Ritm Ve İletim Bozuklukları
Normal kardiyak siklus, kişinin yaşma, vücut yüzeyine ve fizyolojik durumuna göre uyarının çıktığı sinüs düğümünden başlar. Sinüs düğümünden çıkan uyarı normal iletim yolları ile miyokarda ulaşır ve miyo- kardın kasılması sağlanır. Kalbde sinüs düğümünden başka uyarı çıkarabilen mer-
kezier de vardır. Bu hücrelere Pace-maker hücreleri adı verilir (A-V düğüm. Hiss demeti, bazı atrial ve ventriküler hücreler ve Purkinje hücreleri gibi).
İletim sistemindeki impuls teşekkülü uyarı çıkarılması) hücre membranımn iki Tarafında var olan elektriki potansiyel îarkma bağlıdır ve hücre membranındaki kesin ve hızlı bir seri değişikükler sonucu husule gelir (Depolarizasyon – Repolarizas- yon). Hücredeki bu değişiklikler kardiyak aksiyon potansiyel olarak isimlendirilir. Hücre içerisine bir mikro elektrod yerleştirdiğimizde aksiyon potansiyeli direkt oiarak kaydedebiliriz.
girer. Intrasellüler konsantrasyon pozitif olur. Yaklaşık + 20 mv. aksiyon potansiyelinin bu fazı FAZ — 0 — adını alır. Depolarizasyonu takiben tedrici olarak istirahat potansiyeline düşüş olur. Hücrenin repolarizasyon fazı başlar. Repolari- zasvon fazı üç bölümdür. FAZ — 1 — re- polarizasyonun başlangıç fazıdır. Bu fazda intrasellüier potansiyel 0 mv’ta doğru hızlı bir düşüş kaydeder. Sodyum kanalları kapanır, FAZ — 2 —, plato fazıdır. Ca+ + iyonlarının hücreye yavaş girişi sonucu bir plato meydana gelir. FAZ — 3 —, intrasellüier potansiyelin istirahat potansiyeline dönüş fazıdır. K+ iyonları hücre dı-
VentrikiU adale hücresinin aksiyon potansiyel diyagramı. MRP: Membran istirahat potansiyeli, EP: Eşik Potansiyeli, AP: Aksiyon Potansiyel Süresi, ARP: Absolüt Refrakter Periyod, RRP: Relatif RefraJster Periyod, SN: Süper Normal Faz
Yukarıdaki şekil 3-7 3’de de görüldüğü gibi, miyokard hücresinde istirahatte
— 90 mvolt’luk negatif bir istirahat potansiyeli vardır. Hücre istirahat potansiyelinin majör faktörü hücre zan etrafındaki K + iyonlarının farkıdır. Potasyumun intrasel- lüler konsantrasyonu yüksek ekstrasellüler konsantrasyonu ise düşüktür. Karşıt bir fark ise Na+ iyonunda vardır. Sodyumun intrasellüier konsantrasyonu düşük, ekstrasellüler konsantrasyonu ise yüksektir. Sodyumdaki konsantrasyon farkı hücre zarı sodyum iyonuna karşı daha az geçirgen olduğu için istirahat potansiyelini değiştirmez. Miyokard hücresinde depolarizasyon başlangıcında hücre membranmda sodyum permeabilitesinde ani değişiklikler olur. Na+ ve Ca+ + iyonları hücre içerisine şına çıkar. Bu fazın sonunda normal istirahat potansiyeli yaratılır. Bu sırada hücre zarındaki aktif Na+ — K+ pompası hücreden fazla Na+ çeker ve K+ girişine izin verir. FAZ — 4 —, elektriksel diastoldür. Bu faz kalbin Pacemaker ve diğer hücrelerinde farklıdır. Pacemaker hücrelerinde Faz—4— yukarıya doğru tedrici yükseliş gösterir, diğer hücrelerde ise yatıktır.
Şekil 3-74’de aksiyon potansiyel ve yüzeyel EKG ilişkisi gösterilmiştir. Atrial miyok’afd hücrelerinin FAZ — 0 — potansiyelleri EKG de P dalgaları olarak FAZ
— 2 — PR segmenti, FAZ — 3 — atrial depolarizasyon Ta dalgaları şeklinde görülür. Ventrikül miyokard hücrelerinin FAZ —0— potansiyelleri ORS’si, FAZ — 2 — ST seg- mentini FAZ — 3 — T dalgasını hasıl eder.
