KİMYA
Atom yörüngeleri
n tipi molekiilsel yörüngelerin oluşumu. Burada hiçbir rol oynamayan, bağlantı karşıtı a * ve it * molekülsel yörüngeler hesaba katılmazsa, asetilende (HC-CH), dört molekülsel yörünge kuşağı işe karışır: iki karbon atomu arasında, iki atomdan kaynaklanan iki p atom yörünge kuşağının eksenel olarak örtülmesiyle oluşan bira bağı molekülsel yörünge kuşağı;
– iki karbon atomu arasında, her biri, her atoma paralel olan iki p atom yörünge kuşağının yanal olarak işgal edilmesiyle oluşmuş, iki adeta bağı molekülsel yörünge kuşağı;
– her karbon atomu ile hidrojen atomu arasında, hidrojen atomunun 1s yörünge kuşaklan He karbon atomunun 2s yörünge kuşaklannın işgal edilmesiyle oluşmuş bira bağı molekülsel yörünge kuşağı (yani, iki a yörünge kuşağı). Böylece, asetilenin üçlü bağı, bira bağından (kararlı ama tepkin değil) ve iki ir bağından (daha az kararlı ve tepkin) oluşur.
a tipi ferei molekülsel yörüngelerin oluşumu.
İki 1s atom yörünge kuşağının dolması, iki molekülsel yerel yörünge kuşağının oluşmasına yoi açar: bağlamalı bir a yörünge kuşağı ve bağlamasız bir a’ yörünge kuşağı. İki bağ elektronu varsa, bunlar, en düşük enerjili, bağlamalı a yörünge kuşağında yer alır ve bir a değerlik bağı oluşur. Dört bağ elektronu varsa, iki a ve o” yörünge kuşağı da doludur ve bağ yoktur (He2 molekülü oluşturmayan helyum atomlan için bu durum söz konusudur).
KİMYANIN DALLARI
Çok kapsamlı bir bilim olan kimya, genel olarak üç dala ayrılır: fizikokimya (anorganikkimya), inorganik kimya, organik kimya; diğer yandan bunlara, kimya ile diğer bilim dallan arasındaki birçok girişim alanım da (biyokimya, jeokimya, fotokimya, elektrokimya, nükleer kimya…) eklemek yerinde olacaktır.
Fizikokimya
Bu dal, maddenin yapısını betimlemeye ve dönüşümlerini anlamaya ve öngörmeye imkân veren bilgilere ve kuramlara ilişkindir: bu özelliğiyle, kimyanın diğer dallarına destek oluşturur. Fizikokimya gözlem ölçeğine göre, birleşme eğilimi gösteren iki alana ayrılabilir: atom ölçeğinde, yapısal ve kuramsal kimya; içinde bulunulan gözlem ölçeğinde, kimyasal termodinamik ve kinetikle birlikte, kimyasal dönüşümler.
Yapısal ve kuramsal kimya. Atomların yapısını (atomistik) ve bunların, moleküller veya kristaller oluşturmak üzere birleşme şeklini (kimyasal bağ) inceler.
Atomistik. Atomların anlaşılması, Rutherford modeline dayanır: çevresinde elektronların (negatif yüklü) döndüğü, protonlar ve nötronlardan oluşan bir çekirdek (pozitif yüklü); bütünün elektrik yükü sıfır olmak zorundadır.
Atomistik, elektronların çekirdeğin çevresinde nasıl davrandığını ve atomlara gözlemlenen özellikleri ne şekilde kazandırdıklarım açıklamayı amaçlar.
ilk atom modelini Bohr geliştirmiştir: bu modelde, Max Planck tarafından önerilen kuvantumlar (kuvanta) kuramı göz önüne alınmıştır; bu kurama göre, tek renkli her ışıma, ilerleyen bir sinüzoidal dalga gibi yayılır, ama enerjiyi, enerji parçacıkları, yani fotonlar biçiminde taşır. Fotoelektriksel etkinin incelenmesi, bir foton tarafından taşman enerjinin, bir metalin bir elektronuna aktarılabileceğini göstermiştir. Bohr, bir atomun bir elektronunun, ancak bir foton yakalayarak veya yayımlayarak enerji yayımlayabileceğim veya alabileceğini dikkate alarak, her biri elektronların zorunlu olarak bulunmaları gereken bir enerji düzeyine tekabül eden yörüngeler tanımladı. Spektroskopi (tayf-gözlem), bir yörüngede en çok, zıt spinli iki elektron (kendi çevrelerinde, zıt yönlerde dönen) bulunabileceğini gösterdi.
Bununla birlikte, bu ilk atom tasarımı kısa sürede önemli zorluklara (özellikle kimyasal bağların yönlenmesiyle ilgili olarak) yol açtı; bunlar, Louis de Broglie’nin dalga mekaniğinin temellerini geliştirmesiyle giderildi; dalga mekaniğinde, yer değiştiren her parçacık (elektronlar gibi) akışına bir dalga eşlik ettirilir. Buradan, yepyeni bir atom kuramına geçildi; bu kurama göre, elektronlar, genellikle uzayda yönlenmiş hacim öğeleri olan yörünge kuşakları içinde yer alır: her yörünge kuşağı, en çok zıt spinli iki elektron kabul edebilir ve dalga mekaniğinin temel denklemiyle, yani Ervvin Schrödinger denklemiyle belirlenen bir enerji düzeyinde yer alır.
Kimyasal bağlar. Bunlar, atomların en dış elektronları (değerlik elektronları) tarafından sağlanır. Kimyasal bağın anlaşılması, atomların temel bir özelliğine dayanır: elektronegatiflik.
Bir atomun elektronegatifliği, nicel olarak, atomun kimyasal olarak başka atomlara bağlı olduğunda değerlik elektronlarını kendine doğru çekme yeteneğini ifade eder. Bir A atomu, kendisinden çok daha elektronegatif bir B atomuna bağlıysa, A atomunun değerlik elektronları, B tarafından çekilir ve bağlanır: A, pozitif bir
iyon A+ (veya A”), B, negatif bir iyon B- (veya B” r£-ve B arasındaki kimyasal bağ, zıt işaretli iki iyon ara; -rostatik çekimden kaynaklanan bir iyon bağı’dır. elektronegatifliği kendisininkine eşit veya yakın fc:r -bağlıysa, değerlik elektronları iki atom arasında payk;. değerlik bağt’dıı (kovalans bağ). Bu durumda, iki at” çeken kuvvetlerin nereden kaynaklandığının açıklarr-nusudur.
