba katmak lâzımdır. Çünki hesâb ile bulunan fennî vaktler, güneş merkezinin, hakîkî üfkdan olan irtifâ’da bulunduğu vaktdir. Şer’î vaktler ise, güneşin kenarının şer’î üfkdan başlıyan irtifâ’da bulunduğu vaktdir. Nemâz vakti, zâhirî üfka olan irtifâ’ ile hesâb edilemez. Çünki, bir şehrde muhtelif zâhirî üfklar ve bunlara göre, muhtelif irtifâ’lar ve bir nemâzın muhtelif vaktleri olur. Bunun — 378 — gibi bir şehre mahsûs temkîn zemânı da değişdirilemez. Temkin zemânı azaltılırsa, öğle ve dahâ sonraki nemâzlar, vaktlerinden evvel kılınmış olacağından, sahîh olmazlar. Bütün Âlimler, Velîler, Şeyh-ül-islâmlar, Müftîler, bütün müslimânlar, asrlar boyunca temkinleri değişdirmeyip, nemâzlarını hep şer’î vaktlerinde kılmışlardır. Bir mahallin en aşağı yerinde bulunan râsıdın, hissî, rıyâdî ve zâhirî üfkları birbirlerinin aynı olur ve inhitât-ı üfuk zâviyesi sıfır olur ise de, havanın inkisârı ve nısf kutr-ı zâhirî sebebi ile irtifâ’ zâviyesi ve temkin müddeti mevcud olur. Bir nemâzm vakti, güneşin merkezinin, bu nemâza mahsûs olan hakîkî irtifâ’ına göre hesâb edilir.. Güneşin merkezinin, meyli bilinen bir gündeki ve arz derecesi bilinen bir mahaldeki mahreki üzerinde, nemâzın hakîkî irtifâ’ına ulaşdığı vaktin, zevâlden veyâ gece yarısından farkını bildiren hakîkî güneş zemânı hesâb edilir. Bu zemâna (Fadî-ı dâir) denir. Bir nemâza mahsûs olan hakîkî irtifâ’ı öğrenmek için fıkh kitâblarında yazılı olan nemâz vakti başladığı anda, Ruhu* dâiresi tahtası ile, güneşin zâhiri irtifâ’ı ölçülür. Semâ küresindeki KŞG müsellesinin GK kenarı, GD meyi kavsinin temâmı, KŞ kenarı, KF irtifâ’ı kutbunun ya’nî arz-ı beldenin temâmı ve ŞG kenarı, GN hakîkî irtifâ’mın temâmıdır. Müsellesin kutb noktasındaki K zâviyesinin ve bu zâviye karşısındaki GH kavsinin derecesi, Fadl-ı dâirdir. Bu fadl-ı dâir kavsinin derecesi hesâb edilip, hakîkî zemana çevrilir. Bulunan zemân mikdârı, zevâl vakti ile veyâ gece yarısı ile muâmele edilerek, hakîkî irtifâ’ için, hakîkî veyâ gurûbî güneş zemânma göre, fennî nemâz vaktleri elde edilir. Bu vaktlerden, güneşin kenarının, üfk-ı şer’îden aynı irtifâ’da bulunması için geçen zeman hesâb edilir. Güneşin şer’î üfkdan geçmesi, hakîkî üfkdan geçmesinden evvel olan, zevâlden evvelki vaktler için, hesâb ile bulunan fennî vaktden Temkin çıkarıp, bu nemâzm, hakîkî veyâ gurûbî güneş zemânma göre şer’î vakti elde edilir. İmsâk, tulü’ ve işrak vaktleri böyledir. Şer’î üfkdan geçmesi dahâ sonra olan, zevâlden sonraki vaktler için, Temkin ilâve edilir. Zuhr, asr, isfirâr, gurûb ve işâ vaktleri böyledir. Bu şer’î vaktler de, vasatî veyâ ezânî zemanlara çevrilerek takvînr lere yazılır. Fadl-ı dâirden, gurûbî zemâna göre, nemâz vaktini bulurken, hakîkî güneş zemânı ile gurûbî zeman birimlerinin uzunlukları, birbirlerine müsâvî kabûl edilmekdedir. Görülüyor ki, temkin denilen zemanlar, nemâz vâktlerini ta’yîn ederken, astronomik sebeblerle hesâb ve her memleket için ayrı ayrı tesbît edilmiş mikdârlar olup, astronomi kitâblarında cedveller hâlinde yazılmışlardır. Astronomi mütehassıslarının hesâb etdikleri bu temkin zemanlarmı, dînî sebeblerle, nemâz vaktle- — 379 — riııe sonradan ilâve edilmiş sanarak, bunların mikdârlarını ve dolay ısı ile nemâz vâktlerini değişdirmek câiz değildir. lir zevâl vaktinde, zemanları ölçen makinemiz, meselâ kol sâat imiz, 12 de iken başlıyarak, ertesi gün 12 ye kadar geçen tam 24 sâatlık zemana bir (yısatf zevâl! gön) denir. Vasatî günlerin uzunlukları hep aynıdır. Yine, zevâl vaktinde kol sâatimiz 12 iken başlıyarak, ertesi gün zevâl vaktine kadar geçen zemana bir (Hakîkî zevliî gttn) denir. Hakîkî gün uzunluğu, güneşin merkezinin müteâkib iki zevâl vakti arasındaki zeman olup, senede dört defa, vasatî günün uzunluğuna müsâvî olur. Diğer günlerde, ikisinin uzunlukları arasında, ta’dîl-i zemanın günlük tehavvülü kadar fark hâsıl olur. (Fennî gurûbî) günün uzunluğu güneş merkezinin üfk-ı hakîkîden müteâkib iki gurûbu arasındaki zemandır. Bunun uzunluğu ile vasatî gün uzunluğu arasındaki fark, ta’dü-i zemanm günlük değişmesi mikdârı ile gündüz uzunluğunun gurûb zemânındaki günlük değişmesi mikdârınm toplamına müsâvidir. (Ezİ hî gün), hakîkî güneşin üst [arka] kenarının bir yerin üfk-ı şerlisinden müteâkib iki gurûbu arasındaki zemandır. Ezânî günün uzunluğu, fennî gurûbî gün uzunluğunun aynı ise de, bundan tam Temkin mikdârı sonra başlamakdadır. Her ikisi de, hakîkî gün uzunluğundan bir iki dakîka farklıdır. Bu farklardan dolayı hakîkî zevâlî ve fennî gurûbî sâatlar arasında birkaç sâniye fark raevcûd ise de, bu farklar Temkinlerde yapılan ihtiyâtlar ile izâle edilmekdedir. Sâat makinalan, ezânî veyâ vasatî zemânı gösterir. Hakîkî ve fennî gurûbî zemanları göstermez. Herhangi bir günde, şer’î gurûb vaktinde, sâat makinemizin ayârını 12 yapalım. Ertesi gün, güneşin arka kenarının üfk-ı şer’îden tekrâr gurûb etmesi, 12 den bir veyâ iki dakîka farklı olur. Gurûbî sâat makineleri, her yerde ezânî günleri göstermekdedir. Sâatleri, vasatî ise de, ezânî sâat birimlerinin takriben aynıdır. Bu sâat makinesinin ayarı, her akşam, gurûb vaktinde 12 yapılır. Gündüzler kısalırken ileri, uzarken geri alınır. Gün uzunluğunun değişmesi bir dakikadan az olduğu günlerde sâatin ayarı değişdirilmez. Böylece, sâat makinemiz, İstanbulda altı ayda 186 dakîka ileri, altı ayda da 186 dakîka geri alınmakdadır. Bu sâat makineleri, zeman mikdârlarını, ezânî -günün başladığı vakte göre ölçmekdedir. Nemâz vaktleri ise, fennî gurûbî günün başladığı vakte göre hesâb ediliyor. Ezânî gün, fennî günden (tam Temkin) mikdân sonra başladığı için, hesâb ile bulunan fennî gurûbî vaktlerden tam Temkin mikdârı çıkarılarak, nemâz vaktleri, ezânî vakte çevrilir. Erd tyer] küresi, kendi ekseni etrâfmda batıdan doğuya döndüğü için doğudaki yerler, batıdaki yerlerden dahâ önce güneşi — 380 — görüyor. Doğuda nemâz vaktleri dahâ önce geliyor. Erdin iki kutbundan geçen, üçyüzaltmış tül [meridyen] yarım dâiresi düşünülmüş ve Londra şehrinden geçen çenber, başlangıç olarak kabûl edilmişdir. Her çenber arasında bir derecelik açı vardır. Yer küresi dönerken, bir şehr, bir sâatde, onbeş derece doğuya gidiyor. Aralarında bir tûl [boylam] derecesi uzaklık olan iki şehrden, doğuda olanda, nemâz vaktleri dört dakîka önce oluyor. Aynı meridyen çenberi üzerinde bulunan, ya’nî tûl dereceleri aynı olan iki yerde, zevâl [gündüz ortası] vaktleri eşiddir. Zuhr [öğle nemâzı] vaktleri birbirlerine yakındır. Diğer nemâz vaktleri, arz derecelerine göre birbirlerinden başkadır. Zeman mikdârım ölçmek için kullanılan zeman birimi (Gün) ve bunun 24 de biri olan (Sâat)dır. Bu birimlerle zeman mikdârım ölçmek için (Sâat makineleri) kullanılır. Herhangi birşeyin mikdârı, belli bir yerden, meselâ sıfırdan başlayarak ölçülür. Sıfırdan dahâ uzak olana daha çokdur denir. Meselâ, bir yolculukda geçen zemanın mikdârı da, yolculuğun bitdiği zeman ile, başladığı zeman arasındaki fark kadar zemandır. Zeman mikdârım ölçmekde kullanılan ölçme makinelerinin zeman birimleri, sıcaklık ölçmekde kullanılan termometrelerde olduğu gibi, sıfırdan başlamakdadır. Makineyi sıfırdan başlatmak, ayarını 12 ye getirmekle olur. Belli bir hâdisenin [işin] başladığı âna* bu hâdisenin vakti denir. • Doğuda bulunan şehrlerdeki mahallî zeman makinelerinin ayârları, batıda bulunan şehrlerdeki mahallî zeman makinelerinin ayârlarmdan ileri olur. Yalnız, aynı tûl dâiresi üzerinde bulunan yerlerin zevâlî mahallî zeman makinelerinin ayârları birbirlerinin aynıdır. Aynı zemanda 12 yi gösterirler. Her yerde zevâl vaktinde, o yerin hakîkî zevâlî zeman makinesinin ayârı her gün 12 dir. Vasatî mahallî zeman makineleri, bundan ta’dîl-i zeman kadar farklıdır. Öğle nemâzmın vakti, her yerde, zevâl vaktinden tam temkin kadar sonra başlar. Bütün nemâz vaktleri, yalnız aynı arz derecesinde bulunan yerlerin mahallî zeman makinelerinde birbirlerinin aynı olur. Mahallî zeman makinelerinin ayârları, birbirlerinden, tûl derecelerine göre, farklı oldukları için, mahallî zeman makinelerinde nemâz vaktleri, tûl derecelerinin değişmesi ile değişmez. Gurûbî zeman makineleri, eskiden de, şimdi de, hep mahallîdir. Bunun için, arz dereceleri aynı olan yerlerde, bir nemâzın vaktleri, ezânı zeman makinelerinde hep aynı olur. Ya’nî, fennî gurûbî ve ezânî^ zemanlara göre hesâb edilen bir nemâz vakti hepsinde aynı olur. Her mahallin en yüksek yerleri aynı irtifâ’da olmıyacağı için, temkin zemanları birbirlerinden bir iki dakîka fark ederek, şer’î nemâz vaktleri de bir iki dakîka farklı olur ise de, temkin zeman- — 381 — i ianndaki ihtıyât mıkdirları, bu farkları izâle etmekdedir. Şimdi bir memleketin her şehrinde ayarları aym olan vasatî zevâlî zeman makineleri kullanılıyor. Böyle (müşterek) [ortak] vasatî zeman makineleri kullanılan bir memleketin aynı arz derecesinde bulunan şehrlerînde de aynı bir nemâzın müşterek sâate göre vaktleri birbirlerinden başkadır. Aynı arz derecesinde bulunan iki şehrin meridyen dereceleri arasındaki farkın dört katı, bu iki şehrde, aynı bir nemâzın, müşterek sâate göre olan vaktlerinin dakîka farkını gösterir. Londra şehrinin yedibuçuk derece şarkından ve garbından geçen iki tûl dâiresi arasında bulunan her yerde Londranm vasatî s&feti müşterek olarak kullamlmakdadır. Buna (Batı Avrupa zeîtttiüı) denir. Şarkda yedibuçuk derecedeki tûl dâiresi ile yirmi iki buçuk dereceden geçen tûl dâiresi arasında kullanılan müşterek vasatî sâat» Londra sâatinderi bir sâat ileridir. Buna (Orta Avrupa zasMiii) denir. Yirmi iki buçuk dereceden geçen tûl dâiresi ile otuzyedi buçuk dereceden geçen tûl dâiresi arasındaki yerlerin hepsinde (Doğu Avrupa zemanı) kullanılır. Bu sâat, Londra sâatinden iki sâat ileridir. Dahâ şarkda olan (Yakın şark), (Orta şark) ve (Uzak şark) zemanlap da, Londra zemanından üç, dört ve beş sâat ileridirler. Erd küresi üzerinde, birbirlerinden birer sâat farklı, 24 müşterek sâat mıntıkası vardır. Bir memleketde bulunan onbeşin katları kadar derecelerden geçen (Sâat başı tâi dâirelerinden biri üzerindeki yerlerin vasatî mahallî zeman makinelerinin müşterek olan ayarları, o memleketin (Müşterek sâat)i olarak kabûl edimişdir. Türkiyenin müşterek sâati, İzmit, Kütahya, Bilecik ve Elmalı şehrlerinden geçen 30 dereceli sâat başı tûl dâiresinin mahallî vasatî saatinin ayarında olup, doğu Avrupa sâatıdır. Ba’zı devletler, siyâsî veyâ iktisâdî sebeblerle, müşterek sâatlerin bu coğrâfî taksîmine uymamakdadır. Fransa, İspanya, Orta Avrupanm müşterek sâatini kullanmakdadır. Müşterek sâatlarınm ayarları birbirlerinden farklı olan memleketlerin zeman makinelerinde, herhangi bir vaktde, yalnız sâatları gösteren rakamlar, birbirlerinden farklıdır. Şarkdaki memleketin müşterek sâatinin rakamı, garbdaki memleketin müşterek sâatinin rakamından dahâ büyükdür. Bütün dünyâdaki müşterek zeman makinelerinde, dakîkaları gösteren rakamlar, hiç değişmez. Meselâ, Istanbulda müşterek sâat 11 i 28 dakîka geçdiği vaktde, Fasdaki müşterek sâat 9 u 28 dakîka geçmekde ve Lahordaki müşterek sâat 14 ü 28 dakîka geçmekdedir. Bir nemâzın, Türkiyenin herhangi bir şehrindeki vasatî mahallî sâate göre olan vakti ile, müşterek sâate göre olan vakti ara- — 382 — sındaki fark, bu şehrin tülü ile 30 derece arasındaki farkın dört misli dakikadır. Şehrin tûl derecesi 30 dan fazla ise, bu fark, mahallî sâatden çıkarılarak, 30 dereceden az ise, mahallî sâate eklenilerek, bu