Kısa anlamlı hikaye

DUMAN TÜTTÜRMEK

DUMAN TÜTTÜRMEK Evlerin camlarını sıkı sıkıya kapattırıp, kadınların mantolarını üst üste düğmelettiren kavurucu soğuklar vardı ya işte o dondurucu so­ ğukların, yerini sıcak havalara terkedişine çok üzülmekteyim. ! — Niçin mi diyeceksiniz? Anlatayım: — Dinî bağları zayıf ailelerde, dondurucu soğuk lann arkasından muhafazakâr kıyafetleri gidecek de ondan.. Artık, pencere camlan sonuna kadar açılacak, ka panmak bilmeyen radyo ve pikap bangırtılanndan gece ...

Devamını Oku »

Gurur Duyuyorum Yerine Şükredelim

Kibir yerine mütevazi olalım. Son günlerde hatipler «Gurur duyuyorum» diye konuşmaya, muharrirler de «Gurur duyuyorum» diye yazmaya banladılar, öyle ki, her muvaffakiyetin arkasında «gurur» duyduğunu söyleme? yen kalmadı. ‘ Bu, «gurur» kelimesine takılıp kaldrnı. «Gurur» ^duymak, yani muvaffak olduğu şeyin sonunda göğsü- çü şişirip,.koltuklarını kabartarak, kasıla kasıla yürüyüp: î ■— Siz beni ne zannediyorsunuz? îşte^ bu iği ben yaptım. Ben ...

Devamını Oku »

BÂTIL DÜŞÜNCELER

BÂTIL DÜŞÜNCELER Kıyamet alâmetlerinden bahseden hadislerin birinde «EMinyamn sonu yaklaşınca ilimler kalkar cehü yayılır» buyurulmaktadır. Nitekim bugün cehil yayılmış îslâm dışı bir sürü det ve alışkanlıklar alıp yürümüştür. Meselâ; bazı ha- ımlara göre, Cuma günü temizlik yapmak, çamaşır yı- amak, hatta i’ki- bayram arasında nikâh yapmak kadar ^’inah bir fiil düşünülemez! i Hele yola çıktığınız zaman önünüzden bir tavşan t ...

Devamını Oku »

ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR!

ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! Halkın dinî duygularının körletiimesi İslâmî bağlarının koparılıp, manevî kayıtlardan uzak laştırûması sadece Âhiretimizi değil, dünya m m da perişanlığa sürükler, ticarî hayatımızı da fesada uğratır. Çarşıda pazarda alış veriş edemiyorsunuz. – Satıcı tezgâhın önüne malın en iyisini, en parlağını koyuyor, sizden en kaliteli mal fiatmı alıyor. Bir de bakıyorsunuz, elinize; tezgâhın arkasına saklamış olduğu en âdi, çürük ...

Devamını Oku »

BÂTILI TASVİR

BÂTILI TASVİR… Avrupadan gelen işçilerimizin başına toplanıp o diyarın haberlerini bir kısım insanlar merak ve heyecanla dinlerlerken, bön şiddetli bir ruhi sıkıntı duyar, anlatılanları duydükça âdeta tuz gibi erirjıh. Biçârö işçimiz gayrimüslimlerin materyalist hayâtlarında gördüğü sefahet ve eğlenceleri kefodine pay çı­ karırcasına kabara kabâra anlatırken, başına toplanan bir beyaz kâğıt kadar temiz insanlara hem aşağılık duygüsu hem ahlâksızlık’ telkin ettiğinden, ...

Devamını Oku »

Evladının Felaketi

Arı kovanı gibi işleyen dükkânın müşterileri arasma karışarak ben de içeri girdim. Biraz ilerdeki tezgahın önüne kadar yaklaşmca beni hemen tanıdı ve tenha bir köşeye getirttiği iki iskemle üzerine oturarak, hoş beşden sonra umumî mes’elelerden baihsetmeye başladık. Kendisini bir kaç sene evvelden tanır, muhakemeli ve şuurlu bir Müslüman olarak bilirdim. O günleri daha genç ve bekârdı. Şimdi ise, o atılganlığım ...

