Yazar Arşivi: kozlu

Saklı Bavuldan İstanbul Çıktı

Saklı Bavuldan İstanbul Çıktı Cumhuriyet sonrası İstanbul’da yapılan arkeolojik kazıların detaylı fotoğrafları, İngiliz Birmingham Üniversitesi arşivlerinde bulundu. 1927′ 1957 seneleri arasında İstanbul’daki kazılara katılan İngiliz sanat tarihçisi David Talbot-Rice’m arşivi, Birmingham Üniversitesi Doğu Akdeniz Arşivi içinde bir çantada bulundu. İstanbul’un yer altı tarihine ışık tutacak belge ve bilgiler ihtiva eden arşiv toplam 785 parça görsel, çizim ve notlardan oluşuyor.

Devamını Oku »

Kaçak Kazıdan Çıkan Mozaikler

Kaçak Kazıdan Çıkan Mozaikler Osmaniye’de birinci derece sit alanında kaçak kazı yapan şüphelilerin bulduğu Roma dönemine ait taban mozaikleri koruma altına alındı. Alınan bilgiye göre, merkeze bağlı Kayalı köyü Çatalmazı mevkiindeki birinci derece sit alanında bazı şüpheliler tarafından kaçak kazı yapıldığı ve taban mozaiklerine ulaşıldığı bilgisi üzerine Adana ile Osmaniye’deki polis ve jandarma ekipleri ortak çalışma başlattı. Bölgeye düzenlenen operasyonda ...

Devamını Oku »

Tarihî Türbe Taşınacak

Tarihî Türbe Taşınacak lısu Barajı suları altında kalacak tarihî Hasankeyf teki Zeynel Bey Türbesi, Türkiye’de ilk defa uygulanacak “özel taşıyıcı treyler sistemleri” ile Yeni Kültürel Park Alanı’na taşınacak. Orman ve Su İşleri Bakanlığının uAmt Eserlerin Yerinde Korunması veya Taşınması” çalışmaları dâhilinde arkeopark alanına taşınması planlanan Zeynel Bey Türbesi’nin yer teslim tarihinden itibaren 250 gün içinde taşıma işlemlerinin tamamlanması planlanıyor. Dileriz ...

Devamını Oku »

Eskimeyen haber

Çırağan Sarayı Kül Oldu Sultan Abdülmecid döneminde yapılan Çırağan Sarayı’nda büyük bir yangın çıktı ve saray kullanılamaz hale geldi. (19 Ocak 1910)       Mors Alfabesi Kullanımda ABD’li mucit Samuel Morse, icat ettiği Morse Alfabesi’ni ilan etti. Bu alfabe elektrikli telgraf haberleşmesinde kullanılmak üzere geliştirilmişti. Kısa ve uzun sinyaller kullanılarak haberleşmeyi sağlayan ilk sistemdir. (6 Ocak 1838)   Mekke-i ...

Devamını Oku »

Onarım İçin Madalya Hazırlatıldı

Onarım İçin Madalya Hazırlatıldı Ayasofya, tamiri tamamlandıktan sonra 13 Temmuz 1849 tarihinde muhteşem bir merasimle ibadete açıldı. Tamiratın tamamlanmasının anısına bir de sınırlı sayıda ve farklı madenlerden madalyalar hazırlatılmıştı. Sultan ve valide sultana verilmek üzere hazırlanan 2 madalya altından, çeşitli devlet görevlilerine verilmek üzere 99 tanesi gümüşten ve 199’u da bronzdan imal edilmişti. Bir yüzünde Sultan Abdülmecid’in tuğrasının diğer yüzünde ...

Devamını Oku »

Gaspare Trajano Fossa

Gaspare Trajano Fossa İsviçre’de dünyaya gelen Gaspare Fossati 1822-1827 yılları arasında Milano Brera Akademisi’nde mimarlık eğitimi aldı. Buradan mezun olduktan sonra 1833’e kadar Roma ve Rönesans eserlerini inceledi, çeşitli kazılarda bulundu. 1833 yılında Rusya’ya giden Fossati burada kısa süre içinde tanındı.1836 yılı sonunda Petersburg’da “Saray Mimarı” unvanını aldı.Ayrıca restorasyon sırasında hazırladığı resimlerden 25’ini sultanın desteğiyle “Aya Sophia of Constantinople as Recently ...

Devamını Oku »

Osmanlı Basınından

Çanakkale’de Rüsdiye Mektebi İmtihanları Yapıldı Kaleci Sultaniye’de (Çanakkale) bulunan rüşdiye mektebinde ilim öğrenmekte olan öğrencilerin bu seneki imtihan zamanları geldiğinden, âdet üzere ulema ve şeyhlerle askerî görevliler, memurlar ve eşraftan oluşan umumi bir meclis toplanmıştır. Hocaları Hâzım Efendi hazır olduğu halde sorulan suallere verdikleri kâfi derecedeki cevaplar, öğrencilerin kabiliyet ve liyakatlerini ispat etmiştir. Padişahımızın sayesinde imtihanların yapılarak talebenin hünerlerini isbat ...

