İslam

HIYANET Kalb hastalığıdır

HIYANET Kalb hastalıklarının yirmiikincisi, hiyânetdir.Hıyânet etmek de, gadaba sebeb olur. Hıyânet de harâmdır. Münâfıklık alâmetidir. Hıyânetin zıddı emânetdir, emîn olmakdır. Hıyânet, birine kendini emîn tanıtdıkdan sonra, o emniyyeti bozacak iş yapmak demekdir. Mü’min, herkesin mâlını, cânını emniyyet etdiği kimsedir. Emânet ve hıyânet, mâlda olduğu gibi, sözde de olur. Hadîs-i şerîfde, (Meşveret edilen kimse emindir) buyuruldu. Ya’nî onun doğruyu-söyfiyeceğine ve sorulanı ...

Devamını Oku »

Gadabı meydana getiren sebeblerden birisi de, (Gadr) ya’nî ahdinde ve mîsâkında durmamakdır.

G A D R 21—Gadabı meydana getiren sebeblerden birisi de, (Gadr) ya’nî ahdinde ve mîsâkında durmamakdır. Bir tarafın söz vermesine (Va’d) denir. îki kimsenin sözleşmelerine (Ahd) denir. Yemin ile kuvvetlendirilen va’de (Mîsâk) denir. Karşılıklı sözleşilene, önceden haber vermeden sözünü bozmak gadr olur. Devlet re’îsi, kâfirlerle yapmış olduğu mu’âhedeyi bozmak lâzım geldiğini anlarsa, onlara haber vermesi vâcibdir. Haber vermeden evvel bozması ...

Devamını Oku »

TEHEVVÜR

TEHEVVÜR 20—Gadabın, sertliğin aşırı ve zararlı olmasına (Tehevvür), atılganlık denir. Tehevvür sâhibi hiddetli, sert olur. Bunun aksine hilm, yumuşaklık denir. Hâlim kimse, gadaba sebeb olan şeyler karşısında kızmaz, heyecâna gelmez. Korkak olan, kendine zarar verir. Gadablı kimse ise, hem kendine hem de başkalarına zarar verir. Tehevvür, inşânı küfre kadar götürür. Hadîs-i şerîfde, (Gadab, îmânı bozar) buyuruldu. Burada bildirilen gadab, aşırı ...

Devamını Oku »

Cübn, korkaklık demekdir

CÜBN 19—Cübn, korkaklık demekdir. Uadabın sert davranmanın lüzûmlu mikdârına (Şecâ’at) denir. Lüzûmundan az olmasına, zâ’îf olmasına (Cübn) denir. Cübn, kötü huydur. İmâm-ı Muhammed bin İdrîs Şâfi’î “rahime-hullahü teâlâ” buyuruyor ki, (Şecâ’at göstermek lâzım olan yerde, korkaklık yapan kimse, eşeğe benzer. Tarziye verilen kimse râzı olmazsa, şeytâna benzer). Korkak olan kimse, zevcesine ve akrâbasma karşı gayretsizlik ve hamıyyetsizlik gösterir. Onları koruyamaz. ...

Devamını Oku »

Hicr, dostluğu bırakmak, dargın olmak demekdir

HİCR 18—Hicr, dostluğu bırakmak, dargın olmak demekdir. Hadîs-i şerîfde, (Mü’minin mü1 mine üç günden fazla hicr etmesi halâl olmaz. Üç geceden sonra ona gidip selâm vermesi vâcib olur. Selâmına cevâb verirse, sevâbda ortak olurlar. Vermezse günâh, ona olur) buyuruldu. Erkek olsun, kadın olsun, dünyâ işleri için, mü’minin mü’mine darılması, ya’nî onu terk etmesi, aradaki bağlılığı kesmesi câiz değildir. Zimmî, ya’nî ...

Devamını Oku »

Hıkd, kalb hastalıklarının onaltincisidir

HIKD 16—Hıkd, kalb hastalıklarının onaltincisidir. Hıkd, başkasını aşağı görmek, ondan nefret etmek, kalbinde ona karşı düşmanlık beslemekdir. Kendine nasîhat verenlere böyle kin beslemek harâmdır. Ona hıkd değil, itâ’at etmek lâzımdır. O, Allahın emrini yerine getirmişdir. Onu sevmek, hürmet etmek lâzımdır. Zulm edene karşı hıkd harâm değildir. Bir alacaklı ölse, bunun hakkı vârislerine ödenmese, kıyâmetde ödetilir. Zâlimi afv etmek efdaldır. Uhud ...

