Sağlık Bilgisi

GÖZ HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN HERŞEY

Glokomlu gözler (üst) ve konyanktritli gözler

DAKRIOADENİT: Dakrioadenit, gözyaşı bezinin iltihaplanması olayıdır. Ender görülür ve sıklıkla tek taraflıdır. Çocuklarda kızamık, kabakulak, grip gibi hastalıkların bir komplikasyonu olarak ortaya çıkar. Erişkinlerdeyse gonore ile birlikte görülebüir. Üst gözkapağının dış yanında, kızarık bir şişlik biçiminde kendisini belli eder. Sıcak pansumanla tedavi edilebilir. Bastırıldığında gözyaşı bezinden cerahat geliyorsa, cerrahi girişim gerekir. Antibiyotik tedavisi de uygulanmalıdır. 25.28. KURU GÖZ SENDROMU (KONJUNKTÎVÎ- ...

Devamını Oku »

GÖZÜN YAPISI

SKLERA: Beyaz renkte olup gözün 5/6’sını kapsayan, yoğun fibröz, hemen tümüyle kollejenöz bir yapıdır. Önde Fasya bulbi (Tenan kapsülü) ve konjuktivayla örtülmüştür. Tenan kapsülünün ince kan damarları önde hemen hemen saydam konjuktiva altında görülebilir. Göze önden baküdığmda, göz bebeklerinin çevresindeki beyaz bölüm (göz akı) skleranın dışarıdan görülebilen bölümüdür. Göze dayanaklılığını ve sağlamlığını kazandıran skleradır. Skleranın en kalın bölgesi 1 mm. ...

Devamını Oku »

GÖZ ÇUKURU (ORBİTA)

Gözün şematik çizimi

GÖZ ÇUKURU (ORBİTA):   Sağ ve solda birer tane olan göz çukurları (Orbitalar), baş iskeletinin önüne yerleşmişlerdir. Göz çukuru, dört duvarı arkada birleşen bir piramit olarak ele alınabilir. Bu piramitin tabanında kemik dokusu yoktur ve göz kapaklarıyla örtülmüştür. Göz çukurunun kemik duvarları kafa ve yüz kemikleri tarafından oluşturulmuştur. Sağ ve sol göz çukurlarının burunla ayrılan yan duvarları birbirlerine paraleldir. Bu ...

Devamını Oku »

GÖZÜN YAPISI

Gözün yapıs

GÖZ: Her göz, baş iskeletinde “Göz çukuru” (orbita) adını alan iki özel yuvaya yerleşmiştir. Gözler, göz çukurunu dolduran bir yağ kitlesi içine gömülmüşlerdir. Göz küreleriyle yağ kitlesi arasında “Tenon kapsülü” denilen ince bir zar bulunmaktadır. Normal gözün ön-arka çapı, röntgen ışınları ya da ultrasonik yöntemlerle ölçülmüş olup, yaklaşık 22-29 mm’dir. Çevresiyle 69-85 mm arasındadır. Miyop gözlerde ön arka çap büyük ...

Devamını Oku »

TÜMÖR (UR) İMMÜNOLOJİSİ

TÜMÖR (UR) İMMÜNOLOJİSİ: Bu konuya ansiklopedimizin 24.23 ve 24.26 sayılı bölümlerde değinilmekle birlikte tümör immünolojisi günümüzde gittikçe artan bir önem kazanması nedeniyle burada biraz daha‘ayrıntıyla gözden geçirilecektir. Tümör hücreleri normal hücrelerin değişikliğe uğramış biçimleri/mlıtantlarıdır. Buna göre normal hücrelerden farklı antijenleri bulunur. Böyle olunca da o organizmanın bağışıklık sistemine yabancı hücrelerdir. Bunun sonucu olarak bir bağışık yanıt (immünrespons) uyandırması, bu yolla ...

Devamını Oku »

TÜMÖRLERİN TEDAVİ İLKELERİ NELER OLMALI

TÜMÖRLERİN TEDAVİ İLKELERİ NELER OLMALI Günümüzde tümör tedavisi, tümör hücrelerinin organizmadan uzaklaştırılması, uzaklaştırılmayanlarm ise öldürülmesi ilkesine dayanır. Herhangi bir tümörün yayılma derecesinin bilinmesi, etkin bir tedavinin sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Uluslararası Kanserle Savaş Derneği (UICC), tümörlerinin vücutta yayılışlarını üç ölçüte göre saptama yolunu önermiştir. Günümüzde UİCC’nin bu önerisi kullanılmaktadır. Ölçütler sırasıyla şunlardır: 1) Tümörün çıktığı organdaki yayılma derecesi. Bu ölçüt kısaca ...

Devamını Oku »

KAYNAK DOKU VE TÜMÖR ÇEŞİDİ SIKLIKLARI

KAYNAK DOKU VE TÜMÖR ÇEŞİDİ SIKLIKLARI: Çeşitli tümör tipleri aynı cinsten, değişik sıklıklarda görülebileceği gibi, iki cins arasında da değişik sıklıkta ortaya çıkabilir. Tümörlerle, bunların görülme sıklıkları üzerine çok geniş ve çok sayıda istatistikler yapılmıştır. Bu istatistikler genellikle birbirine yakın sonuçlar vermektedir. Biz burada Amerika Birleşik Devletleri’nde 335.000 habis tümör vakası üzerinde yapılan bir istatistik çalışmanın sonuçlarını vermekteyiz. Bu 335.000 ...

