Genel

Anlambilimsel (semantik) yaklaşım: anlam ve doğruluk

Anlambilimsel (semantik) yaklaşım: anlam ve doğruluk

Yukarıda sözünü ettiğimiz aşama, başlangıçta, önermelere doğruluk değerlerinin verilmesi, bu önermelerin anlambilimsel yorum bakımından ele alınmalan dolayısıyla mantıkçılar tarafından gerçekleştirildi. Nitekim Frege, anlamın yanı sıra, imlemi de göz önüne alan bir gösterge çözümlemesi önererek, mantıksal anlambilimin temellerini attı. Buna göre gerçek bir özel isim (yalın veya karmaşık) bir anlam belirtiyor, bunun yanı sıra bir gönderimde bulunuyor ve genellikle dildışı bir tekil nesneyi belirtiyordu. Mesela «akşamyıldızı»
ismi, anlam olarak akşamüstü ilk görünen yıld: olarak da bir astronomi nesnesi olan Venüs gezi Dilsel bilgiyle verilmiş olan anlam, «imlemin \ nenin göz önüne alınışının tikel tarzıydı. «Ai bahyıldızı» adlarının farklı anlamlan vardı, ama nı nesneyi yani Venüs gezegenini imlemenin ı yordu («Anlam ve İmlem Üstüne», Über Sinn und

Böyle bir çözümleme, Saussure’ün, gösteı parken başlangıçta bir yana attığı imlemenir bakımından apaçık bir önem taşımaktadır. Dı mışlık değerine ek olarak göstergenin, düny olan göndergesel bağıntısına dayanan bir a< söyleyebiliriz. Frege’nin bu çözümlemesine d venıste, imleme bir yer tanıyarak ve gösterge dilde zorunlu olan gösteren ve gösterilen ara: ğil, ama gösterge ile imlem arasına yerleştirere terge tanımlamasını düzeltti. Nitekim Fransız kardeş) göstergenin, akustik imgesine («SOI ama buna karşın, göstergenin birey olarak kız i fidir ve saymacadır ve bunu, İngilizce ‘de aynı t tergesinin tekabül etmesi açıkça gösterir («Ge<: n», Problemes de Linguistique generale, 1971

Ama, anlamı göndergesel terimlerle kavrama;, ler doğurmaktan geri kalmıyordu. İmlemleri olr len göstergelere ne gibi bir anlam yüklenebilirdi? anlamı, gönderim nesnesine ilişkin bir varlıkbilım rak çözüyordu. Günlük yaşamımızda güzel kadir, ama ne yazık ki kendinde güzel’e hiçbir zamar, Varlıkbilimsel yorum açısından bu pek önemi ; varlığım tehlikeye düşürmemek için, «güzellik» s olarak bir güzellik İdea’sının, bir tümel «Güzellik etmek yetiyordu. Platon’dan beri bilinen ve türrj Champeaux’lu Guillaume tarafından pekiştinler, gerçekçi çözümün çok basit olmak gibi bir üstuni: nı zamanda çok önemli varlıkbilimsel içerimlen mantığın kaynaklarını kullanan Russell, böyle ’rır ruma bağlanmayı gereksiz kılan ve imlemsiz itace indirgeyici çözümleme yaptı. Buna göre, «Fransa lı» gibi bir belirli betimleme, «Bugün Fransa kralı ela. birey vardır» dile getirişine indirgeniyordu. Bu di menin söylemsel karmaşıklığım ortaya koyuyor v. özel adı olarak bir değer taşımaktan çok, sadece ka-sel bir işlev taşıdığım gösteriyordu. Bugünkü rrar. daki her yargı yanlıştı; çünkü, bugün hiçbir gerçek lı olma özelliğim taşımıyordu. Dolayısıyla gem doğruluk sorunsalından ayrı tutulamazdı.

Doğruluğun tanımlanması. Alfred Tarskı a nımının içerikse! upııygunluğu’nun koşullarını sar kendilerini formun (T) eşdeğerlilikleriyle cüe yısıya, «X, eğer ve sadece eğer p’de X. sez avradıysa ve P bu ifadenin simgesiyse doğruydu > 5 beyazdır», eğer ve sadece eğer kar beyazsa dcgr_ mn (T) göstergebilimsel özelliği, bir cümlenin d konusu cümlenin bağlı olduğu dilden daha üst c lirleme zorunluğunu ortaya koymasıdır. Var… f>’mn «X» adına başvuran bir üstdilde veya cteJ: -dini ortaya koyar. Başka bir deyişle önerme, nesr_ ve üstdilde bu önermenin sözü edilir. Russell”™ * de olduğu gibi burada da, her çeşit kendine gcrjı ve bu, «yalancı» çatışkısı (antinomi) gibi her tur i su bertaraf eder. Nitekim «yalan söylüyonırr. -çünkü kendisine gönderimde bulunmaktadır ir düzeyde olduğu gibi anlamsal düzeyde de a\~_ı çerli olduğu ortaya konmaktadır («Tümdenge’.t’-: de Doğruluk Kavramı», The Concept of Truth ir. Deductive Sciences, 1933). Ne var ki bu saynıarr rilişinin felsefî açıdan yansız (nötr) olduğun-j ve mma dayananj?’rdn ileri sürülme koşullarım, yar_ lenin kabul edilme nedenlerini işin içine sokmac.-_ rekir. Wittgenstein, Tractatus’da, fikirler arası tıksal olarak düzenlenmiş dil ile olgular araşır.:: dayalı «tasarımcı» bir varsayımı benimsemişti 2 ler, dünyayı oluşturan olguların resimleri olırı2 doğrudurlar. «Jean Marie’yi seviyor» önermesi r mütekabili olan olguyla şu aynı mantıksal iV.rr.i_

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir