Kısa anlamlı hikaye

BANA BAKIN, ÎBBE T ALIN!

BANA BAKIN, ÎBBE T ALIN! Zenginlik şüphesiz ki, büyük bir nimet-i İlâhiyedir. Ancak, her nimetin kendisine göre külfeti bulunduğunu da hatırdan çıkarmamak lâ­ zımdır. Evvelâ, helâlından kazanmak. Sonra kazanılan bu servetin içinden İslama hizmet için mecbur olduğu miktarı ihmal etmeden yerine tevzi etmek… Daha sonra da, geride bıraktığı mirasçılarına bunu Islâmın aleyhine di-, nin men ettiği yerlere sarf ettirmemek! Bunun ...

Devamını Oku »

ANNE- VE BABA HAKKI

B ir okuyucuma: Anne ve babanıza yapmakta olduğunuz iyilik ve hürmetleri katiyyen küçümsemeyiniz. Onlara yapacağınız en küçük saygı ve itaat sizin Ahiret saadetinizi temin edebilir. Nitekim en küçük isyan ve itaatsizlik de Ahiretinizi yıkabileceği gibi..- ‘ Bu mevzuda size tarihi bir hadise zikretmek isterim: Biliyorsunuz insanların en efdali Ashab-ı Kirâmdır. Ashab-ı Kiramın da kendi aralarında en efdalleri Ashab-ı Suffa’dır. Ashab-ı ...

Devamını Oku »

Hanımların Hizmeti

Eline aldığı kuru, bir hurma dalına dayanarak Resulüllahın kapısına kadar gelmiş olan yaşlı bir kadın, içeri girmek arzusunu izhar etmesi üzerine: — Yâ Resulallâh,, kim olduğunu bilmediğimiz bir ihtiyar kadın zatmızı görmek istiyor, dediler. Resul-ü Ekrem Hazretleri: ~ — Müsaade edin, gelsin, buyurdular; İhtiyarlıktan dâima rükû eder halde duran kadın, hurma dalnjdan edindiği asasına dayana dayana Resul- üllaıhın kapısmdan içeri ...

Devamını Oku »

O ’NA DOKUNMA YA Ö M E R

O ’NA DOKUNMA YA Ö M E R ! Siyer kitaplarına baktığınızda, Mekke’de amcasının yanmda yetim kalmış bir (Abdullah) göreceksiniz. Babası daha evvel vefat etmiş, anası da bir kocaya gittiği için amcasının yanmda öksüz olarak büyüyen Abdullah, baliğ olduktan sonra bir sürü miras koyun ve bir katar deveye sahip olmuştu. O •sıralarda Resul-û Ekrem Hazretleri, davetini alenîleştirmediği için, İslâmiyetLni gizlemek ...

Devamını Oku »

ŞÜKÜRSÜZLÜK

Yozgat’tan Cemil Akkaya! Kâinatta cereyan eden hadiselerin hemen hepsinde derin hikmetler vardır. Dışında zulüm ve haksızlık görülse bile iç yüzünde tam bir adalet ve isabet olduğuna tereddüt etmeden inanınız. Biz hikmetini anlayamasak da, ¡bilmesek de her hadisenin iç yüzü mahz-ı adalettir. Dinî eserlerde okudu­ ğum bir misalin aynasında bu hikmeti rahatça miişahade edebilirsiniz: Hazret-i Musa Aleyhisselâm Tur Dağı’na giderken yolda ...

Devamını Oku »

TÜRBE ZİYARETİ

Ömrünün büyük bir kısmını köy imamlığında geçirmiş olan bir Hoca Efendi, Ramazan-ı Şerifin yirmisinden sonraki vaazlarında Kadir ■Gecösinin fazilet ve sevabından uzun uzadıya bahsetmiş, (o geceyi beklemenin bin ay ibadet etmekten efdal) olduğunu köylüye tekrar tekrar anlatmış. Nihayet Kadir Gecesi Teravihi kıldırdıktan sonra evine çekilen Hoca Efendi, gece yansı cami etrafında bitmek tükenmek bilmeyen sesler işitmeye başlamış, merak ederek kalkıp ...

Devamını Oku »

BİR ERKEKLE BÎR KADIN

Bayram ayâretlerinin bazılarında neşe ve huzur yerine üzüntü ve elem duyarım- Herkesin sevinçli, heyecanlı yaşadığı o mübarek günlerde benim üzüntü ve kedere kapılmama ziyaret ettiğim bazı dostların- evinde İslâmî usullere dikkat edilmeyişi sebep olur. Ziyaretçi kabulü sırasında bu uzak dostlar, kadın erkek sohbetlerini aynı yerde yaptı­ rır, birbirlerinin iyi kalpliliğinden, ciddiyetlerinden bahisle kaç göçe pek ¡ehemmiyet vermezler. Kadınlarla erkekleri aynı ...

