Yazar Arşivi: kozlu

Resul-i Ekrem (s.a.v.), haccın farziyet ve faziletini bize haber vermektedir

  Resul-i Ekrem (s.a.v.), haccın farziyet ve faziletini bize haber vermektedir: “İslâm beş esas üzerine bina edilmiştir: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muham-med’in Allah’ın elçisi olduğuna şehadet etmek,namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan » 23 orucunu tutmaktır” Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivayetle Resul-i Ekrem (s.a.v.): “Ey insanlar şüphesiz ki Allah size Haccı farz kıldı. Artık Haccediniz”24 buyurmaktadır. Hacc’ın Sır ve ...

Devamını Oku »

SIR ve HİKMET KAYNAĞI HACC

SIR ve HİKMET KAYNAĞI HACC Âlemde herşey faaliyet ve hareket halinde olup, gaye ve hedefine doğru seyretmektedir. Bu hal, fıtrî bir arayışın ve de aslına rücu’ edişin bir ifadesidir. İnsan da, kâinat manzumesinin tabiî ve fıtrî akışına tâbi olarak Cenab-ı Hakk’a vuslatla neticelenecek bir arayışın içindedir. Bu arayış, kalbe marifet ve muhabbet tohumunun ekilmesiyle hızlanan, hızlandıkça ebedi saadete biraz daha ...

Devamını Oku »

Allah, insan ve cinleri kendini tanıması

Allah, insan ve cinleri kendini tanıması, bilmesi ve ibadet etmesi için yaratmıştır. Nitekim; Kur’ân-ı Kerim’de: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım”15, buyurmaktadır. İman ve ibadet, sosyal hayatın da denge unsurudur. Allah’ın, kendini kontrol ve murakabe ettiğini bilen ve mutlaka onu hesaba çekeceğine inanan kimsenin kötü olmasına ve kötülük yapmasına imkân yoktur. Fanilik Şuuru ve Düşüncesi Varlık ...

Devamını Oku »

Allah’a İman ve İbadet

Allah’a İman ve İbadet Allah’a iman ve kulluk, üstün ahlâkın temelidir. İman olmadan ahlâkın olması da mümkün değildir. İmanı muhafaza eden de ibadettir. Şu muazzam kâinatın en küçük zerresinden en büyük kürresine kadar bütün varlıklar, bir ahenk ve bir nizam içinde bulunmaktadırlar. İnsanın varlığı ise, bu muazzam kâinat içinde apayrı bir kâinattır. Âlemin varlığı; insanın düşünmesi, hissetmesi, konuşması; murakabe, muhakeme ...

Devamını Oku »

İSLÂM AHLÂKININ TEMEL ESASLARI

İSLÂM AHLÂKININ TEMEL ESASLARI Bu kitapta tamamını izah etmek mümkün olmadığı için, İslâm ahlâkının temel esasları olarak tesbit ettiğimiz huy ve davranışları sayıp, bunlardan birkaçını açıklamaya çalışacağız. İslâm Ahlâkının Temel Esasları Allah’a (c.c.) iman ve ibadet, fânilik şuuru ve düşüncesi, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek, takvâ, emanet, ihlâs, istişare, istikamet, edeb, ihsan, kanaat, tevekkül, tefekkür, sabır, şükür, iz’an, ...

Devamını Oku »

RAMAZANDAKİ NÜKTE.

RAMAZANDAKİ NÜKTE.. İlahi vahyin sağanak sağanak inmeye başladığı mübarek ay; Ramazan ayı… Aylar içerisinde seçilmiş, sevilmiş ve övülmüş; içerisinde bin aydan daha hayırlı bir geceyi saklayan, namütenahi meziyet ve faziletlerle süslü bu mübarek ayın en belirleyici ve en önemli vasfı; İslâm’ın beş temel şartından biri olan orucun bu ayda farz oluşudur. Orucu; “Hoştur bana senden gelen; Ya gonca gül yahut ...

Devamını Oku »

Orucun Sevap ve Fazileti

Orucun Sevap ve Fazileti Orucun sevap ve faziletini Resul-ü Zişan Efendimiz’in mübarek lisanından dinleyelim: Ebu Said el-Hudri (r.a.) rivayet ediyor: “Herhangi bir kimse Allah (c.c.) yolunda bir gün oruç tutarsa, o yüzden Allahü Teâlâ, o kimsenin yüzünü cehennem ateşinden yetmiş sene sürecek mesafelik yere uzaklaştırır”13 Yine, Sehl b. Sa’d (r.a.)’ın rivayet ettiği bir hadiste Resulü Ekrem (s.a.v ): “Cennet’te Reyyân ...