nemâzın müşterek sâate göre vakti hâsıl olur. Meselâ, Mayısın birinci günü, bir nemâz vakti, Kars şehrinin mahallî vasatî sâatine göre 7 sa. 00 dakîka olsun. Karsın arz derecesi 41, tûl derecesi 43 dür. Bu tûl derecesi, 30 dan fazla olduğundan, Karsın mahallî sâati, müşterek sâatden ileridir. Bu nemâzın müşterek sâate göre Karsdaki vakti, 7 den 13 x 4 = 52 dakîka evvel olur ki, 6 yı sekiz dakîka geçedir. Fennî gurûbî zemana göre zevâl vakti ile, o yerdeki hakîkî güneş zemanına göre fennî gurûb vaktinin toplamı, 12 sâatdir. Çünki, bu ikisinin toplamı, sabah fennî sâat 12 den fennî gurûb vaktine kadar olan zeman olup, takrîben 12 hakîkî şemsî sâatdir. Hakîkî zevâlî ve fennî gurûbî zeman birimlerinin uzunlukları birbirlerinin takrîben aynıdır. (1) (Gurûbî zemana göre zevâl vakti + hakîkî zemana göre fenni gurûb vakti = 12 dir. Hakîkî gündüz uzunluğunun yarısı ile fennî gece uzunluğunun yarısının toplamı da, takrîben 12 fennî sâatdir. Çünki, zevâlden gece yarısına kadar olan hakîkî güneş zemânıdır. Ya’nî: (2) Fennî gece uzunluğunun yarısı + Hakîkî zemana göre fennî gurûb vakti = 12 dir. (1) ve (2) müsâvâtları karşılaşdırılınca: (3) Fennî gurûbî zemana göre zevâl vakti = Fennî gece uzunluğunun yansı olur. Buradan da, fennî gurûbî zemana göre zevâl vaktinin, hakîkî güneş zemanına göre fennî tulü’ vakti olduğu anlaşılmakdadır. Bu hesâblarm hepsi mahallî hakîkî güneş zemanına göre yapılır. Hakîkî güneş zemanları, hesâbdan sonra mahallî vasatî güneş zemanına ve bu da müşterek zemana çevrilir. Fennî gurûbî zemâna göre zevâl vaktinin ezânî zemana göre zuhr vakti olduğunu aşağıda göreceğiz. Bunun için, 1 Mayısda, ezânî zemâna göre zuhr vakti 5 sâat 6 dakîka olduğundan, müşterek zemâna göre şer’î tulü’ vakti 4 sâat 57 dakîka olur. Ezânî sâat ile zevâl ve hakîkî güneş sâati ile gurûb vâktlerini bulmak için, İngiliz riyâziyecisi John Napier’in düstûru kullanılır. Napier’in düstûru: Bir kürevî dik müsellesde [s. 374 deki şeklde, TCL müsellesinde], dik açıdan başka, beş unsurdan birinin cos’ü, bu unsura bitişik olan ikisinin cotg.larınm veyâ bitişik olmayan ikisinin sin.lerinin çarpımlarına müsâvîdir. Ancak iki dik kenarların kendileri değil, temamları hesâba katılır. Buna göre: sin Nısf fadla = tan meyi [Declination] X tan arz [enlem, Latitude] – 3 8 3 — formülünden hesâb makinesi veyâ logaritme cedvelı vâsıtası ile, denilen kavsin derecesi ve bunun dört misli alınıp hakîkî güneş zemanı dakikası olarak, yâhud onbeşe bölünüp, hakîkî sâat olarak kıymeti bulunur. Şehrin Erd küresi üzerindeki yen şimİl yan küresinde ise, arz (enlemi derecesi + olduğu gibi, güneş seifilda şimâl yarı küresinde ise, meyi derecesi + olur. Bir şehrin Erd üzerindeki ve şemsin semâdaki yerleri aynı yarı kürede ise, ya’nî meyi ve arz derecelerinin işârederi aynı olup, o şehrde, o aydaki gündüz uzunluğu 12 sâatden fazla ise, Nısf fadla, hakîkî gün uzunluğunun dörtde biri olan 6 hakîkî güneş sâatine eklenince, o şehrdeki hakîkî zevâlî zemâna göre, fennî gurûb vakti elde edilir. Nısf fadla 6 dan çıkarılınca, gurûbî zemana göre hakîkî sâat ile zevâî vakti bulunur. Güneşin günlük meyi dereceleri 401. d sahîfedgijŞîr. Şehrin ve güneşin yerleri, başka yarım kürede iseler, ya’nî meyi ve arz derecelerinin işaretleri birbirinin aksi olup, gündüz ululuğu 12 sâatdan az ise, Nısf fadla 6 ya eklenince, gurûbî zemâna göre hakîkî sâat ile zevâl vakti, 6 sâatdan çıkarılırsa, hakîkî zevâlî zemâna göre, o yerdeki fennî gurûb vakti olur. 1 Mayısda güneşin meyli + 14 derece 55 dakîka, ta’dîl-i zeman + 3 dakîka ve Istanbulun enlemi +41 derece olduğundan, privileg elektronik hesâb makinesinin 14.5 [«”^tan x 41 tan = arcsın x 4 =E*^*3 düğmelerine basılınca, makinenin levhasında 53 dakîka 33 sâniye okıtnur. Nısf fadla 54 dakîka ve hakîkî zevâlî zemâna göre fennî gurûb vakti, 6 yı 54 dakîka geçe, mahallî vasatî zevâlî zemâna göre 6 yı 51 geçe ve müşterek zemana göre 18 i 55 geçe ve ileri sâate göre 19 u 55 geçedir. Şer’î gurûb vaktleri, bunlara İstanbul için tam Temkin olan 10 dakîka ilâve edilerek 20 yi 5 dakîka geçedir. Nısf fadlamn 6 dan farkı olan 5 sâat 6 dakîka, gurûbî zemana göre hakîkî sâat ile fennî zevâl vakti, ya’nî güneşin merkezinin üfk-ı hakîkîden gâye irtifâ’ma vardığı vakt olduğu gibi, (İlm-i heyet) kitâbmda, bunun ezânî zemana göre, takrîbî olarak Zuhr vakti olduğu da bildirilmekdedir. Çünki, ezânî zemana göre fennî zevâl vakti, fennî gurûbî zemana göre olan zevâl vaktinden tam Temkin evvel, ya’nî 4 sâat 56 dakîkadır. Ezânî zemâna göre zuhr vakti, ezânî zemâna göre fennî zevâl vaktinden tam Temkin sonra, ya’nî 5 sâat 6 dakîka olmakdadır. Zuhr vakti, şer’î zevâl zemânmın bitdiği vaktdir. Şer’î zeval vakti, güneşin arka kenânnın gurûb edeceği üfk-ı şer’îden gâye irtifâ’mda olduğu vaktdir. Ezânî zemâna göre zuhr vaktinin iki misli olan 10 sâat 12 dakîka, takrîben fennî gece müddeti olup, bundan 20 dakîka [tam Temkinin iki misli] çıkarılırsa, 9 sâat 52 dakîka, ezânî zemâna göre şer’î tulü’ vakti olur. 1 Nisanda güneşin meyli 4 derece 20 dakîka, ta’dîl-i zeman — 4 dakîkadır. Viyana şehrinin arz derecesi 48 derece 15 dakîka ol- — 384 — duğundan hesâb makinesinin CE/C 4.20L^_» —] tan x 48.15|q«»»^1 tan = arcsin x 4 = 1— »ı düğmelerine basınca. Nısf fadla ^ b u ­ çuk dakîka olur. Viyanamn mahallî vasatî zevâlî sâati ile akşam nemâzı [şer’î gurûb] vakti 6 sâat 33 buçuk dakîka olur. Viyanamn tûl derecesi 16 derece 25 dakîka olup, sâat başı tûl dâiresinin 1 derece 25 dakîka şarkında olduğundan, Londradan bir sâat ileri olan coğrâfîmüşterek sâatine göre akşam nemâzı vakti 6 yı 27.5 dakîka geçe olur. Parisin arz derecesi 48 derece 50 dakîka olduğundan, Nısf fadlası 20 dakîka, akşam nemâzı vakti 6 sâat 34 dakîkadır. Tülü + 2 derece 20 dakîka şarkda olduğundan, coğrâfî müşterek sâati ile 6 sâat 25 dakîka olur ise de, Fransanın müşterek sâati, coğrâfî sâatden bir sâat ileri olduğundan, 19 sâat 25 dakîka olur. Newyorkun arz derecesi 41 derece olduğundan, Nısf fadlası 15 dakîka, mahallî zevâlî sâatine göre, akşam nemâzı vakti 6 sâat 29 dakikadır. Tülü — 74 derece olup, sâat başı tûl dâiresinin 1 derece şarkında olduğundan, Londradan [75 15] beş sâat geri olan coğrâfî müşterek sâatine göre 6 sâat 25 dakîka olur. Delhinin arz derecesi 28 derece 45 dakîka, Nısf fadlası 9.5 dakîka, mahallî zevâlî sâatine göre akşam nemâzı vakti 6 sâat 23.5 dakîkadır. Tûlu 77 derece olup, sâat başı tûl dâiresinin 2 derece şarkmdadır. Londradan [75 + 15] beş sâat ileri olan coğrâfî müşterek sâatine göre 6 sâat 15 dakîka olur. Trabzon şehrinin arz derecesi, İstanbul gibi, 41 derecedir. Tûl derecesi ise 39 derece 50 dakîkadır. 1 Mayıs günü için Nısf fadlasını bulmak için, ziya ile çalışan CASIO hesâb makinesinin ON 14 □el* ” ] 55 İZ» ” I tan x 41 tan = INV sin x 4 = INV \ °»» I düğmelerine basılınca, makinenin levhasında 54 dakîka görülür. Muhtelif hesâb makinelerinin kullanılmaları birbirlerinin aynı değildir. Vasatî mahallî zemana göre gurûb vakti, İstanbul gibi, 7 yi 01 dakîka geçe ve müşterek zemana göre, bundan 40 dakîka önce, ya’nî 6 yı 21 geçe olur. Mekke-i Mükerremenin arz derecesi 21 derece 26 da- — 385 — İslâm Ahlâkı-F: 25 til derecesi, Trabzon gibi, 39 derece »50 dakikadır. I Mayıs gisü için Nısf fodlası, 24 dakîka olur. 30 derecede» geçen sâat başı tûl dâiresi için olan müşterek sâate göre gurûb vakti 5 sâat 51 dakîka olur. 1 kasım fTeşrîn-i sânı] günü meyl-i şems — 14 derece 15 dakîka ve ta’dîl-i zeman + 16 dakîkadır. N ıs f fadla» İstanbul için 51, Mekke için 23 dakîka olup, müşterek sâate göre gurûb vakti» İstanbul için 5 sâat 7 dakîka, Mekke-i mükerreme için 4 sâat 51 dakîka olur. î Kasım günü, îstanbulda akşam ezânmdan onaltı dakîka evvel, radyoda Mekkenin akşam ezânı dinlenebilir. Yukarda, muhtelif şehrler için, gurûb vaktlerinin hesâblarmda Istanbulun Temkîni kullanıldı. Her şehrin en alçak ve en yüksek yerleri arasındaki yükseklik farkına ve arz derecelerine göre hesâb edilen Temkinlerini kullanmak lâzımdır. Ta’dîl-i zeminin sıfır olduğu günlerden birinde, meselâ Nisan ortasında mahallî hakîkî ve vasatî güneş zemanım ölçen makinelerin ikisi de, her yerde 12 rakamında iken, zevâl vaktini, ya’nî gündüz ortasını gösterir. Mahallî vasatî güneş zemanmı gösteren, ölçü makinesi [meselâ kol sâati], her gün 12 rakamında iken, ta’dîl-i zemanm günlük değişmesi kadar, ileri veyâ geri alınır. Böylece, hakîkî güneş zemamna göre, zeman ölçmeğe başlar ve zevâl vakti, her yerde, her gün 12 de olur. Mahallî vasatî güneş zemamna göre zevâl vakti» diğer günlerde her yerde 12 rakamından ta’dîl-i zemanm değişmesi kadar, ya’nî yarım dakîkadan az değişmekde olup, bir sene içinde 12 rakamından farkı 16 dakîkaya kadar önce veyâ sonra olur. Müşterek zemâna göre ise, Türkiyenin her yerinde, bu yerin tûl derecesi ile 30 derece arasında olan tûl farkının dört misli dakîka, mahallî vaktlerden evvel veyâ sonra olur. Bunun gibi, güneş gurûb ederken ezânî sâat makinesi 12 ye getirilir- Her akşam gurûb vaktinin değişdiği kadar, ileri veyâ geri alınarak, sâat makinesi 12 ye getirilir. Böylece, ezânî günün başlangıcı vakti, her yerin mahallî sâat makinesinde 12 de olur. Zevâl vaktleri de, gurûbî sâat makinesinde, her gün bir iki dakîka değişir. Osmanlılar zemanında büyük câmi’lerde, bu işi bilen ve bu ayarlamayı yapan Muvakkit’ler vardı. Herhangi bir gündeki ta’dîl-i zeman mikdâçını, cedvele bakmadan kolayca bulabiliriz: Arzu edilen gündeki öğle nemâzmın müşterek zemana göre, meselâ Istanbuldaki vakti, doğru olduğuna güvenilen, bir takvîmden bulunur. Bundan 14 dakîka çıkarılınca, mahallî vasatî güneş zemamna göre zevâl vakti olur. Mahallî hakîkî güneş zemamna göre zevâl vakti her yerde 12 de olduğu için, bu iki zevâl vaktleri arasındaki zeman farkı, ta’dîl-i zeman olur. Vasatî sâat ile zevâl vakti, 12 den noksân ise, ta’dîl-i zeman (4-), fazla ise {—) olur. Martın birinci günü, bir yerde zevâlî zemâna göre, öğle nemâzı vaktini bulalım: O gün ta’dîl-i zemân — 13 olduğundan, mahallî vasatî güneş zemânma göre zevâl vakti, her yerde 12 yi 13 dakîka geçe olur. Öğle nemâzı vakti, mahallî vasatî zemana göre, her yerde tam temkin mikdân sonra olur. Meselâ, îstanbulda 12 yi 23 geçe olur. Herhangi bir yerde, müşterek zemâna göre, bu yerin tûl derecesi ile sâatbaşı tûl dâiresinin derecesi arasındaki farkın dört katı kadar, mahallî vasatî 2emana göre olan vaktden önce veyâ sonra olur. Türkiyedeki bir yerin tûl derecesi, 30 dan fazla ise önce, noksan ise sonra olur. Böylece, müşterek zemâna göre öğle nemâzı vakti Ankarada takrîben 12 yi 11 dakîka ve îstanbulda 12 yi 27 dakîka geçedir. Müşterek sâat makinesi, bu zuhr vaktine gelince, ezânî sâat makinesi, nısf fadla ile bulunan zuhr vaktine getirilirse, ezânî sâat makinesinin o günkü ayarı yapılmış olur. îbni Âbidîn ve Şafi’î (El-envâr) ve mâliki (El-mukaddemetül-izziyye) şerhinde diyor ki, (Nemâzm sahîh olması için, vakti girdikden sonra kılınması ve vaktinde kılındığım bilmek şartdır. Vaktin girdiğinde şübheli olarak kılıp, sonra vaktinde kılmış olduğunu anlarsa, bu nemâzı sahîh olmaz. Vaktin bilinmesi, vaktleri bilen âdil bir müslimânm okuduğu ezânı işitmekle olur. Ezânı okuyan âdil değil ise, [veyâ âdil müslimânm hâzırladığı takvim yoksa], kendisi vaktin girdiğini araşdırıp, kuvvetli zan edince kılmalıdır. Fâsıkın veyâ âdil olduğu bilinmeyen kimsenin, kıbleyi göstermesi, temiz, necs, halâl, harâm demesi gibi dinden olan haberleri de, ezân okuması gibi olup, ona değil, kendi araşdırıp anladığına uyması lâzımdır.) Yalnız kılanların, hastaların, yolcuların, işe dalıp nemâzı kaçırmak korkusu olanların, her nemâzı, vaktinin evvelinde kılmaları lâzımdır. Sabâh nemâzını vaktinin sonunda kılmak, hanefî mezhebinde efdaldir. Sabâh nemâzı ve oruç aynı vaktde başlar. Dört mezhebde de, (Fecr-i sâdık) [Tan yeri] ağarınca, ikisinin de vakti girer. Bu ikinci fecrin doğması, şarkda, üfuk üzerinde beyâzlığın başlaması ile veyâ beyâzlığın üfuk boyunca yayılması ile olur. Birincisinde güneşin irtifâ’ı — 19, İkincisinde — 18 derecedir. Hesâblar — 19 derece irtifâ’a göre yapılarak üfuk üzerinde beyâzlığın başlamasının vakti bulunmakda ve takvîmlerde bu vakt gösterilmekdedir. Bu vakte (İmsâk) vakti denir. İhtiyât olarak, ya’nî işi sağlama bağlamak için, imsâk vaktinde oruca, 8 dakîka sonra da nemâza başlamalıdır. Tefsîr sâhibi Elmalılı Hamdi Yazır, (Sebîl-ür-reşâd) mecmuâ’sı, yirmiikinci cildindeki tefrikasında, bu husûsda geniş bilgi vermişdir. Sabâh nemâzmı her mevsimde (İsfâr) etmek, ya’nî ortalık ay- — 387 — dıplâiıııtea. kılmak müstehabdır. Cemâ*at ite Öğle nemâz!