Devamını Oku »

Dışarda Tehlike Varken

Doğunun kuş uçmaz kenvan geçmez gür ormanlı yaylalarından birinde bedevi bir aşiret varmış. Medeni dünyadan tamamen habersiz bir halde yaşıyan bu bedevi aşiret giinün birinde ikiye bölünerek ar ralannda müthiş bir Çarpışma başlamış. îki tarafın toy gençleri sarıldıkları silâhlarını ateşliyerek birbirlerinden nice insanlai öldürmüş, vahşi hayvanlar avlamak için hazırladıkları domdom kurşunlarıyla karşılıklı olarak birbirlerinden nice canlar yakmışlar. Ormanların içindeki yemyeşil ...

Devamını Oku »

Hidayetin konağı

Hidayetin konağı İftara yarım saat var. Habibullah efendi, konağın mermer merdivenlerinden, Karabağ halıları üzeriden, dalga dalga yükselen sarığı ile çıkıyor; merdivenin iki kenarında 8 palmiyenin yeşil kubbeli sütunlarından geçti; merdivenin üst başında insan boyu iki tunç anpir şamdanın kesilmiş karpuz dilimlerini andıran kısa kollarındaki mumların yıldızları arasında beyaz sarığı titredi; bu kadar iddialı döşenen bu sofaya şaşmıştı. Yaldızlı tavandan bir ...

Devamını Oku »

üç Şapka

Üç Şapka Hidayetin iftarı bu akşam kalabalık olacak. Eski Sivas valisi Hacı Hulûsi Paşa, Amedî hulefasmdan Ratip, şifre mümüyyizi Sait, sefaret müsteşarı Nail, Ateşe- naval Naşit, Adnan, Moız, hepsi Hidayetin konağına başka başka sokaklardan giderlerken Beyazit camisinden de oraya gitmek için iki kişi çıktı: Birinin yüzü, ötekinin karnı çirkinçiçek bozuğu müstantik Behçet’le hâriciyede mümeyyİ2işişman Bürhan. Bu akşam, Bürhan, iftarda Behçeti ...

Devamını Oku »

Kazasker Konağı

Kazasker Konağı Yenicamide, oruç keyfile hem yavaş yavaş geziniyorlar, hem güzel güzel konuşuyorlar: Ratip, birdenbire durdu: — Ay, ay, ay… Bize doğru geliyor; o tarafa bakmayın; mukabele dinliyor gibi yapalım. Sait : — Kim geliyor efendim? Ratip : — Konuşmıyalım ; başka tarafa bakın; Hacı Hulusi Paşa geliyor. Ve Amedi hulefasından Ratip, Dahiliye Şifre mümeyyizi Sait hâfız dinler gibi durdular. ...

Devamını Oku »

Mektupçu

Mektupçu Bu edebiyat hocalığı, daha şimdiden Adnan’ı nelere mahkûm ediyordu; mektupçu, nazırın odasından çıkar çıkmaz, ka* çıyor gibi yürüyor, Adnan ora yetişmeğe mecbur, arkasından koşuyordu. İnsan, uşağile giderken bile daha kısa bir mesafenin ucunda yürürdü. Fakat Adnan, bu adamı mazur görüyordu: «Adnanın elindeki kalemin memlekette bir gün ihtilâl çıkaracağını, bu adam, nerden bilecekti!» Mektupçuyu, makamında görünce, Adnan şaşırdı: Demin nâ- ...

Devamını Oku »

500 Lira

500 Lira Maliye nazırının kürklü paltosu, teşrifatta nazırdan sonra, müsteşardan evvel gelir. Palto, Hacı Kehyanın kollarına yaslanarak, devlet adamı edasile odadan ağır ağır çıktı; nazır makamına oturdu. Dağıstanlı hoca – Maliye nazırının üç kıt’ada tek dostu -bir köşede sessiz evrad okumakla meşguldü : dudağında bir ses iskeleti kımıldıyor; uzun sakalı duanın şedde ve meddine takılarak aşağı yukarı inip çıkıyor, kalın ...

