Yazar Arşivi: Kursistem Moderator

Sulama İşleri Üzerindeki Anlaşmazlıkların Halli:

Peygamberimiz, Mehzur Vadisi üe Müzeynib Vadisinin sularından, daha aşağılarda bulunan arâzüerin de sıra ile faydalanmasını sağlamak üzere (14) hurmalık sâhiplerini ayak büeklerine, ekincilerin de, Nalın tasmalarına yükselinceye kadar suyu, Mehzur ve Müzeynib Vâdilerinde tutmalarına, fazlasını, kendüerinden aşağıda bulunan arâzi sâhiplerine salmalarına hükmetti. Peygamberimiz, Batıhan Vâdisi sulan hakkında da, aynı hükmü verdi. Kurayze oğullan Yahudilerinin aralarında bölüştükleri sulan hak-kındaki ihtüâflannı da, ...

Devamını Oku »

Bir Sulh Hâdisesi :

Kâ’b b. Mâlik, bir alacağından dolayı Abdullâh İbn-i Ebî Hadred’le Mescidde çekiştiler ve seslerini yükselttiler. Peygamberimiz, onlann seslerini evinden işitti. Kapısının perdesini kaldırp dışan çıktı. «Kâ’b!» diyerek seslendi. Kâ’b : «Buyur Yâ Resûlallâh!» dedi. İbn-i Ebî Hadred’e işaret ederek : «Sana olan borcundan yarısını şuna bağışla!» buyurdu. Kâ’b : «öyle yapayım Yâ Resûlallâh!» dedi Bunun üzerine, Peygamberimiz, İbn-i Ebî Hadred’e ...

Devamını Oku »

ADALET İŞLERİNİN DÜZENLENMESİ ve YÜBÜLTÜLMESİ

Peygamberimizin Hâkimler Hakkındaki Açıklaması ve Muhâkeme Usûlü : Peygamberimiz; Medine’de kendisine Müsümler, gayr-i Müslimler tarafından arz edilen her çeşit dâvaları ve münâzaalan adalet dâiresinde (Nisâ: 58-59) hail ve fasl etmekte idi Peygamberimiz, Kadılık ve Hâkimliğin, çok nâzik ve tehlikeli bir vazife olduğuna Eshâbmın dâimâ dikkatini çekerdi : «Üç kısım Kadı vardır : Bir kısmı, Cennettedir, iki kısmı da, Cehennemdedir ! ...

Devamını Oku »

Peygamberimizin Yaiş’e Süt Sağdırması:

Ehl-i Suffa’dan Yaiş b. Tahfetülgıfârî der M : «Peygamber (A.S.) bir gün, dişi bir deve ile geldi. (Bunu, kim sağar?) buyurdu. Bir adam, kalktı. (Ben!) dedi Peygamberimiz, ona : (İsmin nedir?) diye sordu. (Mürre = acı şey!) dedi Peygamberimiz, ona : (Otur!) buyurdu. Sonra, başka bir adam kalktı. Peygamberimiz, ona : (İsmin nedir?) diye sordu. (Cemre = ateş kor’u!) dedi ...

Devamını Oku »

Hurma Zekâtının Suffalılar İçin Mescide Getirtilip dağıtılması :

Peygamberimiz, hurmalık sahiplerine» hurmalarım ağaçlarından top-ladıklan zaman, hurmalarının sadakalarım Ehl-i Suffa için Mescide salkım hâlinde getirip asmalarım emrederdi (31). Çünki, Ehl-i Suffa, Müslümanların, yıldan yıla mallarının zekât ye sadakalarını verecekleri gerçek yoksullar zümresinden idüer (32) . Peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmuşlardır : «Kapı kapı dolaşmayı âdet edinip verilen bir iki lokma veya hurma üe geri dönen, gerçekten yoksul değüdir. Gerçekten ...

Devamını Oku »

Kendileri Aç kalıp Bir Suffaliyi Doyuran Aile i

Medineli Müslümanların Ehl-i Suffa’ya karşı olan davranışları da, akıllara durgunluk verecek derecede idi. Açlıktan dermanı kesilen Suffâ Eshâbından birisi, bir gün, Peygamberimize gelip hâlim arzetti. Peygamberimiz de, onu, zevcelerine gönderdi Zevceleri : «Yanımızda sudan ‘başka bir şey yok!» dedüer. Bunun üzerine, Peygamberimiz, yanındaküere : «Kim, şu acı yemeğine ortak yapar, yâhut konuklar ?» dedi Ensâr’dan bir kişi, ayağa kalkıp : ...

Devamını Oku »

Suffalılara Kur’ân-ı Kerim ve Yazı Öğretilmesi:

Ensâr’dan Ubâde Ib. Sâmit, Ehl-i Suffa’ya fahrî plarak yazı ve Kur’-ân-ı Kerîm öğretirdi. Ubâde b. Sâmit, bu hususta der ki : «Ben, Ehl-i Suffa’da bir çoklarına yazı ve Kur’ân öğretirdim. Onlardan birisi, bana bir yay hediye etmişti. Kendi kendime : (Bu, kıymetli bir mal değildir. Ben, bununla, Allâh yolunda ok atanm!) dedim. Bununla berâber, Resûlullâh’a gidip : (Yâ Resûlallâh! Yazı ...