Devamını Oku »

BEN DE ŞAŞTIM!

BEN DE ŞAŞTIM! Devlet müesseseleri iğinde bir çok umum mü- ‘ dürlüMer vardır. Bunların içinden biri de, Diyanet İşleri Teşkilâtıdır. Bir umum müdürlük halinde Başvekâlete bağlı olarak çalışan bu müessesemizin garb devletlerinde olduğu kadar muhtariyeti ma’alesef yoktur. Öbür umum müdürlüklerden farklı tarafı, onlar dünya işleri ile vazifelenmiş oldukları halde, Diyanet İşleri Riyasetinin, Müslümanların din işleri ile alâkalı müşküllerini halledip, dinî ...

Devamını Oku »

EDEN BULUR

EDEN BULUR Abbasi Halifelerinden Harun Reşid için söylen- / l J | \ medik söz, edilmedik isnad kalmamıştır. Bil- ” hassa Hıristiyan tarihçiler bu zat için saraylarında enfüsî âlemler yaptığını bile kaydeylemekten çe- ‘ kinmemişlerdir- Fakat Müslümanların büyük tarihçisi îmam-ı Süyûtî «Tarih-ül Hulefa» smda: — Harun Reşid için söylenenleri söylemekten Allah’a sığınırım. Hakkındaki rivayetleri isbat edecek delil yoktur, demektedir. Harun ...

Devamını Oku »

İŞTE SOSYAL. A D A L E T

İŞTE SOSYAL. A D A L E T Yalnız Türkiye’mizin değil, bütün İslâm âlemimin iç meselelerini tedkik ediniz, geri kalış, iktisadı çöküş, ahlâkî düşüş ve nihayet içtimâi adaletdeki dengesizlikler gibi hayati mes’el eleri için ayrı ayrı sebepler bulacaksınız. Fakat daha ciddî ve sakin düşündüğünüzde bu sebeplerin de nihayet tek noktada birleştiğini, dertlerin tek cümle İçinde toplandığını göreceksiniz: — Halktaki Cennet ...

Devamını Oku »

GİDENLER — GELENLER

GİDENLER — GELENLER Hazret-i Davud kendisinde hem risalet, hem de saltanat cem olan iki nimet sahibi bir masum  Peygamberdir. (Zebur) adındaki kitap nazil olduğunda fevkalâde yakıcı şeşiyle bu kitabın Âyetlerini sahralarda, dağlarda okur, kendisini dinleyen kurtlar, kuşlarla, birlikte göz yaşı dökerdi. Yalnız, (Zebur) sadece nasiha.t ve ilahileri ihtiva ettiği için kendisi hukukî muamelelerde Hazret-i Musa’nın şeriatına tabi idi. En kalın ...

Devamını Oku »

ZULÜM

Eskiden İran’da Feridun admda zalim bir hü­ kümdar hükmünü zulüm ve baskı ile yürütü­ yordu. Bir gün bahçede gördüğü bir kadın?7 göz koyarak ¡bunu sarayına getirmelerim emretti. Adamları buna: — Efendimiz, o göz koyduğuiıuz bir marangozun karısıdır. Kendisi ve kocası çok dindar, muhitte oldukça sevilen kimselerdir., Düşmanlarınız sizin bu arzunuzu duyup aleyhinize işi büyütürler. Marangoza bu gece sabaha kadar yapamayacağı ...

Devamını Oku »

HİZMET VE MAĞLUBİYET

HİZMET VE MAĞLUBİYET Bir Âyet-i Kerimede istişare etmemiz emredilmektedir. Müslümamn yapacağı işlerini mutlaka istişare hey’etine danışarak yapması Âyet-i Kerime emri icabıdır. Hal böyle iken, bazı Müslümanlar görmekteyiz ki. bunlar dindar ve faal cemaatler araşma giremiyor, dinî düşünce ve fikirlerini şuurlu Müslümanlar arasında inkişaf ettiremiyor, bu sebeple de, karşılaştığı her hadiseyi, içine düştüğü her buhranı şahsî fikir ve kanaatlarıyla izah etmeye ...

Devamını Oku »

SELÂHADDiN EFENDİ

SELÂHADDiN EFENDİ Bugün sayılan (on)’u bile geçmiyecek kadar azalmış olan eski medrese mezunu muhterem hocalarımızdan’ bazılarını taninm. Bir kısmı etrafta olup bitenleri seçemiyecek kadar yaşlanmışsa da, henüz sohbetine doyum olmayacak kadar dinç olan lan da vardır. Bunlardan Valide Camii baş imamı Kuzât mezunu Selâhaddin Turlin Efendiyi çok eskiden tanır, cami odalarında okutmakta olduğu talebeleri için vazifesinden atılma tehlikesini bile göze aldığım ...