Bunun yanıtı, birçok atom çekirdeğinden ve birçc^ : oluşan bir sisteme uygulanan Schrödinger denklemesiyle elde edilebilir: bu, sadece güçlü bilgisayarlar.” yöntemlerine başvurarak çözümler getirebileceği zer r dir.
Ama uygulamada, hesaplamalardan, kullanışlı ka. ” edilir. Enerji açısından bakıldığında ortak değerlik r:. deklerin ve elektronların uzayda bütünün enerjisi ır.:r_~ şekilde dağılması durumunda oluşmaktadır; iki er.:~ karışır: çekirdekler ve elektronlar arasındaki elektr:-‘ şimlerden kaynaklanan Coulomb enerjisi ve dalga r: kaynaklanan, anlaşılması daha güç olan alışveriş et:er
Elektronların yerleri açısından bakıldığında, C ve _ mun arasında ortak değerlik bağı, iki bağ elektrona _ larının dış atom yörünge kuşaklarından oluşan ve “=• ilgilendiren bir molekül yörünge kuşağı’nda yer ald:î. ; ve D atomlarının yörünge kuşakları, molekül yör_’ :; oluşturmak için maksimum derecede örtüldüklerin;: molekül yörünge kuşakları kararlıdır: bu, ortak değ;’-yönlenmesini ve deneysel olarak oluşturulabilen nur.: • mini açıklamaya imkân verir.
Atom yörünge kuşaklarının örtülmesi, iki temei —: ge kuşağı tipine yol açar: eksenel örtülmeler gerçek.; :r rünge kuşakları; yanal örtülmeler gerçekleştiğinde. ~ lan.
a yörünge kuşakları için örtülme, n yörünge k. duğundan daha önemli olduğundan, n yörünge k1.;: rinden (o yörünge kuşakları) daha kararsızdır. Ük: birçok bağ oluştuğunda, her zaman bir o yörünge .• _ tepkin bir veya birçok n yörünge kuşağı işe kacş;* . ortak değerlik bağları, ikişer ikişer alınan atomlar an: Molekül yörünge kuşaklarının bir molekülün ta molekülün birçok atomunu kapsadığı durumlar dz z da, yöresiz bağlar söz konusudur. Bir metalde, ba£ : kristalin bütünü içinde yer değiştirebilir: bu, yer; e r bağı’na tekabül eden sınır durumudur.
İyon bağı ile ortak değerlik bağı arasında, bağl: e: :” ronegatifliklerinin çok farklı olmadığı durumlara tî vi ‘ çok ara bağ vardır: burada, molekül yörünge t-:;
266
Benzendeki altı p atomsal yörünge
omların yakınında daha gelişmiş oldukları kutup-konusudur. Son olarak, moleküller arasında, yine ı çerçevesi içinde yer alan, Van der Waals bağları trı gibi farklı tipte bağlar da bilinmektedir, lüşümler. Kimyasal dönüşümler, iki açıdan ince-epkimeler sırasındaki enerji alışverişlerinin ince-termodinamik; kimyasal dönüşümler sırasında gemlenmesi kimyasal kinetik.
.odinamik ve kimyasal kinetikte, çok fazla sayıda m kümelerle ilgili gözlemler söz konusudur: bun-ölçekte yer alır.
‘todinamik. Bu, iki temel ilkeye dayanır. birinci ilkesi. Bir sistem, bir başlangıç hali ile bir geliştiğinde, dış ortamla bir A W iş ve bir AQ ısı >ı ile iş arasında bir eşdeğerlik vardır ve alışverişi ıerji, başlangıç hali ile son hal arasında işe karışan vağımsız olarak, A W + AQ toplamına eşittir. Alış-rji, sistemin iç enerji değişimidir (AL/); dolayısıyla şitliği söz konusudur.
linin termodinamik bir fonksiyonudur. Bir tepki-gerçekleşirse, AW= 0 ve tepkime ısısı Al/’ya eşittir tepkime sabit basınçta gerçekleşirse (zaten ge-alı^verişi yapılan enerji AQ’ya eşittir ve buna,
. Yine aynı şekilde, yalnız başlangıç haline ve son I = AQ + pAV (AV= hacim değişimi) toplamı, en-Dolayısıyla entalpinin sistemin ikinci bir termo-nu olduğu görülür. Birinci ilke, hesaplama yoluy-îdilemeyen iç enerji veya entalpi değişimlerine e de bağ enerjilerine ilişkin bilgileri iyileştirmeye
ikinci ilkesi. Deney, kesintisiz hareketin imkânsız liştir. Bu saptama, termodinamiğin ikinci ilkesiy-sıstem, tek bir dış kaynakla ısı alışverişinde bu-dönüşümler çevrimi çizdiğinde iş gerçekleştire-r sistemin tersinmez bir dönüşümler bütünüyle, irli bir halden daha kararlı bir hale geçtiği sonu-ir sistem, her zaman birbirini izleyen sonsuz kü-nlerle, çok yavaş bir şekilde gelişebilir: dQ, son-bir çevrim sırasında dış ortamla alışverişi yapılan “, bu çevrimin gerçekleştiği mudak sıcaklıksa, bir ipi, tanımlanır ve bu fonksiyon aşağıdaki ifadey-
dS:
dQ
T
SELEME VE ADLANDIRMA
enin amacı, maddelerin kimyasal bileşimini, katıldık-ğradıklan dönüşümleri, olabildiğince basit ve eksiksiz ti ek tir. Bu, Berzelius tarafından önerilen, elementlerin e ve kimyanın temel yasalarına dayanır, veya iki harfle temsil edilir; bunlar çoğu zaman, ele-rfi veya ilk iki harfidir (karbon için C, alüminyum için in eski adını da ifade edebilir (eskiden natriyum olan
asal bileşimi ve kimyasal bir tepkimeyi tam olarak ı sahip olunması gereken tepkenierin küdeleri, her ıtom kütlesi, izotoplar karışımı eşlik ettirilerek açıkla-;ütlesi, karbon 12 izotopunun kütlesidir ve bu, uzlaş-ittir. Elementsel atomun küdesi 12 g/N’ye eşittir (N, mgeler, yani 6,02294 X 1023’e eşittir): bu, atom küde-
? ye JiotrammÂûtfes/I7ÛÛS7Ûufa eşıtür. Tüm çekirdeklerim oluşturan toplam proton ve nöt-msayıJandjr fJcüde sayjsjJ,
Vdv^/terefementmâirmo/eMekç
■ormuile ifade edilir.
kimyasal bir denklemle gösterilmesi, bu uilamlacak tepkenierin kütlesini ve oluşan kan verir.
n, simgelerin yerleştirilme sırası ve bilesi Kuramsal ve Uygulamalı Kimya Birli-3elirlenmiştir.
