Kısa anlamlı hikaye

KAHRAMAN SAFİYYE VE HUZEYFE

Bildiğiniz gibi, Medine’nin yakınma kadar gelmiş olan Mekke kâfirleri, Uhud eivannda karar- gâhlarını kurdular. Hazret-i Resulüllah ise (ye- diyüz) kadar Ashabiyle bunları karşıladı. Aradaki fark çok büyüktü. (Yediyüz) silâhsız Müslümana karşı (üç bin) silâhlı müşrik mevzi almışlardı. îslâmın en dehşetli cihadı burada cereyan etti. Ibn-i Kâmi’e denen imansız biri, çarpışma sırasında Zat-ı Risaletpenahi’ye kadar yaklaşabilmiş, bu arada elindeki kılıncıyla Resulüllah ...

Devamını Oku »

sui zan

Eski Müalümanlar lalamın bir çok hükümlerini İr-» biliyor, Müslümanın, İslama muhalif fiil ve ha- reketinin Islâmdan değil, kendi nefsî arzusundan doğduğunu anlıyorlardı. Bugün kahir ekseriyet İslâmî bilmiyor, bilmediği gibi onu tedkik ihtiyacını da duymuyor. Sadece Müs- lümanlarda gördüğü yaşayış ve tavırdan İslâmiyet hakkında bir hükme varıyor. İslâmî Islâmdan değil Müs- lümandan öğreniyor, Müslümanın istikametindeki doğruluktan dolayı bir kanaata varıyor. Bu ...

Devamını Oku »

CEZA

H azret-i îsa Aleyhisselâm geçmekte olduğu yo-> • 1un kenarındaki çukurda bir gencin ak sakallı bir ihtiyarı sürükleyerek tekmelediğini görünce mani olmak istedi. İhtiyar: — Dokunmayın, dokunmayın, diye ricada bulundu ve sebebini de şöyle anlattı: — Ben de babamı burada aynı şekilde şu ilerideki tepeye kadar sürüklemiştim. Bu benim oğlum da bana aynını yapıyor, babama ettiğimin intikamını alıyor! Evet, insanlar ...

Devamını Oku »

MÜSLÜMAN ZENGİNLE MEOÛSÎ ZENGİN

H er nimetin kendine göre bir külfeti vardır. Zenginlik de bir nimet-i İlâhidir ki, bunun külfeti ve mükellefiyeti de, muhtaçlara yardım etmek, perişan kimselerin dertlerine deva olmaktır. Şunu kat’i olarak ifade edebiliriz ki, eğer zenginler îslâmın kendilerini mecbur tkıttujğu mükellefiyetlerini yerine getirmiş olsalar, memlekette; ne sosyal adâlet işetiyoruz, teraneleri kalır, ne de sosyalizm palavrası ile fakirler aldatılabilirDinî mükellefiyetlerini yerine getirmedikleri ...

Devamını Oku »

İDDİA DEĞİL, YAŞAMAK LAZIM!

E skiden Islâm büyükleri, bir araya toplandıkları zaman, kendi kendilerini tenkit yağmuruna tutarlar, işledikleri kusurları, kabahatları yüzünden, bizzat nefislerini şiddetle itham ederek, Resu- lüllah’ın sünnetine uymayan fiillerinden dolayı —başkalarından evvel— kendi şahıslarını ayıplarlarmış! Şimdi ise, yine aym şey yapılıyor, üç beş insan kahve köşelerinde bir araya geliyor, hemen hepsi de müthiş bir tenkit ve takbihe başlıyorlar. Ancak bunun eski” sinden ...

Devamını Oku »

HACI SADIK HOCA

HACI SADIK HOCA skiden milleti ayakta tutan din adamları, Medrese mezunu vaizler, hocalardı; Halkın kâhir ekseriyeti müftü: Ve imamlann sözlerine itibar eder, bir din adamının nasihatini, tavsiyesini Kur’ anın emri olarak telakki ederdi. Bu sebeple din düşmanı bozguncular, halkg, istedikleri fikri telkin etmekte güçlük çekerlerdi. Çünkü halkın irşatçı olduğunda şüpheye düşmediği din adamları telkin edilen batıl düşünceleri irşat edici sözleriyle ...

Devamını Oku »

EVLERİNİZİ MEZAK YAPMAYINIZ

EVLERİNİZİ MEZAK YAPMAYINIZ ‘ K endisiyle senelerce evvel, tanıştığımız bir dostumun ticarethanesine ilk defa geçen gün uğ­ radım- Her defasında camide görüştüğümüz bu zâtın etrafında bir çok tezgâhtar ve işçiler dolaşıyordu. Bunların içinden bir delikanlı: — Baba, şu faturanın hesabını bir tetkik eder misiniz, dedi? Camide her zaman birinci şafa koşan bu sofu dostum, faturayı alıp tetkik ederken bende bir ...