Devamını Oku »

Suffa :

Kıble, Kâbe tarafına çevirilmeden önce, Mescidin şimal duvarında, hurma dallan ile bir gölgelik ve sundurma yapılmıştı ki, buna Suffa denilirdi (1). Suf falılar, Sayılan ve Meşgaleleri: Ehl-i Suffa; Medine’de kavim ve kabileleri, evleri barklan bulunmayan, Mescidin Suf fasında yatıp kalkan Sahâbüer (2) olup şu zatlar, Ehl-i Suffa’dan idiler : 1 — Yaiş b. Tahfe (3), 2 — Ebû Kırsâfe (Cendere), ...

Devamını Oku »

Huzeyfetülyemân’ın Kadılığı

Huzeyfetülyeman, en karışık, dolaşık meseleleri, dâvâları hal edecek derecede yetişen Eshâbdandı. Peygamberimiz, ona, Müslüm anlar arasındaki münâfıklarm isimleriyle Kıyâmete kadar zuhûr edecek fitne ve fesadlan haber vermiş ve bunları gizli tutmasını tavsiye etmişti (105). Hz. Ömer, ölen bir kimsenin cenâzesinde Huzeyfe’nin bulunmadığım görürse, kendisi de, bulunmazdı (106). Bir cemâat, kamıştan yapılmış bir ev üzerinde anlaşmazlığa düşerek Peygamberimize baş vurmuşlardı. Peygamberimiz, ...

Devamını Oku »

Ebû Ciihayfe Vehb-ül-Siivâî der ki :

Ali, bir gün, bize (Peygamberden sonra, bu ümmetin hayırlısı kimdir?) diye sordu. Bende : (YâEmİrvel-Mü’minîn! Şensin!) dedim. (Hayır! Bu ümmetin hayırlısı, Peygamberden sonra, Ebû Bekir’dir! Ebû Bekir’den sonra, Ömer’dir ! Bu ikisinden sonra da, üçüncüsüdür! İstesem, üçtincüsünü de, size haber verebilirim!) dedi, isim zfkr etmedi.» (110). Hz. Ali’nin : «Beni, Ebû Bekir’e ve Ömer’e üstün tutana iftirâ cezası olarak, dayak ...

Devamını Oku »

Hz. Ali’nin Yemen Kadılığı ve Kadılıktaki İhtisası :

Peygamberimiz, Hz.. Ali’yi genç yaşmda Kadı olarak Yemen’e göndereceği zaman, Hz. Ali : «Yâ Resûlallâh! Sen, beni Yemen kavmma gönderiyorsun. Onlar, bana dâvâlanm getirip halletmemi isteyecekler. Halbuki, benim, hâkimlik hakkında hiç bir bilgim yok. Nasü hüküm verileceğini bümiyor, o yaşlı insanlar karşısında vereceğim hükümlerde isâbet edememekten korkuyorum!» demişti. Peygamberimiz, eliyle onun göğsüne vurarak : «Allâh, senin kalbine doğruyu gösterecek, dilini ...

Devamını Oku »

PEYGAMBERİMİZİN SAHABÎLERİNİ YETİŞTİRMESİ

Allâhm Kitabında ve Peygamberinin Sünnetinde yerini bulamadığın, kalbini tırmalayan hususlarda tekrar tekrar düşün. Onların, Kitab ve Sünnetteki benzerlerini araştır, öğren. Sonra da, bulduğun benzerleriyle karşılaştırma yap. Karşılaştırmada, Allâh ve Resûlünü en çok hoşnud edecek olanım örnek tutmayı gâye edin! Doğruluğuna kanâat getirdiğin benzetmene göre hükmünü ver! Delü ve şâhid getirmek için mühlet isteyen Dâvâcıya mühlet ver. Zamânmda delü ve şâhidini ...

Devamını Oku »

hz ömer ve adaleti:

Hz. Ömer, Yahudînin haklı olduğunu görerek, lehinde hüküm verdi. Yahudî : «Vallâhi, sen, haklı bir hüküm verdin!» dedi. Hz. Ömer, ona tura ile vurarak : «Haklı olduğunu ne biliyorsun?» dedi. Yahudî : «Biz, kitaplarımızda gördük, bulduk ki : Bir kadı, haklı hüküm verirken, sağ yanında bir Melek, sol yanında da, bir Melek bulunur. Onu, hakdan ayrümadığı müddetçe, hakka yöneltir ve ...

