Yıllık Arşiv: 2016

ELBİSTAN,

ELBİSTAN, Doğu Anadolu’da (Maraş ili) ilçe merkezi şehir; Akdeniz bölgesi sınırı yakınında; İMJM1 ?nüf. Yüksek dağlarla kulşatılmış Ceyhan ırmağının başlıca kollarının birleştiği aynı adı taşıyan ovanın güney kenarında, Şar dağının (2 300 m) kuzeydoğu eteklerinde kurulmuştur; yüksl. 1 150 m. Fevzipaşa-Malatya demiryolu üzerindeki Kapıdere istasyonuna 6 6 km, Ma* raş’a (Göksün yakınından dolaşan bir yolla) 146^ km uzaklıktadır. Karahan geçidinden ...

Devamını Oku »

ELBEE

ELBEE (Maurice gIgost d*), Vendée’li general (Dresden 1752-Noirmoutier 1794). iskoçya asıllıdır; önce orduda hizmet gördü, sonra Anjou’da Beaupréau’ yakınındaki kendi malikânesine çekildi. Az varlıklı olduğundan ihtilâli önce sevinçle karşıladı ve Tiers -Etat meclisine üye seçildi. 1791’de göç etti. 1792’de dönüşünde Ouest bölgesi ayaklanmasına katıldı. Mauges köylülerinin başında Stofflet’nin ve Cathelineau’nun kıtalarıyle birleşti. Thouars’m (mayıs 1793), Saumur’ün (haziran) zaptı harekâtına, Nantes ...

Devamını Oku »

ELBE adası

ELBE adası, ital. Elba, Tiren denizinde bir İtalyan adası. Livorno iline bağlıdır, kıyıdan Piombino kanalıyle ayrılmıştır; 27 000 nüf. Merkezi, Portoferraio. 10 Km genişliğinde olan bu ada, güneyde tortul kayalıklarla (Monte Capanne, 1 019 m), batıda volkanik kayalıklarla kaplıdır: kıyılar pek girintili çıkıntılıdır. Türlü kaynakları vardır: üzüm ve zeytin yetiştiriciliği, ton ve sardalya balığı avı. Etrüskler zamanından beri bilinmekte olan ...

Devamını Oku »

ELBE

ELBE, çekçe Labe, Orta Avrupa’da ırmak; Almanya ve Çekoslovakya’da akar, Dresden, Magdeburg ve Hannover’den geçer; 1 10 0 km. Elbe’nin yukarı havzası, orta, kısmı ırmak tarafından akaçlanan Bohemya kütlesinden meydana gelmiştir. Böhmerwalden’in yükselmeye uğramış kenarıyle Moravya dağları, Tuna havzasıyle ayrılma çizgisini meydana getirir. Elbe’nin yukarı havzasındaki ırmakların aynı yöne doğru akması, Bohemya’nın vaktinden önce birleşmesinde büyük rol oynamıştır. Elbe sonradan ...

Devamını Oku »

ELBASAN,

ELBASAN, arnavutça. Elbasani, Arnavutlük cumhuriyetinde il merkezi. Tirana’nın kuzvedoğusunda, Şkumbi ırmağı üzerinde; 78 300 nüf. Şehir, Bulgarlar tarafından X. yy.da yok edilen eski Scampa şehrinin yerinde kuruldu (1567). Dokuma sanayii, çelik fabrikası. • Tarih. Şehrin tarihi Makedonya sülâlesi devrine kadar uzanır. Eskiçağda Draç’ ile Selânik arasında uzanan ve Roma devrinde mükemmel hale getirilen ignatius askerî yolu üzerinde önemli bir pazar ...

Devamını Oku »

Elazığ müzesi,

Elazığ müzesi, Elazığ’da 1965’te açılan müze. Elazığ’ın çevresine has etnografik eserlerle bakır, oya, kilim, çorap ve para koleksiyonları dikkati çeker. Son yıllarda Keban bölgesindeki arkeolojik araştırmalardan çıkan tarihöncesi ve tarihî çağlara ait eserler ayrı bir odada sergilenir. Keban buluntuları için şehrin dışındaki Devlet Mimar- ‘lık ve Mühendislik okulunun bir bölümü müze deposu şeklinde kullanılmaktadır. Yeni bir müze binasının yapımına başlandı

Devamını Oku »

ELAZIĞ,

ELAZIĞ, Doğu Anadolu’da (Yukarı Fırat bölümü) il merkezi şehir; 204 603 nüf.; yükselti 1000-1200 m. Etrafı tepelerle çevrilen Elazığ ovası, güneydoğuda Perçenç boğazıyle Uluova’ya açılır ve suları Harinket deresiyle Murat ırmağına dökülür. (Keban barajı tamamlanınca Murat ırmağının bu kesimi ve Uluova’nın bir kısmı göl halini alacaktır.) önemli bir yol düğüm noktası olan Elazığ, kara yoluyle Malatya’ya (101 km), Diyarbakır’a (156 ...

