olmuştur. Ayrıca, öğütme, zımparalama, parlatma gibi işlemler tehlikeli kimyasalların havaya karışmasına yol açabilir. Plastikler, boyalar, çözücüler, yapay lifli dokumalar, temizleyiciler, ağartıcılar, dezenfektanlar ve koku gidericiler gerek buharlaşma gerekse gaz salımı ile atmosferi kirletirler. Ev içinde yapılan tahta işleme, lehimcilik, cam kazıma vb. uğraşlar, toz derişimini arttıran etkinliklerdir. Bakteri, virüs ve mantarları da kirleticiler arasına katarsak ortaya öylesine korkunç bir tablo ...
Devamını Oku »Yazar Arşivi: kozlu
zararları
mı bu zararları iki üç kat artırmaktadır. Asbestle çalışan işçiler arasında, sigara içenlerin akciğer kanserine tutulmaları riski, içmeyenlere göre sekiz kat, başka işlerde çalışıp sigara içmeyenlere göre doksaniki kat fazladır. Odalarda asbestli malzemeyi azaltmak ya da üzerlerini başka malzemeyle kapatarak yalıtmak gerekir, böylece asbest tozundan korunma olanağı doğar. BAŞKA NELER KALDI? Konutlarımızı kirletenler ne yazık ki bu kadarla kalmıyor. Uygarlık ...
Devamını Oku »konuk ol
evlerimize konuk olmaktadır. Bu yüzden, oda içi derişimleri sık sık milyonda 1 kısmı (1 ppm) aşabilir. Formaldehit, çok düşük derişimlerde olsa bile, özellikle | gözlerde alerjik duyarlıklara yol açabilmektedir. Solunum yol-j ları ve deride duyarlığı artırır. Milyonda 6 kısım (6 ppm) dü- i zeyindeki derişimleri kanserojen etkiler yapmaktadır. Formaldehitli yalıtım malzemelerinin ve bu maddeyi içeren başka ürünlerin sıkı denetimi ve ...
Devamını Oku »YANMA ÜRÜNLERİ
Önceleri bu durumu önemsemediler ama, ardışık denemeler sonunda, çok hafif hava hareketlerinin bile Toryum etkinliğinin büyük bir kısmını giderdiği belirlendi. İki bilgin bu durumu yorumlayarak, Toryumun sürekli olarak radyoaktif bir gaz yaydığını düşündüler. Bir yıl sonra öngörüleri gerçekleşti ve Alman fizikçisi Dorn, Radyumun bozunma ürünü Radonu buldu. Radyoaktif bozunma dizilerinde,*, (3 ve ışınımları yaparak ardışık dönüşümlere uğrayan elementler, bir tanesi ...
Devamını Oku »RADON VE BOZUNMA ÜRÜNLERİ
özel etkilerini sap- tayabilmemiz için “ikematgah ilmühaberinde” birlikte bulun-1 duğumuz arkadaşlarımızı (!) daha yakından incelememiz ge- j rekiyor. RADON VE BOZUNMA ÜRÜNLERİ Elementlerin kimyasal özelliklerine göre sınıflandırıldık-1 ları periyodik tablonun en sağındaki sütun, kimyasal tepki-j melere isteksiz gazların grubudur. Başka elementlerle bileşik yapmadıkları için soygazlar olarak adlandırılan bu grubun son elementi olan Radon, Uranyumun radyoaktif bozun-] ma ürünlerinden biridir. Üstelik, ...
Devamını Oku »EVİMİZDEKİ HAVA NE KADAR TEMİZ?
EVİMİZDEKİ HAVA NE KADAR TEMİZ? Doç.Dr.Osman GÜREL D oğanın kirlenmesinde en büyük pay insanoğlunundur. Basit tekniklerden teknolojiye geçişle hızla endüstrileştik, ama ne yazık ki, ürettiklerimiz yanında kirlettiklerimizi göz- ardı ettik. Artan enerji gereksinimini karşılayacak dev sarit- rallar yaptık, ancak çevresini korumayı unuttuk. Hızla büyüyen koca kentler kurduk. Bir süre sonra o kentlerde yaşamak, olmadık sağlık sorunlarına yol açtı. Daha rahat, ...
Devamını Oku »Prof. Dr.İsmet DÖKMECİ
Prof. Dr.İsmet DÖKMECİ [1] I ” laçların bilgisizce ve rastgele kullanımının onarılması güç zararlara yol açtığını çoğumuzun bilmesine karşın, yine de her önümüze gelen ilacı kullanma alışkanlığından kendimizi alamamaktayız. Her şeyden önce şunu belirtmekte yarar vardır. İlaç, her hastalığın devası değildir. Son yüzyılda modern tedavinin yerleşmesinde ilaçların yadsınamayacak derecede önemli rolü olmuşsa da, ilaçların bilgisizce ve zevk amacıyla gelişigüzel alınmalarıyla ...
