Olduvai Boğazı

Olduvai Boğazı, Tanzanya’nın kuzeyindeki
Serengeti Ovasının doğusunda yer alan
arkeolojik bölge. Yaklaşık 48 km uzunluğunda
ve 90 m derinliğinde, sarp yamaçlı bir
vadi biçimindedir. Kenarlarında görülen
tortullar günümüzden yaklaşık 2,1 milyon-
15 bin yıl önce oluşmuştur. Bu tortulların
içinde 50’den fazla insangil (Hominidae)
kalıntısı ve bilinen en eski taş aletler
bulunmuştur.
Olduvai yatakları, temelini Prekambriyen
Zaman (4 milyar – 570 milyon yıl önce) başkalaşım tortullarının ve volkanik Pliyosen
Bölüm (y. 7 milyon-2,5 milyon yıl önce)
kayaçlarının oluşturduğu, yaklaşık 25 km
çapında bir göl havzasında toplanmıştır.
Görece kesintisiz bir çöküntü vadisi kırılmahareketinin (fay oluşumu) ve yarı kurak bir
iklimin izlerini taşır. Buradaki başlıca yedi
kat, en eskisinden yenisine doğru şöyle
sıralanır: I., II., III. ve IV. yataklar, Masek
Yatakları, Ndutu Yatakları ve Naisiusiu
Yatakları. I. Yatağın en kaim yeri 60 m’dir
ve günümüzden yaklaşık 2,1-1,7 milyon yıl
öncesinden kalmadır. Daha çok lav akıntıları,
volkanik kül çökelleri ve moloz tortullar
içerir. I. Yatağın üst bölümünde (1,8-1,7
milyon yıl önce) zengin ve çeşitli bir
faunayla Olduvai kültürünün kalıntıları vardır.
Insangil kalıntılarının Homo habilis
(Australopithecus africanus olarak sınıflandırılır)
ve Australopithecus robustus (eskiden
Zinjanthropus boisei) olduğu kabul
edilir. Burada açık hava barınaklarından
başka topluca hayvan kesildiği anlaşılan bir
yerin izleri bulunmuştur.
I. Yatak döneminde insangillerin, alkali
içeren Olduvai Gölünün güney kıyılarına
volkanik yükseltilerden tatlı su getiren
ırmaklar boyunca yaşadıkları saptanmıştır.
Yakınlardaki volkanlardan gelen
kül serpintileri ve göl düzeyindeki yükselme
ve alçalmalar, insangillere ilişkin kalıntıların
hızla gömülerek çok iyi korunmasını
sağlamıştır. Bu kalıntılar, aletler ve çeşitli
hayvanların kemik ve dişleridir. Uzun kemiklerin
çoğu parçalanıp kırılmıştır.
I. Yataktan daha aşağılarda, göle bakan
kesimde daire biçiminde dizilmiş donmuş
lavdan bloklar bulunmuştur. Bunların toprağa
dikilen dallar ve bu dalların çevresine
destek olarak konan taşlarla oluşturulmuş
ilkel barınakların izleri olduğu düşünülmektedir.
Günümüzde de duvarları dallarla
örülüp dam olarak tepelerine ot yığılan,
buna benzer yapılar yapılmaktadır.
II., III. ve IV. yataklardaki yaşama alanları
genellikle daha eski ırmak ya da sel yatağı
boylarında bulunmuştur. Buradaki kalıntıların
yerlerinin su hareketleri nedeniyle
değiştiği gözlemlenmiştir.
20-30 m kalınlığındaki II. Yatak (1,7-1,15
milyon yıl önce) bir kırıkla birbirinden
ayrılan iki farklı kayaç (üst ve alt) bölümünden
oluşmaktadır. Buradaki alt bölüm de,
I. Yataktakine benzeyen bir göl havzasında
oluşmuştur; üst bölüm ise, kırılma olayıyla
göl küçülüp otlak genişledikten sonra ortaya
çıkmıştır. Kırık hattının altında yalnız
Olduvai kültürü, üstünde ise hem Olduvai,
hem de Acheuleen kültürü kalıntıları vardır.
II. Yatağın aşağı üçte birinde Homo
habilis kalıntıları, tepesinde bir Homo erectus
kafatası bulunmuştur. Australopithecus
robustus ise hem yukarı, hem de aşağı
bölümlerde görülür.
Havza yaklaşık 1 milyon 150 bin yıl önceki
kırık oluşumuyla bir kez daha değişmiştir.
III. Yatak (1,15 milyon – 800 bin yıl önce)
ve IV. Yatak (800 – 600 bin yıl önce)
alüvyonlu bir düzlük üstündedir. Bu iki
yatak yalnız boğazın doğu bölümünde birbirinden
ayrılır, başka yerlerde birleşerek tek
bir birim halini almıştır. III. ve IV. yatakların
toplam kalınlığı en çok 30 m’dir ve
hemen hemen bütünü ırmakların taşıdığı
moloz tortullardan oluşur. Buradaki arkeolojik
kalıntılar arasında gelişmiş Olduvai ve
Acheuleen kültürleriyle Homo erectus ve
başka Homo türlerinin izleri vardır.
Masek yatakları (600 – 400 bin yıl önce)
şiddetli kırılma ve yanardağ püskürmeleri
döneminde ortaya çıkmıştır. En kalın yerleri
25 m kadardır ve ırmakların taşıdığı
moloz tortullarla rüzgârların taşıdığı tüflerden
oluşmuştur. İkliminin daha önceki çökelme
döneminin ikliminden daha kuru
olduğu ve günümüzdekine benzediği sanılsanılmaktadır.
Bu yatak yalnızca Acheuleen
kültürü kalıntıları içermektedir.
Ndutu yatakları (400 – 50 bin yıl önce)
aralıklarla gerçekleşen kırılmalar, aşınma
(erozyon) ve boğazın kısmen dolması sırasında
tortullaşmıştır. Büyük ölçüde rüzgârların
taşıdığı tüflerden oluşmakla birlikte,
boğazın kenarlarında görülen eski molozları
da içerir. En kalın yeri 24 m’dir. Buradaki
iki arkeolojik alanda Orta Taş Devri’nden
kalma buluntular ele geçmiştir.
Naisiusiu yatakları (20 – 15 bin yjl önce)
bugünkü düzeyine çok yakm bir noktada
aşınmaya uğradıktan sonra boğazın kenarlarında
ve dibinde çökelmiştir. 10 m kalınlığındaki
çökeller daha çok rüzgârların getirdiği
tüflerden oluşmuştur. Bu yataklarda
yaklaşık 17 bin yıllık mikrolit aletlerle bir
Homo sapiens iskeleti bulunmuştur.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*