Devamını Oku »

ELATERİDAE

ELATERİDAE çoğl. i. Dişli duyargalı, km kanatlı böcekler familyası. Sırt üstü düştükleri zaman sanki bir zemberekle fırlatılıyormuş gibi çok yükseğe sıçrama özelliği taşıyan delici böcekleri kapsar. — ansİkl. Elateridae başı tamamıyle göğüs kısmına gömülü, her boyda, kanatlı böceklerdir. Kurtçukları silindirimsi, uzun ve sert kabukludur, çeşitli bitkilerin kâplarında ve odunlarda yaşar. Yerde* yaşayan ve köklerle beslenen çeşitleri de vardır; çoğu etçildir. ...

Devamını Oku »

ELASTOMER

ELASTOMER i. (yun. elastos, tel haline gelebilen ve meros, kısım’dan fr. élastomère). Esneklik özelliği fazla makromoleküler madde: Sentetik kauçuklar ve kauçuk niteliğindeki plastikler birer elastomerdir. — Tekst. Çok ilgi çekici esneklik ve kalıcılık özellikleri gösteren kimyasal elyaf. — . Elastomer’ler, büyük ölçüde değişen esneklik derecelerine değil, bu esnekliğin cinsine göre nitelendirilir. Meselâ, büyük bir esneklik özelliğinin yanı sıra şekil değiştirmeğe ...

Devamını Oku »

ELASSONAS

ELASSONAS (veya BATOPULOS; [Dimitrios], yunan çetecisi» 1821 Yunan isyanı sırasında, Grivas, Liakopulos ve Hacipetros gibi çete önderlerinin kumandasında Peloponnes ve Makedonya’da savaştı. Yunan bağımsızlığından sonra orduya girdi (1833). Kırım savaşı (1854) sırasında Yunanistan’da çıkan isyandan faydalanarak çetesiyle beraber Tesalya’ya girdi ve Kalambaka’da öldü,

Devamını Oku »

ELAGABALUS

ELAGABALUS ( s e x t u s v a r İu s a v İt u s b a s – s îa n u s , askerlerince m a b c u s a u r e l Iu s a n – t o n İn u s diye selâmlanır, — diye anılır), [204-Roma 222], roma imparatoru ...

Devamını Oku »

EL ADEYME

EL ADEYME. Arkeol. Filistin’de Teleylat Gasul’ün yakınlarında tarihöncesi devre ait mezarlık sahası. 1932 ve 1933 yıllarında Stekelis tarafından yapılan kazılar sonucu dolmenlerin dört yanları açık taş yapılar olmadığı, ufak taş, kum veya topraktan tümülüslerle örtülü büyük taş bloklardan yapılma mezar odalarından ibaret bulunduğu anlaşıldı. . El Adeyme mezar sahasında üç ayrı dolmen tipine rastlanır. Çepeçevre dairevî taş Örgüyle çevrili bir ...

Devamını Oku »

EL

EL— ek (ar. al-, el-). Esk. Arapça harfi tarif diye adlandırılan ek. Osmanlıcada bazı deyimlerde ve daha çok isim ye sıfat tamlamaları ile bileşik biçimlerde kullanılmıştır. — El-harfi tarifi. Arapçada önlerine geldiği isimlerin v anlamlarını belirli (marife) hale getirir. Harfi tarifi bulunmayan kelimeler belirsizdir. Meselâ el-kitab «bilinen kitap», kitab «bir kitap, herhangi bir kitap» v.d. Ekin «l» harfi, önüne getirildiği ...