Dağınık jt bağlantılı molekülsel
anlaşıldığı gibi, yalıtılmış bir sistemin (Evren gi-ler tür gelişimi, bir entropi artışıyla kendini bel-1 termodinamik, entropinin, sistemin düzensiz-ettiğini ortaya koyar: entropi düzensizlikle bir-stem, kendiliğinden, düzensizliğe doğru gelişim z başlangıç durumuna ve son duruma bağlı,
üçüncü bir termodinamik fonksiyondur). U, H ve S bilindiğine göre, diğer iki termodinamik fonksiyonu tanımlamak mümkündür: F = U – TS bağıntısıyla tanımlanan serbest enerji F ve G = H – TS bağıntısıyla tammlanan serbest entalpi G.
Bir bileşik için değerleri belirli sıcaklık ve basınç koşullarında ortaya konabilen bu beş termodinamik fonksiyon, U, H,S,F,G yardımıyla, kimyasal bir sistemin kararlı olup olmadığı veya gelişmesinin gerekip gerekmeyeceği ve gelişecekse, bunun hangi yönde olacağı öngörülebilir: termodinamik fonksiyon tabloları gerçekleştirilmiştir ve bir sistemin kimyasal denge halinde olduğu koşulları tanımlamak mümkündür.
Kimyasal kinetik. Bu dal, tepkimelerin hızının incelenmesini konu alır: tepkime hızının ve bu hızın zamana, sıcaklığa, derişim-lere vb bağlı olarak değişimin kesin olarak bilinmesi, sınaî uygulamalar açısından çok yararlıdır. Ayrıca, gelişen bir kimyasal sistemde gerçekleşen, çoğu zaman karmaşık süreci açıklamaya da imkân verir. Böylece, belirli bir sıcaklıktaki bir tepkimenin hızı, deneyle kurulan bağıntıya göre, A, B, … bileşenlerinin (t anında mevcut olan) mol sayısının fonksiyonudur: v = k • [A]“. [B]^,…; burada, a, (5 üsleri, zamandan bağımsızdır.
Hızın ifadesinde, derişimleri etkileyen üslerin toplamına n – a + (5 + … tepkimenin basamağı denir ve 1., 2., … basamaktan tepkimeler ayırt edilir.
1. basamaktan tepkimeler, bir A gazı başka gazlara ayrıştığında veya radyoaktif bozunmalar sırasında gözlemlenir: bu durumda A’nın mol sayısı, aşağıdaki yasaya göre, zamanın fonksiyonu olarak değişir: [A] = C0exp~kt.
A’nın mol sayısının yan yarıya azaldığı (, 2 zamanı, aşağıdaki
•İT. -i- Log2 eşitlikler verilir. tL2 =-•
k
Bu, radyoaktif bozunmalar durumunda yarı ömür adı verilen, yanlanma tepkimesi zamanıdır.
Bir A cismi, A + B —- M denklemi uyarınca bir B cismiyle tepkimeye girdiğinde, 2. basamaktan tepkimeler oluşur. Bu durumda, V= k [A] [B] bağıntısı söz konusudur. Bir tepkimenin mekanizmasının incelenmesi, temel tepkimeler kurgulamaya, bunları tanımlamaya ve hesaplama yoluyla tepkimenin basamağım belirlemeye imkân veren temel tepkimeler kombinasyonunu elde etmeye yöneliktir. Hız sabitleri genellikle şu yasaya göre sıcaklıkla birlikte artar:
-E
Dağınık % bağlantılı molekülsel yörünge kuşaklarının oluşumu.
CeHtj formülüne sahip benzende, altı karbon atomu, yerel altı a bağıyla ve her biri bir elektron içeren, paralel altı p atom yörünge kuşağının yanal olarak örtülmesiyle oluşmuş k bağlanyla bağlıdır. Şekilde görülen, bağlamalı üç n yörünge kuşağı (a), (b), (c) ve şekilde gösterilmemiş olan, bağlamasız üç n * yörünge kuşağı oluşur, n yörünge kuşağı (a), altı karbon atomunu bağlar ve tüm benzen molekülünü sarar: bunda yer alan iki elektron, molekülün tümü üzerinde yer değiştirir ve bağlantı dağınıktır. Daha az karbon atomu bağlayan (b) ve (c) n yörünge kuşaidannın dağınıklık derecesi daha düşüktür. Mevcut altı elektron, üst üste binen, bağlamasız dağınık üç n yörünge kuşağında yer alır.
£=A,exp
j?r
mutlak sıcaklıktır. ‘ ……..^ R ^ gazIar sabiti ve T
ne bilecekleri gibi dönüşebilir veya tepkimeye de girebilir.
Seyrettik plazma demetleri.
Bir argon plazma demetinin görüntüsü (Fransız Bilimsel Araş. Mer.).
Bakır-çinko denge diyagramı.
Bu diyagram, bakır ve çinko içeren çeşitli katı bileşikler arasındaki ve katı bileşikler ile sıvı arasındaki denge koşullannı göstermektedir. Burada, farklı bileşiklerin kararlı halde bulunduktan bileşim ve sıcaklık bölgeleri belirtilmiştir.
İnorganik kimya
inorganik kimyanın konusu, tüm elementlerin ve bunlardan türeyen bileşiklerin incelenmesidir; ancak, karbon bileşiklerinin çoğu bunun dışında kalır, çünkü bunların oldukça fazla olması özel bir yaklaşımı gerektirir ve organik kimyanın kapsamına girer.
inorganik kimyada, fizikokimya yasalarının ve kuramlarının kullanılması, kimyasal türlerin özelliklerinin anlaşılmasına ve belirli bir ölçüde öngörülmesine imkân veren birtakım araçların geliştirilmsine yol açmıştır. Bu araçlar, temel olarak, elementlerin periyodik sınıflandırması, kimyasal bağlar ile özellikler arasındaki ilişkilerdir.