Devamını Oku »

MÜ MİNLERİN HASRETLE BEKLEDİĞİ ŞEREFLİ AY

MÜ MİNLERİN HASRETLE BEKLEDİĞİ ŞEREFLİ AY… Ramazan kelimesine çeşitli mânâlar verilmektedir. Şöyle ki: a) Kum ve taşların güneşin sıcaklığından kızdığı gibi, ahiret işlerini düşünmek ve konuşmaktan da mü’minlerin kalplerinde tesir ve hararet meydana gelmesi. b) Ramazan; Sonbaharda yağan yağmur mânâsına gelen “Rameda” kelimesindendir. Bu ay’a ‘Ramazan’ denmesi, bu ay’ın kalpteki günah ve kirleri pak eylemesinden-d ir. c) Ramazan’m bu adla ...

Devamını Oku »

KUR AN ve SÜNNETE TABİ OLMANIN ZARURETİ

KUR AN ve SÜNNETE TABİ OLMANIN ZARURETİ Her devirde olduğu gibi, bugün de, insanlığın çözüp üstesinden gelemediği sayısız problemleri, sıkıntıları, bunalımları vardır. Bu da bir İlâhi düzenlemedir ki, beşer kendi güçsüzlüğünü, acizliğini görsün, kendisini tanısın. Kurtuluşunu kendi güçsüzlüğünde, zaaflarında değil de, daha bir üst iradede, Rabbinde arasın. Böylece, Rabbinin ona uzattığı ipe (Kur’ân’a) tutunarak, gösterdiği istikamette yürüyebilsin. Bu noktada hemen ...

Devamını Oku »

GÜÇ BİRLİĞİ

Kendi imkânlarıyla, basının bazı vasıtalarına, organlarına sahip olanlar, acil tedavi mantığı ile yola çıkarak, hasta ayrımı yapmadan gelen hastaya ya da ulaşılabilinene gerekli tedavi hizmetini vermek zorundadır. İhtilâf konularının üzerinde durmadan, münakaşa zemininden uzak, kusur arama mantığından kurtulmuş olarak inancı ve inancın kültürünü konuşmak, yazmak, çizmek, bütün bunları yaparken bütünü kucaklamak, taassuba düşmemek çok gerekli ve zaruri şartlardır. İnanç bunalımından ...

Devamını Oku »

KÜLTÜR BİRLİĞİ

KÜLTÜR BİRLİĞİ İnsanları ve cemiyetleri bir araya getiren temel unsurların İkincisi kültür birliğidir. Ancak, kültür, bağlı bulunduğu inancın veya ideolojinin bir nevi tezahürü olduğu için onu inanç birliğine bağlı bir unsur olarak da değerlendirebiliriz. Bir cemiyette inanç birliği sağlanabilirse, o zaman inanç kendi kültürü ile hakimiyetini ilân eder. Nitekim, Hıristiyanlık, bir Avrupa kültürü olarak dünyaya hakimiyetini kabul ettirmiş durumdadır. Bugün ...

Devamını Oku »

İNANÇ BİRLİĞİ

İNANÇ BİRLİĞİ Tarih şahittir ki insanları, cemiyetleri bir araya getiren ana unsur inanç birliğidir. Diğer bütün unsurlar buna bağlı olarak kendiliğinden gelişir ve yerini alır. Denilebilir ki bugün Müslümanlar arasında inanç birliği yok mudur? Mücerret mânâda evet vardır. İnandım, inanıyorum sözleri ittifakla söylenen, dillerden düşürülmeyen ifadelerin başında gelmektedir. Ancak neye, nasıl ve niçin inanıldığı sorularına verilen cevapların farklılığı endişe vericidir. ...

Devamını Oku »

BİRLİK ve TEMEL UNSURLARI

BİRLİK ve TEMEL UNSURLARI Her zaman konuşulup yazıldığı gibi günümüzde daha çok ele alınan meselelerin başında “birlik ve beraberlik” gelmektedir. Hemen her yerde en büyük temenni olarak ortaya atılır ve herkese açık davetiyeler çıkarılır. Netice, maalesef ortadadır ve temenni olmaktan öteye geçmemiştir. Hatta bazen bu temenni de ulaşılmaz bir ufuk çizgisi gibi bir çoklarını ümitsizliğe düşürmektedir. Hemen belirtelim ki, bu ...