®S T
Şekil: 3-74 Aksiyon potansiyel ve ORS, T ilişkisi
Kardiyak hücrenin uyarılması, trans membran potansiyelinin eşik potansiyeli denilen kritik seviyeye ulaşması ile husule gelir. Eşik potansiyeli atrial ve ventriküler hücreler için — 60 mv. sinüs ve A-V düğümde — 40 mv’dur. İstirahat potansiyeli eşik potansiyeline yükseldiğinde hücre hafif stimulusa cevap verebilir. İstirahat potansiyeli eşik potansiyelinden aşağı düşerse hücrede cevap hasıl edebilmek için daha kuvvetli bir stimulus gerekir.
Miyokard hücresinin iki refrakter periyodu vardır. 1- Absolüt (Mutlak) Refrakter Periyod, 2- Relatif Refrakter Perivod (Şekil: 3-73). Miyokard hücresi absolüt refrakter periyodu sırasında hiç bir stimulusa cevap vermez. Aksiyon potansiyelinin FAZ
0, 1, 2 ve 3’ün bir parçası bu periyoda dahildir. Relatif refrakter periyod sırasında hücre ancak kuvvetli uyaranlara cevap verebilir. Bu periyod membran potansiyelinin eşik potansiyele ulaştığı zamanda başlar ve FAZ —3’ün bitiminde sonlanır. Relatif refrakter peris’odu takiben Süper Normal Eksi tabili te (Uyanlabilme) periyodu gelir. Hücreler bu sırada zayıf uyaranlara cevap verebilirler.
Otomatisite (:lîyarı çıkarma kabiliyeti) hücrenin spontan olarak kendiliğinden depolarize olabilmesidir. Bu olay diastol sırasında pozitif iyonların hücre içerisine yavaş girmesi ile husule gelir. Normalde kalbde, sadece sinüs düğümü, mitral ve triküspit kapak adalesi, koroner sinüs etrafındaki atrial hücreler, A-V düğümün diastol bölümü ve Hiss – Purkinje sistemi hücrelerinde dışardan herhangi bir stimulus almadan transmembran potansiyel eşik potansiyel değerine yükselerek spontan olarak depotarizasyon başlayabilir. Spontan diastolik depolarizasyonun. hızianması veya yavaşlaması otomatisite hızına etki eder. Buna göre de hücrelerin spontan uyarı çıkarma hızları yaııi ritimleri farklıdır. Normal otomatisite de hızlı ritm çıkaran merkez daha yavaş ritimli merkezler üzerine daima iıılübisyon yapar. Yani sinüs düğümü diğer merkezler üzerine baskındır. Bu olaya Over-Drive Supresvon adı verilir.
Sinüs düğümünün uyarı çıkarabilme özelliğinin azalması, artması ve kaybolması ile kalbdeki diğer uyarı çıkarabilen hücrelerin hakim duruma geçmesi vevja normalde uyan çıkarmayan hücrelerin anormal otomatisite kazanması veya uyarıların normal iletim yollarında bloke olması veya anormal yollarla iletilmesi sonucu çeşitli ritim ve iletim bozuklukları husule gelir.
Aritmilerin meydana gelişinde iki önemu mekanizma vardır:
1- Anormal impuls teşekkülü,
2- İmpulsun anormal yollarla iletilmesi (Re-entry).
Sinüs düğümünün diastolik depolarizasyonun yavaşlaması suprese olan diğer merkezlerin anormal impuls çıkarmasına neden olur. Sinüs düğümündeki diastolik depolarizasyonun hızlanması da kalb ritminde süratlenme meydana getirerek aritmiye neden olacakta. Hem normal uyarı çıkarabilen, hemde normal uyarı çıkarabiime kabiliyeti olmayan hücrelerde maksimum diastolik potansiyel belirli derecede azalırsa da hücreler anormal otomatisite kazanabilir ve aritmilere yol açarlar. Anormal aktivite kazanan bu merkezler ektopik fokus olarak adlandırılır. Ektopik uyarılar ya ekstrasistol veya birbirini takib ederek taşikardiler şeklinde karşımıza çıkabilirler. Anormal otomatisite normal otomatisite gibi over- drive supresyonla inhibe edilemez.