Devamını Oku »

İslamamı Uyacağız Turistleremi

İslamamı Uyacağız  Turistleremi HADÎS E Mİ TURİSTE Mİ BAKACAĞIZ? T ürkiye’de İslâmın zıddı ideolojilere sarılanlar, Islâmiyeti tedkik edip, suallerine cevap bulamadıklan için başka cereyanlara sapmış değillerdir. Eğer Müslümanlığı inceleyip, İslâmî hükümleri tetkik ettikten sonra aradıklarını bulamamış ve bu yüzden de başka ideolojilere sarılmış olsalardı, bir dereceye kadar kendilerine hak vermek mümkün olurdu, felâ- mııi zıddı olan, cereyanlara sapmalarında kendilerini mazur göstermeleri ...

Devamını Oku »

EHL-İ KİTABA YAKINLIK

EHL-İ KİTABA YAKINLIK © gün Mekke Müşriklerinde derin bir sevinç vardı. Gülüyor, oynuyor, rastgeldikleri Müslümaniara da şımarık lâflar atıyorlardı. Halbuki, Mekke’de Müşrikleri sevindirecek Her hangi bir vak’a da mevcut değildi. Kısa bir müddet sonra putperestleri sevindiren hâdisenin mahiyyeti anlaşıldı: V , Hiç bir kitaba inanmayıp, daima ateşe tapan Ateş­ perest Fars’lılarla, fyir semavi kitaba* inanan Rum Hıristiyanları arasında Dicle üzerinde yukubulan ...

Devamını Oku »

ŞU İKİ ADAMDAN BENİ KURTAR!

12 inci asrın sonlarına doğru Ortadoğuya II – ^ [ a k ı n etmiş Haçlı ordularını küçücük ordusuyla püskürtüp, o günkü İslâm dünyasını Haç­ lı tasallutundan uzun bir müddet muhafaza ettikten son­ — 90 — i I ra savaş bayrağını diğer kahraman Salahaddin Eyyü- bi’ye bırakarak Haleb civarında ruhunu teslim eden bü­ yük kumandan ve âdil hükümdar Nureddin Zengi ...

Devamını Oku »

PEYGAMBERLER SADECE ÂHÎRET REHBERİ DEĞİLDİR!

Dört sual ihtiva eden mektubunuzu okuduktan sonra şu hususları dikkatinize arzetmekte fay da mülâhaza ettim: Bu dünyayı halkeden ve içini de bizim gibi şuur sahibi insanlarla dolduran Allahü Azimüşşan, acaba yarattığı bu insanları başı boş mu bırakmış, yoksa bunlara bir lider ve rehber de göndermiş midir? — Elbette göndermiştir! — Kimdir bu liderler? — Peygamberler! — Evet, peygamberler insanların yegâne ...

Devamını Oku »

Ana Baba Hakkı

ANA HAKKI BüyükSahabi IJazret-i Selman-ı Farisî anlatıyor :• .Günlerden bir gün Resûl-ü Ekrem (A.S-M-) bana: — Ya Selman, gariplere gidip onları ziyaret ede- ‘im, buyurdu. Ben de: Ya Resulellah, garipler kimlerdir, dedim? Efendimiz: — Garipler o kimselerdir ki, dünyadan göçmüşler, arkalarından rahmet okuyan kimseleri kalmamıştır, buyurdular. Sonra beraberce Medine’nin kabristanına vardık. Kabirleri ziyaret esnasında Efendimiz bir kabrin önünde ağladı. Göz ...

Devamını Oku »

KOMŞU HAKKI

KOMŞU HAKKI Komşu (hakkı ancak helâllaşmak suretiyle ödene bilen mühim bir haktır. Bu sfebeple kömşulârı incitmemeye gayret etmeli, haksız olarak incitmiş, darıltmışsak bir münasebetini bularak helâllaş- malı, haklarını helâl ettirmeliyiz. İBazı günahlar başkalarına hayır, hasenatlar yapmak suretiyle affettirilirse de, kul hakkı böyle değildirKul hakkından kürtulmak için hakkını üzerimize aldığı­ mız insanla helâUaşmamiz gerekmekte, kırdığımız gönlünü yeniden kazanıp, sevgisini tekrar celbetmemiz ...

