Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz buyurdular ki: «İnsan hastalanınca ya da bir yolculuğa çıkınca, sıhhatli iken evinde amel ettiğinin bir benzeri (sevâb olarak) kendisine yazılır.»227 «Hizbini okumadan uyuyan kimse, onu fecirle öğle namazı arasmda okursa, gece okumuş gibi kendisine (sevâbı) yazılır.»”* Muhammed bin Fadl —diğer bazı nüshalarda ise Muhammed bin Fudayl— diyor ki: Başkasını görmesin diye ameliterketmek de riyâdır. İnsanlar görsün diye bir amelde bulunmak ise şirktir. O halde her amelde, ihlâsa, evet ihlâsa gerekli ol! Gösterişten kendini uzak tut. Kim Hakk’ı isteyerek ibâdet etmezse, halka ister istemez ibâdet eder. Böylece Hakk’ın hizmetinden kendini çekip alır, halkın hizmetine vermiş olur. îşte bu mânayla deniliyor ki: Kim Allah’a ibâdette bulunmaya azmeder de onu halk görmesin diye terkederse, o riyâ- kârdır. Çünkü ameli Allah için olduktan geri halkın onu görmesi bir zarar vermez. Halk görsün diye amel eden kimse ise, Allah’a kullukta başkasını O’na eş-ortak koşmuş sayılır. Ancak bu konudan bir mes’eleyi ayırmak uygun olur. Şöyle ki: Halkın bulunduğu yerde ne zaman Allah’a ibâdet ederse kendisine eziyet edilir veya gıybeti yapılır; o takdirde ameli halk görmesin diye terketmek riyâ sayılmaz. Bilâkis insanlara karşı bir şefkat ve merhamet sayılır.829 Tarikat-ı Muhammediyye’nin şerhinde deniliyor ki: «Şeytanın hilelerinden biri de şudur: Bir şahıs belli vird sâhibi olur, kuşluk namazı, teheccüd namazı, Kur’ân okumak ve me’sur olan duâları okumak gibi, bunu, bu tür amellerde bulunmayan bir topluluk arasına katılınca, riyâ olmasın diye terkeder. Şüphesiz ki böyle yapmak fahiş bir hatâdır. Çünkü virdine devam etmesi ihlâsm delilidir. Ancak riyâ fikrinin kalbinde doğması, elde olmayarak bunun içinden geçmesi bir zarar vermez. Riyâ olur endişesiyle virdi bu durumda terketmek şeytana uymak olur, onun maksadını gerçekleştirmek gibi bir durum meydana getirir. Yalnız ne var ki burada virdini yaparken mutad olanından fazlasmı yapmamaya dikkat eder. Kendisine mürâî denilmesin diye virdini terkediyorsa ve halk arasında itibarı sarsılmasın diye yapmıyorsa, böyle yapmasmda da müslumanlar hakkmda sû’-i zan beslemiş oluyor. Halkın yermesinden kurtulmak için değil de onlan gıybetten korumak için terketmeyi düşünüyorsa, bu da halk hakkında kötü zan beslemek demektir/Çünkü başkasını günaha düşmektenkorumak ancak mübah olan şeyleri terketmekte olur; sünnet ve müstehabları terketmekte değil..280 Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de buyuruluyor ki: «Rabbine kavuşmayı uman kimse yararlı iş işlesin ve Rab- bine kullukta hiç bir ortak koşmasın!.»23*1 Âyette geçen ve yararlı iş ile terceme edilen «amel-i sâ- lih» riyâdan uzak olanıdır. Bazısına göre, amel-i sâlih, Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’e uymak ve O’nun sünnetiyle zahiren ve bâtınen amel etmektir. Sünnetin bâtınıyla amel, kalbi bütünüyle Allah’a çevirmek, O’ndan başkasından ilgiyi kesmektir. Kur’ân’da bu hususta şöyle buyuruluyor: «Ve lâ yüş- rik bi-ibâdeti rabbihî ehadâ..» îbni Abbas’dan (R.A.) yapılan