Aritmilerin teşekkülündeki ikinci mekanizma da Re-entry’dir. Re-entry basit olarak bir stimulusun belirli bir dokunun bir segmentini aktive ettikten sonra geri dönerek yeniden aktive etmesidir. Bilindiği gibi bir doku aktive olduktan sonra refrakter periyoda girer ve belirli bir zaman için uyarılamaz. Bir stimulusun aynı dokuyu tekrar uyarabilmesi için ancak başka bir yolla geri dönerek o dokuyu yeniden aktive etmesi gerekir. Bu nedenle re-entry mekanizmasının oluşması için dokuda refrakter perivodları ve uyarıya cevapları farklı ve biribirleri ile iştirakli iki yolun bulunması lazımdır. Yollardan birinde geçici veya devamlı tek yönlü blok vardır. Yollardaki iletim kısmen yavaşlamıştır.
Şekil: 3-75 Re-entry mekanizması
Şekil 3-75’de görüldüğü gibi bir stimu- lus A segmentini ok işareti yönünde aktive ediyor. Aynı stimulus C yolu refrakter pe- rivodda olduğu için o yola giremez. Bu sırada refrakterliği kısmen düzelmiş olan B yolundan yavaşça ilerler. C yolunda refrakterlik düzelmiş olduğundan C yolundan geri dönerek A ve B voliarma tekrar girer ve o bölümleri yeniden uyarır. Görüldüğü gibi aktivasvon bir .daire şeklinde geri dönerek bir kere aktive ettiği seg- menti yeniden uyarmaktadır. Böylece bir Circus Movement teşekkül eder ve olay sonlandırılmcaya kadar devam eder. Bu daire A-V düğümde ve distal purkinje liflerinde olduğu gibi küçükse Mikro Re- entry, WPW sendromunda olduğu gibi uzun yolların hasıl ettiği bir daire şeklinde ise Makro Re-entry adını alır.
Bazı ekstrasistoller, bazı ventriküler ta- şikardiler, supta ventriküler taşikardilerin çoğu, WPW taşikardileri ve resiprokal ritimler re-entry ile teşekkül ederler. Kandaki elektrolit bozuklukları, iskemi ve bazı ilaçlar (Kinidin, digital cisimleri, Beta blokerler), gerek yavaş diastolik depolarizasyona ve gerekse re-entry gelişmesine sebep olarak çeşitli aritmilere yol açarlar. (Tablo 3-5)
Sinüs Bradikardisi
Kalb ritmi dakikada 60’ın altına düştüğünde bradikardiden bahsedilir. Orijini yani kaynağı sinüs düğümü ise o zaman sinüs bradikardisi denir. Fizyolojik bir şekli sporcularda görülen şekildir ki, bu bir hastalığın ifadesi değildir. Bradikardi dejene- ratif veya iltihabı miyokard hastalıklarının sonucu ise o zaman patolojik bir durum vardır. Hipotroidi endokrin bradikardi sebebidir. Bradikardi yapan ilaçlar arasında
Tablo: 3-5 Aritmilerin Sınıflandırılması
I- Impuls oluşumunda bozukluğa bağlı olan aritmiler
A) Sinüs düğümündeki impuis oluşum bozukluğuna bağiı olanlar
1- Sinüzal taşikardi
2- Sinüzal bradikardi
3- Sinüzal aritmi
B) Ektopik impuis oluşumuna bağlı olanlar
1- Pasif impuis oluşumu
a. – Escape (kaçış)
b. Wandering pacemaker
2- Aktif impuis oluşumu
- Atrium ve A-Y düğümde aktif im- puls teşekkülü
- ArriaJ ve noda) prematüre atım
- Faroksismal atrial ve nodal taşikardi veya paroksisma! supra- ventriküler taşikardi
- Atrial flatter
- Atrial fibriiasyon
- Ventriküler aktif impuis teşekkülü
0. Ventriküler prematüre atım
1. Yentriküier taşikardi
2. Ventriküler fibriiasyon
II- İletim bozukluğuna bağlı aritmiler
A) Sino-atrial blok
B) A-V blok
1- Birinci derecede A-V blok
2- İkinci derecede A-V blok
a. Mobitz I tip
b. Mobitz II tip
c. Yüksek derecede A-V blok
3- Üçüncü derece (tam) A-V blok
C) İntraventriküler blok
D) Pre-eksitasyon sendromu
digital preparatları, beta reseptör blokerleri, kalsiyum antagonistleri, reserpin ve kinidin sayılabilir. Birçok antiaritmik olarak kullandığımız ilaçlarda aynı zamanda bradi- kardik etkiye sahiptirler.