Devamını Oku »

MESLEKLER VE KANSER RİSKİ

MESLEKLER VE KANSER RİSKİ: Sanayi ve teknik olanaklar geliştikçe, yeni meslek gruplan doğduğu gibi bu mesleklerde çalışan kişiler doğal yaşamın dışında yeni yeni gerek kimyasal ve gerekse fiziksel etkenlerle karşılaşmaktadırlar.

Devamını Oku »

KİMYASAL ETKENLER VE KANSER

Üstte normal bir hücre/ altta ise tümör hücrelerinin şematik çizimleri görülmektedir.

KİMYASAL ETKENLER VE KANSER: 1914 yılında “Yamagiwa” ve “Ichikawa” adlı iki bilim adamı, deney tavşanlarının kulaklarına katran sürdükten bir süre sonra, bu bölgede kanserleşmeye yol açabildiler. Böylece kimyasal etken deneysel olarak da ortaya konulmuş oldu. Kimyasal etkenlerin kansere yol açabileceği ilk kez 1775 yılında İngiliz araştırmacı “Pott” tarafından ortaya konulmuştur. Pott, Londra’daki baca temizleyicilerinde “Skrotum” kanserine çok sık rastlandığını saptadı. ...

Devamını Oku »

TÜMÖR DOKUSUNUN MİKROSKOBİK ÖZELLİKLERİ VE İNSİTU KANSER

TÜMÖR DOKUSUNUN MİKROSKOBİK ÖZELLİKLERİ VE İNSİTU KANSER: Tümör dokusunun yapısı mikroskobik olarak incelendiğinde, başlıca iki öğeye rastlanır. Bunlar “Tümör parenkimi” ve “Tümör stroması”dır. Tümör parenkimi anormal üremiş tümör hücreleri tarafından oluşturulur. Tümör stroması ise tümör parenkimini taşıyan çeşitli hücre ve liflerden kurulmuş olan tümör iskeletidir. Tümörler ayrıca damar ve sinirleri de içerirler. Selim tümörlerde tümör pa:renkimi ile tümör stroması arasındaki ...

Devamını Oku »

TÜMÖR HÜCRELERİNİN ÖZELLİKLERİ

TÜMÖR HÜCRELERİNİN ÖZELLİKLERİ: Selim tümörleri oluşturan hücreler kaynaklandıkları dokunun orijinal hücrelerine çok benzerler. Hatta bazen normal hücreyle selim tümör hücresi arasında gözle görülür bir fark bulunamaz. Yani selim tümör hücreleri, farklılaşma sürecinin üst basamaklarına kadar çıkmışlardır. Bazı habis tümörlerde de tümör hücrelerinin iyi farklılaştıkları görülmektedir. Tümör hücresinin farklılaşması normale ne kadar yakınsa, kaynaklandığı dokunun işlevlerini görme yeteneği de o oranda ...

Devamını Oku »

TÜMÖRLERİN ÇIPLAK GÖZLE GÖRÜLEN BİÇİMLERİ

Tümörlerin gözle görülebilen biçimleri

TÜMÖRLERİN ÇIPLAK GÖZLE GÖRÜLEN BİÇİMLERİ: Tümörler kaynaklandıkları dokuya fazladan eklenmiş kitleler olarak göze çarparlar. Bazı tümör çeşitlerinde ise, tümör kaynaklandığı doku ya da organı kısmen ya da tümüyle büzüp küçültmektedir. Tümörler genellikle kaynaklandıkları dokudan daha açık renkte olmaktadırlar. Fakat “Habis melanom” denilen ve “Melanin” adlı boya maddesini üreten “Melanosit” hücrelerinden kaynaklanan tümörler, ben gibi koyu renkte olabilmektedirler. Tümör kitleleri aşağıdaki şekillerden ...

Devamını Oku »

KAYNAKLANDIKLARI DOKULARA GÖRE TÜMÖRLERİN SINIFLANDIRILMASI

KAYNAKLANDIKLARI DOKULARA GÖRE TÜMÖRLERİN SINIFLANDIRILMASI: Tümörler genellikle kaynaklandıkları dokunun belirlenmesini sağlayacak biçimde adlandırılır ve sınıflanırlar. Ancak fazla anaplazik tümörlerin asıl kaynağını belirlemek, her zaman gerçekleştirile- memektedir. Tümörleri kaynaklandıkları dokuya göre başlıca iki grupta inceleyebiliriz. Bunlardan biri epitel dokularından kaynaklanan tümörlerdir, Diğeri ise bağdokusundan kaynaklanan tümörlerdir. Kanser terimi, tıp dünyasında yalnız epitel dokularından kaynaklanan habis tümörler için kullanılır. Ancak halk arasında ...