Devamını Oku »

İSLÂM ADALETİ UGRUNA KENDİLERİNİ FEDA EDİYORLARDI

İSLÂM ADALETİ UGRUNA KENDİLERİNİ FEDA EDİYORLARDI shâb-ı Kiramla oturmuş sohbet etmekte 61an Halifeli Müslitnin Hazret-i Ömer (Radiyallahu ÂnJıüVnün huzuruna üç adam girdi. Bunlardan ikisi, aralarına aldıkları üçüncü şahsın kollarından sıkı sıkıya sarılmışlar  Kısas isteriz yâ Emirel mü’minin, kısas» diye bağırıyorlardı! Müslümanların âdil Halifesi: «— Durun bakalım, dâvâ görülmeden kısas olmaz. Derdinizi anlatın, bu genci neden böyle sıkı sıkıya yakaladınız söyleyin ...

Devamını Oku »

ÖMER BİN ABDÜLAZİZ

SAHÎH HADİS hadîs kitablanndan Bbu Davud’da zikri geçen bir Hadîs-i Şterifden anlamaktayız ki, Allah-u Azimüşşan her yüz senede, bir müceddit göndermekte, asrrn Fir’avn’ı tarafından maneviyatı yıpratılıp, İslâmî duyguları körletilen halk kitlelerini bu müceddidleri vasıtasıyla ikaz ve irşad buyurmaktadır. Her asnn kendi hususiyetlerinle göre şekil ve metodu değişen bu tecdit vazifesini ilk defa Ömer bin Âb~ dülaziz’in ifâ ettiği bazı âlimler ...

Devamını Oku »

«EVLÂDÜ ÎYÂL DERDİ»

Aynı safta devamlı namaz- kıldığımız bir Müslümanın ticarethanesine gitmiş, kendisiyle gü­ nün meseleleri etrafında konuşmaya başlamıştık* Mevzuumuz tabiî ki/îslâm m ve Müslümanların bugünkü halinden başkası olamazdı. Muhatabımın aklı fikri’ ise, ticarî mevzulardan bir türlü ayrılmıyor, Hindistan’daki ipek tüccarlarının şu anda ne düşündüklerini bile tahmin* edecek kadar ferâset gösteriyor, fakat îslâ- tnın bugün içinde bulunduğu şartları âdeta bir bedevi çoban kadar ...

Devamını Oku »

LÂLELİ CAMİİ

LÂLELİ CAMİİ Aksaray’dan Beyazıd’a doğru giderken solda altı çarşı olan iki minareli bir camı vardır: Son günlerde oldukça güzelleşen bu câtniyi. (189) sene evvel Padişah Üçüncü Mustafa yaptırmış olduğu halde Lâleli Camii diye söyletir. Belki içinde namaz kılanların çoğu Üçüncü. Mustâfa’nın carhiine neden ismine izafe edilen bir ad koymayıp da «Lâleli» dendiğini bilmezler. ‘ i Rivayete göre;. Sultân Üçüncü Mustafa’nın ...

Devamını Oku »

ADÂB-I MUAŞERET

İslâm terbiyesi ile yetişmiş Müslümanm sahip H olduğu nezaket ve zarafet, hiç bir gayrimüslimin hiç bir zaman*’ nail olamayacağı hususi bir meziyettir. Bana, bugünün Müslümanlarının kaba saba tavırları ile gayrimüslimlerin yapmacık, zarafetlerini göstermeyin. Çünkü ben müeerred İslâmî ve onu bütün inceliği ile yaşayan Ashab-ı Kiramı ileri sürüyor, işte İslâm âdâhı ve işte Müslüman terbiyesi diyorum. Siz, İslâmî vicdanlara hapsetmekten vaz ...

Devamını Oku »

DEVLET REİSİNE ŞİKAYET

DEVLET REİSİNE ŞİKAYET Yeni Asya’run 13. Mayıs tarihli nüshasında «Cumhurbaşkanı Şunay’m önüne çıkan bir köylü (Adalet istiyorum) diye ağladı», başlığı altında okuduğum bir habere, göre, Üçlü Zirve Toplantısından .dörierken Manisa’ya uğramış olan Cumhurbaşkanı­ nın önüne bir ihtiyar çıkmış Sunay’ın otomobilini durdurarak : > «— Ajdâlet istiyorum Paşam! 5 güln önce içinde 14 balya tütünümle evimi ateşe veren şahsı şikâyet” ettiğim ...

Devamını Oku »