Sinüs bradikardisinöe EKG’nin bir bozukluk göstermediği tespit edilir. EKG’- de P, QRS, T tamamen normaldir. Sadece R-R mesafesi uzamıştır (Şekil: 3-76).
Şekil: 3-76
a) Sinuzal taşikardi: Dakikadaki atım sayısı 150. T ve P arasındaki yakınlaşmaya dikkat ediniz.
b) Sinuzal bradikardi: Dakikadaki atım sayısı 33. T-P mesafesindeki uzamaya dikkat ediniz.
c) Respiratuvar aritmi: P ve ORS’te değişme olmadan R-R mesafesi teneffüs hareketleri sonucu uzayıp kısalmaktadır.
Sinüs bradikardisi sinüs düğümünün veyahut karotis düğümünün bir hastalığı olabilir. Hasta sinüs düğümü -sendromunda (Sick Sinüs Sendrom) sinüs bradikardisi ile beraber sinüs taşikardisi, sinoatrial bloklar, atrium fibrilasyonu, sinüs duraklaması ve uzun süren diyastolden sonra görülen ekstra- sistoller mevcut olabilir. Hastalar bir baş dönmesinden veya kısa süre bir şuur kaybından şikayet edebilirler. Hastalığın başlıca sebeplerinden bir tanesi yaşlı hastaların koroner sklerozudur. Teşhis uzun süreli EKG takibi ve karotis masajı ile konabilir: Karotis sinüs tecrübesinde karotis düğümünün bulunduğu bölgeye parmakla masaj yapılır ve bunun cevabı elektrokardiyog- ramla takip edilir. Asistoli 3 saniyeyi geçiyorsa sinoatrial veya atrial ventriküler blok görülüyorsa o zaman test pozitiftir. Bu takdirde karotis sinüs sendromundan bahsetmek yerinde olur veya hipersensitif bir karotis sinüsü denebilir. Başın oldukça fazla miktarda arkaya yöneltilmesi veya dar gömlek yakaları karotis sinüs sendro- munu meydana getirirler.
Aşikar bir sinüs bradikardisi ve klinik şikayetler mevcutsa bir pacemaker implante edilmesi endikasvonu vardır. Tıbbi tedavi atropin, isuprel .gibi maddelerle denenebilir. Fakat devamlı ve iyi bir sonuç almak medikal tedavi ile mümkün değildir.
Sinüs Taşikardisi ve Supraventriküler Taşikardi
Sinüsten çıkan tembih sayısı dakikada 100’ü geçiyorsa o zaman sinüs taşikardisin- den bahsedilebilir. Fizyolojik sebep arasında tabii beden hareketleri gelir. Onun dışında psişik tembihler çeşitli kalb hastalıkları, hipertroidi, ateş ve anemi sinüs taşikardi- sini meydana getiren sebepler arasında sayılmalıdır. Elektrokardiyografi! sinüs bradıkar- disinde olduğu gibi tamamen normaldir.
Î.Ü. Kardiyoloji Enstitüsü N. Erdoğan 10.2.83
la
|
I
8
Şekil: 3-77
Supraventrikiiler Taşikardi.. ORS kompleksleri dar, P dalgaları görülmüyor. Kalp ritmi 200/dak. İsoptinden sonra ritm sirıuzale dönmüştür.