Periyodik sınıflandırma. Dmitriy İvanoviç Mendeleyev tarafından ortaya atılan ve birçok kez yeniden ele alınarak düzenlenen elementlerin periyodik sınıflandırması, resmî bir simgeye sahip 103 elementin (bugün 109 element bilinmektedir) yer aldığı bir tablo biçimindedir; son 11 radyoaktif element yapaydır: bunlar çekirdek tepkimeleriyle (nükleer tepkimeler) elde edilmiştir.
Bu tablo, 7 periyottan (yatay çizgiler) ve 18 sütundan oluşur; elemender bunların içine atom numaralarının sırasına göre yerleştirilmiştir. Bir periyodu oluşturan elementlerin sayısı, atomların elektron konfigürasyonuna göre değişir: atom yörünge kuşaklarının her biri, en çok, zıt spinli iki elektron kabul eder ve bunlar «katmanlar» halinde gruplanmıştır. Her katman, periyodik tablonun bir periyoduna tekabül eder ve aynı enerji düzeyinde oldukları s, p, d, f durumları halinde gruplanan değişken sayıda yörünge kuşağı içerir. Böylece, birinci katman, bir elektron (hidrojen) veya iki elektron (helyum) kabul eden bir İs yörünge kuşağı içerir. İkinci katman, bir 2s yörünge kuşağı ve üç 2p yörünge kuşağı (1 ila 8 elektron) içerir. Üçüncü katman, bir 3s yörünge kuşağı, üç 3p yörünge kuşağı, beş 3d yörünge kuşağı içerir. Dördüncü katman, bir 4s yörünge kuşağı, üç Ap yörünge kuşağı, beş 4 d yörünge kuşağı, yedi Af yörünge kuşağı içerir.
Yörünge kuşakları, artan enerji düzeylerinin sırasıyla dolar, ama bir katmandan diğerine atlamalar da vardır. Bu sınıflandırma birçok gözleme imkân vejir:
– sınıflandırmanın aynı sütununun tüm elementleri, aynı dış elektron konfigürasyonuna sahiptir (kimyasal özellikleri birbirine benzer);
– O sütunundaki tüm elementlerin dış s ve p yörünge kuşakları doludur. Bunların elektronları kimyasal tepkimelere katılmaz (bunlar kimyasal olarak eylemsizdir: bunlara soy gazlar denir);
– 3d yörünge kuşakları, 4s yörünge kuşaklarından sonra dolar (atlama); üçüncü periyodun elementleri için, bunlar boştur; bunlar dördüncü periyotta, skandiyum ile bakır arasında dolar. A sütunlarının (I A, II A, …) elementleri, boş veya tam dolmamış d yörünge kuşaklarına sahiptir; B sütunlarının elementleri ise, dolu d yörünge kuşaklarına sahiptir;
– tam olarak dolmamış d yörünge kuşaklarına sahip elementler, birçok aile oluşturan geçiş elementleri’dir. s, p, d, f yörünge kuşakları bağlara katılır ve bu, bunlara özel nitelikler kazandırır: bu elementler, özellikle bileşiklerinde, birçok yükseltgenme derecesi.
bir paramanyetiklik veya bir ferromanyetiklik. ka:: ler gösterebilir ve bunlar çoğu zaman renklidir;
– Af yörünge kuşakları, 6s yörünge kuşaklarında* yörünge kuşaklanndan önce dolar; bu yedi de’: g/’nın yavaş yavaş dolması, dış yörünge kuşakla* dolduğundan, çok benzer özellikler taşıyan bir e_; ** oluşturur (bunlar, lantanın hanesinde gruplanan bakımından tablo dışında gösterilen nadir toprak..: :
Atomların diğer özellikleri periyodik olarak cer :
– bir atomun bir birinci dış elektronunu kopanr.: • ilk iyonlaşma enerjileri, aynı şekilde, bir birinci ele; T’: masıyla açığa çıkan enerji, aynı periyodun ilk elsrr : elementine doğru artar;
– atomların elektronegatifliği, aynı periyodun : son elementine doğru artar ve aynı sütunun lü son elementine doğru azalır.
Böylece, sınıflandırmanın sol tarafında, elekîr:’; şük elementler, yani metaller ve sağ tarafında, e_i-: yüksek elementler, yani ametaller gruplanmış c—’ metal olma niteliği yukarıdan aşağıya doğru arta: arasında, özellikle yarıiletkenleri kapsayan yanr:y yer alır.
Kimyasal bağlar ile özellikler arasındaki i
küllerin veya kristallerin özellikleri, bunların bırr *: sim sağlayan kimyasal bağların yapısına, kuvve” bağlıdır. Nitekim, en zayıf ortak değerlik bağla* *: kopması, moleküllerin tahrip olmasına yol açma; : özel bir kimyasal tepkinlik kazandırır. Güçlü orta.- : larının (a bağları) kopması, moleküllerin kısmen tahrip olmasına neden olur ve bunların parçalan : * melere katılabilir. Ortak değerlik bağlarının yör.i ğu, atomların uzaydaki konfigürasyonunu dene:..’ kimyasal tepkenlere erişimini koşullandırır (stere:
Birçok kristalde söz konusu olan iyon ve me:a : lara, kristal yapıyı bozmadan, büyük mesafelere.; = (yayınım) imkânı sağlar: kristallere, kimyasal, f:z • ■ kanik özelliklerini (mesela, metallerin dövülebı_: : tallerin iyon iletkenliği) kazandıran olgu budur.
İyon bağları. Çok farklı elektronegatiflikle: : mentler arasında kurulan bu bağlar, elektrostatik ■ -fından sağlanır. Bunlar, büyük boyudarda küme_f * ‘ tallerin oluşmasına yol açar. Ortak değerlik bağ/ ; atomdan oluşan iyonlar (SO’J, CO’;), iyonik kr.sîa -. nokovalent kristaller’in oluşmasına da katkıda bu.-* .
Ortak değerlik bağları. Birbirine yakın veya . mış elektronegatiflik gösteren elementler aras-r;. bağlar, mekânda yönlenmiştir: bunlar genellikle -moleküllerin veya makromoleküllerin veya krasti oluşmasına elverişlidir.
«Kimyasal» yarıçaplar. Atomların, iyonların -rin boyu, çoğu jaman, bir katı içindeki atomlar*” : yığılma biçimini belirler (ve bu, onların yapısın. : İiğini düzenler) veya kimyasal tepkinliğe (bir a:
jrl
1100
1000
900
800
-700
8600
m
500
400
300
200
Zn atom oiarsls)
10 20 30 40 50 60 70 3C
a +sıvı tfiv-“- ■■■i
f;#:- ~
i-Sırt
834> İST* + S».