®, yazın sıcakda geç, kışgünleri ise, erken kılmak müstehabdır. Akşam nemâzmı her zeman erken kılmak müstehabdır. Yatsıyı, vaktinin üçde biri oluncaya kadar geç kılmak müstehabdır. Vaktinin yansından sonraya bırakmak tahrîmen mekrûhdur. Bu gecîkdirmeler, hep cem’â’at ile kılanlar içindir. Evinde yalnız kılan, her nemâzı vakti girer girmez kılmalıdır. (Kftnâz-üd-dekftdcfck yazılı ve Hâkimin ve Tirmüzînin bildirdikleri hadîs-i şerîfde, (hâieflerta m kıymetlisi, evvel vaktinde kılman nemâzdîr) buyuruldu. (tıiiei-ii iafft)ıttn beşy üzotuzyedinci sahîfesinde yazılı, (Müslim) kitâbmdaki hadîs-i şerîfde, (Bir zemin gelecek, âmirler, imâmlar, nemftzı öldürecekler, vaktinden sonraya bırakacaklarda. Sent nemâzım vaktinde kıl! Senden sonra, cemâat olurlarsa, onlarla da, tekrâr ki! İkinci kıldığın nâfle olur) buyuruldu. İkindiyi ve yatsıyı, îmâm-ı a’zamın kavline göre kılmak ihtiyitlı olur. Uyanamayan, vitri yatsıdan hemen sonra kılmalıdır. Yatsıdan evvel kılarsa, sonra tekrâr kılar. Uyanabilen iSe, gecenin sonunda kılmalıdır. Bir beldede, bir nemâz vakti, o mahallin vasatî zevâl! zemana göre ma’lûm iken, bu nemâzın Ezânî zemana göre vaktim bulmak için» bilmen vakt ile, o günkü taMîl-i zemanın cebrset toplamı, o mahallin hakîkî güneş zemamna göre nemâz vakti oiur. Bunun île, Ezânî zemana göre olan zuhr vakti toplanırsa, bu nemâzın Ezânî zemâna göre vakti elde edilir. Meselâ, Martın birinci günü, güneş tstanbulda müşterek zevâlî zemana göre sâat 18 de batıyor. Ezânî zemana göre kaçda batdığını bulalım: Ta’dîl-i zeman — 13 dakîka olduğundan, Istanbulda mahallî hakîkî güneş zemamna göre şer’î gurûb vakti 5 sâat 43 dakîkadır. Bunun iki misli, gündüzün uzunluğu olup, 11 sâat 26 dakîkadır. Ezânî zemana göre güneşin doğma vakti gecenin uzunluğu kadar, ya’nî 24 sâat — 11 sâat 26 dakîka = oniki sâat 34 dakîka, fennî gurûbî zemana göre zevâl vakti, 383. cü sahîfedeki birinci müsâvât mûcibince, 12 — 5 sâat 43 dakîka = 6 yı 17 geçe olur ki, aynı zemanda, ezânî zemana göre öğle nemâzı vaktidir. Güneşin batması: 6 sâat 17 dakîka + 5 sâat 43 dakîka = 12 olur. Genel olarak: (1) Ezânî zemana göre vakt = Hakîkî güneş zemamna göre vakt 4- Ezânî zemana göre zuhr vakti. (2) Hakîkî güneş zemamna göre vakt = Ezânî zemana göre vakt + Hakikî güneş zemamna göre gurûb vakti dir. İkinci müsâvâtda, zevâlî zemana göre .gurûb vakti vasatî ise, bulunan zevâlî vakt de vasatî olur. İkinci müsâvâtdan: (3) (Ezânî zemâna göre vakt = Hakîkî güneş zemâmna göre vakt — Haktk! güneş zemâmna göre gurûb vakti — 388 — de olur. Buradaki gurûb vakti, zevâlî hakîkî vaktden büyük ise, zevâlî vakte 12 ilâve edi^p, sonra çıkarılır. (2) ve (3) cü müsâvâtiarda, zevâlî vaktler, hep hakîkî ise de, müşterek vakti hakîkîye ve bulunan hakîkîyi tekrâr müşterek vakte çevirirken, aynı sayılar toplandığı, sonra da çıkarıldıkları için, müşterek vakti hakîkîye çevirmeksizin yapılan hesâblar da, aynı neticeyi vermekdedir. Ya’nî: (4) Müşterek zemana göre vakt = Ezânî zemana göre vakt + Müşterek zemana göre Gurûb vakti. (5) Ezânî zemana göre vakt = Müşterek zemana göre vakt — Müşterek zemana göre Gurûb vakti. Yukarıda bulduğumuz Martın birinci günü, gurûb vakti, (5). ci müsâvâtagöre, 18 — 18 = 0, ya’nî ezânî zemana göre 12 de olur. Bunun gibi, Martın birinci günü, ikindi vakti, müşterek zemana göre 15 sâat 34 dakîka ve gurûb vakti 6 sâat olduğundan, ezânî zemâna göre ikindi vakti: 15 sâat 34 dakîka — 6 sâat = 9 sâat 34 dakîka olur. Yine bunlar gibi, o günkü ezânî zeman ölçü birimine göre imsâk vakti 10 sâat 56 dakikada olduğundan, müşterek zemana göre imsâk vakti, (4) müsâvâta göre: 10 sâat 56 dakîka + 6=16 sâat 56 dakîka, ya’nî 4 sâat 56 dakîka olur. 23 Hazîran 1982 Çarşamba günü olan 1 Ramezân 1402 günü hakîkî güneş zemanına göre Îstanbulda güneşin gurûb vaktini bulalım: O gün îstanbulda ezânî zemana göre zuhr, ya’nî öğle nemâzı vakti 4 ü 32 geçe ve Ta’dîl-i zemân — 2 dakîkadır. İstanbulun mahallî hakîkî güneş zemanına göre fennî gurûb vakti, bunun 12 den farkı olan 7 yi 28 geçe olur. Hakîkî güneş zemanına göre şer’î gurûb vakti 7 yi 38 geçe olur. Vasatî güneş zemanına göre 19 u 40 geçe olur. Türkiyenin müşterek zemana göre ise, 19 u 44 dakîka geçe olur. İleri sâat ile 20 yi 44 geçe demekdir. Müneccim başı Mustafa efendi, 1317 [m. 1899] senesindeki ceb takviminde diyor ki, gurûbî ve zevâlî vaktleri birbirlerine çevirmek için, öğleden önce ise, bilinen vakt, öğle nemâzmın vaktinden çıkarılır. Bulunan fark, diğer sâatin öğle nemâzı vaktinden çıkarılır. Öğleden sonra ise, bilinen vaktden, öğle nemâzmm vakti çıkarılır. Bulunan fark diğer sâatin öğle nemâzı vaktine ilâve edilir. Meselâ, 1983 senesi Hazîranın 12. ci günü imsâk vakti, ezânî zemana göre 6 yi 31 geçedir. Zuhr vakti 4 ü 33 geçedir. Fark, 16.33 — 6.31 = 10 saat 2 dakîkadır. Müşterek zemana göre zuhr vakti olan 12.14’den çıkarınca, müşterek zemana göre imsâk vakti 2 yi 12 geçedir. — 389 — Güneşin, belli bir nemâz vaktinin ırtifâ’ma gelme vaktini bulmak için, evvelâ (Fadi-ı ciftir) zemâmıu hesâb etmek lâzımdır Fadl-ı dâir, gündüz güneşin merkezinin bulunduğu nokta ile zevâl vakti arasımda, gece ise, gece yarısı arasında olan zemandır. Fadl-ı dâir zâviyesi, K, kürevî müselles [üçgeni formüllerinden: fsın(M-temâm-ı meyl)xsm(M~ temâm-ı arz-ı belde) sın- * ‘ İ L ^ 2 V sin temâm-ı meyi x sin temâm-ı arz-ı belde. ^ sı düstûru ile hesâb edilir. Buradaki M mikdân; kürevî müsellesin üç kenarının toplamı olup: temâm-ı mevl + temâm-ı arz-ı belde + temâm-ı irtıfâ’-ı şems M ——- =……………………………………………. -…………………..Uiî*. 2 İrtifâ hakîkî üfkun üzerinde ise +, altında ise—dır. Meyi ile irtifâ’ın işâretlerı zıd ise, meylin temâmı ya’nî 90° dan farkı yerine 90° ile toplamı alınır. Fadl-ı dâir formülünde M nin kıymeti yerlerine konup basitleşdirilirse: Z Z — sin — sin —r—— 2 2 …(2) cos 9 . cos 5 Buradaki K zaviyesinin zemanı, nısf-ün-nehârdan itibaren ölçülür. Buradan = arz-ı belde — meyl-i şems = tp — S dır. Z = Zenit (semt-ür-re’s) mesâfesi = 90 — irtifâ’ dır. Bütün değerler işaretten ile kullanılır. 13 Ağustos günü Îstanbulda asr-ı evvel, ya’nî ikindi nemâzının evvel vaktini hesâb edelim. Yere bir metre uzunluğunda bir çubuk dikildiğini kabûl edelim: tan Zı = tan temâm-ı irtifâ’-ı asr = 1 + Fey-i zevâl = Asr-ı evvel zilli Fey-i zevâl = tan temâm-ı gâyetül-irtifâ’ = tan A dır. Arz-ı belde ile meyl-i şemsin işâretleri birbirinin aynı ise, ya’nî ikisi de aynı nısf kürede olunca, temâm-ı arz ile meyi toplanarak, işâretleri birbirlerinin aksi ise, ya’nî başka nısf kürelerde olunca, meyi çıkarılarak, zevâl vaktindeki gâyetül-irtifâ’ bulunur. gâyetül-irtifâ’ = temâm-ı arz-ı belde + meyl-i şems müsâvâtmdan: gâyetül-irtifâ’ = 49 derece + 14 derece 50 dakika = 63 derece 50 dakika -3 9 0 — log Fey-i zevâl = log tan 26 derece 10 dakîka = 1,69138 Fey-i zevâl = 0,4913 metre tanZı = tan temâm-ı irtifâ’ = 1,4913 ve log tan temâm-ı irtifâ’ = 0,17357 temâm-ı irtifâ’-ı şems = Zı = 36 derece 9 dakikadır. Hakîkî irtifâ’ın temâmıdır. M = — ——- – ^ + ^ – = 90 derece 10 dakîka olur. 2 sin = \ j sin 1S° x sin 41° 10’ 2 V sin 75° 10’ x sin 49° log sin— =— [(1,41300 + 1,81839) — (1,98528 + 1,87778)] = 2 2 i – (1,23139 — 1,86306) = -i- (F,36833) = 1,68417 2 2 — K = 28 derece 54 dakîkadır. İki misli alınınca K = 57 derece 2 48 dakîka ve bunun dört misli olan Fadl-ı dâir zemanı, 231,2 sâat dakîkaşı ve böylece, Fadl-ı dâir zemânı = 3 sâat 51 dakîka olur. Zevâl vaktinde hakîkî sâat sıfır olduğu için, doğruca hakîkî zemana göre asr-ı evvel vakti olur. Güneş şer’î üfka dahâ sonra gideceği ve arka kenarı merkezinden sonra gideceği için, tam Temkin ilâve edilir. 10 dakîka ilâve edince, 13 Ağustosda, İstanbulun hakîkî güneş zemânma göre şer’î ikindi vakti (Asr-ı evvel), 4 sâat 1 dalcîka olur. Ta’dîl-i zemân — 5 dakîka olduğundan, vasatî müşterek zemana göre 16 yı 10 dakîka geçe olur. Bu müşterek sâatdan, müşterek zemâna göre gurûb vakti olan 7 sâat 12 dakîka çıkarılarak, îstanbulda ikindi vakti, ezânî zemana göre, 8 sâat 58 dakîka olur. Fadl-ı dâir ile ezânî zuhr vakti olan 5 sâat 7 dakîkayı toplayınca da, hem fennî gurûbî, hem de ezânî şer’î zemanlara göre asr-ı evvel vaktleri olur. Çünki şer’î vakti, fennî vaktinden tam temkin mikdârı sonra olur ise de, ezânî zemana göre bu mecmû’dan tam temkin mikdârı evvel olur. ikindi nemâzmm asr-ı sânî vakti de aynı düstûr ile bulunur ise de, burada: tan Z2 = tan temâm-ı irtifâ’ı şems = 2 + Fey-i zevâl = asr-ı sânî zıllî Z2 = temâm-ı irtifâ’ = 68 derece 8 dakîka olur. Buradatı: — 391 — M = 96 derece 9 dakîka ve K = 73 derece 43 dakika, Fadl-ı dâir 4 sâat 55 dakîkadır.Doğruca buna tara Temkin ilâve edince, Istanbulda mahallî hakîkî zevâlî güneş zemamna göre asr-ı sânî 5 sâat 5 dakîka olur. İkindi nemâzı vaktinde, Gâyet-ül irtifâ’ kullanılmadan da, asr-ı evvel için: Zı = temâm-ı irtifâ’ = arc tan (1 + Un A ) ve asr-ı sânî için: Z2 temâm-ı irtifâ’ = arc tan (2 + tan A ) düstûrları ile de temâm-ı irtifâ’ [Z] ve sonra Fadl-ı dâir hesâb edilebilir. A nın tanjantı fey-i zevâldir. Bu tanjant 1 veyâ 2 ile toplanır. Tanjantı bu yekûna eşit olan açı, ikindi için Z değeridir. Yatsı nemâzmın işâ-i evvel vaktinde güneşin merkezi hakîkî üfkdan 17 derece aşağıdadır. Ya’nî hakîkî irtifâ’ — 17 derecedir. Meyl-i şemsin temâmı yerine 90 ile toplamı alınacağından: M = 10*° = 113 derece 25 dakîka ve K 2 = 50 derece 53 dakîka ve Fadl-ı dâir 3 sâat 24 dakîka olur ki» yatsının hakikî zemâna göre vaktinin gece yarısından farkıdır. Bunun 12 den farkına, İstanbul için, 10 dakîka tam Temkin ilâve edilir. Çünki, güneşin merkezi, şer’î üfkdân, dahâ sonra ayrılacağı gibi, arka kenarı da üfklardan, dahâ sonra ayrılacakdır. 