Devamını Oku »

EKVATORAL

EKVATORAL sıf. (fr. équatorial). Bir gökcisminin ekvatoral koordinatlarını, yani saataçısı ve kutup uzaklığım doğrudan doğruya ölçmeğe yarayan araç. — Ekvatoral, ekseni kutba yönelmiş ve temel dairesi gök ekvatoruna • paralel olan, teodolite benzer bir araçtır. Dürbün, gözlemlenen gökcisminin günlük hareketine eşit bir hızla ekseni etrafından ve saat ibrelerinin yönünde dönerse, yer değiştiren yıldızı sürekli olarak izler ve yıldız dürbünün görüş ...

Devamını Oku »

EKVATOR

EKVATOR i. (lat. aequare, eşitlemek’ten fr. équateur). Yerkürenin büyük çemberi; bu çemberin düzlemi, kutupları birleştiren çizgiye diktir. || Yer ekvator düzleminin gökküre ile ara kesiti. (Bu durumda genellikle g ö k e k v a t o r u terimi kullanılır.) |j Teşm. yol. Eksen düzlemli organizmalarda ön ve arka ekseni enine biçen bakışım düzlemi. — Fiz. Magnetik ekvator, yeryüzündeki ...

Devamını Oku »

EKTROPİON

EKTROPİON i. (yun. ektropion, ek, dışarı ve trepein, dönme’den fr. ectropian). Jinekoloji. Dölyatağı boynu mukozasının dışa dönüklüğü. (Ekstropion dölyatağı boynunda müzmin zar iltihabı bulunduğu zaman sık görülür ve dölyatağı boynunda ülser olduğu izlenimi verir.) — Gözbilim. Gözkapaklarının dışa dönüp göz kürelerini örtememesi durumu —  Gözbilim. Ektropion, göz kapaklarından birinde veya her ikisinde birden meydana gelebilir: ektropion en çok alt gözkapağında ...

Devamını Oku »

EKTOPİ

EKTOPİ i. (fr. ectopie). Bir organın anormal duruşu: Erbezi ektopisi. — Jinekoloji. Boyun ektopisi, dölyatağı boynunun dış yüzünde yer yer, iç yüzüne özgü silindirik hücreli epitelyumların bulunması şeklinde doku bozukluğu. —  Bir organın ektopVsi doğuştan veya sonradan olabilir. Doğuştan olan ektopilerin en sık görüleni erbezi ektopileridir; bu ektopi halinde erbezleri torbada değil, kasık kanalının üst tarafında veya içinde bulunur. — ...

Devamını Oku »

EKTİNİT

EKTİNİT i. (fr. ectinite). Dışarıdan hiç. bir madde eklenmeden veya çok az bir katışmayle (bu durum sözü edilen kayayı migmatitlerden ayırır) önceden var olan kayanın maddelerinin yeniden düzenlenmesiyle meydana gelen kristofil kayalar. —  Çoğunlukla kalın bir çökel dizi kendi ağırlığıyle derinlere battığı sırada, ısının etkisi ve mekanik güçler sebebiyle ektinitler meydana gelir. Ektinitler, mikaşistlerle gnaysların bu kısmını, kapsar. Başlangıçta şistli ...

Devamını Oku »

EKTİMA

EKTİMA i. (yun. ekthyma, fr. ecthyma, fırlama). Sivilceli, yaralı, kalın kabuklu deri hastalığı. —  Ektima, genellikle streptokokların sebep olduğu bir hastalıktır. Çoğu zaman düşkün kimselerde ve genellikle bacaklarda görülür. Sivilce çabuk oluşur, üstü önce sarı, sonra esmer bir kabukla toplanır; kabuk kendi kendine düşer, yerinde yaralı bir iz kalır. Sonunda bu da kapanır. Hastalık kaşıntılıdır, bazen ateş de yapar. Bulaşıcı ...

Devamını Oku »

EKTHESİS

EKTHESİS i. (yun. k.). Katolik ilâhiy. İnanç ilkelerinin açıklanması. Bu deyim özellikle Ekthesis makrostikha (VEcthese macrostique) ve Sergios Ekthesisi (l’Ecthese de Sergius) için kullanılır. (345’te Antakya konsilince hazırlanan birinci açıklamada ariusçululda birlikte Samsath Paulos ve Ankaralı Markellos’un ileri sürdükleri fikirler inkâr edilir. 638’de imparator Herakleios tarafından hazırlanan ikinci açıklamada Monotelizm’in [İsa’da tek irade kabul eden inanç] kabulünden doğan tartışmalara son ...

Devamını Oku »