700
\a\ fa : y Y
« \+\ + *■
………………..—………… \P\ T 56C T
m
454M \
Katı I
/ot+p’ P’+i Y+e
10 20 30 40 50 60 70 E
Zrfntn afjıriıkyiKdesı
268
KİMYA
:_~-dekı iyonların hareketliliği) kumanda eder. _-__-jklan farklı birçok yarıçap tipi ayırt etmek
eserlik bağıyla bağlı oldukları bir A2 molekü-. ;!et: arasındaki uzaklığın yarısına eşit, ortak
EL DURUMDA ASAL ATOMLARIN ELEKTRON DÜZENİ
anartrin Simge Elektron
t düzeni
jr: – -~- H İs1
He İs2
Li İs2 2s’
tv Be İs2 2s2
B İs2 2s2 2 p1
C İs2 2s2 2v]
; – N İs2 2s2 2p
“… O İs2 2s2 2P
F “ 2p
Ne “ 2p6
Na 3 s1
Mg 3 s2
Al 3s2 3p‘
Si 3p2
P K
-t S 3P
cı 3P”
-r; r. Ar 3p
K 3d° 4s3
_..f • um Ca 3d° 4s2
Sc 3d‘ 4s2
‘-2- um Ti 3d2 4s2
: -jyrjzn V 3d3 4s2
– Cr 3d5 4s‘
z Mn 3d5 4s2
– Fe 3d“ 4s2
• -2.: Co 3d7 4s2
■. * -. JMi 3d8 4s2
.i..’.: Cu 3d10 4s’
Zn 3d10 4 s2
I : —T. Ga 4P
‘: —-3-ıyum Ge 4p “ U
As 4P “ ıı
.-tf.s-vum Se 4p “
Br 4p “
i.-.rron Kr 4pe “
‘ _r:iyum Rb 4d° 5s‘
;.-:r’iyum Sr 4d° 5 s2
— . um Y 4d‘ 5s2
T:.-.:nyum Zr 4d2 5s2
v.obyum Nb 4d4 5s’
■ :.?den Mo 4d5 5s‘
-‘<-etyum Tc 4d6 5s‘
7 zıyvm Ru 4d7 5sl
:: Rh 4da 5s‘
‘ ı. :dyum Pd 4dt0 5s‘
:■ ~”.üş Ag 4d’° 4f° 5s’
– :-..:T.:yum Cd 4d10 4? 5s2
H-ıyum In “ 5p’
■ :–y Sn “ 5P
■r-rnon Sb “ 5p3
Te « li U 5P.
: :: I cı it “ 5P°
y e” on Xe il “ 5p
rezyum Cs 5/ 5d° 5f° 6sl
i-;?,™ Ba 6s2
1 =ntan La “ “ 5d* 6s2
:; rvurr. Ce 4? 5d° 6s2
::aseodimyum Pr 4P li
; i eodımyum Nd 4f
: rımetyum Pm 4f= “
f ?.maryum Sm 4f® “
Evropiyum Eu 4? “
Hsdolinyum Gd 4f 5İ1
Tsrbiyum Tb 4P 5d°
disprosyum Dy 4P° “ a
Holmiyum Ho 4pı “ ti
erbiyum Er 4p 11 ıı
Tulyum Tm 4P3 “
terbiyum Yb 4f» u
Hjtesyum Lu 4f14 5d*
Hafniyum Hf 5d2
Tantal Ta 5d3 u
Tungsten W 5d4 il
Renyum Re 5d5 ıı
Osmiyum O s 5d6
Ir.dyum Ir 5d7
Platin Pt 5d’ 6s’
Altın Au 5d10 6s‘
Ijva Hg 5d’° 6s2
– A~ ve B~ iyonlarının çekirdekleri arasındaki minimum uzaklığın, A* ve B~ iyonlarının iyon yarıçaplarının toplamına eşit olacağı şekilde, iyonik yarıçap-,
– bir metalin iki atom çekirdeği arasında gözlemlenen minimum uzaklığın yarısına eşit, metalik yarıçap-,
– doğrudan bağlı olmayan iki özdeş atomun birbirlerine yaklaşabileceği minimum uzaklığın yarısına eşit, Van der Waak yarıçapı.
Katı bileşikler ve koordinasyon bileşikleri. Çoğu zaman, bu genel kavramlardan hareketle basit ve bileşik cisimlerin özelliklerini açıklamak mümkündür. Günümüzde inorganik kimya, büyük bir kuramsal ve pratik yararı olan iki tip bileşik üzerinde yoğunlaşmıştır: katı bileşikler (katilar kimyası), koordinasyon bileşikleri (koordinasyon kimyası).
Katıiar kimyası. Genellikle inanılanın tersine, katilar çok zengin bir kimyasal kapsam içinde yer alır. Kimyasal tepkinlik-leri, kristal yapıları içinde noktasal kusurların (boşluklar, aralıklı alanlar) veya doğrusal kusurların (dislokasyonlar) bulunmasına bağlıdır; söz konusu bu kusurlar sayesinde, atomlar ve iyonlar yer değiştirebilirler. Diğer yandan, kristallerinin içinden «tüneller» geçen veya atomların yer değiştirebileceği ve içlerinde tutunabileceği boşluklar taşıyan katilarda (zeolitler, molekül elekleri, katılma bileşikleri) bilinmektedir.
Katilar, aynı yapısal özellikleri (atomların ve iyonlann aynı şekilde düzenlenmiş olduğu) gösteren gruplar halinde bir araya toplanmıştır; bu gruplarda, iyonlar başka iyonlarla değiştirildiğinde, özellikler sürekli olarak değişim gösterir. Stokiyometri dışı olma (belirli oranlar yasasına göre sapmalar), katı çözeltilerin var olması, atomlar veya iyonlar tarafından kaplanan alanların simetrisi, atom yörünge kuşaklarının örtülme olanakları, katilara, büyük kuramsal ve pratik yarar taşıyan fiziksel ve kimyasal özellikler kazandırır.