13 Ağustos günü yatsı vakti, hakîkî zevâlî zeman ölçü birimine göre 8 sâat 46 dakîka, müşterek sâate göre, 8 sâat 55 dakîka olur. Fadl-ı dâir, fennî gece yarısı veyâ buna müsâvi olan zuhr vaktinden çıkarılıp, tam Temkin evvelâ ilâve, sonra tarh edilmek yerine, hesâba katılmadan, ezânî zemana göre işâ-i evvel vakti 1 sâat 43 dakîka olur. Aynı günde, fecr-i sâdık dediğimiz beyâzlık doğmağa başlarken, güneşin merkezi hakîkî üfkdan 19 derece aşağıdadır. Ya’nî, hakîkî irtifâ’-ı şems — 19 derecedir. M = 104° 50’ + 49° + 71 ° = 112 derece 25 dakîka ve K = 47 2 derece 26^dakîka ve onbeşe bölünüp, Fadl-ı dâir 3 sâat 10 dakîka olur ki, güneşin merkezinin gece yarısından olan uzaklık zemanıdır. Gece yarısı hakîkî sâat sıfır olduğundan, hakîkî fennî imsâk vakti olur. Bundan 6 dakîka husûsî Temkin çıkarılır. Çünki, güneşin — 19 derece irtifâ’dan şer’î üfka mesâfesi hakîkî üfka olan mesâfesinden dahâ azdır ve üst kenarı, üfklara merkezinden dahâ yakındır. İmsâk vaktinde ziyânın inkisârı olmadığı için, irtifâ’ zâviyesi 53 dakîka olur. Bunun zeman karşılığı, ya’nî husûsî Temkin 6 da- — 392 — kıkadır. İstanbulun hakîkî güneş zemanına göre imsâk vakti 3 sâat 4 dakîka olur. İmsak vakti müşterek zemana göre 3 sâat 13 dakîka olur. Fadl-ı dâir gece uzunluğunun yarısına müsâvî olan zuhr vaktine [5 i 7 ye] ilâve ve 16 dakîka Temkin çıkarılırsa, ezânî zemana göre imsâk vakti 8 sâat 1 dakîka olur. Tertîbli CASÎO hesâb makinesi ile Fadl-ı dâir 8 sâat 50 dakîka bulunuyor ki, Fecr vaktinin zevâl vaktinden farkıdır. Gece yarısından farkı için, bu, 12 den çıkarılır. Fadl-ı dâir, yine 3 sâat 10 dakîka olur. Ahmed Ziyâ beğ diyor ki, (AvrupalIlar fecr-i sâdıkm başlaması olarak, üfuk üzerinde beyâzlığın temâmen yayıldığı vakti hesâb ediyorlar. Bunun için, fecr hesâblarında, güneşin irtifâ’ını — 18 derece alıyorlar. Biz ise, üfk üzerinde beyâzlığın ilk görüldüğü vakti hesâb ediyoruz. Bunun için de, şemsin irtifâ’mın — 19 derece olduğu vakti buluyoruz. Çünki İslâm âlimleri, imsâk vaktinin, beyâzlığın üfk üzerinde yayıldığı vakt değil, beyâzlığın üfk üzerinde ilk görüldüğü vakt olduğunu bildirdiler). Ba’zı Avrupa kitâbları ise, fecr, beyâzlıkdan sonra başlayan kırmızılığın üfk üzerinde yayılmasının temam olduğu vaktdir diyerek, güneştfTufk altında 16 derecedeki hakîkî irtifâ’ı ile hesâb etmekdedir./w83 senesinde, ba’zı takvîmçilerin, bu Avrupa kitâblanna uyara|imsâk vaktlerini, 16 dereceden hesâb etdikleri görülüyor. BWlt&kvîmlere uyarak sahûr yiyenlerin oruçları sahîh olmuyor. Apıjfted Ziyâ beğin, Milâdî 1926, Kamerî 1344 ve Şemsî 1305 târîhıi (Takvîm-i Ziyâ) cep takvîminin ilk ve son sahîfelerinde, (Diyânet işleri riyâseti heyet-i müşâveresi tarafından tetkîk edilip ve riyâset-i celîlenin tasdîki ile tab’ edilmişdir) yazılıdır. Kıymetli âlimlerin ve bir astronomi mütehassısının bulunduğu bir heyetin tasdîk etdiği nemâz vâktlerini değişdirmemelidir. Güneşin meyli her an değişdiği için ve irtifâ’ı fazlaca ölçüldüğü için yukarıda bulunan netîceler hakîkatden birkaç dakîka farklı olabilir. Hakîkî netîce almak için, meylin her sâatlık değişmeleri hesâba katılır. Meselâ: 4 Mayıs günü, öğleden sonra sâatimizin ayârınm doğruluğunu tetkîk edelim. O gün güneşin meyli Londrada, gece yarısı, + 15 derece 48 dakîkadır. (Rub’-ı dâire) denilen âlet ile, güneşin üst kenarının hissî üfka göre zâhirî irtifâ’ı ölçülüp tashîh edilerek, hakîkî irtifâ’ı meselâ + 49 derece 10 dakîka bulunduğu anda, zevâlî müşterek sâatimiz 2 yi 38 dakîka geçiyor ise, bunu hemen yazarız. Mayısın 5. ci günü güneşin meyli + 16 derece 6 dakîkadır. 24 sâatlik meyi farkı 18 dakîkadır. Sâatimiz, zevâlden 2 sâat 38 dakîka sonra ve Londradaki zeman Istanbuldan 1 sâat 56 dakîka geri olduğu için, Londrada gece yarısı ile îstanbulda irtifâ’ ölçülen vakt arasındaki zeman farkı 12 sa. + 2 sa. 38 d — 1 sa. 56 d. — 12 sa. — 393 — 42 &, dır.Bu mikdâr zeman için, meyi farkı 18/24 x 12,7 = 9,5 dakîka olur. Mayısda meyi artmakda olduğundan, hesâb zemânıvtda meyi + 15 derece ve 57,5 dakikadır. Fadl-ı dâiri bulmak için, hesâb makinelerine dahâ uygun olan: cos K ■= M lâ ’ljL sjn im eyl) x sinlarzj 3 formülü de cos (meyi) x cos (arz) vardır. ™ V – sin 49° 10’ — sin 15° 57, 5’ . sin 41° COS iv — «■»■-»■■’■■■ — ■……. ………….—■ ………… — …….. »■. = cos 15°57,5\ cos 41° 0,7566 — 0,2749 x 0,6561 0,9615 x 0,7547 cos K _ 0,7941 ve buradan 0,7256 0,7256 K = 73 derece 26 dakîka olur. Onbeşe bölünce, zeman olarak Fadl-ı dâir, 2 sâat 30 dakîka olur ki, hakîkî güneş zemamna göredir. Bu netîceyi elde etmek için, pil ile işliyen privileg hesâb makinesinin şu düğmelerine basılırsa; CE/C 15.575 GE” ^Tcos x 41 cos = M S49J0F”^lsin — 15.575Eı£3sin x 41 sin = + MR = arc cos x 4 = Imakinenin levhasında 149 dakîka hâsıl olur. 4 Mayıs günü ta’dîl-i zemân + 3 dakîka olduğundan, müşterek vasatî zeman ölçü birimine göre 2 sâat 31 dakîka olur. Sâatımızm 7 dakîka ileri olduğu anlaşılmakdadır. (3). cü cos K düstûrunda sayılar, mutlak (işâretsiz) olarak hesâba katılmışdır. Bir şehrin Erd küresi üzerindeki yeri ile güneşin semâdaki yeri aynı yarım kürede, ya’nî arz-ı belde ile meyl-i şems aynı işâretli ise, güneş üfkun üzerinde iken, ya’nî gündüzleri, yukarıdaki formülün payındaki (—) işâreti, geceleri ise ( + ) işâreti, aksi hâlde bunların tersi kullanılır. Bu şeklde elde edilen fadl-ı dâir, gündüz ise, güneş merkezinin bulunduğu mahal ile Nısfünnehâr vakti arasındaki zemandır. Gece ise, gece yarısı arasındaki zeman olur. İstenirse ayni formül hep sâdece payındaki (•—) işâreti ile de kullanılabilir. Bu takdîrde bütün sayılar işâretleri ile hesâba katılır ve bulunan netice K daima msf-ün-nehârdan itibâren ölçülür. Bu Fadl-ı dâiri (3). cü düstûrun ikinci şekline göre de bulalım. Bunun için, hesâb makinesinin 49.10[r**_H sin — 15.575ü?’” ^İMS sin x 41 sin = -f- MR cos 41 cos = arc cos -r 15 = F :°”0!düğmelerine basılınca, makinenin levhasında 2.29 42 görülüp, fadl-ı dâirin 2 sâat 30 dakîka olduğu anlaşılır. — 394 – Güneşin üst kenarının rubû’ dâire tahtası ile, üfk-ı hissiye göre ölçülen zâhirî irtifâ’mı tashîh için, bundan buna âid hava inkisârı ve şemsin nısf kutr-ı zâhirîsi tarh ve ihtilâf-ı manzar ilâve edilerek, merkezinin üfk-ı hakîkîye göre, irtifâ’ı bulunur. 11 Ocak günü îstanbulda, bayram nemâzı ya’nî (tşrak) vaktini bulalım: Bu vakt, şemsin, şer’î irtifâ’ının, şer’î üfk üstünde 5 derece olduğu vaktdir. Güneş bu üfkdan, üfk-ı hakîkîye nazaran, dahâ önce, arka kenarı ise, merkezinden sonra ayrılacağı için, hesâb ile bulunan fennî vaktden tam Temkinin iki parçasının farkı çıkarılır. Bu fark, İstanbul için 9 — 1 = 8 dakîka, ya’nî tam Temkinin yüzde seksenidir. Şemsin meyli — 21 derece 53 dakîkadır. Bir gün sonraki meyi — 21 derece 44 dakîkadır. Bir günlük meyi farkı 9 dakîkadır. Bayram nemâzı gece yarısından 6 sâat kadar sonra olacağından, 6 sâatlik meyi farkı iki dakîka olur. Bu ayda meyi mutlak değerce azalmakda olduğundan, işrâk zemanındaki meyi — 21 derece 51 dakîka olur. Işık tesîri ile pilsiz işliyen CASIO hesâb makinesinin ON 5 sin — 21 CH351 Io ,M I + /- sin x 41 sin = 21 LlhlI 51 f°»w 1 +/- cos + 41 cos = INV cos 15 = INV L°..’ ” I düğmelerine basınca, makinenin levhasında 4 sâat 7 dakîka bulunur. Bu fadl-ı dâirin zevâl vaktinden [12 den] farkı olan 7 sâat 53 dakîka, hakîkî zemana göre, fennî işrak vakti olur. Bundan 8 dakîka husûsî Temkin çıkarılınca, 7 sâat 45 dakîka, hakîkî zemana göre şer’î işrak vakti olur. Ta’dîl — 8 dakîka olduğundan, müşterek sâate göre 7 sâat 57 dakîkadır. Ezânî zuhr vaktinden [7 sâat 21 dakîkadan] fadl-ı dâir ve 18 dakîka [iki temkin] çıkarılınca, ezânî zemana göre, işrak vakti 2 sâat 57 dakîka olur. Aynı günde (Isfirâr-ı şems) vakti, ön kenarın, şer’î irtifâ’mm 5 derece olduğu vaktdir. Ön kenar, merkezden önce, fekat üfk-ı şer’îye dahâ sonra varacağı için, husûsî Temkin olarak 8 dakîka ilâve olunur. İsfîrâr gece yarısından 16 sâat kadar sonra olacağından, bu vaktdeki meyi, gece yarısındaki meylden beş dakîka az, ya’nî — 21 derece 48 dakîka olur. Fadl-ı dâir, pil ile işliyen tertîbli CASIO makinesinin anahtarı sağa doğru açılıp [MODEIfPil5 IRUNİ 21 1 °’” İ48 1 o»” 1+ /-İRUNİ 41 [RUNj düğmelerine basınca, çok kolay olarak 4 sâat 7 dakîka bulunur ve anahtar kapatılır. Zevâl vakti sıfır alınıp, Fadl-ı dâire ve toplama husûsî Temkin ilâve edilir, îsfirâr-ı şems, vakti, hakîkî güneş zemanına göre 4 sâat 15 dakîka ve müşterek zemana göre 4 sâat 27 dakîka olur. Ezânî zemâna göre zuhr vakti ile Fadl-ı dâir toplam 11 sâat 28 dakîka olup, husûsî Temkin ilâve ve tam Temkin çıkarılınca, kısacası, iki dakîka çıkarılınca, Îstanbulda ezânî zemâna göre isfirâr vakti 11 sâat 26 dakîka olur. Ezânî veyâ mahallî hakîkî zemâna göre tulü’ vakti ile gu- — 395 — rfftr vakit toplamından İşrak vakti çıkarılınca da, fennî isfîrâr-ı şems vakti olur. Tertfbli CASİO hesâb makinesini tertîb etmek için, aşağıdaki düğmelerine basılır. MODE O Pı ENT sin – ENT KIN 1 sin X ENT KIN 3 sin = + KOUT1 Cos – KOUT 3 Cos + INV Cos -h 15 * INV [Ü3 1 Şubat gününde, ikindi nemâzmın Istanbuidaki vâktlerini bulalım: Şemsin meyli — 17 derece 15 dakîka ve ta’dîl-i zemân — 13 dakîka ve 39 sâniyedir. önce, tan (Temâm-ı irtif&’ı asr-ı evvel) = [1 + tan (arz — meyi)] ve taa (Temâm-ı irtifâ’ı asr-ı sânî) = [2 + tan (arz — meyi)] düstûrlarından irtifâ’lar bulunur. Makinenin 41 — 17.15 EIH3 + /- = taa + 1 = arc tan MS 90 — MR = I—°’”1 düğmelerine basılınca, irtifâ’ı asr-ı evvel 20 derece 55 dakîka olur. Sonra, makinenin 20.55 sin — 17.15 GHT3 + /- MS sin X 41 sin = MR cos 41 cos = arc cos -s- 15 = F-JÜ3 düğmelerine basarak, fadl-ı dâir 2 sâat 40 dakîka bulunur. İstanbul için 10 dakîka tam Temkin ilâve edince, hakîkî güneş zemânma göre asr-ı evvel vakti 2 sâat 50 dakîka, vasatî güneş zemânma göre 3 sâat 4 dakika, müşterek zenupp göre 3 sâat ve 8 dakîka olur. Fadl-ı dâir, Ezânî Zuhr vaktine [7 sâat 2 dakîkayal ilâve edilince asr-ı evvel vakti 9 sâat 42 dakîka olur. Asr-ı sânî vaktinin irtifâ’ı için 41 — 17.151°”’ ^ + /- = tan + 2 = arc tan MS 90 — MR düğmelerine basılarak 15 derece 27 dakîka ve Fadl-ı dâir için 15.27 GElTEI sin — 17.15 F”7 -*]+/- MS sin + 41 sin = -*• MR cos + 41 cos = arc cos -e- 15 = l -°”’i düğmelerine basılarak 3 sâat 20 dakîka bulunur. Asr-sâni vakti, hakîkî güneş zemanına göre 3 sâat 30 dakîka, vasatî zemana göre 3 sâat 44 dakîka, müşterek zemana göre 3 sâat 48 dakîkadır. Ezânî zemana göre 10 sâat 22 dakîka olur. 13 Ağustos günü imsâk vaktini hesab makinesinin birinci şekline göre de bulalım. Makinenin CE/C 19 sin + 14.50 L°’” H MS sin x 14sin = -r MRcos 41 cos = arc cos 15 = I ~u'”ıdüğmelerine basılarak, Fadl-ı dâir 3 sâat 10 dakîka bulunur. Bundan 6 dakîka husûsî Temkin çıkarılınca, İstanbul için hakîkî zemana göre imsâk vakti 3 sâat 4 dakîka olur. Fecr-i sâdık vakti için bulunan Fadl-ı dâir, 12 den çıkarılıp 10 dakîka temkin ilâve edilirse, işâ’-i sânînin vakti, hakîkî zemana göre tam 9 sâat olur. Kare-Köklü düstûra göre bulduğumuz, 13 Ağustos ikindi — 396 — vaktini, ziyâ enerjisi ile çalışan pilsiz (Casio) elektronik hesâb makinesi ile 4e hesâb edelim: Eey-i zevâl için ON 26 Lıiîil 10 [ °»»» 1 tan düğmelerine basılarak makinenin levhasında 0,4913 hâsıl olur. Temâm-ı irtifâ’ı asr-ı evvel için ON 1,4913 INV tan INV [°I3 düğmelerine basılarak 56 derece 9 dakîka bulunur. M için 75 1 ° *» 1 10 \JHD + 49 + 56 [öT^j9 R t t t i = ^ 2 = INV t ° v» I düğmelerine basınca 90 derece 9 dakîka 30 saniye bulunur. K yı bulmak için ON 15 sin X 41 [ ? j” J 10 L ın ü sin h- 75 L°J-ü] 101 1 sin -5- 49 sin = INV sin x 2 -r 15 = INV I ° * »~1 düğmelerine basılarak, Fadl-ı dâir 3 sâat 51 dakîka olur. Nemâz kılması tahrîmen mekrûh, ya’nî harâm olan vaktler üçdür. Bu üç vaktde başlanan farzlar sahîh olmaz. Nâfileler sahîh olursa da, tahrîmen mekrûh olur. Bu üç vaktde başlanan nâfileleri bozmalı, başka zemanda kazâ etmelidir. Bu üç vakt: güneş doğarken, batarken ve zevâlde ikendir. Burada, güneşin doğması, üst kenârmın