Devamını Oku »

H A S E D ETMEK

H A S E D 15 — Kötü huyların onbeşincisi haseddir. Hased, kıskanmak, çekememekdir. Allahü teâlânın ihsân etdiği ni’metin ondan çıkmasını istemekdir. Fâideli olmıyan, zararlı olan birşeyin ondan ayrılmasını istemek, hased olmaz, (Gayret) olur. İlmini, mâl, mevki’ ele geçirmek, günâh işlemek için kullanan din adamından ilmin gitmesini istemek gayret olur. Mâlını harâmda, zulmde, islâmiyyeti yıkmakda, bid’atları ve günâhları yaymakda kullananın ...

Devamını Oku »

TEZELLÜL

TEZELLÜL 13—Tevâdu’un aşırı mikdârına (Tezellül), bayağılık, aşağılık denir. Tezellül harâmdır. Başka harâmlarda olduğu gibi, bu da zarûret ile câiz olur. Dînini, cânını, mâlını, ırzını korumak, zâlimden kurtulmak, (Zarûret)dir. Meşakkat, harâc bulununca, kolaylık câiz olur. Tezellül, kötü huylardan biridir. Bir âlimin yanma bir kunduracı geldiği zeman, âlimin ayağa kalkıp, yerine bunu oturtması ve gideceği zeman kapıya kadar yanında yürümesi ve kunduralarını ...

Devamını Oku »

TÜL-İ EMEL

10— Kalb hastalıklarının onuncusu (Tûl-i emel) dir. Tûl-i emel, zevk ve safâ sürmek için çok yaşamağı istemekdir. İbâdet yapmak için, çok yaşamağı istemek, tûl-i emel olmaz. Tûl-i emel sâhibleri, ibâdetleri vaktinde yapmazlar. Tevbe etmeği terk eder¬ler. Kalbleri katı olur. Ölümü hâtırlamazlar. Va’z ve nasîhatdan ibret almazlar. Hadîs-i şerîfde, (Lezzetlere son veren şeyi çok hâtırlaymız) buyuruldu. Hadîş-i şerîfde (Ölümden sonra olacak ...

Devamını Oku »

Rİ YÂ

9— hastalıklarının, ya’nî kötü huyların mühimleri¬nin Kalb altmış aded olduğunu bildirmişdik. Bunlardan dokuzun- cusu riyâdır. Riyâ, birşeyi olduğunun tersine göstermekdir. Kısaca, gösteriş demekdir. Âhıret amellerini yaparak âhiret yolunda olduğunu göstererek, dünyâ arzûlarma kavuşmak demekdir. Kısaca, dünyâ kazancına dîni âlet etmekdir. İbâdet¬lerini göstererek, insânların sevgisini kazanmakdır. [Sözleri veyâ ibâdetleri riyâ ile olan kimsenin, din bilgisi varsa, buna (Münâfık) denir. Din bilgisi ...

Devamını Oku »

Ahlâk bilgilerini öğrenmek

İslâm ahlâkı üç fasla ayrılarak incelenir. Fekat,- bü üçünü anhyabilmek için, önce yardımcı bilgileri öğrenmek lâzımdır. Bunun için, yazılarımızı bir başlangıç ve üçfasl olarak sıralıya- cağız. Biz, bu kitâbımızda yalnız birinci faslı bildireceğiz: MUKADDEME Ahlâk bilgilerini öğrenmek; istekle olur. Zor ile olmaz. Her ihtiyârî iş de, iki şeyi öğrenmekle yapılabilir. Önce, o işin ne olduğunu iyice anlamak lâzımdır. Sonra, o ...

Devamını Oku »

insan mahlûklar içinde, en üstünleri ve en şereflileri

Bu ilâvede, inşânın mahlûklar içinde, en üstünleri vc en şereflileri olduğu bıldırilecekdir: Bütün cismler madde olmaları bakımından birbirlerinden farksızdır. Hepsinin ağırlığı ve hacmi vardır. İnşân ve hayvân bu bakımdan, cansızlarla müsâvîdir. Fekat cismler, özel Ipsalan ile birbirinden ayrılır. $ [Her cism (Atom) dan yapılmışdır. Bir toz, milyonlarla ggom kümesidir. Az ve muayyen mikdârda atom, birbiri ile bir- î^kıce bir (Molekül) ...

Devamını Oku »

rûhun yükselmesi ve alçalması ne demek

MUKADDEMENİN İKİNCİ İLÂVESİ Burada, rûhun yükselmesi ve alçalması ne demek olduğu bıfcâirilecekdir: Rûhun yükselmesine ve felâkete düşmesine sebeb olan I©» yukarıda bildirmışdik. Burada dahâ îzâh edeceğiz. Her ie ağırlık ve hacm gibi ortak özellik olduğu gibi, o Jeye mahsûs olup, onu tanıtan özellikleri 5e vanbr. tâ her maddenin belli özgül ağırlığı vardır. Her sıvının ıa ve donma sıcaklıkları, katı cismlerin ...