Devamını Oku »

HABİS TÜMÖRLERİN ÖZELLİKLERİ

HABİS TÜMÖRLERİN ÖZELLİKLERİ: Habis tümörleri oluşturan hücreler, farklılaşma merdiveninin alt basamaklarına takılmışlardır. Buna “Anaplazi” denir. Habis tümörü oluşturan hücreler, genellikle değişik farklılaşma basamak- larmdadırlar ve birbirlerine benzemezler. Buna “Pleomorfizm” denir. Habis tümörlerde hücre bölünmesi çok fazla ve hızlıdır. Bu nedenle habis tümörler hızla büyürler ve hücre çekirdeğindeki kromatin artar. Habis tümörün büyümesi çevre dokuyu iterek değil, onu istila ederek gerçekleşir. ...

Devamını Oku »

SELİM TÜMÖRLERİN ÖZELLİKLERİ

Selim ve habis tümörlerin büyüme biçimlen

SELİM TÜMÖRLERİN ÖZELLİKLERİ: Selim tümörleri oluşturan hücreler, genellikle farklılaşma merdiveninin üst basamaklarına kadar yükselmişlerdir. Yani farklılaşmaları iyidir. Selim tümörü oluşturan hücreler birbirine benzerler. Hemen hemen aynı farklılaşma basamağmdadır- lar. Hücrelerin çoğalması, yani mitoz bölünme azdır. Tümörün büyüme hızı ise yavaş ya da çok yavaştır. Hücre çekirdeğindeki “Kromatin” maddesi normaldir. Selim tümör çevre dokuları iterek, kendisine yer açıp büyür. Bu büyüme ...

Devamını Oku »

FARKLILAŞMA VE ANAPLAZİ NEDİR ?

FARKLILAŞMA VE ANAPLAZÎ: İnsan organizmasını oluşturan çeşitli hücre türleri, temelde birkaç ana hücrenin belli işlevler üstlenecek olan hücre türlerine doğru bir yandan çoğalabilen, bir yandan da o işlev için farklılaşmaları ve özelleşmeleriyle gelişirler. Örneğin tek bir tükürük bezi salgı hürcresiyle, bir pankreas dış salgı hücresi farklı işlevlere sahiptirler. Fakat tek bir ana hücre tipinden f arklılaşarak gelişirler. Bu ana hücre tükürük ...

Devamını Oku »

TÜMÖR NEDİR?

beyinde metastaz

TÜMÖR: Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere gibi Batı ülkelerinde yaşamakta olan her üç kişiden biri kansere yakalanmaktadır. Bu gibi Batı ülkelerinde her altı kişiden biri ise kanser nedeniyle ölmektedir. Yukarıda belirttiğimiz bu korkunç denebilecek oranlar, yalnız Amerika Birleşik Devletlerinde kanser araştırmaları için niçin bir milyar dolardan fazla para harcanmasının haklı nedenini ortaya koymaktadır. Ansiklopedinin bu bölümünde tümörler ve bunların bir bölümünü ...

Devamını Oku »

MULTÎPL MİELOMA

MULTÎPL MİELOMA: Multipl mieloma, habis tümör hücresi özelliklerini kazanan plaz- mositlerin kemik iliğini sarmaları ve İmmün globin G (IgG), IgA, IgD, IgE tipinde anormal proteinler ya da Bence Jones proteinlerinin bu plazmositler tarafından aşırı ölçüde hazırlanmasıyla kendini gösteren bir hastalıktır. Hastalığın geç dönemlerinde plazmositlerin kemik iliğinden kemiğe doğru yayılmaları ve/vaya osteoklastlarm uyarıcı bir enzim üretmeleri sonucu kemiklerde “Osteopo- roz” gelişmektedir. ...

Devamını Oku »

KALITSAL KANAMA HASTALIĞI HEMOFİLİ

HEMOFİLİ: Hemofili, kânın pıhtılaşma faktörlerinden faktör VIII (F VIII) ya da faktör IP (F IX) eksikliğinden kaynaklanan bir kalıtsal kanama hastalığıdır. Bilinen klasik hemofili cinse bağlı olarak ortaya çıkar. Hastalık erkeklerde belirtilerini gösterir. Kadınlar hastalığın yalnız taşıyıcılarıdır. Hastalığa neden olan gen “X” kromozomunda taşınır. Hastalık, hemofilik babanın kızı aracılığıyla erkek toruna taşınmaktadır. Çok az da olsa hemofili kadınlarda da gelişebilmektedir. ...

Devamını Oku »

HENOCH-SCHÖNLEİN SENDROMIJ

HENOCH-SCHÖNLEİN SENDROMIJ: Anafilaktoid purpura olarak da bilinen bu durum, romotizmal ateş ya da akut glomerülonefrit sırasında ortaya çıkan bir aşın duyarlık reaksiyonu olarak ele alınmaktadır. Henoch-Sc- hönlein sendromu daha çok çocuklarda ortaya çıkar ve sıklıkla streptokok bakterilerinin neden olduğu bir boğaz ağrısından 1-3 hafta sonra gelişir. Kılcal ve küçük damarlarda akut bir iltihap gelişmektedir. Bu sırada damarların geçirgenliği ve dokular arasına ...

Devamını Oku »