üfkdan görünmeğe başlayıp, bakamıyacak kadar yükselmesine, ya’nî İşrak vaktine kadar olan zemandır. Güneşin batması da, bakacak kadar sararmağa başladığı vaktden batmcaya kadar olan zeman demekdir. Bu vakte (tsfirâr-ı şems) vakti denir. İhtiyât olarak bu iki zemân, temkinleri kadar uzatılmış, bu da temkinleri hesâba katmamakla temin edilmişdir. Güneşin şer’î zevâlde olması, tulü’ ve gurûb etdiği şer’î üfklardan gâye irtifâ’mda olması demekdir. Bütün nemâz vaktlerini hesâb ederken, evvelâ, güneşin merkezinin hakîkî üfka olajı hakîkî irtifâ’larına göre hakîkî vaktleri bulunur. Sonra, bu hakîkî vaktler, şer’î vaktlere tahvil edilmekdedir. Bunun gibi, 1 Mayısda, İstanbulda zevâl vaktinde güneşin hakîkî irtifâ’ı, ya’nî gâyet-ül irtifâ’ 49 + 14,92 = 63,92 derecedir. Bu irtifâ’, tulü’ ve gurûb üfklarına göre aynıdır. Bu irtifâ’ için Fadl-ı dâir, K = 0 dakîkadır. Hakîkî zemana göre fennî zevâl vakti, sâat 12 dedir. Şer’î irtifâ’a göre şer’î zevâl zemânı, bundan tam temkin kadar evvel başlar. Şer’î zevâl zemânınm sonu, ikindi vaktinde olduğu gibi, güneş şer’î üfka hakîkî üfkdan dahâ sonra* arka kenarı da, merkezinden sonra gideceğinden, fennî zevâl vaktinden tam Temkin zemanı sonradır. Ya’nî, İstanbul için şer’î zevâl zemânı, hakîkî sâat 12 den 10 dakîka evvel başlar ve 12 den 10 dakîka sonra [ya’nî zuhr vaktinde] biter. Şer’î zevâl zemânınm bitdiği vaktde öğle nemâzı zemanı başlar. Müşterek zemana göre zevâl vakti 12 sâat 1 dakîkada bitdiği için, zuhr vakti, 12 sâat 11 dakîka olur. Hasen Hüsâmeddin efendi (Şemâil-i şer!fe)nin ibâdet bâbınm yirmiüçüncü hadîsi tercemesinde diyor ki, (Zuhr vaktinde, şemsin zevâl yerinden bu’dü ne mikdâr ise, zevâlden evvel zevâle uzaklığı o mikdâr kaldıkda, nemâz kılar idi. Hazret-i Alî demiş oldu ki, zuhr vakti zevâlden on dakîka sonra ise, zevâlden on dakîka evvel kılardı. Şems zevâtde iken, nemâz kılmak haramdır ) Görülüyor ki, aradaki yirmi dakîka, zevâl vakti olmakdadır Şer’î zevâl zemininin başlaması ve sonu arasındaki tam Temkin mikdân olan zeman [İstanbul için zuhrdan 20 dakîka evvel olan zemanda] nemâz kılmak harâmdır. Fennî gurûb ve tulü’ vaktlerinde, güneşin fennî irtifâ’ı sıfır olduğundan, i Mayıs günü Fadl-ı dâir, K = 6 sâat 53,5 dakîka, hakîkî sâat ile fennî gurûb vakti (0 + 6 saat 53,5 dakîka), tulü’ vakti 12 t- K = 5 sâat 6,5 dakîka, vasatî sâat ile 5 sâat 3,5 dakîka olur, Şer’î tulü’ vaktini bulmak için, bundan 10 dakîka tam Temkin çıkarılır. Çünki, güneşin şer’î üfkdan doğması dahâ önce, ön kenarının doğması da, dahâ öncedir. Temkin çıkarılınca, 4 sâat 53,5 dakîka, müşterek sâat ile 4 sâat 57,5 dakîka olmakdadır. Ezânî zemana göre zuhr vakti 5 sâat 6 dakîka olduğundan, bundan [veyâ 12 fazlasından] Fadl-dâir ve iki tam Temkin çıkarılınca, ezânî zemana göre tulü’ vakti, 9 sâat 52 dakîka olur. Ziyânın sür’âti sâniyede 300000 km.dir. Erdin şemsden mesâfesı yüzelli milyon km. olduğu için, ziyâ güneşden Erde 8 dakîka 20 sâniyede geliyor. Güneş doğdukdan 8 dakîka 20 sâniye sonra doğduğunu görüyoruz. Sâat makinelerinin ayârları hesâb ile bulunan zevâl ve gurûb vaktferinde sıfır yapıldıkları için, ya’nî 12 yi gösterdikleri için, gördüğümüz zevâl ve gurûb vaktlerinde sâatlarımız 12 yi 8 dakîka 20 sâniye geçmekdedir. Güneşin doğmasının ve bütün nemâzların vaktleri, güneşin semâda görünen yerine göredir. Ya’nî, hesâb ile bulunandan 8 dakîka 20 sâniye sonra olmaları lâzımdır. Sâatların ayârları 8 dakîka 20 sâniye ileri olduğu için, nemâz vaktlerinde sâatlar, hesâb ile bulunan vaktleri göstermekdedir. Güneş batarken, yalnız o günün ikindisi kılınır. İmâm-ı Ebû Yûsüfe göre, yalnız Cum’a günü güneş tepede iken, nâfıle kılmak mekrûh olmaz. Bu kavi za’îfdir. önceden hâzırlanmış cenâzenin nemâzı, secde-i tilâvet ve secde-i sehv de câiz değildir. Bu vaktlerde hâzırlanan cenâzenin nemâzmı, bu vaktlerde kılmak sahîh olur. Yalnız nâfile kılmak mekrûh olan iki vakt vardır. Sabâh tan yeri ağırdıkdan, güneş doğuncaya kadar, sabâh nemâzmm sünnetinden başka nâfıle kılınmaz. İkindiyi kıldıkdan sonra, akşam neni âzından önce nâfile kılmak mekrûhdur. Cum’a günü imâm minbere çıkınca ve mü’ezzin ikâmet okurken, diğer nemâzlarda imâm nemâzda iken nâfüeye, ya’nî sünnete başlamak mekrûhdur. Yalnız sabâh sünnetine başlamak mekrûh değildir. Bunu da safdan uz£k veyâ direk arkasında kılmalıdır. Minbere çıkmadan başlanan — 398 — sünneti temâmîamalı denildi. Sabâh nemâzı kılarken, güneş doğmağa başlarsa, bu nemâz sahîh olmaz. İkindiyi kılarken güneş batarsa, bu nemâz sahîh olur. Akşamı kıldıkdan sonra, tayyâre ile batıya gidince, güneşi görse, güneş batınca akşamı tekrâr kılar. Hanefî mezhebinde, yalnız Arafât meydânında ve Müzdelifede hâcıların iki nemâzı cem’ etmeleri lâzımdır. Hanbelî mezhebinde, seferde, hastalıkda, kadının emzikli veyâ müstehâza olmasında, abdesti bozan özrlerde, abdest ve teyemmüm için meşakkat çekenlerde ve a’mâ ve yer altında çalışan gibi, nemâz vaktini anlamakda âciz olanın ve canından, malından ve nâmûsundan korkanın ve maişetine zarar gelecek olanın iki nemâzı cem’ etmeleri câiz olur. Nemâzı kılmak için işlerinden ayrılmaları mümkin olmıyanların, bu nemâzlannı kazâya bırakmaları, hanefî mezhebinde câiz değildir. Bunların, yalnız böyle günlerde, hanbelî mezhebini taklîd ederek, öğle ile ikindiyi veyâ akşam ile yatsıyı takdîm yâhud te’hîr ederek birlikde kılmaları câiz olur. Cem* ederken, öğleyi ikindiden ve akşamı yatsıdan önce kılmak, birinci nemâza dururken,, cem’ etmeği niyyet etmek, ikisini ard arda kılmak ve abdestin, guslün ve nemâzın hanbelî mezhebindeki farzlarına ve müfsidlerine uymak lâzımdır. Yüksek bir yerin D inhitât zâviyesini 377. ci sahîfede ta’yîn etmişdik. Bu zâviye: ç os d _ Erdin nısf kutru metre Nısf kutur + irtifâ’ düstûru ile de, derece olarak bulunur. TENBÎH: Tertîbli CASİO makinasmda jPTj programını izâle için fMODEİfOİfPîl İINVİİMODEİ düğmelerine basılır. [p[| programını izâle için İMOPEİ151 fİNVİ [Pil UFVİ [MÖDEİdüğmelerine basılır. Yeni tertib yapmadan evvel eski tertîb izâle edilmelidir. Çünki tertîb yapmak için, otuzsekiz düğmeye basılabilir. Fazla basılmaz. Nemâz vaktleri, kısaca şu düstûrla, müşterek sâat olarak bulunur: I VAKT = K + S — T = -s- 15 + 12 — E + N = INVn^n| Aşağıdaki düstûr ile; K = Fadl-ı dâir (sâat açısı), nısf-ün nehârdan i’tibâren derece olarak bulunur: K = I .sin — A sin X M sin = A cos ^ M cos = INV cosj Arz derecesi 44 dereceden aşağı ve en yüksek yeri 500 metreden az olan yerler için, aşağıdaki düstûr ile temkin sâat olarak bulunur. Ya’nî, âletin Jevhasmda, 0 sâat ile dakîka ve sâniye rakam- — 399 — Mfigörffiüt 8J2..- = 0.03 x H t T * +■ 1.05 = sin +■ A cos M cos x I = irtifâ’, A = arz, M = meyi, S = sâat başı tûl, T = tûl, E = ta’dîl, N = temkin, H = metre olarak yükseklikdir. K, S, T değerleri derece; E, N değerleri sâat olarak alınacak dır. K ve N öğleden Önce (—), öğleden sonra (+) dır. Ezânî sâatin ayin , her akşam I2’de, aşağıda gösterilen dakika kadar düzeltilir. Aşağıda yazılı aylarda gündüzler uzamakdadır Sâat geri alınır. +J Ocftk Şobal Nis*n 34 Mayıs Hftz. “jİAşağıda yazılı aylarda gündüzler 1 kısalmakdadır, Sâat ileri alınır. GÜNLER ır _ “ T ~ T ” T ‘ ~ y T ~ ” T W 11İT ‘ U ~ v r \ 6 17 ı w ı w ~ m 21 22 n 1 Â u 1 6 y r 28“ 29~~ ‘W ~ W Tem. * i* s. -30 -1 2 + 1 EyMÜ Ekim + 50 +47 Ezânî sâatin» her akşam, gurûb vaktinde 12 yi göstermesi için, sâatin ayârmın her akşam, gündüzlerin akşamları değişdikleri kadar değişdirilmesi lâzım olduğu 380. ci sahîfede bildirilmişdi. Gündüz müddetlerinin akşam zevâlî sâatdaki değişme dakikalarını bildiren takvîm yok ise, gurûb vaktinin, İstanbulun, Madridin, Newyorkun ve bunlara [41 dereceye] yakın Arz dereceleri için, günlük değişmeleri, yııkardaki cedvele göre yapılır. __^q q __ TA’DÎL-İ ZEMAN VE MEYL-İ ŞEMS CEDVELİ GÜNEŞ 1986 O*1 UNIVERSAL (GREENWICH) ZEMÂNI Tâdil-i zemân Meyl-1 şems Şubat m s 0 0 –02 48–23 07 1 03 16 23 03 2 03 44 22 58 3 04 12 22 52 -4 04 40 22 47 5—05 07–22 40 6 05 34 22 33 7 06 01 22 26 8 06 27 22 19 9 06 52 22 11 10—07 17–22 02 11 07 41 21 53 12 08 05 21 44 13 08 28 21 34 14 08 51 21 24 15—09 13–21 13 16 09 34 21 02 17 09 55 20 51 18 10 15 20 39 19 10 34 20 27 20—10 52–20 14 21 11 10 20 01 22 11 26 19 48 23 11 42 19 34 24 II 58 19 20 25–12 12–19 05 26 12 26 18 51 27 12 39 18 35 28 12 51 18 20 29 13 02 IS 04 30 -13 13–17 48 31 13 22 17 32 1 13 31 17 15 2 13 39 16 58 3 13 46 16 40 4–13 53–16 23 5 13 59 16 05 6 14 04 15 46 7 14 08 15 28 8 14 11 15 09 9 -14 13–14 50 10 14 15 14 31 11 14 16 14 11 U 14- 16 13 52 13 14 16 13 32 14—14 14–13 12 15 -14 12–12 51 Tâdil-i Meyl-i zeman şems Târih 15 — 14 12—12 51 Nisan 16 14 09 12 31 17 14 06 12 10 18 14 01 11 49 19 13 56 II 28 20 — 13 51-11 06 21 13 44 10 45 22 13 37 10 23 23 13 29 10 01 24 13 21 09 39 25 — 13 12 —09 17 26 13 02 08 55 27 12 52 08 32 28 12 42 08 10 1 12 31 07 47 2 – 1 2 19—07 24 3 12 07 07 01 4 11 54 06 38 5 II 41 06 15 6 11 28 05 52 7 _ l l 14—05 29 8 10 59 05 05 9 10 45 04 42 10 10 30 04 18 11 10 14 03 55 12—09 59—03 31 13 09 43 03 08 14 09 26 02 44 15 09 10 02 20 16 08 53 01 57 17—08 36—01 33 Majıs 18 08 19 01 09 19 08 01 00 46 20 07 44 —00 22 21 07 26 + 00 02 2 2 -0 7 08 +00 26 23 06 50 00 49 24 06 32 01 13 25 06 13 01 37 26 05 5 5 02 00 27 —05 37 + 02 24 28 05 19 02 47 29 05 00 03 II 30 04 42 03 34 31 04 24 03 57 1—04 16 + 04 20 2—03 48+04 44 TâdD’i MeyM zeman şems m s ° 1—04 06 + 04 20 V 2 03 48 04 44 3 03 30 05 07 4 03 13 05 30 5 02 55 05 53 6 —02 38 + 06 15 7 02 21 06 38 8 02 04 07 01 9 01 47 07 23 10 01 31 07 45 11—01 15+08 08 12 00 59 08 30 13 00 44 08 52 14 00 2* 09 13 15—00 13 09 35 16 + 00 01 +09 56 V 17 00 15 10 18 18 00 29 10 39 19 00 43 11 00 20 00 56 II 21 21+01 09 +11 41 22 01 21 12 01 23 01 33 12 22 24 01 44 12 42 25 01 55 13 01 26 +02 06+13 21 27 02 16 13 40 28 02 25 13 59 29 02 34 14 18 30 02 43 14 37 1 +02 51 +14 55 2 02 58 15 13 3 03 05 15 31 4 03 11 15 49 5 03 17 16 06 6 + 03 22+16 24 7 03 26 16 40 8 03 30 16 57 9 03 34 17 13 10 03 36 17 29 11 +03 39+17 45 12 03 40 18 00 13 03 41 18 15 14 03 42 18 30 15 03 42 18 45 16 +03 41 + 18 59 Temmuz 17+03 40+19 13 Tâda-i MeyM zeman şems m s ° * 17+03 40+19 İ3 18 03 38 19 26 19 03 36 19 40 20 03 33 19 52 21 03 30 20 05 22 + 03 26 + 20 17 23 03 22 20 29 24 03 17 20 40 25 03 12 20 51 26 03 06 21 02 27+03 00 + 21 13 28 02 53 21 23 29 02 46 21 32 30 02 38 21 42 31 02 30 21 51 t +02 21 +21 59 2 02 12 22 07 3 02 02 22 15 4 01 52 22 22 5 01 42 22 29 6 +01 31 +22 36 7 01 20 22 42 8 01 09 22 48 9 00 58 Î2 53 10 00 46 22 58 11 +00 34+23 03 12 00 22 23 07 13+00 09 23 11 1 4-00 03 23 14 15 00 16 23 17 16—00 29 + 23 20 17 00 42 23 ’22 18 00 54 23 24 19 01 07 23 25 20 01 20 23 26 21—01 33 +23 26 22 01 46 23 27 23 01 59 23 26 24 02 12 23 25 25 02 25 23 24 26—02 38 +23 23 27 02 50 23 21 28 03 03 23 18 29 03 15 23 16 30 03 27 23 12 1 —03 39 + 23 09 2 – 0 3 50 + 23 05 NOT: Bu değerler 1986 + 4N (N = 0, 1, 2, 3 …) yılları içindir. 1987 + 4N için 6 sâat önceki, 1988 + 4N için Marta kadar 12 saat önceki Marttan itibaren 12 sâat sonraki, 1989 + 4N için 6 saat sonraki değerler kullanılır. Meselâ 0 Ocak 1989 (31 Araltk 1988) için: Meyi = — 23°07’ — (—23c07—(—23°03))x6/24 = —23°06’ olur. — 401 — İslâm Ahlâkı-F: 26 TA’DÎL-l ZEMAN VE MEYL-İ ŞEMS CEDVELİ GÜNEŞ 1986. O** UNIVERSAL (UT) TMIW MtyM Tİ*W Meyl-i TMN M^t-İ 1 -0 3 39 + 23 09 \%mim 2 m İ 04 30 23 05 02 23 00 4 04 13 22 55 5 ©4 24 22 50 34 + 22 45 7 64 45 22 39 * 04 54 22 32 ♦ 05 0 4 2 2 25 ** W 13 22 18 II— 05 21 +22 II U 05 29 22 03 13 05 37 21 54 14 05 <4 21 46 15 -05 51 21 37 U -05 57 + 21 21 17 M 03 2! 