Devamını Oku »

İLM-İ AHLÂK VE İSLÂMİYYETDE AHLÂK TERBİYESİ

İLM-İ AHLÂK VE İSLÂMİYYETDE AHLÂK TERBİYESİ Rûhun hâllerini ve işlerini bildiren ilme (Aldâk ilmi) denir. İnşân yalnız başına iken, rûhunun hâlleri ve işleri dokuz bâb olarak bildirilmişdir. [Biz, kitâbımıza, bunlardan yalnız altı bin aldık.] BİRİNCİ BÂB Burada huyların nev’leri, iyi ve fenâ şeyler bildirılecekdır Iftyjrühun melekesi, ya’nî alışkanlığı demekdir. Rûh, bu ajiş- •Mjljtle. düşünmeğe lüzûm kalmadan iş yapar. Yerle|İlş İmhaya ...

Devamını Oku »

KÖTÜ AHLÂK VE BUNLARDAN KURTULMAK ÇÂRELERİ

KÖTÜ AHLÂK VE BUNLARDAN KURTULMAK ÇÂRELERİ İnşâna dünyâda ve âhıretde zarar veren her şey, kötü ahlâkdan meydana gelmekdedir. Ya’nî, zararların, kötülükle­rin başı, kötü huylu olmakdır. Kötülüklerden sakınmağa (Takvâ) denir. Takvâ, ibâdetlerin en kıymetlisidir. Çünki, bir- şeyi tezyin etmek, süslemek için, önce pislikleri, kötülükleri yok etmek lâzımdır. Bunun için, günâhlardan temizlenme­dikçe, tâ’atlann, ibâdetlerin fâidesi olmaz. Hiçbirine sevâb verilmez. Kötülüklerin en kötüsü, ...

Devamını Oku »

KÖTÜ AHLÂK VE İLÂÇLARI

KÖTÜ AHLÂK VE İLÂÇLARI Müslim ânın herşeyden evvel kalbini temizlemesi Ufal­dır. Çünkİ kalb, bütün bedenin reisidir. Bütün, uzylar k^pn emrindedir. Peygamberimiz «sallallahü aleyhi ve settelb», (İosHMu bedeninde bir et parçası vardır. Bu iyi olarsa, Mü8b uzvlar iyi olur. Bu kötü olursa, btttttn organlar bozuk kaSKÜr) buyurdu. Ya’nî bu, yürek denilen et parçatm^i gönüldür. Bunun iyi olması, kötü ahlâkdan temizlenme li ...

Devamını Oku »

Kötülüklerin en kötüsü, Allahü teâlâya inanmamak, ateist olmakdır

1—Kötülüklerin en kötüsü, Allahü teâlâya inanmamak, ateist olmakdır. İnanılması lâzım olan bir şeye inanmamak küfr olur. Meleklerin ve insanların ve cinnin îmân etmeleri, inanmaları emr olundu. Muhammed aleyhisselâmm, Allahü teâlâ katından getirip bildirdiği şeylerin, bepsine kalb ile ina­nıp, dil ile de ikrâr etmeğe, söylemeğe, (îmân) denir. Söylemeğe mâni’ bulunduğu zeman, söylememek afv olur. Meselâ korku­tulduğu, hasta, dilsiz olduğu, söyleyecek vakt ...

Devamını Oku »

MAL, MEVKİ’ HIRSI

MAL, MEVKİ’ HIRSI Kalb hastalıklarının, ya’nî kötü huyların üçüncüs& mal ve mevki’ hırsıdır. Aşağıdaki hadîs-i şerifler (Hubbürriyâ- set) denilen, bu hastalığm teşhis ve tedâvîsine ışık tutm^kda^f: (İki aç kurd, bir koyan sürüsüne girdiği zeiftfeı, ları zarardan, mal ve şöhret hırsının inşâna yapacağı zarar dahâ çokdur.)               • (İnşâna zarar olarak, dîn ve diinyâ işlerinden pantâjj|(a gösterilmesi yetişir). Ya’nî, inşânın dîn veyâ ...

Devamını Oku »

C E H Â L E T

Kalb hastalıklarının, ya’nî kötü huyların İkincisi (Cehâlet) dir. Câhilliğin çeşidleri ve zararlan birinci maddenin baş tarafında bıldirilmişdir

Devamını Oku »