BİLİM DAMLALARI

BİLİM DAMLALARI

Doç. Dr. Selçuk ALSAN NÜKLEER FELAKET

1903’de. değişik disiplinlerden Amerikalı ırııştırıcılar, muhtemel bir nükleer patlamanın ılyolojik etkilerini incelediler (Science, 222:1293, 983) 5.000-10.000 megatonluk [=5—10 milyar on TNT, (trlnitrotolüen) ] bir patlama (her biri ! megatonluk 3.000 nükleer başlıklı füzenin pat-amasına eşdeğer), önce “nükleer gece” ve lonra “nükleer kış” olayını doğuracak. Patrondan hemen sonra, nükleer ateş toplarının çıkardığı yangınlardan yükselen is ve dumanlar ıroposfer’ln üst tabakalarında, topraktan yük-ınlon tozlar İse stratosfer’de toplanacak, bunla-ın tfOııoş ışınlarını emmesi sonucu Dünya ka-nıtııcnk ve gündüz ancak ay ışığı kadar bir ay-lııılık kalacak (nükleer gece). Aynı nedenle sı-:ı*klık aylarca yaz-kış -25°C olacak ve yer yer 40*C‘a düşecek (nükleer kış). Toprak düzeyinde veya alçakta 5.000 megatonluk bir patlama İle yerde bir krater açılacak ve bir milyar ton toz havaya yükselecek. Toz sütunu hemen “nükleer mantar” tarafından emilip, 10-20 dakikada stratosfere taşınacaktır (12-40 km. yükseklik). % 8’i bir mikrondan küçük bu ince tozlar, aylar sonra yere çökmeye başlayacak. Yangınlar ve özellikle orman kuşaklarının yangınları is ve duman olarak troposfere (0-12 km.), milyonlarca ton karbon parçacıkları verecektir. Normal rüzgarlar bu kara bulutları hızla Dünya’ya yayacak, 1,5 ay içinde ılık kuşakta ışık, normalin % 1’ine inecek ve bu durum çok yavaş olarak normale dönecek: 8 ay sonra normalin % 50’si ışık. % 1 ışık, 10 watt/m2 sınır değerin altı olduğundan, yeşil bitkilerde fotosentez duracak ve yangından kurtulan bitkilerin % 30-70’i foto-sontez yokluğundan ölecek.

Karada yeşil bitkilerin, denizlerde yeşil yosun ve planktonların ölümü, bitki yiyen kara ve deniz hayvanlarının açlıktan ölümüne yol açacak, ot yiyicilerin ardından et yiyicilerin ölümü gelecektir. Tahıl, meyve, sebze, otlak yoktur artık. “Nükleer kış” sıcak ve ılık kuşak hayvan ve bitkilerini öldürecek, ekoslstemlerden yalnız tundralar sağ kalacaktır. Deniz ve kara
sıcaklıkları arasındaki şiddetli İnik, kıyılarda şiddetli fırtınalar oluşturacak. Kuruıılık vo soğuk okyanuslarda planktonların ölüşü sonunda, okyanuslar balık cesetleri ile kaplanacak. Sıcak denizlerin flora ve fauna’sı, sıcaklık 1-2°C düşse bile ölmektedir. Soğan ve rizom içermeyen tropik bitkiler, 0°C altına dayanamayıp yok olacak. Kurumuş otlakları hayvan leşleri kaplayacak. Soğuk, karanlık ve açlıktan, deniz ve karada bitki ve hayvanların çoğu ölecek. Yalnızca böceklerin ve asalak otların sağ kalması beklenebilir. Radyoaktif tozların Dünyaya çöküşü 30 yıl kadar sürecektir. Radyoaktiviteye en duyarlı bitkiler olan çam ve benzerleri, mısır, yulaf, çavdar, bezelye, fasulye, domates ve şekerpancarı ilk önce yok olacaklardır.