17 E>W»I t t . 9 n 21 07 M M «-.»#,57 -■•Wv» 16 ‘& 46 21 -©6 20 t-20 34 » « Î3 20 23 23 06 25 20 1) 24 06 27 19 59 25 06 28 19 46 26 -06 28 + 19 33 27 06 28 19 20 2* 06 28 19 06 29 m 26 (8 53 3® 06 25 18 38 31 -06 22 + 18 24 1 06 19 18 09 2 06 16 P 54 3 06 12 n 39 4 0 6 0 1 I7 23 5 — 06 02 + 17 07 6 05 56 16 51 7 05 49 16 34 8 05 42 16 17 9 05 34 16 00 10— 05 26 + 15 43 11 05 17 15 25 12 05 08 15 08 »3 04 58 14 50 14 04 47 14 31 15 -04 36+14 13 16- -04 24 + 13 54 Ekim 1 6 -04 24 r 13 54 17 04 12 l3 35 18 03 59 13 16 19 03 46 12 57 20 m 32 12 37 21 -0 3 17 + 12 17 22 03 03 11 5^ 23 02 47 11 37 24 02 32 U H 25 02 16 10 56 26 -01 59 + 10 36 27 01 42 10 İ 5 28 01 25 09 54 29 01 07 09 33 3® 00 49 09 H 31 -0 0 31 +08 50 1 -00 İ3 08 28 2 + 00 06 08 06 3 00v25 07 45 4 06 45 07 23 5 +01 05 *07 00 6 01 24 06 38 7 01 45 06 16 İ 02 05 05 *3 t 02 26 05 31 10+02 46 +05 08 11 03 07 04 45 12 03 28 04 23 13 03 49 04 00 14 04 il 03 37 15+04 32 +03 14 16 (M 53 02 51 17 05 15 02 27 18 05 36 02 04 19 05 58 01 41 20+06 19 -01 18 21 06 41 00 54 22 07 02 00 31 23 07 23 + 00 08 24 07 44 -00 16 25 + 08 05 -00 39 26 08 26 01 02 27 08 46 01 26 28 09 07 01 49 29 09 27 02 12 30 r 09 47 -02 36 1 +10 06 -02 59 1 -t 10 06 -02 59 2 10 25 03 22 03 46 03 04 09 5 II 21 04 32 3 10 6:11 39—04 55 7 U 57 05 18 S 12 14 05 41 9 12 31 06 04 10 12 47 06 27 11 + 13 03 -06 50 19 07 12 34 07 35 14 13 48 07 57 15 14 02 08 20 12 p 13 J3 16 + 14 16—08 42 17 14 29 09 04 18 14 41 09 26 19 14 53 09- 48 20 15 04 10 09 21 + 15 15 10 31 22 15 24 10 52 23 15 33 11 13 24 15 42 Î1 34 25 15 50 II 55 26 + 15 57 -12 16 27 16 03 (2 36 28 16 08 12 57 29 16 13 13 17 38 16 17 13 37 16 20 -13 56 16 23 14 16 16 24 14 35 16 25 14 54 16 25 15 13 16 24- -15 3ı 16 22 15 50 16 20 16 08 16 17 16 25 16 13 16 43 16 08- 17 00 16 02 17 17 15 55 17 33 15- 48 17 50 15 40 18 06 15 30- -18 21 16 + 15 21 -18 36 fil s o • 16 *15 21-“18 36 *7 »5 Î0 18 ’51 !« 14 58 19 06 19 14 46 19 20 20 14 32 19 34 21 + 14 18 -19 48 22 »4 03 20 01 23 13 48 20 14 24 13 31 20 27 25 13 14 20 39 u + n 55–20 51 27 12 37 21 02 2S 12 n 21 13 29 U 57 21 23 30 11 35 21 34 1 ; 11 14 —21 43 2 J0 5 i 2i 53 3 10 28 22 02 4 10 04 22 10 5 m 4© 22 18 6 + 09 14–22 26- 7 08 56 22 33 8 08 24 22 40 9 07 58 22 46 10 07 31 22 52 11 + 07 04 -22 57 12 06 36 23 02 13 06 09 23 07 14 05 40 23 11 15 05 12 23 15 16 + 04 43- -23 18 17 04 14 23 20 18 03 45 23 22 19 03 15 23 24 20 02 46 23 25 21 +02 16 -23 26 22 01 46 23 27 23 01 16 23 26 24 00 47 23 26 25 + 00 17 23 25 26 -00 13 -23 23 27 00 43 23 21 28 01 12 23 19 29 01 42 23 16 30 02 11 23 12 31 – 0 2 40 -2 3 08 32—03 09 – -23 04 UT (Grenvvich zemânı olarak zevâl vakti.) = l2h ~ doİ u tûl derecesi – ta’dîl-i zeman + batı Ta’dîl-ı zeman = Hakîki zeman – Vasatî zeman Yukarıdaki değerler Londra’da o gün saat sıfır yani bir evvelki gün saat 24 (gece yarısı) iken tesbit stilmisdir İlgili tûl derecesi ve zemâna göre doğru orantı kabûlüyle tashîh edilerek kullanılır. — 402 — V Temkin Cedveli Sıfır dereceden altmış derece arzına kadar yirmibeş metre irtifâ*dan yirmibeş metre irtifâ’a hesâb olunmuş tam temkin cedvelî. Birinci satırdaki rakamlar arz derecelerini göstermekdedir. irtifâ (m.) 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 !0 11 12 13 14 1 s M3 S dak sn dak sn dak sn dak sn dak sn dak sn dak sn dak ! sn dak 1 sn dak ı sn dak sn dak sn , dak sn 0 3 49 3 49 3 49 3 49 3 50 3 50 3 51 3 51 3 52 3 53 3 54 3 55 3 55 3 56 3 57 25 4 38 4 38 4 38 4 38 4 39 4 39 4 39 440 440 4 41 4 42 4 43 4 45 446 4 47 50 4 58 4 58 4 58 4 58 4 59 4 59 500 5 00 5 01 5 02 5 03 504 506 507 5 08 75 5 16 5 16 5 16 5 16 5 17 5 17 5 18 5 19 5 20 5 21 5 22 5 23 5 24 525 5 27 100 5 27 5 27 5 27 5 27 5 28 5 28 5 29 5 29 5 30 5 30 5 32 5 34 5 35 5 36 5 38 125 5 38 5 38 5 39 5 39 5 39 5 40 540 5 41 5 41 5 42 5 43 5 *5 5 46 5 48 5 51 150 5 49 5 49 5 50 5 50 5 51 5 51 5 52 5 52 5 53 5 54 5 55 5 56 5 58 ‘6 00 6 01 175 5 58 5 58 5 58 5 59 600 6 01 6 01 6 01 ‘6 02 6 03 604 606 6 08 6 10 6 12 200 608 608 608 609 609 6 10 6 10 6 11 6 12 6 13 6 14 6 16 6 17 6 19 6 21 225 6 17 6 17 6 17 6 17 6 17 6 18 6 18 6 19 6 20 6 22 6 22 6 24 6 26 6 28 6 30 250 6 25 6 25 625 6 25 625 6 26 6 26 6 27 6 28 6 30 631 6 32 6 35 6 37 6 39 275 6 31 6 32 6 33 6 33 6 33 6 34 6 34 6 34 6 36 6 38 6 39 640 6 41 6 43 6 45 300 640 640 640 6 41 6 41 6 42 6 42 6 42 644 646 6 48 6 49 6 51 6 53 6 55 325 647 6 47 6 47 648 6 48 6 “49 6 49 6 49 6 51 6 53 6 55 6 56 6 58 700 7 02 350 654 6 54 6 54 6 55 6 55 656 6 56 6 57 6 58 7 00 7 02 7 03 7 05 7 07 709 375 7 01 7 01 7 01 7 02 7 02 7 03 704 7 04 7 05 7 07 7 09 7 10 7 12 7 14 7 16 400 7 08 7 08 708 709 709 7 10 7 11 7 12 713 7 14 7 15 7 17 7 19 7 21 7 23 425 7 14 7 14 7 14 7 15 7 15 7 16 7 17 7 18 7 19 7 20 7 21 7 23 7 25 7 27 7 30 450 7 20 720 720 7 21 7 21 7 22 7 23 7 24 7 25 7 26 7 27 7 29 7 32 7 34 7 36 475 726 7 26 7 26 7 27 7 28 7 28 7 29 7 30 7 31 7 32 7 34 7 36 7 38 740 7 42 500 7 32 7 32 7 32 7 33 7 34 7 34 7 35 7 36 7 38 7 39 740 7 42 744 746 7 48 İrtifâ’: Bir mahallin en yüksek yerinin en aşağı yerinden i’tibâren yüksekliğidir. — 403 — Birinci satırdaki rakamlar mz derecelerim göstermekdedir. ıs M Vt ti 19 2» as n 23 24 2S 26 27 2» m irtift* m ı « I s I s Is •S 1 1 § M■İS M•İi t u M M 1 ı İ i f i I s 0 $58 400 401 402 403 4 05 406 408 4 10 4 12 414 4 17 420 421 43# * . 449 450 452 454 456 458 5 01 502 506 508 5 11 5 15 5 19 522 527 Sö S 10 5 12 5 14 5 16 5 18 5 21 523 526 5 28 5 31 5 35 5 38 5 42 546 5 50 fs 529 5 31 5 33 536 5 38 540 5 43 546 549 5 52 5 55 5 59 603 607 6 11 m >40 5 43 5 45 5 47 5 50 5 52 5 55 5 58 602 6 05 608 6 12 6 15 61# 623 m 5 53 5 55 5 58 600 6 03 605 607 6 U 6 14 6 17 620 624 “627 6 32 63§ m 603 606 608 6 11 6 13 6 16 6 19 622 6 25 629 6 32 6 36 640 6 41 6 49; m «14 6 16 6 18 6 21 624 6 26 629 6 32 636 640 6 43 6 47 6 52 656 7 01 m 623 626 628 631 634 636 6 39 6 42 646 6 50 654 6 58 7 03 708 7 13 “J8S $32 6 35 6 37 640 6 43 6 45 6 48 6 52 6 56 700 7 05 7 08 7 13 7 İt 723 641 …. 644 646 6 49 6 52 6 54 6 57 7 01 7 05 709 7 15 7 17 722 7 28 7 33 * 6 47 6 49 6 54 6 57 700 703 706 7 10 7 14 7 18 7 21 7 26 7 32 7 37 7 42 300 6 57 700 7 02 7 05 707 7 10 7 14 7 18 7 22 7 26 730 7 34 740 746 7 51 125 705 707 709 7 12 7 15 7 18 7 22 726 7 30 7 34 7 38 7 43 7 49 7 55 8 00 3$0 7 13 7 14 7 17 7 20 7 23 7 26 7 30 7 34 7 38 7 42 746 7 51 7 57 8 03 808 IT5 7 19 722 7 24 7 27 730 7 33 7 37 7 41 7 45 7 49 7 54 7 59 805 8 11 8 16 400 7 25 7 28 7 31 734 7 38 7 42 7 45 7 49 7 55 7 57 8 01 807 8 12 8 18 824 m 7 32 7 35 7 38 7 41 744 7 47 7 51 7 56 800 804 809 8 13 820 826 8 32 m 7 38 7 41 744 7 47 7 50 7 54 7 58 803 806 8 11 8 15 820 826 8 33 8 39 m j 7 44 7 47 750 754 7 57 800 804 809 8 13 8 18 8 22 8 28 834 840 846 m j 7 51 754 7 57 800 804 807 8 11 8 16 8 20 8 25 830 8 35 8 41 8 47 8 53 Birinci satırdaki rakamlar arz derecelerini göstermekdedir. irtifâ (m.) 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 M •as M «8 5 M 418 M ■S £ jt •3 g M 3 S M ■8 S 3 S •S S M •3 S 1 g % g -9 g 1 g * g 0 4 29 4 33 4 38^ 4 42 446 4 52 4 57 502 5 07 5 13 5 19 5 26 5 33 5 40 5 48 * 25 5 31 5 34 5 37 5 41 5 47 5 54 5 59 606 6 16 6 20 6 26 6 33 6 42 6 52 703 50 5 54 5 59 6 03 608 6 14 6 20 6 27 634 6 41 6 48 6 56 7 05 7 14 724 7 35 75 6 12 6 17 6 22 6 27 6 33 640 6 50 6 55 7 02 7 10 7 21 7 29 7 38 7 48 8 01 100 6 27 6 32 6 38 644 6 50 6 57 704 7 12 7 20 728 7 38 7 47 7 56 808 8 20 125 6 41 646 6 52 6 58 704 7 10 7 19 7 27 7 35 744 7 54 803 8 24 8 26 8 38 150 6 54 6 59 706 7 12 7 19 726 7 34 7 41 7 49 7 59 809 8 19 8 30 .8 42 8 54 175 706 7 12 7 18 7 24 7 31 7 38 7 47 7 54 8 02 8 13 823 8 33 8,45 8 56 9 09 200 7 18 724 7 29 7 36 7~43 7 50 7 59 807 8 15 826 8 36 8 46 8 59 909 924 225 728 7 34 740 746 7 54 8 01 8 10 8 19 8 28 8 38 848 8 59 9 12 9 22 9 37 250 7 38 7 44 7 50 7 57 8 05 8 12 8 21 8 30 8 41 8 49 900 9 11 924 9 35 9 50 275 748 7 54 7 59 806 8 14 8 22 8 31 8 41 8 51 900 9 II 9 23 9 35 948 10 02 300 7 57 8 02 809 8 16 824 8 32 8 41 8 51 9 01 9 12 922 9 34 946 10 01 10 14 325 8 05 8 11 8 17 825 8 33 8 42 8 52 9 01 9 11 9 21 9 32 9 45 9 57 10 13 10 25 350 8 13 820 826 8 32 8 42 8 51 9 01 9 11 9 21 9 31 9 42 9 56 10 07 10 24 10 36 375 8 22 828 8 35 8 42 8 51 900 9 10 920 9 31 940 9 52 10 06 10 17 10 34 10 47 400 830 8 36 8 43 8 51 900 908 9 18 9 29 9 39 9 49 10 01 10 16 10 27 10 44 10 58 425 8 37 844 8 50 8 56 9 05 9 16 9 26 9 37 948 9 58 10 10 10 25 10 34 10 53 11 07 450 844 8 51 8 58 906 9 15 924 9 34 9 45 9 56 10 07 10 19 10 33 10 42 11 03 11 17 475 ‘ 8 52 8 58 905 9 13 922 9 32 9 42 9 53 10 04 10 15 10 27 10 41 10 50 1 1 10 11 27 500 8 59 906 9 13 9 21 9 30 9 39 9 50 10 01 10 12 10 23 10 36 10 49 10 S8 11 18 11 38 Birinci satırdaki rakamlar arz derecelerini göstermekdedir. 45 46 47 43 49 5® 51 52 53 54 55 56 57 59 59 60 mm İm.) -İS -S i -8 S -8 g -3 5 -3 5 <3 S 3 S <3 5 -3 1 -S S ■§ 5 İ S – İ l # 8 Q 5 57 6 06 6 17 628 6 41 6 54 7 09 7 26 7 44 8 06 8 28 8 35 9 25 10 0410 50 11 44 25 7 13 7 26 7 38 7 52 8 04 8 19 8 40 9 02 9 26 9 54 10 22 10 52 11 20 12 08 13 06 14 20 Jo 7 46 8 00 8 13 8 28 8 43 8 56 9 19 9 43 10 08 10 38 11 08 1142 12 19 13 12 14 15 15 27 İ 12 8 26 8 43 8 59 9 11 9 28 9 54 10 17 1041 11 11 11 42 12 26 13 05 13 57 15 02 16 26 m * 33 8 17 9 01 9 19 9 35 9 54 10 16 10 44 11 07 11 39 12 12 12 52 13 39 14 34 15 41 17 06 m 1 İ İ ! 9 06 9 21 9 38 9 56 10 14 10 39 11 07 11 33 12 05 12 39 13 51 14 08 15 05 16 13 17 42 150 İj@8 9 23 9 39 9 57 10 15 10 34 11 00 11 26 11 56 12 28 13 05 13 47 14 35 15 34 16 43 18 17 1?5 $ 24 9 40 9 55 10 14 10 33 10 54 i l 18 11 46 12 16 12 51 13 27 14 11 15 00 15 5917 11 18 49 200 9 39 9 55 10 11 10 30 10 5011 12 11 36 12 05 12 35 13 11 13 48 14 34 15 23 16 23 17 38 19 21 225 9 53 10 09 10 24 10 45 11 0611 29 11 53 12 22 12 53 13 31 14 08 14 55 15 45 16 46 18 04 19 51 •’A® m06 10 22 10 38 10 59 lî 22 11 44 12 09 12 39 13 10 13 49 14 27 15 15 16 06 17 08 18 28 20 20 2*5 10 18 10 35 10 52 11 13 11 36 11 59 12 25 12 54 13 26 14 06 14 44 15 35 16 26 17 30 18 52 20 48 300 10 30 10 48 11 06 11 26 11 49 12 11 13 40 13 10 13 42 14 23 15 02 15 54 16 46 17 51 19 IS 21 15 125 1041 11 00 11 18 11 39 12 01 12 25 12 54 13 25 13 57 14 38 15 20 16 12 17 05 18 11 19 38 21 41 350 10 52 11 11 11 30 11 51 12 13 13 37 13 07 13 39 14 12 14 53 15 37 16 30 17 25 18 21 20 00 22 05 375 1103 11 22 11 41 12 03 12 25 12 50 13 20 13 35 14 27 15 08 15 54 16 47 17 44 18 51 20 22 22 31 400 11 14 11 33 11 53 12 15 12 36 13 02 13 32 14 06 14 42 15 23 16 10 17 02 18 03 19 11 20 44 22 55 425 11 2411 43 12 01 12 26 12 47 13 14 13 44 14 19 14 57 15 38 16 26 17 19 18 22 19 31 21 06 23 17 450 11 34 11 53 12 09 12 37 12 58 13 26 13 56 14 32 15 12 15 53 16 42 17 34 18 40 19 51 21 28 23 38 415 11 44 12 03 12 17 12 48 13 09 13 37 14 08 14 44 15 26 16 08 16 58 17 49 18 58 20 11 21 49 23 59 500 11 53 12 22 12 24 12 58 13 19 13 51 14 20 14 56 15 34 16 18 17 08 18 04 19 15 20 30 22 10 24 20 — 406 — Nemâzın şartlarının altıncısı: Nemâza niyyet etmekdir. Niyyet kalb ile olur, söz ile olmaz. , Yedincisi: (İftitâh tekbîri)dir. Ya’nî, nemâzın evvelinde, “Allahü ekber” demekdir. Bu yedi şartın birini nemâzdan evvel, sehven veyâ kasden, terk eden kimsenin nemâzı sahîh olmaz.