Devamını Oku »

İstanbul’da Ramazan Toplaarı Nerelerden Atılırdı?

Osmaniı İstanbul'unda bir ramazan gecesi (P. Blanchard, Gravürlerle Türkiye - İstanbul 1)

İstanbul’da Ramazan Topları Nerelerden Atılırdı? Günümüzde de hâlâ eskilerden bir âdet olarak yaşayan Ramazan topunun atılmasını beklemek her oruçlu için ayrı bir heyecandır. En büyük terbiyelerden olan açlığın teneffüs zilidir o. Küçük yerlerde topun nerede patladığı herkesçe bilinir. Ya İstanbul’da nerelerden atılırdı Ramazan topları?… Ramazan-ı Şerif ayı eskiden kalma birçok âdeti günümüze kadar ulaştırmıştır. Zengin iftar ziyafetleri, Ramazan davulu, minarelere ...

Devamını Oku »

“Gaye Pâye Değil İlim Olmalı”

“Gaye Pâye Değil İlim Olmalı” Kütükoğlu” soyadı tarihçilerin aşina olduğu bir isim. Her ikisi de tarihçiliğimiz için vazgeçilmez çalışmalar yapmış bir çift Bekir ve Mübahat Kütükoğlu. Bekir Bey bugün hayatta olmasa da esi Mübahat Hanım ile hayat prensiplerini, bir ömür verdiği çalışmalarını, kütüphanesini ve Bekir Kütükoğlu’nu konuştuk… Tecrübe Konuşuyor bölümü için hocalarımızı ziyaret ediyoruz. Bölüm gerçekten alâka gördü. İnsanlar, özellikle öğrenciler ...

Devamını Oku »

Bir Subayın Günlüğü

Bir Subayın Günlüğü İsmi bilinmeyen pek çok Çanakkale kahramanından birisinin, muhtemelen muhaberede görevli bir subayın günlüğünden Çanakkale kara harekâtına dair notlardır birazdan okuyacaklarınız… Kerevizdere’deki ilk çarpışmalar, harp madalyalarının dağıtılması, havada makineli tüfek savaşı yapan tayyareler, düşmanın firarı ve siperlerden yükselen Ezan-ı Muhammedi sesleri… 5 Aralık 1915 / Kerevizdere İlk Muharebe Sabahleyin düşman ikinci tabura, sol cenaha birçok torpil attı. Siperleri ...

Devamını Oku »

BARBAROS HAYREDDİN PAŞA ZIRHLISI’NIN BATIRILMASI

BARBAROS HAYREDDİN PAŞA ZIRHLISI’NIN BATIRILMASI “Gelibolu önlerindeydik. Seviniyorduk. Çünkü bir tehlikeye maruz kalmadan Çanakkale’ye yaklaşmıştık. Saat dört sularıydı. Şiddetli bir patlama oldu. Adeta cehennem ateşi sarmıştı etrafı. Gemi orta bölmeden vuruldu. Hasar büyüktü. Gemi sancağa doğru hızla meylederek devrildi. Sonunda da battı…” İtilaf Devletleri yenilmez dedikleri armadalarıyla Çanakkale Boğazı’ndan rahatlıkla geçeceklerini zannediyorlardı. 18 Mart hezimetinin ardından da, kara savaşları yapılmadan ...

Devamını Oku »

Hekim mi, Hasta mı?

Hekim mi, Hasta mı? Şeyhü Şuarâ Mevlânâ Şeyhî hem şair hem de doktordu. Hekim Sinan adıyla da anılan Şeyhî, aynı zamanda Çelebi Sultan Mehmed’in özel hekimiydi. Memleketi Kütahya’da göz hekimliği yaparken aynı zamanda kendi gözlerinde de rahatsızlık vardı. Bir gün, gözü ağrıyan bir hastası gelerek: “Göz ağrım için bana bir akçelik ilaç veriniz” demiş. Şeyhî, adamın istediği ilacı vermiş. Tabibin ...

Devamını Oku »

Ahmed Veiik Paşa’nın Saltanat Arabası

Ahmed Refik Paşa’nın Saltanat Arabası Ahmed Reffik Paşa, Paris’te elçi iken beyaz bir araba ile gezinirmiş. Üçüncü Napolyon’un arabası da beyaz olduğundan, Parisliler onu görünce imparator geçiyor zannederek selam dururlarmış. Fransız hariciye vekili Babıali’nin bu işe müdahalesini rica etmiş. Ahmed Vefik Paşa “Kendi sefirleri Boğaziçi’nde padişahımızın kayığı gibi kayıklarla dolaşırken, ben de arabamı değiştirmem. Onların kayıkları kalkarsa ancak o zaman ...

