wiki

TEDİYE

1-Ödeme, para ya da o değerde bir şey verme. 2- Borcunu ödeme. —3. Tediye etmek, ödemek. Esk. Tediye-i deyn, borcunu ödeme.

Devamını Oku »

TEDDER

(Arthur), İngiliz mareşal (Glen- guin, Central, iskoçya, 1890 – Banstead, Londra yakınları, 1967). Fiji adalarında, daha sonra 1915’te fransız cephesinde görev yaptı. Ertesi yıl hava kuvvetlerine geçti, sonra türk ordusunda görev aldı, daha sonra hava kuvvetlerinde önemli görevlerde bulundu. 1936’dan 1938’e kadar Uzakdoğu’da, 1940 aralığında Ortadoğu’ da İngiliz hava kuvvetlerine komuta etti, ertesi yıl, Libya cephesinde çöl filosu komutanlığını yaptı. ...

Devamını Oku »

TEDBİRSİZLİK

Düşüncesizce, yol açabileceği tehlikeli sonuç hesaba katılmaksızın yapılan davranış: Bu tedbirsizlik ona pahalıya mal oldu. Tedbirsizlik etmek.

Devamını Oku »

TEDBİRSİZ

Olabilecek durumları, olası tehlikeleri, davranışlarının doğurabileceği sonuçları hesaba katmayan kimse, onun tutum ve davranışı için kullanılır. Tedbirsiz bir biçimde; tedbirsiz olarak: Tedbirsiz davranmak. Tedbirsiz yola çıkmak.

Devamını Oku »

TEDBİRLİ

Bir şeyi sağlamak ya da olası tehlikeleri önlemek amacıyla gerekli hazırlıkları yaptığını, gerekli önlemleri aldığını davranışlarıyla ortaya koyan bir kimse, onun tutumu ve davranışı için kullanılır; sakınımlı, ihtiyatlı. 1- Tedbirli olarak, tedbirli bir biçimde; sakınımlı, ihtiyatlı: Arabayı tedbirli kullanmak. Yolculuğa çıkarken tedbirli davranmak. 2- Tedbirli olmak, bir işin, bir davranışın ilerisini, sonuçlarını düşünerek dikkatli, ihtiyatlı hareket etmek: Elektrikli ev aletlerini ...

Devamını Oku »

TEDBİR

1-Bir şeyi sağlayacak ya da olası bir tehlikeyi önleyecek yol, çare; önlem: Hastalığın yayılmasını önlemek için gerekli tedbirler. 2- Tedbir almak, kötü ya da yanlış bir sonuç doğurabilecek bir şeyi önlemek ya da bir şeyi sağlamak için gerekli hazırlıkları yapmak; önlem almak. Tedbirde kusur etmemek, gereken her türlü önlemi düşünüp gereğini yerine getirmek. Esk. Tedbir ehli, öğüt veren kimse, akıllı, ...

Devamını Oku »

TEDAVÜL

1-Para, bono, senet vb. için geçerli olma, sürümde bulunma; geçerlik, sürüm. 2- Dolaşımın eşanlamlısı. 3- Tedavülde olmak, geçerli olmak, sürümde bulunmak. Tedavülden kalkmak, sözkonusu paraysa geçerli olmamak, kullanımdan kalkmak. Tedavüle çıkarmak, piyasaya sürmek, çıkarmak.

Devamını Oku »

TEDAVİ

1-Bir hastalığı, tıbbi yöntemlerle iyileştirme, sağaltım: Günümüzde veremin tedavisi oldukça kolaylaştı. Tedavisi olmayan bir hastalık. —2. Bir kimseyi, bir hayvanı ilaç ve bakımla sağlığına kavuşturma, iyileştirme işlemi: Yaralıların tedavisi hastanede yapıldı. 3- Bu amaçla alınan önlemlerin ve izlenen tıbbi yöntemlerin tümü: Tedaviye cevap vermeyen bir hastalık. 4-Aksayan bir şeyi düzeltme, iyileştirme. 5-Tedavi etmek, hasta bir kimseyi ilaçla sağaltmak, iyileştirmek, bir ...

Devamını Oku »

TEDARİKSİZ

Gerekli şeyleri önceden sağlamamış olan kimse için kullanılır. -Gerekli şeyleri önceden sağlamadan: Tedariksiz yola çıkmak.

Devamını Oku »

TEDARİKLİ

Gerekli şeyleri önceden sağlamış olan kimse için kullanılır, hazırlıklı: O gün tedarikli olduğum için o kadar konuğu rahatça ağırladım. -Gerekli şeyleri önceden sağlamış olarak: Yola tedarikli çıkmak.

Devamını Oku »