rivâyette deniliyor ki: «Ve lâ yüşrik bihi» denilmemiş de «Ve lâ yüşrik bi-ibâdeti» buyu- rulmuştur. Çünkü bununla, yaptığı amel karşılığında övülme hususu belirtiliyor. El-Hasen (R.A.) diyor ki: Bu, yapmış olduğu bir amelle hem Allah’ı, hem de halkın övgüsünü arzulayan kimse hakkındadır. Nitekim Cündeb bin Züheyr’den (R.A.) yapılan rivâyette, Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz’e dedim ki: Yâ Resûlâllah! Ben Allah için yararlı bir iş işliyorum. Bu sırada biri benim bu amelimi görecek olursa, beni sevindirmiş oluyor.. Bunun üzerine Peygamber (S.A.V.) buyurdu ki: «Allah kendisine ortak koşulan bir ameli kabul etmez.» Ve sonra Pey- gamber’in (S.A.V.) bu sözünü doğrulamak maksadiyle yukarıdaki âyet indi. Diğer bir rivâyette, Cündeb’e şöyle de buyurulmuş tu: «Biri gizli diğeri âşikâr olmak üzere sana iki sevâp vardır.» Evet, şüphesiz ki bu, kişinin niyetine göredir. Kendisine uyulsun diye âşikâr amel etmesi —ki bu kâmil, muhlis olup Allah’dan başkasından ilgisini kesen kişilerin yolu ve meşrebidir— veya kendisinden kötü zannın kalkması niyetini taşıyorsa ve bu amel de vâcib olan umurdan ise, ona iki sevâp vardır. Ama bu ameliyle sadece halkın övgüsüne mazlıar olmayı, isminin yayılmasını, nâmının yâd edilmesini düşünüyorsa, bu riyânın tâ kendisidir, içinde şirk (Allah’a ortak koşma) kokusu vardır. Bu bakımdan, virdine ilk başlayan kimse, ameli fesada uğramasın diye onu gizler. Ona uyan kimsenin ise, diğer kimselerin de kendisine uymasını kasdederek amelini veya virdini açık şekilde yapması câiz olur. Tabii ki bu durumda kendisini fitneye uğramaktan güven içinde hissediyorsa.. Aksi halde gizli yapması daha iyi olur. Bahru’l-Ulûm adlı kitapta deniliyor ki: Riyânın mânası nedir? Bu soruya şu cevabı veriyor: Aşağıdaki hadîsin delâletiyle derim ki, riyâ, Allah’tan başkası için amel etmektir. «Ümmetim hakkında en çok korktuğum husus, Allah’a eş —ortak— koşmalarıdır. Ama ben onların güneşe veya ay’a ya da ağaç ve putlara ibâdet edeceklerini söylemiyorum; ancak Allah’tan başkası için amel edeceklerini anlatmak istiyorum..» el-Eşbah kitabında, riyânın oruca girmiyeceği belirtiliyor. Ancak yüzünde açlığın eseri belirgin hale gelsin diye veya bu durumda olduğunu halka söyleyip arzetsin diye oruç tutuyorsa, bu riyâ sayılır. Nitekim Ubâde bin Sâmit’den (R.A.) yapılan rivâyette, Ubâde diyor ki: Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz’den duydum, buyurdular ki: «Kim gösteriş olsun diye namaz kılarsa, gerçekten o Allah’a eş koşmuştur. Bunun gibi gösteriş olsun diye oruç tutarsa, o da Allah’a eş koşmuştur.» Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz böyle buyurduktan sonra şu âyeti okumuşlardır: «Rabbine kavuşmayı uman kimse yararlı iş işlesin ve Rabbine kullukta hiç bir ortak koşmasın..» Aynı hususa el-Haddadî’de de yer verilmiştir. Artık sen haccı, sadaka vermeyi ve diğer hayırlı işleri buna kıyas et. Hadîs-i şerifte buyuruluyor ki: «Allah şüphesiz cenneti her müraîye haram kılmıştır. Gerçek iyilik elbise güzelliğinde değil, bilâkis gönül yatışkınlığı ve ağırbaşlılıktadır.» Diğer