Bir yıl sonra sağ kalanlar, ölülere gıpta edecektir. Ateş topları ve yangınlar nedeniyle, çok fazla C02 ve CO birikmiştir. Bunun sonucu havadaki azot, NO ve N02’ye oksitlenecektir. Bu gazlar stratosfere yükselip, oradaki 2,5 mm. kalınlıktaki ozon (03) tabakasını % 30-70 oranda tahrip edecek, bunun sonucu ozon, tehlikeli ultraviyole ışınlarını (290^320 nanometre dalga boylu ÜV-B ışınları) artık ememiyecek, bu tehlikeli jşınlar toprağa ulaşacaktır: Dağ tepeleri 5-20^0 ısınacak, buzul ve karlar eriyecek, okyanuslar kabarıp sahilleri örtecektlr. ÜV-B ışınları, DNA, aromatik aminoasitler (tirozin vb.) ve protein peptid bağlarınca şiddetle emilir. Böylece, ÜV-B artışı canlıları tahrip edecektir. Kalan yeşil bitkiler ve plankton da böylece ölecek, tatlı ve tuzlu sularda hayat sönecek, su ürünlerine bağlı olduğundan, karadaki hayat da tükenecek. ÜV-B, memelilerde bağışıklık (immünite) sistemini eritecek, milyonlarca leş üzerinde çoğalan mikroplar, soğuk ve karanlığın azalması ile insan ve hayvanlara saldıracak, mikroplara karşı savunması yok olmuş bu canlılar hızla yok olacaktır. ÜV-B, tüm insan ve hayvanların kornea’-
5-10 bin megatonluk bir nükleer patlamadan sonra “nükleer gece” ve “nükleer kış”a yol açan dıcman ve toz bulutları.

ıınş yanığı yaraları İle Inlayon kör cnnlı sürüleri, ordaf» oraya dolaşarak besin ve barınak arayacak. Ozon tabakası 3 yıl sonra yeniden oluşacak ve ancak o zaman, öldürücü ÜV-B ışınları duracaktır.

Nükleer patlama sırasında 1 milyar insan, sıcaklık veya fırtınalar sonucu hemen ölecek, bir diğer 1 milyar insan yanıklar ve radyoaktif ışın yaraları taşıyacaktır. 500 rad üstünde ışın alanlar, özellikle gençler, kısa sürede ölecek, tıp personeli, ilaç, hastane, nakil araçları, yakıt kalmayacağından, bu 1 milyar yaralının da büyük bir bölümü kurtulamıyacaktır. Kalan insanlarda ruh hastalığı, kanser ve lösemilerin artışı, mikroplara dirençsizlik beklenebilir. Ayrıca bu insanlar, radyoaktif besinler ve su almak zorunda kalacaktır. Işın yemiş analardan, ölü çocuklar veya ucubeler doğacak, ışınların seks bezlerine ve kromozomlara etkisi sonucu, garip ve korkunç kalıtsal hastalıklar görülebilecektir. Tohum, yapay gübre, pestisidler ve tarım maki-naları yok olacağından ortaçağ tarımına dönülecek, endüstride ise, endüstri-öncesi dönemine gidilecektir. Bütün kültürel, bilimsel ve teknolojik kazanım ve «birikimler böylece yok olacaktır. Ya silahlar? Einstein’a göre, bu dönemde en önemli silah, kuşkusuz “taş balta” olacaktır. Nükleer gece, nükleer kış ve sonra öldürücü ÜV-B ışınları… İnsanlık yalnızca taş baltasını sal-lıyacaktır, güvencesiz göklere…