Koordinasyon kimyası. Koordinasyon bileşikleri, kimyasal olarak başka atomlara, atom gruplarına veya iyonlara (koordinasyon bileşenleri veya ligantlar) bağlı merkezî bir atom (çoğu zaman bir geçiş elementinden oluşan çekirdek; tamamlanmamış d yörünge kuşakları) içeren iyonlardan veya moleküllerden oluşur; burada, merkezî atomun bağh olduğu atomların, atom gruplarının veya iyonlann sayısı (koordinasyon sayısı), merkezî atomun alışılagelmiş bileşiklerindeki klasik değerliğine tekabül eden sayıdan büyüktür. Böylece, bileşiklerinde genellikle ikıde-ğerlikli (Fe II) veya üçdeğerlikli (Fe III) olan demir, heksasiyano-ferrat anyonunda altıya eşit bir koordinasyon sayısına sahiptir: [Fe(CN)„]~3. Koordinasyon sayıları, 2 ile 9 arasında değişebilir: bunlar çoğu zaman, 4 veya 6’ya eşittir ve kare veya sekizgen yapıda bileşikler verir.
Ligantlar, çekirdeğe serbest bir elektron çifti vererek bir ortak değerlik bağıyla bağlanabilir: bu durumda, tek koordinasyon bi-leşenli ligantlar söz konusudur (NH3, H20, CO, C1 …). Serbest bir elektron çiftine sahip iki atomları varsa, ligantlar çekirdekle iki bağ oluşturur: bu durumda, çift koordinasyon bileşenli ligantlar söz konusudur (NH2-CH2-NH2, etilendiamin durumu; burada her azot, bir kobalt çekirdeğine bağlanabilir). Diğer yandan, üç koordinasyon bileşenli, altı koordinasyon bileşenli… ligantlar da vardır. Bunun yanı sıra, 2, 3, 6 çekirdekli kompleksler de oluşabilir: bu durumda, çekirdeklerin güçlü bir etkileşim içinde olduğu agrega (veya küme) halindeki kompleksler söz konusudur.
Çoğu zaman çok kararsız ve tepkin olan koordinasyon bileşikleri, birçok katalitik ve biyolojik olayı açıklayan, çok ilginç bir kimya dalının geliştirilmesine imkân vermiştir: klorofil, hemoglobin, birer koordinasyon bileşiğidir. Molekül yörünge kuşaklan modeli, birçok durumda, bu bileşiklerin özelliklerini açıklamaya imkân verir.
Sınaî inorganik kimya, inorganik kimya, sülfürik, hidroklo-rik, nitrik asitler, sodyum hidroksit, potas, amonyak ve gübreler gibi sanayinin önemli temel ürünlerinin imalatında önemli bir yer tutar. Uzay havacılığında giderek daha fazla kullanılan titanyum ve tantal gibi yüksek performanslı metallerin ve özelllikle-ri sürekli iyileştirilen alaşımların hazırlanmasına imkân verir.
Yeni teknolojilerin gelişmesi, yaygın olarak kullanılan malzemelerde rastlanmayan özelliklere sahip yeni malzemelerin (metaller, monokristaller, seramikler, camlar…) geliştirilmesini olanaklı kılmaktadır; bu yeni eğilim, inorganik kimyanın büyük bir atılım yapmasına yol açmıştır. Nitekim, elektronik, mikroelekt-ronik ve bilişim, giderek daha yetkin yarıiletkenler talep etmektedir: silisyuma, çok az miktarlarda (milyonda birkaç) katışkı içeren arsenik-galyum alaşımına (As-Ga) gerekli nitelikleri kazandırmak için, bu malzemeler seçilmiş ve kristaller içindeki yerleri gayet iyi belirli katışkılarla katkılanır. Motorların verimini iyileştirmek amacıyla bunlann seramikten yapılması gündem-
269
Plazma meşalesi. Binlerce derecelik sıcaklıklann elde edilmesine imkân veren bu aletler, ateşe dayanıklı malzemeler kimyasında ve malzemelerin kaplanmasında yaygın olarak kullanılır: bu sınaî donanım, kemik protezi parçalan üzerine, ince, yüksek derecede yapış malı ve düzgün katmanlar halinde kalsiyum fosfat kaplamaya imkân mir.
dedir; ayrıca seramikten yapılma yeni protezler ortaya çıkmıştır.
Yakın geçmişte, «yüksek sıcaklıkta» (125 K) aşırı iletken olan seramiklerin bulunması, nükleer fiziğin büyük elektromıknatıslarında, bilişimde, taşımacılıkta (trenlerin, manyetik kaldırmayla askıya alınması), çok ilginç uygulamalara imkân vermektedir.
Koordinasyon kimyası, katalitik yöntemlere önemli iyileştirmeler getirmiş ve eczacılıkta giderek daha fazla kullanılmaya başlanmıştır (kanser tedavisinde, sisplatin).
Organik kimya
Organik kimya, karbon bileşiklerini inceler: başlangıçta canlı organizmaları ele aldığı için «organik» olarak nitelenen bu bilim dalı, bugün çok daha geniş bir alanı kapsar. Günümüzde, bilinen organik bileşiklerin sayısının yedi milyondan fazla olduğu sanılmaktadır. Organik bileşiklerin tümü, karbonun yanı sıra hidrojen ve birçoğu oksijen ve azot da içerir. Diğer yandan, organik bileşiklerde başka elemendere de rasdanabilir: ametal elemender (Cl, Br,
I, S, P, As …) ve metalik elemender (Na, Li, Mg, Zn, Cd, Pb, Sn…).
Organik moleküllerin genel konfigürasyonu. En basit bileşikler (tek karbon atomu içeren) dışında, organik bileşikler ya basit veya dallanmış karbon atomu zincirlerinden (alifatik bileşikler), ya karbonlu halkalardan (halkalı, aromatik… bileşikler), ya karbondan başka atomları kapsayan halkalardan (aynk halkalar), ya da bu çeşidi olanakların bileşiminden oluşur. Karbon atomları üzerine, hidrojen atomları veya işlevsel gruplar bağlanmıştır.