Devamını Oku »MİKRODALGA BIÇAĞI
MİKRODALGA BIÇAĞI 9 Yeni bir mikrodalga bıçağı, hastaların dalaklarını ve belki de hayatlarını kurtarabilir. Maryland üniversitesinde elektrik mühendisi olan Le- onard Taylor, mikrodalga bıçağını şöyle açıklıyor: “Mikrodalga bıçağı üzerinde değişiklik yapılmış sıradan bir bıçaktır. Bıçak, içine yerleştirilmiş küçük bir spiral anten sayesinde mikrodalga enerjisi yayar.” Dalak zarar gördüğünde, devam ettiği takdirde öldürücü olabilecek miktarda kanama olur. Doktorlar bu kanamayı durduramazlar. ...
Devamını Oku »zayıf
cümüzün bugün için zayıf kaldığı ve doğadan örnek almamız gerektiği yargısına varabiliriz. Prof.Hertel, ölümünden kısa bir süre önce şöyle bir alternatif teklif etmişti: “Ton balığı biçiminde bir uçak gövdesi, aerodinamik bakımdan ideal bir laminar (girdap yaratmayan) iğ oluşturur. Eğer bu iğ biçimini, şimdiki nakliye uçak larına, uzunluğu aynen korumak, ancak gövdenin enini iki katına çıkarmak suretiyle uygularsak; o zaman şimdiki ...
Devamını Oku »fren-
fren- Kubbe sanatı: Şöyle dikkatle bir bakmamız yeter. Sudaki en küçük mikroorganizmalar bile ağ biçiminde karmaşık koruyucu yapılar, kireçten kubbeler ve kabuklar ya da ışınlılardaki gibi silisyumdan iskeletler oluşturmaktadır. Aynı ilkenin uygulamasına Montreal’deki ABD pavyonunda rastlamaktayız. lenmemektedir. Ne yazık ki, şimdiye kadar gemilere yunus derisine benzer kılıf giydirmek konusundaki bütün girişimler, esnek ve dirençli bir maddenin bulunamamış olması yüzünden başarısız ...
Devamını Oku »çiftebakış
ları, gerekse insan gözü bu çiftebakış (binokülerlik) ilkesinden yararlanır. Ne var ki, bu açı farkları normal bir fotoğraf makinesinde değerlendirilemeyecek kadar küçük kalıyordu. Sorunun çözümü, optikçilerin görme organları konusunda zoologlarla yaptığı bir görüşmede raslantı sonucu ortaya çıktı. Bir zoolog, kendisine odak ayarı problemi anlatıldığı zaman: “Durun hele, bunun için iki göze gerek yok. Bir gözünüzü kapatın ve öteki gözünüzle bir ...
Devamını Oku »Vitus B. DRÖSCHER
TEKNİSYENLER DOĞADAN KOPYA ÇEKİYOR 9 Teknisyenler doğanın buluşlarının farkına ancak şimdi varmaya başlamışlardır: Hayvan ve bitkilerde milyonlarca yıl boyunca gelişmiş olan sistemler, çoğu kez proje bürolarında geliştirilenlerden daha ekonomik ve daha dâhiyanedir. Doğanın bulduğu çözümler bazen doğrudan doğruya teknik projelere uygulanabilmekle birlikte; günümüz tekniğinin biyologların yardımıyla doğadan neler öğrendiğini ve neler aldığını görünce, şaşırmamak elden gelmiyor. Vitus B. DRÖSCHER D ...
Devamını Oku »radyasyon
tamda bulunan radyasyonu artıran etmenlerdir. Alman İçişleri Bakanlığı’na bağlı Radyasyon Dairesi yaptığı sürekli ölçümler sonucunda, bugün Almanya ortamında bulunan radyasyon miktarını yaklaşık olarak şöyle hesaplıyor: Ortamdaki doğal radyasyon, dünyanın her yerinde aynı değil. Radyoaktif maddelerin yoğun olduğu bölgeler çok daha fazla radyasyon içeriyor. Radyasyonun çok olduğu bölgelerde yaşayan ya da radyoaktif maddelerle çalışan insanların arasında kanser oranının yüksek olması radyasyonun ...
Devamını Oku »DEĞERLİ TASLAR VE İNSANLAR
DEĞERLİ TASLAR VE İNSANLAR İnsanlar binlerce yıl, değerli taşların kristal yapılarında ve çarpıcı renklerinde gizli güçler olduğuna inanmışlardır. Örneğin; sarı yakutun kalp ve beyni kuvetlendirdiğine, sinirleri yatıştırdığına, Turmalin’in kişiyi yaralanmaktan koruduğuna, elmasın insana güzel konuşma yeteneği kazandırdığına inanılırdı. Oysa bu taşların kristal yapıları kadar, çarpıcı renkleri de sihrin değil, basit doğa olaylarının sonucudur. Bu değerli taşlar üzerindeki menekşe ve erguvani ...