Devamını Oku »

Satılan Küpe

Satılan Küpe Mahalle hekimi, hastanın odasından çıkınca Adnanı bir köşeye çekti Ve o yaz Heybelide mutlaka ev tutmalarını söyledi. Adnan acı acı güldü. Adada ev tutmak için verem olmak kâfi miydi? Bu doktorlar insanları hasta olunca zengin oldu sanıyorlardı. Bir anda fukaralığından ziyade hekime düşmandı. Küçükevin sefaletini görmemek için insan, hekim olmalıydı. Gece anasının ağaç kovuğuna benziyen boş koltuğuna dereceyi ...

Devamını Oku »

Geç Kalan Adam

Geç Kalan Adam «Tolstoy, boyhundaki madalyonda, Jan Jak Ruso’nun resmî-.ni taşırdı.» Aksaraydaki evinde Adnan, bu satırları oküduğu kitaptan başını kaldırdı; Seviniyordu, Çünkü, o da, bir vakitler Namık Kemal’in fotoğrafını göğsünde taşırdı, (Kemal) in Celâlettini Herzemşah’mı kopye ettiği zamanları düşündü: Cebinde bu tehlikeyle gezerken kendini gizli bir adamın karanlığında bulurdu; bu kitabı okumıyanların niçin dünyâya geldiklerini bir kaç sene, anlayamamıştı. Demindenberi, ...

Devamını Oku »

Şark odası

Şark odası Adnan, Hidayetin konağında, merdivendeni çıkarken, arkasından gelen uşağa sordu: — Beyefendi kalktı mı? — Evet efendim. Şimdi uyandılar, giyiniyorlar. — Giyiniyorlar mı? E, tamam! Hidayeti bir saatten evvel göremiyecekti. — Başka kimse var mı? Uşak çevap vermedi, Adnan sebebini anlamak için başını çevirdi. Uşağin da maksadı zaten buydu, cevap verirken yükünün manidar olduğunu Adnanın görmesini istiyordu ve manalı ...

Devamını Oku »

Birbirine Benzemiyen İki Dost

Birbirine Benzemiyen İki Dost Bugün, Adnan, Direklerarasmda Raifi bulacak, ve ilk defa Abdülhak Hâmit’i göreceklerdi. Adnan, Zeynep Hanım konanının önünde Moize rastladı. Moiz: \ — Sana hıanmiyacağm bir havadisim var; nedir? Bil bakayım. Adnan bu havadisi bilemezdi. Moiz güldü, güldü; «bizim Tevfik evlenmiş ayol!» dedi; ve anlattı: Dört ay evveT (Ibil)^ sokağındaki eve hep beraber gittikleri gündenberi Tevfik hpcsr gizli ...

Devamını Oku »

93 Muharebesi

93 Muharebesi Döndü, baktı: Oda kapısı yine kendi kendine açılıyordu; hem de bununla üçüncü defa. Zaten, Adnan ne vakit romanını yazmağa otursa mutlaka bir aksilik olacaktı: Ya Aksarayın bütün kedileri damda bir kadın meselesi çıkaracaklardı; ya komşunun kundaktaki çocuğu bir sistem dahilinde ağlıyacaktı; ya karşıki evde karı koca kavgası yine başlıyacaktı; ya sokakta akkâmlar kıyamet koparacaklardı; ya dam akacaktı; yahut ...

Devamını Oku »

Esas Akıl

Bir akıl hastanesini ziyareti sırasında, adamın biri sorar: -“Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?” -Doktor: “Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan, ve bir kova. Sonra da kişiye küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz. Siz ne yapardınız?”, der. -Adam: “Ooo! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova, kaşık ve ...

Devamını Oku »

MAKYAJIN AKIYOR FARKININ, HERKESLEŞİYORSUN

Bu hayatta bir farkınız olsun. O bunu yapiyor diye sende onu yapmak zorunda değilsin. Biliyorsunuz artık sevgili olmak, el ele tutuşmak, öpüşmek herkesçe normal kabul ediliyor. Onlar bu haram şeyi yapsınlar ama sen yapma bu hayattaki farkını belli et. Benliğini bul… MCB

Devamını Oku »