Karbon atomları birbirine basit bir ortak değerlik bağıyla (bir a molekül yörünge kuşağı), ikili bir bağla (bir a yörünge kuşağı ve bir n yörünge kuşağı) veya üçlü bir bağla (bir o yörünge kuşağı ve iki n yörünge kuşağı) bağlı olabilir ve bir karbon atomu,
Çoğulyoğuşma yoluyla rilsan üretimi. Rilsan 11 ve rilsan 12, özellikle ağır yüklerin pnömatik fren devrelerinde kullanılan, çok dayanıklı termoplastik poliamitlerdir. Bunlar, hintyağından sentezlenen, HJ^-fCHJ^-COOH formülünde undekanoik aminoasit-11 ‘den yararlanılarak üretilir. Aside 200 °C’de önpolimerleştirme uygulanır; bu sırada su buhan açığa çıkar ve oligomerler (az sayıda monomer molekülünün bir araya gelmesi) oluşur. Daha sonra, 250 °C’de dioksijensiz ortamda, su ortamdan uzaklaştınlarak polimerleştirme gerçekleşirilir. Elde edilen rilsan hamuru daha sonra süzülür ve haddeden geçirilir ve lifler soğutulduktan sonra kesilerek granül haline getirilir.
hemen hemen her zaman dört bağ sağlar. Bu ları yönlenmiştir ve organik moleküllerin b atomların mekândaki dizilişleri açık formülle İşlevsel gruplar. Tüm organik moleküller lere özgün niteliklerini kazandıran sınırlı sayı linde bir araya gelmiştir. Bu işlevsel gruplar, g ve hidrojen içeren moleküllerin bulunduğu bölümü içinde, gerekse karbon ve hidrojende (O, N, S, P, Cl, Br, I, As, çeşidi metaller…) içeri lunduğu tekdeğerlikli, ikideğerlikli veya üçdt linde sınıflandırılmıştır.
Organik kimya tepkimeleri. Termodinaı her kimyasal tepkimede bazı bağlar kopar ve oluşan atomların düzenleniş biçimleri, deney langıç hallerinin düzenleniş biçimlerinden da Organik kimyacılar, mümkün birçok tep mıştır. İşe karışabilecek molekül süreçleri di tepkimeler, son durumlarına göre şu şekilde
– başlangıç molekülündeki bir atomun (vey yerini bir başka atomun (veya atom grubu tepkimeleri, mesela:
CH4+C12 — CH3C1 + Hi
– bir molekülün, bir başka molekül üzerine ya ayrıştığı katılma tepkimeleri, mesela:
H2C=CH2 + H2 — H3C-C
– bir molekülün, ek bir bağ ortaya çıkararak tirdiği eleme tepkimeleri, mesela:
H3C-CH2OH — H2C=CH2
– bazı atomların veya atom gruplarının, mole. tirdiği yeniden düzenleme veya konum değiştirme
H
H2C=C-OH ■
H
Bu temel tepkimelere daha karmaşık tep halkalaşma, yoğunlaşma, yükseltgenme tepkimi Tepkime mekanizmaları. Tepkime sır; zeyinde işe karışan temel olaylar göz önün
Undekanoik asit 11 ——
Önpolimerlestirici /
Soğutma devresi )
;L0|igom^
Çoğulyoguşr Rilsan ü
Plakalı ısı değiştiricisi
Polimerleştirici
Pnömatik
;-:,:;:ı Jv; ::._ “~ijy:: jr. ‘< rjsj’-: . y.:r.. -.v:v^;-w. N^&ss^a^sss’&NKS-
»» – ‘ -, ■■J^ı\:yviTv-i\L’;^y ^::v.\^\^ı. ^,:jv.v\\’>\\ ö^\v ^:^;’,v,:,\,\’-i1 ‘^:-_\V:\\ x-‘-\>-
t -” ;:r~ temel tepkimenin mol sayısı bulunabilir.
Ihmatti: bileşenler. Bunlar, bir bağın kopmasına ve bir diğeri-mr.-: -‘3 neden olan bağ elektronlarının davranışına ilişkin-pıı..^:-~ : rt edilir:
■er ; a köksel tepkimeler. Bu tepkime tipi, fazla kutuplanma-c_- ^Jerlik bağları üzerinde söz konusu olur (elektronegatif-ri_ îtomlar arasında). Bir bağ, homolitik bir kopmaya uğ-ıc. :rtak kullanılan iki bağ elektronu, molekülün ayrılmış t – :_-:=s arasında paylaşılır: XIY —- X- + -Y ■ Atomlar veya jp-_r :’jsn tek bir elektrona sahip olmaları halinde, çok tep-;:kök oluşur.
|»n„~ – – cmolitik olarak oluşması, ya tek elektronların ortak z–~- Y- + Z- —- Y:Z) ya da bir kök ile bir molekül ara-| -;£cmeden(Y- + A:B —Y:A + B-) kaynaklanır; pı::,.: ‘hmeler. Bu tepkime tipi, kutuplanmış bağlar üzerinde pu: – :_-r. Heterolitik kopma olduğunda, ortak değerlik çifti, pL— riğlanmış atomların en elektronegatifi tarafından koru-||r:r ise boş bir atom yörünge kuşağıyla kalır (XIY —-
F”
F
İH:;. » -■ |rr= ‘mr kı -*
|P—
tc ‘ ► ‘
bir-
– -eterolitik olarak oluşması, yukandakinin tersi bir sü-
Y • /: — y:z.
aynı anda, bir kopma ve bir heterolitik oluşum da
y: + z:x — y:z + x:
■ :çin, ortak bir tepkenin sağladığı bir elektron çiftine :r. bileşikler elektroftl olarak nitelenir. Serbest bir elekt-; ;hıp olanlar ise, nükleofil diye adlandırılır.
■ ıkenli etmenler, işlevsel bir grup ile bunun ait olduğu ;?_r.daki etkileşimlerde de söz konusu olabilir: bunlar, bu _r_arm davranışını gözle görülür bir şekilde değişikliğe : ötekim, fenoller, bir benzen halkasının bir karbon ato-taşınan bir alkol işlevine sahiptir: bu halkanın yakın-z sşîığinde, O-H bağının kopmasını kolaylaştırır ve bir
■ sjcolattan daha kolay oluşur. Diğer yandan, OH grubu, i.cn hidrojen atomlarının omatılmasını kolaylaştırır.
. grupların özellikleri. Tüm işlevsel gruplar, bulunduk-:_;küllerde az veya çok değişikliğe uğramış, özgün nite-
3unlar, esas olarak Jt bağının kopmasıyla, polimerlerin mı- .-j vol açabilen katılma tepkimelerinin oluştuğu, karbonil cağlarıyla tepkimeye girer.
3-jnlar, Jt elektronlarının döndüğü molekül yörünge kunt- bütününü ilgilendirmek üzere, yerel olmayan üç adet M Bunun sonucu olarak, yalnız ornatma tepkimelerine halkası çok büyük bir kararlılık gösterir.