Devamını Oku »Yanardağ
Yanardağlardan, yalnızca, “lületaşı” ve “maden köpüğü” gibi zayıf mağma ürünlerinin fışkırdığını da eklemek gerekir. Oysa elmas yapıcı bacalar, anakara düzlemlerinin altında gömülüdürler; böylece elmas yapıcı bacaların, yanardağ bacalarının çıkardığından daha başka ürünleri yeryüzüne çıkarmaları olağandır. Anakara düzlemlerinin, deniz düzlemleri gibi 8-15 km kalınlığında olmayıp, 30-40 ve kimi yerlerde de 60 km kalınlıklarda olduğunu da eklemeliyiz. Yine de, 30-40 kadarının işletilebildiği ...
Devamını Oku »Tarihsel
Iım. Tarihsel olarak, ilk elmaslar, önce Hindistan’da ve sonra da Güney Afrika’da alüvyonlardan çıkartılmıştır: Elmaslar, yakın ya da uzak geçmişte, kendi ana-kayalarından kopmuşlar ve su akıntıları ile sürüklenmişlerdir, ilk “ana” filiz ise, ancak 1869 yılında bulunmuştur: Güney Afrika’nın yüksek düzlüklerindeki çocuklar, çiftliklerinin samanlı toprak harcına katışmış elmaslara rastlamışlardır. Bu, Kimberley’in doğuşuna yol açan olgudur. “Kimberlit” adı verilen elmas yapıcı kaya, ...
Devamını Oku »DOĞAL ELMASIN OLUŞUMU
DOĞAL ELMASIN OLUŞUMU 1 Pierre DE LATIL. G erek az bulunurluğu, gerek fiziksel özellikleri dolayısı ile, elmas öbürlerinden ayrı bir taştır. Jeologlar, elmasın geçmişte çeşitli kurgusal düşüncelere yol açan oluşumunu yeni yeni aydınlatmaya başlamışlardır: Mağmadan gelen elmas yapıcı kayalar Mach-2’ye varan hızlarla fırlatılmışlardır. ELMASIN DEĞERİ Maddelerin en serti, en katıksızı, ışık için en saydam olanı, doğada en az bulunanı… Elmas, ...
Devamını Oku »Bu duyu organcıklannın
Bu duyu organcıklannın kan basıncını ve kandaki oksijen miktarını gerekli düzeyde tutarak solunum ve kan dolaşımı metabolizması üzerin- deki etkiyi açıklığa kavuşturan hu çalınmalar». rataMHfe. larından dolayı Gauque 1949 yılı Nobel Kimya Ödülü aldı. Daha sonraları sıvı oksijen taşıma probleminin çözümü üzerinde çalıştı. Manyeto- ^nŞİYiİh. ‘ Rancis ^^artj Adelbert 1893- Am[1]rıkal, Biyoklmyacı p,h«aşÎnS£enda tan‘” 1895- Azerika” *”»yac, bellikle ...
Devamını Oku »CAĞLAR BOYU BİLİM VE TEKNİK ADAMLARI
CAĞLAR BOYU BİLİM VE TEKNİK ADAMLARI Hazırlayan ve Resimleyen: Erdoğan SAKMAN UREY, Harold Clayton 1893-1981 Amerikalı Kimyacı Döteryum adı verilen ağır hidrojen buluşuyla ünlüdür. Babası ilkokul öğretmeniydi ve gereken zamanlarda çevredeki insanlara papazlık yapıyordu. Daha çok küçük yaşında babasından disiplinli çalışmayı öğrendi. 6 yaşında babasını kaybetmekle birlikte küçük yaşlarda öğrendiklerinin ileriki eğitiminde çok yararını gördü. Bunu annesinin evlendiği üvey babasının ...
Devamını Oku »ÖDÜLLÜ SORULARIN YANITLARI
ÖDÜLLÜ SORULARIN YANITLARI MATEMATİK: 1) İstenilen eşitsizlik bir basım hatası sonucu 2A \T3r2 olarak çıkmıştır. Doğrusu 2A ^ \Î3r2 olacaktır. Değerlendirme, soruyu doğru yorumlayıp çözenler arasında yapılmıştır. B o1 Eşkenar üçgenler ABC ve A ’B’C’ olsun ve AB kenarı A ’B’ kenarını P, A ’C’ kenarını Q noktalarında kessin. Şekil ,\x ,q vj 60° ’tik dönme altında de- b\~—l— l\ ...
Devamını Oku »