Devamını Oku »

Yetiştirilen Müftülerden başarılı olanlar:

1) Hz. Ebû Bekir (86), .2) Hz. Ömer (87), 3) Hz. Osman, 4) Hz. Ali (88), 5) Übeyb- KâT>, 6) Muaz b. Cebel, 7) Zeyd b. Sâbit (89), 8) Abdullâh b. Mes’ud (90); 9) Abdurrabman b. Avf (91), 10) EbûMûsâl’ Eş’ari (92), . 11) Selmân-ı Fârisî, 12) Ebüdderdâ, 13) Ammâr b. Yâsir, 14) Huzeyfetülyemân (Muhibbüttaberî – Riyâdunnadra, c. 1, s. ...

Devamını Oku »

h.z. Âişe’nin Tıbba Ait bilgisi:

Urve b. Zübeyr, Hz. Aişe’ye : «Ey anneciğim! Ben, senin Fıkıh’daki bilgine şaşmam. Çiinki, Resûlullâh’m zevcesi, Ebû Bekir’in de, kızıdır, derim. Ben, senin şiirdeki ve Arab târihindeki bilgine de, şaşmam. ÇiiûM, halkın bu konularda en bilgilisi olan Ebû Bekir’in kızıdır.) derim. Fakat, ben, senin Tıptaki bilgine şaşıyorum. O, sana nereden gelebilir?!» dedi Hz. Âişe, ona : «Ey Urvecik! Resûlullâh, ömürlerinin ...

Devamını Oku »

Selmân-ı Fârisi’nin ilmi :

Bir Hadîs-i şerifde : «Selmân, ilimle doldurulmuştur!» buyrulur (73). Hz. Ali de : «Ona, öncekilerin ve sonrakilerin ilmi verilmiştir. Onda-ki ilme erişilmez.» (74). «O, dibi bulunmaz bir deryâdır!» demiştir. (75) Abdullah b. Selâm ve Ebudderdâ’mn İlmi : Muaz b. Cebel, vefâtı sırasında, başucunda ağlayan bir tilmizine, ilmin, kendisiyle kaybolup gitmeyeceğini söylemiş, ilimlerinden faydalanılmasını tavsiye ettiği dört zat arasında Abdullah b. ...

Devamını Oku »

Sellâm b. Mişkem’in Peygamberimiz Hakkındaki Sözlerini anlattı:

Muâz b. Cebel üe Bişr b. Berâ’ b. Ma’rûr : «Ey Yahudi cemâati! Allâh’dan korkunuz. Müslüman olunuz! Biz, müşrik iken, Muhammed Aleyhisselâmm gönderileceğini ve sıfatlarım bize haber veren, ona tâbi olup, bize galebe çalacağınızı söyleyen siz idiniz?!» dedüer. Nadir oğullan Yahudflerinden Sellâm b. Mişkem : «Bize, onun hakkında bir şey gelmedi. Bizim, size bahsetmiş olduğumuz Peygamber o, değildir!» dedi. SeUâm’m ...

Devamını Oku »

yahudî Alimleriyle yapılan dinî münakaşa ve MÜCADELELER

Peygamberimiz, Peygamber olarak gönderilmeden önce, Yabudfler; Evs ve Hazreç Kabileleri ile aralan açıldıkça, onlara : «Bir Peygamber, gelmek, gönderilmek üzeredir; geleceği zamanın gölgesi düştü. 0 Peygamber gelince, biz, Ona tâbi olup İrem ve Ad kavimleri gibi, kökünüzü kazıyacağız!» derlerdi (1). Cenâb-ı Hak, Yahudüerin kendi aralarmdan çıkmasını bekledikleri Peygamberimizi Hz. İsmail’in soyundan, Arablar arasından çıkannca, Ya-hudîler, Onu da, Onun hakkmda söylediklerini ...

Devamını Oku »

PEYGAMBERİMİZİN SAHABİLERİNİ YETİŞTİRMESİ

Kur’ân-ı Kerim; bütün insanlar için hidâyet kaynağı, doğru yol rehberi, hakkı bâtıldan ayıran (11), her şeyi açıklayan (12) hikmetle dolu (12), İslâm dininin kaynağı ve dayanağı İlâhî Kitab olduğundan, Peygamberimiz, Sahâbüerini dâiamâ, Kur’ân-ı Kerim’i öğrenmeğe ve öğretmeğe teşvik eder : «Sizin hayırlınız, en üstününüz, Kur’ân-ı öğrenen ve onu öğretendir.» (13). «Ehl-i Kur’ân olanların şu şu âyeti unuttum! demeleri ne fenâdır! ...

Devamını Oku »

İSLAM TARİHİ MEDİNE DEVRİ I

Peygamberimiz : «Hayır! Bu, hayız değildir. Damardan gelen bir kandır. Senin asıl hayanın başlama zamanı gelince, Namazı bırak. Kesilme zamanı gelince de, yıkandıktan sonra, kıl. Ondan sonra, yine o vakit gelinceye kadar her Namaz için Abdest al!» buyurdu. (Buhâri – Sahih, c. 1, s. 63). Peygamberimizin, arada sırada, Eshâbma hutbe îrâd ettirdiği de, olurdu. Ebiidderdâ der ki : «Resûlullâh Aleyhisselâm, ...

Devamını Oku »