NEMÂZIN RÜKNLERİ
Nemâzm içinde olan farzlara rükn denir. Nemâzın rüknleri beşdir. Ba’zılan, iftitâh tekbîrine rükndür dedi. Bunlara
göre, nemâzın şartlan ve rüknleri altı oluyor:
Birincisi: Nemâzda ayakda durmakdır.
İkincisi: Ayakda Kur’ân-ı kerîm okumakdır.
Üçüncüsü: Her rek’atda, bir rükû’ yapmakdır.
Dördüncüsü: Her rek’atda, iki secde yapmakdır. Secdede
alnı ve ayak parmaklarını yere koymak farzdır.
Beşincisi: Nemâzın sonunda, tehiyyât okuyacak mikdâr
oturmakdır.
Her kim ki, bu beş rüknden birini özürsüz terk eylese, nemâzı
bozulur.
NEMÂZIN VÂCİBLERİ
Nemâzın vâciblerinden yedisi şunlardır:
Birincisi: Ayakda, Fâtiha ve iki rek’atda Kur’ân-ı kerîmden bir sûre veyâ bir uzun âyet veyâ üç kısa âyet okumakdır.
İkincisi: ikinci rek’atda tehiyyât okuyacak kadar
oturmakdır.
Üçüncüsü: Son rek’atda tehiyyâtı tamâmen okumakdır.
Dördüncüsü: Nemâzda, Kur’ân-ı âşikâr okunacak yerde
âşikâr okumakdır.
Beşincisi: Gizli okunacak yerde gizli okumakdır.
Altıncısı: Vitr nemâzmda iki kunût düâsını okumakdır.
Yedincisi: Nemâzm kıyâm, rükû’ ve sücûdunu tâm olarak
yapmakdır ve (kavme) ya’nî rükû’dan kalkınca dik durmak ve
(celse) ya’nî iki secde arasında bir an temâm oturmakdır. Her
kini bu yedi vâcibden birini terk etse veyâ unutsa secde-i sehv
yapması lâzımdır. Eğer bilerek, tenbellikle terk etse, secde-i
sehv lâzım gelmez. Fekat günâh olur ve nemâzı eksik kalır.
NEMÂZIN SÜNNETLERİ
19 — Birincisi: Erkeklerin iki elini yukan kaldırıp, baparmaklarım kulağının yumuşağına dokundurmakdır. Kadınlar, iki avuçları açık, bitişik kıbleye karşı, göğüs üstüne kor.
— 407 —
‘ – t ? ■■■ .
^ ” Vr>*” ‘ ‘ -pr
6&m so! di ficin e koyup erkekler göbeği
altına, f ı ş l a r göğsü üzerine koymakdır.
■ Sübhâıjeke okuaöikdır.
Fâtihadan ö?xj& Eâzö Besmele okumakdır.
Fâtiha sûresi temimi olunca, imâm da, cemâ’at
%a*ekd*. ;ts :.
RûM’dan k a l k a l ı «Semi’aUahü iteça hamır. Böou, cem&’at f||lemez.
«SeıafaliaM U a f â hamideh» dedikdçn sonra,
. «Rabbena tekelbaıad» demekdir. Bunatmam ve
cemâ’at Veryalnız.kılan dahî söjıper. ,
Sekizkîdsi: Rükû’da üç, beş veyâ yedi kerre «SÜbkâne
rabbiyelazîtn» demekdir. Dokuzıî&cusu: Secdede ü§, beş veyâ
yedi kerre «Sübhâtıe rabbiyel a’lâ» demekdir. Onuncusu:
Evvelki iki rek’atdan sonra, otururken tehiyyâtı okumakdır.
Onhirinrfss: Son rek’atda otururken, tehıyyâtdan sonra, salevât
okumakdır. Onikincisi: İftitâh tedbîrinden başka ara tekbîrleri
söylemdedir. Onuçüncüsü: Selâm vermekdir. Selâm kelimesini
söylemek yâcıbdir. OndördöscfişB: Evvelâ sağ tarafına, sonra
sol tarafına selâm vermekdir. Her kim bu ondört sünnetden
bınnı terk eylese veyâ unutsa, bir şey lâzım gelmez. Kasden
terk etse, nemâzı sahîh olur. Fekat sevâbından mahrûm olur.
NEMÂZIN MÜSTEHABLARI
20 — Nemâzın müstehablanndan yirmibeşi şunlardır:
Birincisi: Kıyâmda iken secde yerine bakmakdir.
İkincisi: Rükû’a gitdiği zeman, ayaklanna bakmakdir.
Üçtİacâsfi: Secdede burnunu koyduğu yere ba&makdır.
Dördüncüsü: Tehiyyâta oturunca, dizlerinin üstüne
bakmakdir.
Beşiifci: Fâtihadan sonra okunacak âyet mikdâlrı, sabâh
ve öğle n£mâzlannda uzun, akşam nemâzında kısa olmakdır.
Altıncısı: İmâmdan başkaları, tekbîrleri gizli söylemekdir.
Yedincisi: Rükû’da parmaklarını açıp, dizi üzerine
koymakdır.
Sekizindsi: Erkekler, başını boynu ve sırtı ile birlikde rükû’
da düz tutmak dır.
DofazımcMca: «Semi’allahü limen hamideh» i rükû’dan kalkarken söylemekdir.
OnaKttsa: Secdede ellerini ve dizlerini yere koymakdır.
OıMcrfaıdsi: Secdeyi iki eli araşma etmekdir.
Onikincisi: Secdeye burnundan sonra alnını koymakdır.
— 40 8 —

Fekat, burnunu koymayıp alnını yere koymak özrsüz olarak
mekrûhdur. îmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahime-hullahü teâlâ”
indinde mücerred (yalnız) alnı üzerine özrsüz secde câizdir. İmâm-ı
Ebû Yûsüf ve İmâm-ı Muhammed “rahime-hümallahü teâlâ”
indinde özrsüz câiz değildir. Fetvâ da böyledir.
Onüçüncüsü: Nemâz içinde esnerse, eli arkası ile ağzını
kapamakdır/Ondördüncüsü: Erkekler secdede dirseklerini kaldırıp yüksek tutmakdır. Onbeşincisi: Erkekler, secdede karnını
uyluklarından ayrı tutmakdır. Onaltmcısı: Secdede iken iki
ayağının parmaklarını dahî kıbleye doğru tutmakdır. Onyedincisi: Rükû’ ve sücûdda üçer kerre tesbîh edecek kadar durmakdır. Onsekizincisi: Sücûddan «Allahü ekber» diyerek başını
kaldırmakdır. Ondokuzuncusu: Secdeden başını kaldırdıkdan
sonra ellerini* sonra dizlerini yerden kaldırmakdır. Yirmincisi:
Nemâzı sarıklı olarak kılmak ve sarığı başlık üzerine sarılmış
olmak.
Yirmibirincisi: Erkekler secdeden başını kaldırıp oturdukdan sonra, sağ ayağını dikip, sol ayağı üzerine oturmakdır.
Yirmiikincisi: Erkekler, sağ ayağını dikip parmakları
ucunu kıbleye döndürmekdir.
Yirmiüçüncüsü: Tehiyyâtda ellerini uylukları üzerine
koyup parmaklarını kıbleye karşı düz tutmak, bükmemek ve
hiç birini oynatmamakdır.
Yirmidördüncüsü: Selâm verirken başını çevirmekdir.
Yirmibeşincisi: Selâm verirken, omuzlarına bakmakdır.
Selâm verdikden sonra, ellerini yüzüne sürmek ve nemâzdan
sonra, Âyetelkürsî okumak ve Hak teâlâ hazretlerini otuzüç kerre
tesbîh ve tahmîd, tekbîr etmek gibi şeyler de nemâzın âdâbmdandır ve çok sevâbdır.
Eğer bir şahs edeblerden birini yapmasa, nemâzı noksan olmaz. Fekat bunları terk etmeyip işlerse, Hak teâlânın emrini
ta’zîm etmiş olur ve o kula büyük sevâb verilir.
NEMÂZIN MEKRÛHLARI
Nemâzın mekrûhlarmdan onikisi aşağıdadır:
Birincisi: Özrsüz bağdaş kurup oturmakdır.
İkincisi: Eliyle bir yeri, bir rüknde, bir veyâ iki kerre,
düzeltmekdir.
Üçüncüsü: Secdede ellerini yere vurarak koymakdır.
Dördüncüsü: Secdelere ve rükû’a imâmdan önce başını
koymak ve kaldırmakdır.
— 409 —
BjMMpjjfe Secde edeceği yerde bir şey ayıklamakdır.
Nemâzda iken, özrsüz gerinmekdir.
Ytifİfp^: Nemâzda tken, özrsüz esnemekdir,
S<|teteefeii: Nemâzda iken bir şeyi eliyle oynatmakdır.
D^izaacnm; Câmi’ içinde, safdan dışarı durtnakdır.
OMpeMsa: Başı açık kılmakdır.
Çıplak ayak ile kılmakdır. Hadîs-i şerîfde, (Yehûdüef şajfrfak ayakla kılar. Siz onlara benzemeyiniz!) buyuruldu.
Ayakları örtülü kılmak, Resûlullahm sünnetidir ve çıpteflc ayakla
kılmakdan katkat dahâ sevâbdır. (Hadîka), (Berîka) ve (Halelli)
sonlarında yazılıdır.
Onikincisi: Kolları dirseklerden aşağı veyâ yukarı açık [kısa
kollu gömlekle] nemâz kılmanın mekrûh olduğu (Halebî) de yazılıdır.
NEMÂZI BOZAN ŞEYLER
Nemâzı bozan şeylerden ondördü aşağıda bildirilmişdir:
Birincisi: Özrsüz öksürmek veyâ boğazını ayıklamak.
İkincisi: Başkası aksırınca «YerhamükelMf» demek.
ÜÇöneüsü: İmâm okurken yanılırsa, yalnız kılan bir kimse
imâmın yanıldığını îkâz etse (ya’nî imâma ihtâr etse) nemâzı
fâsid olur. Eğer imâm dahî bu kişinin söylediğim kabûl edip
onun söylediğini okursa, imâmın nemâzı dahî fâsid olur.
Dördüncüsü: Nemâz içinde «Lâ ilâhe illallah» dese, eğer
maksadı bir kimseye cevâb ise, nemâzı bozulur. Maksadı
nemâzda olduğunu bildirmek ise, nemâzı bozulmaz.
Beşincisi: Avret yerini açmakdır.
Altıncısı: Yüksek sesle ağlamakdır. Ağrıdan veyâ başka
bir dertden ise, nemâzı bozulur. Cennet veyâ Cehennemi düşünüp, ağlarsa bozulmaz.
Yedincisi: Eliyle veyâ diliyle selâm almakdır.
Sekizincisi: Kazaya bırakdığı nemâzların mikdârı beş
vakti geçmedikçe, bunları ansa, nemâzı bozulur.
Dokuzuncusu: Amel-i kesirdir. Bir şey yapıyor ki onu
gören kimse, nemâz kılmıyor sansa, o iş, nemâzı bozar.
Onuncusu: Nemâz içinde söz söylemekdir.
Onbirincisi: Nemâz içinde, birşey yimekdir.
Onikincisi: Nemâz içinde birşey içmekdir.
Oniiçüncüsü: Nemâz içinde, sesle gülmekdir.
O »dördüncüsü: İnlemekdir.Yâhud âh etmekdir.
— 410 —

Gerek sehv ile ve gerekse kasd le bunların birini işlerse,
nemâzı tekrar kılması lâzımdır. [Fazla bilgi almak için, (Se’
âdet-i ebediyye) kitâbını okuyunuz].
NEMÂZIN EDÂSI
21 — Peygamberimiz «aleyhisselâtü vesselâm» buyurdu ki:
(Evinizi kilise gibi eylemeyiniz! Nemâz ile zînetleyiniz). Diğer
bir hadîs-i şerîfde buyurdu ki: (Benim câmi’imde iki rek’at
nemâz kılmak, başka câmi’lerde bin rek’at nemâzdan dahâ hayrlıdır). Yine buyurdu ki: (Her kim sabâh nemâzmm sünnetini
evinde kılsa, benim câmi’imde kılmakdan efdaldir).
SABÂH NEMÂZI
22—Sabâh nemâzmın sünnetinin nasıl kılınacağını sana
ta’rif edeyim: Evvelâ, farz olan kıbleye karşı dönersin. Durduğun yerin temizliğine son’ derece dikkat edersin. Nemâza başladığın zeman, Hak teâlâ hazretlerini ve Peygamber efendimizi
karşında görür gibi, kernâl-i edeble nemâza başla ki, nemâzm
hakîkî nemâz olsun. Eğer vücûdün nemâzda, kalbin başka
yerde olursa, o nemâz hakîkî nemâz değildir. Böyle olunca,
ya’nî böyle bir hâl ile karşılaşınca, önce «Lâ havle velâ kuvvete
illâ biüahil aliyyil azîm» de. Ondan sonra nemâza başla. Böylece nemâza hem kalbinle ve hem vücûdünle başlamış olursun.
