Dr. Samih ULAKOĞLU*
epremler üç ana etkenden oluşur: Yeraltın-daki büyük boşlukların göçmesi veya oturması [% 3 oranında), magma faaliyetleri ile yanardağ püskürmeleri vb. (% 7 oranında), yerksbuğundaki kırık ve yarılmaların kayması veya hareket etmesi (c/< 90 oranında) -ki en önemlisi ve etkileyicisi budur ve yurdumuz depremlerinin büyük bir çoğunluğu da buna (Jeolojik nedenler) bağlı olarak oluşur.
İnsanlara büyük korku ve heyecan veren deprem, aslında pek karmaşık bir olgudur. Yer-kabuğu, mozayik gibi dizilmiş ve hareket halindeki plakalardan (levhalardan) meydana gelmiştir. Bu plaka şeklindeki kabuk, bir futbol topunu oluşturan parçaların görünümüne benzer. Bu levha veya plakaların hareketleri kabukta; genleşmelere, kopmalara, kaymalara, dalma ve batmalara, göçmelere ve volkanizmalara yol açar. Bu olaylar da peşlerinden zaman zaman hissedilir ölçülerde depremler şeklinde belirirler. Kabuk titreşimleri, çeşitli denge bozulmaları şekline, yani deprem şokuna dönüşmüş olur. Bu titreşimler tıpkı ses ve ışık dalgaları gibi, Yeryü-zü’ndeki kayaçlarda yayılırlar. Böylelikle Yerka-buğu’nun kronikleşmiş bazı noktalarında, yavaş fakat etkin değişimler olur. Demek ki Yeryuvarı, gerek kabuğu, gerekse kabukaltı ve Yer içindeki aktif hareketleriyle canlı gibi hareket halindedir.
Günde yaklaşı/k 1.000’den fazla deprem olmaktadır. Bunların pek çoğunu insanlar hissedemez, ancak aletler kaydeder.
Depremin yeraltındaki asıl merkezine odak, ocak veya hiposantır; bunun Yeryüzü’nde-ki izdüşümüne ise, merkezüstü veya episantır denilmektedir. Merkezüssü depremin en şiddetli clduğu yerdir. Buranrn depremden hemen sonra saptanması, çevre deprem istasyonları tarafından buralara yansıyan deprem dalgaları yardımıyla kısa sürede hesaplanabilir.
* İ.Ü. Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Bölümü.
Yerkabuğunda çeşitli doğal etkenlerle oluşan ani sarsıntı ve hareketler depremleri meydana getirir. Yer içindeki potansiyel enerjinin kısa sürede serbest kalması ve bu enerjinin yeryüzüne kinetik enerji olarak yansımasıyla deprem olgusu ortaya çıkar.
Bir istasyona gelen ilk Birincil (P) deprem dalgası süresini, daha sonra gelen İkincil (S) veya Son gelen (L) deprem dalgaları süresinden çıkarılması ile elde edilen sonuçlar şu şekilde formüle edilmiştir :
(S — P) dakika—1 x 1.000 = km. veya
L —P
—- dakika x 1.000 = km. olarak bu
3
deprem istasyonuna, deprem merkezüssünün uzaklığı bulunur. Bu yolla üç ayrı istasyondan bulunan uzaklıklar yarıçap kabul edilerek çizilen dairelerin kesiştikleri nokta, depremin mer-kezüssünü ve hasarın en fazla olduğu yeri gösterir.
Depremin şiddetini, çeşitli göstergelerle ölçmek mümkün olmaktadır. İlk önceleri yalnız gözleme dayalı şiddet ölçekleri kullanıldı. Son yıllarda deprem üzerine yapılan yoğun çalışmalar ve teknolojinin gelişmesi ile aletsel sonuçlara dayalı ölçekler hazırlanmıştır. Daha önceleri kullanılan; “CANCANI-MERCALLI-SIEBERG” deprem şiddet ölçeği, gözlem ve titreşim ivmemesi esasına göre düzenlenmiştir. Bu ölçekle
Mindanso civarındaki bir depremin, çevre istasyonlardan hesaplanarak szptan-rr.ası.