^eaürler. Bunlar, bağ elektronlarının halojene doğru yer de-r- .. ; .zsğu, kutuplanmış C – X bağları taşır. X’e bağlı karbon m ^;.-~ofildir ve nükleofil tepkenlerle tepkimeye girer. Bu bile -î-~Ç sentez ara ürünleridir.
Bunlar üç sınıf halinde incelenir: R-CH2OH (R, tekde-|t rjdrokarbon kalanım belirtmek üzere) genel formülüne , alkoller, ikincil alkoller (R-CHOH-R’) ve üçüncül allı – ~ ‘R”C-OH). Çok elektronegatif olan oksijen, serbest iki le: :-üne sahiptir ve bağların elektronlarım çeker: -C-O ve g: • : .vca hidrojen yitirir ve C-O bağı bir R kökünün oluşma-iip«»- – – –
|hsder ve ketonlar. Bunlar, çift bağın kutuplanmış olduğu l —.runu içerir. Burada, bir it bağı ve oksijen üzerinde iki ser-Bc.r:n çifti vardır. Bu durumda bunlar, katılma tepkimeleri-B ;-:ir özellikle organometaliklerle) ve baziktirler. ftz “:iekül içinde, birçok işlevsel grup işe karışabilir: bu du-PL ‘ -iann arasında genellikle yukarıda betimlenen elektron r ; geçler işe karıştırılarak öngörülebilen birtakım etkileşim-p-:: – -eştirilir.
jm. organik kimya. Organik kimya, pek çok ülkenin en dina-s_r s sektörlerinden biridir. Üç sektöre ayrılabilir: temel kim-İE-‘-‘-ya (parakimya), eczacılık.
kimya. Ekonomik alanda sektörün işlem hacminin yarı-p- —:nı temsil eder. Şunları kapsar:
d- -anmaddeleri oluşturan, çok önemli miktarlardaki etilen, gr. -eazen, metanol, etanol, fenol, asetik asit, stiren, etilen ok-
Y)0*ymu^y\&T0V(V(\>0Yv\aT
Doymamış hidrokarbonlar
alkenler, sikloalkenler alkinler, sikloalkinler
-c=c—
ı
-c=c—
I
BENZENİR SERİLER arenler
Tekdeğerlikli işlevler
I
halojenür —C — X
I
organometalik —C — M
//
\
lkideğerlikli işlevler
aldehit
keton
-C — H
0
1
-c— o
alkol
tiyol
fenol
eter oksit
-C —OH
—C — SH
. OH
-c—o—c-
-c — N-
Üçdeğerlikli işlevler
karboksilik asit — C — OH
II
o
asit klorür
asit anhidrit
— C —Cl
ıı
o
—c—o—c-
II II
O O
— c—N —
II I o
— C = N
sit vb üretimiyle, ağır kimya;
– genellikle düşük miktarlarda, daha hassas hazırlanmış moleküller üreten hassas kimya: aldehitler, ketonlar, aminler, halojenli türevler; burada, söz konusu halojenli türevler, sentez ara ürünleridir veya doğrudan kullanılabilir (çözücüler);
– plastik madde ve gübre üretimi.
İleri kimya. Bitmiş ürünler sağlar: deterjanlar, boyalar, bakım ürünleri, tutkallar ve yapıştıncılar, kozmetikler, bitki sağlığına yönelik ürünler, fotoğrafçılık için duyarlı yüzeyler vb.
Eczactltk. İlaç üretir.
Hammaddeler. Üç temel hammadde kaynağı vardır: taşkömürü, petrol, bitkisel biyokütle.
Taşkömürü. Damıtıldığında gaz, benzol, katran, kok verir. Gaz, hidrojen (% 50), metan (% 30), etilen, karbon monoksit, karbon dioksit ve amonyaktan oluşur. Etilen, etanolün sentezinde, amonyak ise gübre üretiminde kullanılır. Artık karışım, yakıt (havagazı) olarak kullanılır. Benzol, ayrımlama yoluyla benzen, toluen ve ksilen-lere dönüştürülür. Katrandan, benzenik hidrokarbonlar, fenoller ve azodu bileşikler özütlenir, Kok, metanol ve kalsiyum karbür sentezinde kullanılır. 1
Petrol. Farklı kaynama noktalarına bağlı ayrımsal damıtmayla çeşidi bölümlere ayrılır. Elde edilen bölümlerin bazılan, daha sonra çeşitli yöntemlere göre dönüştürülür: kraking tekniğinde, görece uzun hidrokarbon zincirleri kopartılarak daha hafif hidrokarbonlar oluşturulur; reforming tekniğinde, benzinlerin özelliklerini iyileştirmek amacıyla, başlangıçtaki hidrokarbonlar dönüştürülür (izomerleştirme, halkalaştırma ve hidrojen giderme işlemleriyle); buharla kraking tekniği, sonraki sentezler için, alkenlerin ve arenlerin üretimine imkân verir.
Dmitriy Ivanoviç Mendeleyev.
Paris’te tamamladığı incelemelerinin sonunda, Wurtz laboratuvanna girdi. Amerika Birleşik Devletleri ve Kafkasya’da, petrol üzerine yürüttüğü birkaç incelemeden sonra, Sen-Petersburg Üniversitesi’nin kimya kürsüsünün başına getirildi. Burada, izomorfizm ve gazlann sıkışması üzerine çalışmalar yaptı. Ama, kimyanın gelişimine en büyük katkısı, artan atom kütleleri sırasına göre dizildiklerinde elementlerin özelliklerinin periyodik bir nitelik kazandığını bulması oldu: buradan, 1879’da yayımladığı, elementlerin periyodik tablosu doğdu. Birtakım haneler, Mendeleyev tarafından boş bırakıldı, çünkü o dönemde tanınan elementler, tek başlarına, özelliklerin gerçek bir periyotluluğunu ortaya koymaya imkân vermiyordu. Ancak Mendeleyev, tablosundan hareketle o an için henüz bilinmeyen elementlerin varlığını ileri sürdü ve bunların özelliklerini tahmin etti. Gerçekten de, kısa süre içinde üç yeni element bulundu: galyum, skandiyum ve germanyum. Aynca, periyotluluk kavramı, atomlann yapısının temsil edilebilmesi sonucunu da beraberinde getirdi.
271