Devamını Oku »

FELÂKETLER, MUSİBETLER

FELÂKETLER, MUSİBETLER iiyük felâketler, umumî belalar ekseriyetin – müstehak olmasından meydana gelir, müstehak olmayanları da içine alarak kasıp, kavu rap gider. Seller, yangmlar, salgın halinde hastalıklar ve bir mıntıkayı yerle bir eden zelzeleler hep ekseriyetin gazab’i İlâhiyi celbedecek hataya ¡girmelerinden ve ¡ancak bir İlâhî ihtarla uyanacak kadar gaflete dalmış olmalarıfıdaıj ileri gelir. Şu kadar var ki, kurunup yanısıra yanmakta o ...

Devamını Oku »

İHLÂS Dini mükellefiyetlerini yerine getirerek çalışan Müslüman

İHLÂS Dini mükellefiyetlerini yerine getirerek çalışan Müslümanın çalışmasının nafile ibadet olduğunu bildiren Hadis-i Şerifler, emeklüik devri başlamamış olan eski zamanların ihtiyarlarında çalışma ya karşı bir istek -meydana getirir, beş vakit namazını kılan yaşlılar, nafile ibadet ediyorum hissiyle şurada bu rada kendilerine mutlaka bir meşgale bularak çalışırlardı. ibadet hissiyle çalıştıkları için hizmetlerinin karşı-‘ lığını da derhal .beklemeyen bu yaşlılardan birini, yolun ...

Devamını Oku »

ŞÜPHELİLER İÇİN

ŞÜPHELİLER İÇİN Gedizli okuyucuya:  I ektubunuzda sorduğunuz mes’eleler şüpheli o- «ollan mevzulardır. Bugün içinde bulunduğumuz “ U cemiyyet hayatmda haram mı, helâl .mı diye şüpheye düştüğümüz bir çok meslek ve iş yerleri meydana gelmiştir. Böylesi müessese ve iş yerlerinde çalışmanın haram olduğunu söyleyemiyorsak da, helâl olduğunu da söyleyecek kadar delail-i Şer’iyeye sahip de­ ğiliz. Bu durumda şüpheli şeyleri (şüphesiz bir ...

Devamını Oku »

SOSYAL ADALET

SOSYAL ADALET  Denize düşen yılana sarılır kabilinden, Islâmm ulvi düsturlarından mahrum kalanlar, kurtuluşu sosyalizmde arıyor, fakir fukaranın haklarını korumak için tslâmdan uzak sosyal adâlet tahakkuk ettirmeye gayret sarfediyorlar. Halbuki, sosyal adaleti, 1400 sene evvel vaz’ettiği sâbit esaslanyle İslâmiyet teessüs ettirmiş, sofradaki çorbadan tut, hanımların boğazındaki zinet eşyasına kadar fakirlerin hakkı bulunduğunu, tâ altıncı asırda ilân etmiştir. Burada size bir Hadîs ...

Devamını Oku »

DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR VAK’A

DÜŞÜNDÜRÜCÜ BİR VAK’A ilindiği gibi zaman-ı saadette müminlerin namaz kıldığı ilk Mescid’in içini aydınlatıcı bir , şey keşfedilmiş değildi. H azreti Resulüllah’m arkasında namaz kılan Ashab akşam, yatsı ve sabah namazları için daha evvelden toplayıp hazırladıkları hurma’yapraklarını t u t u ş t u r u r l a r , bir iki dakikalık alevlenmenin verdiği aydınlık içinde ibadetlerini ifa ...

Devamını Oku »

SELÂM

Bandırmalı okuyucuma: Suallerinizi, bu sütunların hacmine sığacak kadarıyla cevaplandıracak olursak şöyle diyebiB kza liriz.: — 71 — 1 — Selâmı vermek sünnettir- Almak ise, farz-ı kifâyedir. Bir cemaat içinde bir kişi selâmı iâde ederse, diğerlerinden bu farz sakıt olur, her biri verilen selâmı ayrı ayrı cevaplandırmaya mecbur olmazlar. Selâm ile (merhaba) kelimesini karşılaştıracak olursak, mânâ itibariyle aralarında büyük farklar oldu­ ...

Devamını Oku »

î S R A F

î S R A F Bir Hadîs-i Şerifte; «— Adem oğlunun iki dere dolusu altını olsa (hâlâ gözü doymaz da) bir üçüncü dereyi dolduracak altına daha sahip olmayı temenni eder!» buyurulmuştur. i’ ‘ — m — Evet, insanın ihtiras ve arzularına îslâmi hisleri, dinî duyguları bir had, hudut tâyin etmedikçe gözü doymaz. Elindeki imkânlarını az görerek daha çok imkân elde ...

Devamını Oku »