(Niyyet etdim bugünün sabâh nemâzmın sünnetini kılmağa) diye kalbinden geçirip, iki ellerini yukarı kaldırıp, kulaklarının yumuşağına değdirirsin. (Kadın, ellerini kulaklarına
kaldırmaz. Avuç içleri kıbleye karşı olarak göğsü üzerine
koyar). Niyyeti kalbinden geçirmek farzdır. Eğer imâma uyuyorsan, (Niyyet eyledim bugünün sabâh nemâzmın farzını kılmağa, uydum imâma) diye niyyet eyle! (Allahü ekber) diyerek
ellerini kulaklarından göbek altına indir. Sağ eli sol bilek üzerine bağla! (Eğer nemâz kılan kadın ise, göğsü üzerinde, sağ eli
sol el üzerine koyar). Sübhânekeyi okumağa başla. Tekbîr alıp
nemâza girdikden sonra gözlerini secde yerinden ayırma. İki
ayağını da birbirinden fazla ayırma. Aralarında dört parmak
kadar bir mesâfe kalsın. Sübhâneke bitdikden, E’ûzü Besmele
ve Fâtiha sûresini tâm olarak okudukdan sonra, Besmele okumayarak bir sûre veyâ üç âyet kadar bir âyet veyâhud üç âyet
oku! Bunları bitirdikden sonra, (Allahü ekber) diyerek rükû’a
eğilirsin. Dizlerinin kapaklarım avuçlarının içi ile kaplarsın.
Bu esnâda, sııtm tâm olarak düz ve başınla arkan ayni seviyede, düz bir şeklde olacakdır.
— 411 —
Hazret-i Âişe «radıyallahü anhâ» buyurdu ki: (Resûiuiiah
«salialtahü aleyhi ve »dian» nemâz kılarken, rükû’a eğildiği
zeman» o kadar düz dururlardı ki, eğer arkasında bir dolu kâse
su olsa, İmkânı yok dökülmezdi). Yalnız kadınların rükû’da
arkalarının tâm olarak düz olmaması lâzımdır. Düz olmağa
yakın, fekat erkekler gibi tâm düz olmayacakdır. Bu ayrılığın
dîn! olduğu kadar, sıhhî önemi de vardır. Z â t ç a yapdığımız
bütün ibâdetlerde [dînimizin emretdiği gibi yapılan ibâdetlerde] birçok sıhhî ve içtimâi fâide ve hikmetler mevcûddur.
Rükû’da gözler, iki ayak arasına bakacakdır.
Rükû’da üç defa «Sübhâne rabbîyel azîm» dedikden sonra,
«Semi’allahii limen hamideh» diyerek doğrul ve dimdik olarak
dururken: «Rabbena tekel hamd» de ve ondan sonra «ABahü
ekber» diyerek secdeye git. (Ta’dîl-i erkân), rükû’dan doğrulunca, dik olarak râhat durmakdır. Yine bunun gibi, secdeden
kalkınca, râhatca oturup, ondan sonra, ikinci bir secdeye gitmekdir. Böyle dik durmağa ve oturmağa ta’dfl-i erkân denir.
Secdeye giderken evvelâ iki dizini, sonra ellerini yere koy.
Burun ile alnın ikisi de yere konması lâzımdır. Şâyed, burnun
yere değip alnın değmezse, veyâhud alnın değip burnun değmezse, İmâm-ı Ebû Yûsüf ve Muhammed’e “rahime-hümullahü
teâlâ” göre nemâz dürüst olmaz. îkisi de yere değmesi lâzımdır.
Dirseklerini yere döşeme, (kadınların döşemesi lâzımdır). Karnını
uyluklarından ayır, (kadınlar ayırmaz). Yere tahta, taş koyup,
üzerine özrsüz secde etmek câiz değildir. [Bunlar, yirmibeş santimetreden çok iseler, nemâz sahîh olmaz. Az ise mekrûh olur.] Secdede de üç kerre «Sübhâne rabbiyel a’lâ» söyle ve «Allahü
ekber» deyip kalk, sağ ayağım uylukların üzerine dikip otur.
Burada sağ ayağın parmaklan kıbleye karşı olsun. Râhatça
oturdukdan sonra, tekrâr secdeye git ve evvelki secdede olduğu
gibi, üç kerre tesbîh söyle. Ondan sonra «Allahü ekber» diyerek
«yvelâ başım, sonra ellerini, dahâ sonra da dizlerini yerden
kaldır. (İhtiyar veyâ özr sâhibleri müstesnâdır). İki ellerini eskisi gibi,
göbeğinin altına bağla. [Kadınlar göğüs üstüne kor]. Yalnız Besmele
ile Fatiha sûresini ve zamm-ı sûreyi [Fâtihadan sonra oktınan üç
âyete veyâ üç âyet mikdânna da uygun bir âyete zamm-ı sûre
denir] tâm olarak okuyup, ellerini çöz, «Allahü ekber» diyerek
rükû’a, ondan sonra secdeye var ve aynen birinci rek’at gibi
teşbihlerini yap. Secdeye iki defa gideceğini unutma. Rükû’a
eğilirken, secdeye giderken, secdeden kalkıp otururken ve
ikinci defa olarak, secdeye giderken «Allahü ekber» demeği de
unutma. Son olarak secdeden kalkınca iki etlerini iki dizlerinin
— 412 —

üzerine koy ve parmaklarını dizlerinin üzerine kendi hâline
kıbleye karşı uzat ve hiçbirini oynatma. Kollarını kamına
doğru yapışdırma. Gözlerini iki ellerinin üzerinden ayırma.
Tehiyyât ve sâlevâtı ve bildiğin düâlan arabî olarak oku ve
nihâyet, evvelâ sağ, sonra sol tarafına başını çevirip, gözlerini
omuzunun ucuna dikip, birer kerre, (Esselâmü aleyküm ve
rahmetullah) de. Ondan sonra, bu düâyı oku: «Allahümme
entesselâm ve minkesselâm tebârekte yâ zelcelâli vel ikrâm».
Dahâ sonra da şu düâyı oku: «Yâ Allah yâ Allah yâ hayyü yâ
kayyûmü yâ zelcelâli vel ikrâm, es’elüke en tuhyiye kalbî bi nûr-i
ma’rifetike ebeden yâ Allah yâ Allah».
Tenbîh: Böyle düâlan, sabâh nemâzınm sünnetinden evvel
veyâ farzdan sonra okumak dahâ iyi olur. Çünki, İbni Abidînin
Mısırda Bulak matbaası baskısının üçyüzellialtıncı ve dörtyüzelliyedinci sahîfelerinde diyor ki, sünnet ile farz arasında konuşursa
veyâ düâ, zikr olursa, sünnet sâkıt olmaz. Fekat, sünnetin sevâbı
azalır. Sünnetden sonra yalnız, (Aliahümme entesselâm
…..ikrâm) denir. Fazla birşey okunursa, sünnet nemâzı, sünnet olan yerinde kılınmamış olur. Ba’zı âlimler, sünnet sâkıt
olur, tekrâr kılınması lâzım olur dedi. Farzdan sonra olan
sünneti (Allahümme entesselâm…) dedikden sonra gecikdirmek
mekrûh olur. Müslimin ve Tirmüzînin, Âişeden «radıyallahü
anhâ» haber verdiklerine göre, Resûlullah «sallallahü aleyhi ve
sellem» farzdan sonra, (Allahümme entesselâm…) diyecek
kadar oturup, hemen son sünnete başlardı. Hadîs-i şeriflerde,
nemâzlardan sonra okunmaları bildirilen (Evrâd) m son sünnetlerden evvel okunacaklarını gösteren bir işâret yokdur.
Hattâ, bunların son sünnetlerden sonra okunmaları anlaşılmakdadır. Çünki sünnet nemâzlar, farzların devâmıdır.
Bunun için son sünnetlerden sonra okumaya, farzdan sonra
okumak denilir. Bunun için, (Resûlullah «sallallahü aleyhi ve
sellem» her farz nemâzdan sonra Tesbîh, Tahmîd, Tekbîr ve
Tehlîl okurdu) haberinden, son sünnetlerden sonra okurdu
anlaşılmışdır. Şems-ül-eimme Halvânî “rahime-hullahü teâlâ”
farz ile sünnet arasında ziyâde olarak kısa birşeyler okursa, zararı
olmaz ise de, son sünnetden sonra okumak iyi olur dedi. îbni Âbidînden terceme temâm oldu.
Tenbîh: Abdest almakda, necâset temizlemekde, niyyet
etmekde ve nemâz kılmakda (Vesvese) etmemelidir. Vesvese,
zararlı olan şübhe, kuruntu demekdir. (Hadîka) ve (Berîka)
kitâblarının sonunda, vesvesenin zararları uzun yazılıdır.
Hulâsaları şudur: Hadîs-i şerîfde, (Vesvese şeytândandır.
— 413 —
mmİ. admâcmm. f§ mmıâmaM gg
* ^ ’r f ?P r rı^ ‘. ISyiff ? r **ır“ ^
isââSateî) buyuruldu. Vesvesen
edka imâmın arkamda nemâz kılmak
. tdan ayırmak vâdbdiT. Vesvese, suyuisrâf etmeğe
olur. lsrâf ise harâmdır. Vesvese, nemâsa gedkdirmeğe,
î’ati, hattâ nemâz vaktini kaçılmağa sebeb ohar. Vakti,
ö^jigi zâyı’ etmeğe sebeb olur. Husûsi önlük, ibftk, seccâde
kaUaıtm^k gibi, bid’at işemeğe sebeb olur. Başkatesanelbisesiran, yemcinin necs olmasından şübhe eder ki, müslimânlara
sû-i zan harâmdır. Kendini ihtiyâtlı zan ederek, kibtii olur.
Bir şeye sebeb olanı yapmak da, o şeyi yapmak gibiefc
Abdestin, tahâretin ve nemâzın şartlarını, sünnetlerini,
mekrûhlannı bilnriyen, vesvese hastalığına yakalanır. Bunlkn
bi|p, yerine getirince, şübheye düşmemeli, iyi ve temâm yapdığına inanmalıdır. Böyle inanmak, ihtiyât olur. Şübheye düşmek vesvese olur. Vesvese sâhibi, ruhsat ile amel etmelidir.
Sakaklar, topraklar temizdir. Üzerinde necâset görülmiyen
hiffey temizdir. Şübhe etmekle necs olmaz. Çök zan edilirse,
kullanmak sahih, câiz ise de, tenzlhen mekrûh olur. Kâfirin,
füttkın kullanmış olduğu donu, tabaklan ve pis sokak böyledir.
Ehl-i kitâbın kesdiklenni, incelemeden yimek halâldır.
Kalbi, kötü ahlâkdan temizlemekde, kul haklarını gözetmekde ve harâmlardan sakınmakda, çok dikkat etmek, vesvese
olmaz. Vera’ ve takvâ olur.
CÂMİ’ ÂDÂBI BAHSİ
23—(Dürer) de diyor ki, (Hayzlı ve cünüb olanın câmi’e girmesi harâmdır. Abdestsiz olanın girmesi mekrûhdur).
Câmi’ kapışma gidince, evvelâ sağ ayağını içeri koy ve şu
düâyı oku: «İlâhî bize rahmet kapısını aç» içeri gir. İçerde şâyet
adam varsa, selâm ver, adam yoksa, yine şu şeklde selâm ver.
«Esselâmü aleynâ ve alâ ibâdillâhissâlihîn» de ve üç kerre (Sübhânellahi velhamdülillâhi ve lâilâhe iliallahü vellahü ekber velâ
havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm) diyerek otur, tesbîh
ve tehlîl eyle.
Müezzin ezânı bitirince, şu düâyı oku: (Allahümme rabbe
hâzihidda’vetit tâmmeti vessalâtil kâimeti âti Muhammedenil
ves ilete vel fadılete veddereceterrefTate veb’ashü makâmen mahmûdenillezî ve’adtehu inneke lâ tuhlifül mîad. Lâ havle velâ
kuvvete illâ billâhil’aliyyil’azîm) de. Nemâz başlayınca imâma
uymağa niyyet etdikden sonra uy ve arkasında dur.
— 414 —

Aleyhissalâtü vesselâm buyurdular ki: (Hak teâlâ rahmetini imâma indirir, imâmın arka, sağ ve sol tarafına da indirir).
Bunun için, imâmın arkasına, sağ veyâ soluna durmağa gayret
eyle!
Her nemâzda imâmın, ilk, ya’nî iftitâh tekbîrine yetişmeğe çok cehd eyle! Bunda çok büyük fazilet vardır. Çünki,
Resûlullah «sallallahü aleyhi ve sellem» birgün câmi’e gelerek
buyurdu ki: (Ey ümmetim! Sizin indinizde nemâzm evvelindeki
tekbîrin fazîleti ne derece yüksekdir?) Hazret-i Alî «kerremallahü vecheh» hazretleri buyurdu ki (Benim indimde imâm ile
berâber alman tekbîrin fazîleti, dünyâ dolusu kâfirleri cihâd-ı fî
sebîlillah sûretiyle öldürmekden dahâ faziletlidir). Hazret-i
Ebû Bekr-i Sıddîk «radıyallahü teâlâ anh» (Eğer dünyâ dolusu
altın veyâ gümüşüm olsa ve onların hepsini tasadduk eylesem,
ya’nî Allah rızâsı için fukarâya versem, imâmla berâber alınan
iftitâh tekbîrinin faziletine erişemem.) dedi. Böylece, her
sahâbî kendine göre bir cevâb verdi. Nihâyet, Sultân-ı enbiyâ
«smlallahü aleyhi ve sellem» buyurdu ki: (Cebrâil «aleyhisselâm» bana gelip dedi ki: Yâ Muhammed «aleyhisselâm»! Hak
teâlâ buyurdu ki, Habîbime müjde eyle, eğer denizler mürekkeb
olsa, bütün ağaçlar kalem olsa ve yer gök ehli kâtib olsalar ve
kıyâmet gününe kadar yazsalar, imâm ile berâber alman iftitâh
tekbîrinin sevâbının onda birini yazmağa kudretleri kâfi gelmez.)
24 — Cemâ’at ile nemâza safdan ayrı yerde durma! Çünki
nemâzm mekrûh olur. Şâyed safda durulacak yer yoksa, o zeman
imâmın arkasına yakın bir yerde durursun. îmâm tekbîr alınca,
sen de hemen tekbîrini al, dahâ evvel niyyetini yaparsın. İmâmdan evvel tekbîr almamağa dikkat eyle.
İki ellerini kulağına kaldırıp baş parmaklarını kulaklarının yumuşağındaıuayırırken tekbîrini al. Ya’nî, «Allahü ekber»
diyerek ellerini bağla! Sağ elini sol elinin üzerine koy ve göbeğinin altına bağla. Gözlerini secde yerinden ayırma! Âdâb ve
erkân üzere, hudû’ ve huşû’ ile Allah huzûrunda durur gibi
dur. Kendin câmi’de, kalbin başka yerde olmasın. İmâmın
okuduğu Kur’ânı dinle, imâm fâtihayı bitirince, yavaşça Âmîn
de. Yanındaki duymasın. İmâm rükû’a gidince, sen de «Allahü
ekber» diyerek onunla berâber rükû’a git. Fekat, burada çok
ehemmiyyetle üzerinde durulacak bir nokta vardır. O da
şudur: İmâmdan evvel, rükû’a gitme, imâmdan evvel rükû’dan
kalkma! İmâmdan evvel secdeye gitme! İmâmdan evvel secdeden kalkma! Secdede teşbihleri oku! Habîb-i kibriyâ «sallal-
— 415 —
teşbihlerini oku! fmâm secdeden kalkınca, sen de arkasından
«Allahü ekber» deyip kalk. İkinci rek’atı da aynen bu şeklde îfâ
eyle. İmâm tehıyyita oturanca sen de otur! Tehiyyât, salevât ve
bildiğin düâlardan oku. İnşâm efendi, selânı verirken
sende berâber «Esselâtnii aleykfim ve rahmettiHab» deyip selâm
ver ve ellerini yüzüne sürüp hemen Âyetelkürsîyi ojcu!

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*