bir hadîsteyse şöyle buyuruluyor: «Allah kıyâmet günü önce gelenlerle sonra gelenleri bir araya topladığında, bir çağıncı şöyle seslenecektir: Kim Allah İçin işlediği bir amelde başkasını ona ortak koşmuşsa, amelinin sevâbım Allah’tan başkasından talep etsin. Çünkü Cenâb-ı Hak, ortaklık konusunda ortaklardan doygundur, hiç bir ortağa muhtaç değildir.» Ve bu konuyla ilgili diğer hadîsler: «Cehennemde bir vâdi vardır ki cehennem o vâdiden her gün yüz defa (Allah’a) sığınır; bu vâdi müraîlere (amelini gösteriş için yapanlara) hazırlanmıştır.» «Küçük şirk (ortak koşmaklık)tan sakının!» Bunun üzerine soruldu : — Küçük şirk nedir? Buyurdular ki: — Riyâdır. «Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, gizli şirktir. Şirkten sakının; çünkü şirk, gece zifiri karanlıkta kaygan düz bir kaya üzerinde yürüyen kanncamn ayak sesinden daha gizlidir.» Bu beyânın taşıdığı mâna ashâba ağır geldi. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz devamla buyurdular ki: «Şirkin küçüğünü de büyüğünü de gideren şeyden haber vereyim mi?» Ashâb: Evet, dediler. Peygamber: «Allah’ım, sana bir şeyi ortak koşmaktan yine sana sığınırım. Bildiğim böyle bir ortak koşmamdan sana iltica ederim. Bilmediğim bir ortak koşmamdan dolayı sana istiğfar ederim» deyin.. Diye buyurdu. Ali bin Ebû Tâlib (R.A.) diyor ki: «Şirki daha çok riyâ kapsamına al!. Abdeste de Allah’dan yardım dile!. (Ameline tâ ki riyâ karışmasın).. Cündeb’den (RA.) yapılan rivâyete göre, Resûlüllah (SA.V.) buyurdu ki: «Kim başkasını işitsin diye amel ederse, Allah ona (dünyada bunun) karşılığını verir. Kim de gösteriş için yaparsa, Allah ona da dünyada bunun karşılığım verir. (Âhirette onun için bir nasîb yoktur).» Bu hadîsi tefsir edenlerden bir kısmı da şöyle mâna verinektedirler: Kim halk işitsin diye amel ederse, Allah kıyâmet günü onun bu fâsid niyetini meydana çıkarır ve onu bir nice şâhidlerin (hafaza meleklerinin) huzurunda rezil ve rüsvay eder.232 Ahmed bin Hanbel’in Nefî’den, onun da bir sahâbîden yapmış olduğu rivâyete göre, başkasını alaya alanlardan biri Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz’e sordu. — Yarın için kurtuluş yolu nedir? Peygamber (S.A.V.) Efendimiz cevap verdi: — Allah’a karşı hilekâr davranma! — Allah’a nasıl hile yapabiliriz? — Allah’ın sana emrettiği şeyi yaparken Allah’tan başkasını arzular, gösterişte bulunursan, hile yapmış olursun. Ri- yâdan sakının. Çünkü riyâ Allah’a bir çeşit ortak koşmaktır. Hem riyâkâr kimse kıyâmet günü mahşer ehlinin gözleri önünde dört isimle çağnlır: Ey kâfir!. Ey fâcir!. Ey zararda kalan!: Ey sözünü yerine getirmeyen!. Ve sonra Resûlüllah (S.A.V.) Efendimiz şu âyeti okudular: «Rabbine kavuşmayı uman kimse yararlı iş işlesin ve Rab- bine kullukta hiç bir ortak koşmasın!.»283 «Doğrusu münâfıklar Allah’ı aldatmağa çalışırlar. Oysa O, onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir.»234 Bu husus ayrıca tmam Süyûtî’nin ed-Dürrü’l-Mensûr adlı kitabında da belirtilmiştir.
VE BENZERİ İTİYAD EDİNİLEN VİRDLER HAKKINDA VÂRİD OLAN SAHİH HADÎSLER VE İMAMLARIN BU HUSUSTAKİ SÖZLERİ
12
Eki