Devamını Oku »

Kabak Tadı Vermek

Kabak Tadı Vermek Sıklıkla yapılan bir şeyin bıkkınlık verdiği anlamında kullanılan bu tabir; eski bir âdete dayanır, Fatih İmareti, Fatih Sultan Mehmed’in cami, medrese ve darüşşifa ile beraber yaptırdığı meşhur bir imarettin Burada günde iki defa yemek pişer ve medrese talebeleriyle hastane ve kütüphane memurları, külliyenin bütün müstahdemleri, misafirler ve fakirler olmak üzere her öğünde bin kişi yemek yerdi. Sabahları ...

Devamını Oku »

Karşılık

Karşılık Meşhur ressam Whistler bir gün meşhur burun ve boğaz mütehassısı Sir Morell Mahenzie ye haber göndererek acele gelmesini istemiş، Doktor, telaşla ressamın evine koşmuş. Fakat, Whistler’in köpeğini muayene etmek için çağrılmış olduğunu anlayınca canı sıkılmış. Yine de bozuntuya vermeyip işini yapmış, ücretini alıp çıkmış. Birkaç gün sonra da doktor, Whistler i acele evine çağırtmış. Ressam, telaşla eve girdiği zaman ...

Devamını Oku »

Edirne’de İlk Osmanlı Sarayı

Edirne’de İlk Osmanlı Sarayı Sultan Birinci Murad tarafından 1365 yılında ilk defa Edirne’de Kavak Meydanı’nda bir saray yapılmış, bilâhare burası Yıldırım Bayezid’in oğlu Musa Çelebi tarafından genişletilmiş ve etrafı surlarla çevrilmiştir. Sonradan Sultan İkinci Murad 1447 yılında Tunca kıyısında kendisine bir köşk yaptırmış, Fatih Sultan Mehmed de burasını genişleterek bir saray haline getirmiştir. Birincisine Eski Saray, İkincisine Yeni Saray adı ...

Devamını Oku »

İstanbul’da İlim ve Kültür Hayatı

İstanbul’da İlim ve Kültür Hayatı İstanbul’daki büyük yapıları üçe ayırır:Camiler, saraylar ve kışlalar. Bu camilerden Fatih Camii’nin harap bir halde olduğunu, bayram namazını kıldığı Süleymaniye’nin Ayasofya’dan daha büyük olduğunu, Bayezid Camii’nde de namaz kıldığını bildirir.Bu caminin etrafında Ramazan ayında çeşitli tuhafiye ve tatlı pazarlarının kurulduğunu aktarır. Yeni Cami’nin imamının Ali Efendi olduğunu, Nuruosmaniye Camii’nin hatibi Süleyman Efendi’nin Arapçayı bildiğini ve ...

Devamını Oku »

“Ey Eba Eyyub biz geldik”

“Ey Eba Eyyub biz geldik” “Kostantiniye Şehri” başlığıyla İstanbul’un özelliklerini saymaya başlayan es-Sunusi, bu şehrin dünyanın en güzel yerinde kurulduğundan bahseder. Şehrin yüzölçümünün on iki mil olduğunu, sakinlerinin bir buçuk milyondan fazla olduğunu ve Müslümanların nüfusunun bir milyonu aştığını yazar. Ramazan ayının altısında gündüz vakti İstanbul’a ulaştıklarını, ancak gece vakti gelip minareler aydınlanıp çarşılar canlanınca bu şehrin manzarasının çok daha ...

Devamını Oku »

ı882 Ramazanında İstanbul’da Bir Arap Seyyah

ı882 Ramazanında İstanbul’da Bir Arap Seyyah Osmanlı Devleti’nin merkezi olmasından ve ikinci Abdülhamid Han’ın Araplarla olan sıkı münasebetlerinden dolayı Arap âleminden birçok yazar, şair, ilim adamı ve aşiret ileri gelenleri İstanbul’u ziyaret etmişlerdir. Onlardan biri de Tunuslu âlim Muhammed es-Sunusvdir… ► Yeni Cami’nin minarelerinde mahya  Kapalıçarşı’nın girişlerinden birinde esnaf ve alışveriş için çarşıya gelen hanımlar Bir medeniyet beşiği ve iki kıtanın birleştiği yer olmasının ötesinde ...

Devamını Oku »

Vakte Paha Biçecek Yiğit Yoktur Bu Cihanda…

Vakte Paha Biçecek Yiğit Yoktur Bu Cihanda… Bu küre-i arzda hayatını idame ettiren her fani için şu üç şey çok değerlidir efendiler. Bunların en evveli ve en mühimi sıhhattir. Zira “olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi”. İkincisi gençliktir. Sonuncusu ise vakittir efendiler, vakit.Değil bir seneyi, bir günü, ancak bir ânı dahi geri getirecek güç yahut maharet değil âdem evladına, ...

Devamını Oku »