Devamını Oku »

Yeryüzüne Allah’ın halifesi olarak gönderilen insan

GÖNÜL YOLCULUĞU Yeryüzüne Allah’ın halifesi olarak gönderilen insan, fevkalâde meziyetlere, hârikulâde üstünlüklere sahiptir. Bir âyet-i kerimede “Biz insanı cn güzel surette yarattık” buyrulmakla bu hakikat ifade edilmektedir. Gerçekten de madde ve mânâsı ile Ekmel olan insanın beden kalıbı içinde öyle fevkalâde hasletleri ve meziyetleri vardır ki, bu hususiyetleri ve vasıfları diğer mahlukatta bulmak mümkün değildir. Bunların başında ruh cevheri gelir. ...

Devamını Oku »

KAVGALARIN MENŞEİ

KAVGALARIN MENŞEİ İnsanoğlunun tabiat sahnesine çıkışından zamanımıza kadar birçok müesseseleri oluşturduğu ve geliştirdiği muhakkaktır. Fertler içtimâî, iktisâdî, hukukî, ahlâkî…. meselelerini veya müesseselerini devletlerin şahsında temsil etmeğe başlamasından sonra varlıklarını devlet olarak sürdürmeyi esas kabul etmişlerdir. Her millet ebedilik fikrini fertlerine aşılamayı başlıca vazife telâkki etmiştir. Toplumları ayakta tutan en kuvvetli âmil inançlarıdır. Gerek maddede, gerekse mânâda top-lumlarda görülen sanat, kültür, ...

Devamını Oku »

İSLÂM DAVETÇİSİNE NOTLAR

İSLÂM DAVETÇİSİNE NOTLAR Bugün üzerinde durulan mevzulardan en mühimi davet metodudur. Zira bu mevzu yüzünden gerek iç gerekse dış uyumsuzluklar zuhur etmiş, mü’minler haklı veya haksız birbirine husumet etmeye başlamışlardır. Mü’minler kardeş olmaları gerekirken birbirlerine bu denli muhalefet etmeleri büyük bir hata veya yanlış olsa gerektir. Bu yanlış o kadar büyük boyutlara vardı ki, metod farklılığından dolayı ortaya çıkan bazı ...

Devamını Oku »

Ehl-i Sünnet mezhepleri

Ehl-i Sünnet mezhepleri, çeşitli tasavvuf! meşrebler ve bu meyanda hizmet gören kuruluşlar olarak ilâhiyat fakültelerimiz, imam-hatip liselerimiz, Kur’ân-ı Kerim kurslarımızın ve hademe-i hayrat’ın (dini sahada hizmet edenler) gayeleri de bu cümledendir. Bu kuruluşlarımız ne nisbette bu emre imtisâl edebilirlerse, İslâm’ı yaşama ve dava etme şahsiyeti de o nisbette tezâhür eder. Biz bu hususta bu müesseselerimizin tamamına olduğu gibi, ferdî olarak ...

Devamını Oku »

İLİMDEN ASIL MAKSAT

İLİMDEN ASIL MAKSAT Kur’ân-ı Kerim’de Peygamberimizi ilk hitap, “Oku, seni yaratan Rabbinin adıyla!..” şeklindedir. Bu İlâhî emir, insanların hayata geliş maksatlarını açıkça ortayakoy-maktadır. Bu maksat; insanın ilim ehli olması, buna bağlı olarak da kendini yaratan Rabbini tanımış olmasıdır. Kur’ân-ı Kerim’de ve Peygamberimiz’in hadis-i şeriflerinde ilme ve âlime büyük rütbe ve mevki verildiği açıkça vurgulanmaktadır. Nitekim bir âyeti kerimede Cenâb-ı Hak: ...

Devamını Oku »

VESİLE ve ŞEFAAT

VESİLE ve ŞEFAAT Cenâb-ı Hakk’ın (c.c.) insanı yaratmasındaki gaye, kendini ona tanıtmaktır. İnsanın da gayesi; hem Allah’ın (c.c.) emri olduğu için, hem nimetlere şükür babından, hem de bizzat kendi kurtuluşuna giden tek yol olduğu için Allah’a (c.c.) kayıtsız şartsız kul olmaktır. İnsanlık tarihi boyunca gelmiş geçmiş yüzbinlerce peygamber, hesabı rakamlarla ifade edilemeyecek kadar çok sayıda veli ve mürşid, hep insanları ...

Devamını Oku »