OMURGASIZ HAYVANLAR VE TOKSİK METALLER

Son otuz yılda endüstri artıklarında bulunan bazı metallerin çevreyi zehirlemesi ekolojik felaketlere yol açmaya başladı. 1950’lerde Japonya’nın küçük bir limanı olan M’.namata’-da dört yüz kişide ağır bir sinir sistemi hastalığı görüldü ve bunlardan yetmişi öldü. Yakındaki fabrikalardan denize dökülen metil-merküri balıklara geçmiş ve o balıkları yiyenler zehirlenmişti. Bu hastalığa ‘‘Mirtarnata hastalığı” dendi. Bugün fabrikalardan çevreye saçılan birçok metalin (demir, bakır, kadmiyum, çinko, kalay ve cıva) bitki ve hayvanlar tarafından alındığı ve bu yolla insanlara geçebileceği biliniyor. Kadmiyum ve çinko oto lastiklerine konuyor, kadmiyum ve bakır yapay gübrelerin, cıva zararlı ot öldürücülerin (herbisid), kurşun ise benzinin bileşiminde bulunuyor (Recherche 152:270-1984). Yüksek voltaj hatlarından dökülen bakır o bölgedeki toprağı kirletiyor. Bazı bitki ve hayvanlar rastladıkları toksik metalleri kendi vücutlarında yoğunlaştırır. Örneğin dökümhane çevre-
yum 14, çınKo o vb Kur?un ■ «… „

miktarda bulunmuştur (Oecologla V’\ M t» iu/n| Bütün metaller zehirli değildir. Nıı, K, Mıı vr Ca osmos ve elektrolit dengosl Içlıı gornklldlı Çok az miktarda bulunan Fe, Cu, Zn, Co, Nl, Mn, Al ve Sn ise çeşitli enzimlerin blloşlmlne girer. Bu, Pb ve Hg bitkileri korumak İçin pün kürtülmoktedlr. Fe bataklık «ivrisineklorlne, Cu ise salyangozlara karşı kullanılıyor. Moteller hücre zarından iyon olarak geçebildikleri gibi taşıyıcı moleküllere bağlanarak dıı g» çebilir. Bu gibi nötr moleküllere “şelatör” don mektedir. Birçok bakteri ve mantarda demir t* şıyan şelatörjer bulunmuş ve bunlara sidorofor (demir taşıyıcı) denmiştir. Şelatörler sayoslndo suda eriyen (hidrofil) metal tuzları hücre zarı çift yağ tabakasını aşıp hücreye girebilmekte dir. Birçok metal hücre zarını geçebilmek İçin klor gibi anyonlarla da kompleksler oluşturur, bunlardan biri olan HgCI2 hücre zarından Na’a göre bir milyon kat daha hızlı geçer. Toksik metaller hücrenin normal iyon pompalarını (Na+ ve Ca+ + pompası) asalak bir şekilde kullanır, örneğin Cd ve Zn, kalsiyum pompa sını, ceslum ise sodyum pompasını kullanarak hücreye girer. Bazı metal parçacıkları ise endositoz {hücre zarının içe kıvrılması) yolu İle hücreye alınır. Hücre içinde metaller özel proteinlere bağlanır. Örneğin Fe ferritin İçine girer. Ferritin mol. ağırlığı 450.000 olan büyük bir proteindir, boş bir küre biçiminde olup 6 kanal içerir, 4.500 atom demir bu kanallardan geçip merkezde Fe203 halinde depo olur. Ll/o som demlen enzim vaküolleri ferritlnl Bindirir ve demir llzosomlarda hemosiderin olarak dopo ianır. Toksik metaller ise “metalotioneln” <ln nen proteine bağlanarak zehlrslzleştlrlllr. 11u protein omurgalılarda karaciğer ve dalakta ya pılır. Kükürt içerir, mol. ağırlığı 6.000-6 000 «Ilı Sülfidrll grupları (-SH) metali yakalar. Metalo tionein lizosomlarca sindirilir ve bağladığı ım> tal bu organcıklarda toplanır. Omurgasızlardı bir diğer zehirsizleştirme sistemi vardır. Meta İyonları çözünmez fosfat ve pirofosfat ile bora ber iç içe daireler şeklinde çöker, bunları “sferokristal” denir. 1-10 mikron çapındaki bı kürecikler endoplazmik retikulum’dan türemi: vaküoller içinde bulunur. Hücrelerde motallerlı birikmesi nükleer manyetik rezonans, elektrot spin rezonansı ve X ışınları analizi ile İzlen mektedir. insan vücudu Pb ve radyoaktif stror siyum zehirlenmesi karşısında savunmasızdıı şelatörler (EDTA vb.) kullanarak metali böbro yolu ile atmak denenmektedir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*