Sinüs taşikardisi supraventriküler taşi- kardiierinden birini teşkil eder. Supraventriküler taşikardiierin diğer şekilleri atrium- dan veya atrioventriküler düğümden meydana gelebilirler. Bu son bahsedilen şekillerde T dalgaları deformedir, aşikar olarak görülmeyebilirler.
Medikal tedavide beta blokerler. kalsiyum antagonistleri ön planda gelir. Ayrıca Disopiramid (=Nor-pace) yine supraventriküler taşikardilerde etkilidir. Supraventriküler taşikardiierin tedavisinde karotis masajı vagusun tembih edilmesi Valsalva tecrübesi (göz okülerinin tazyiki ve bulantı hissini uyandırmak) faydalı olabilir. Bunlara rağmen sonuçsuz kalıyorsa 5-10 mgr. isoptin (Verapamil) intravenöz yavaş olarak enjekte edilir. Medikal tedavide başarı sağlanamıyorsa elektro şokla bir kardiover- sion yapılabilir.
Bütün bu tedavi şekillerinin faydasız kaldığı ağır şekillerde ise ya toraks açılarak veya bir elektro kateterle his huzmesi pa- ralize edilir. Bu takdirde atrio ventriküler kondüksiyon sistemi tamamen tahrip edilmiş olacaktır. Taşikardi durur, ancak atrioventriküler bir blok meydana gelecektir. Bu da bir pace-maker tedavisine ihtiyaç gösterir.
Ekstrasistoller
Ekstrasistoller supraventriküler ve ventriküler olmak üzere ikiye ayrılır. Supraventriküler ekstrasistollerde kaynak sinüs düğümü, atrium veya atrioventriküler düğüm olabilir. Atrioventriküler düğümden meydana gelen tembihlerle olan ekstrasistollerde atrium retrograt olarak tembih edildiği için T dalgaları Ç)RS nin önünde negatif olarak görülebilir veya QRS den sonra tekrar ST-T segmentini deforme edecek şekilde T dalgaları elektroda görülebilir. Supraventriküler ekstrasistollerde EKG’de QRS kompleksi deforme olmamıştır. Halbuki ventriküler ekstrasistollerde ise QRS kompleksi deforme olmuştur ve çoğu zamanda genişlemiştir. Ventriküler ekstrasistoller anormal bir tembih teşekkülünden meydana gelebildikleri gibi başka bir yol olarak da anormal bir tembih yayılımından meydana gelirler. Mesela, Re-entry dediğimiz tip. Kalb siklusunun tehlikeli anında yani elektrokardiyogramda T dalgasının çıkan kolunda meydana gelen ekstrasistoller ventrikül fibrilasyonuna sebep olabilirler.
Supraventriküler ekstrasistoller has-
—v-y.
a) Atriyal ekstrasistol. 2. ve 5. P dalgası hem beklenenden erken gelmiştir hem de şekli farklıdır, tersine çevrilmiştir. Her iki P ventrikiile normal olarak iletilmiştir ve her iki prematüre atımı uzunca bir pause takib etmektedir. b) Nodal ekstrasistol 2. ORS’ten evvel herhangi birPdalgası yoktur. QRS he men hemen diğer sinuzal komplekslerdeki ÇRS’e benzemektedir. |
Şekil: 3-79
Ventriküler ekstrasistol 2. ve 5. ÇRS’in şekli aşikar farklıdır ve bu komplekslerin önünde herhangi bir P dalgası görülmemektedir. Bu prematüre atımları bir pause takib etmektedir.
tanın şikayeti varsa, çok sık geliyorsa veya efordan sonra artıyorsa tedaviyi icap ettirebilirler. Beta blokerler kalsiyum antagonistleri, kalb glikozidleri ve disopiramid yukarda söylediğimiz gibi ideal ilaçlardır.
Ventrikül ekstrasistollerin tedavisinde Ajmalin, Ksilokain, Prokainamid, difenilhi- dantoin (Bilhassa digital toksikasyonuna bağlı ekstrasistollerde çok etkilidir) ve ki- nidin kullanılabilir.
Bu ilaçların tedavi dozları şöyledir: Xylocain intravenöz olarak % 5 dekstroz içerisinde dakikada 2-4 nigr. perfüzyon şeklinde verilir. Başlangıçta 25 ile 50 mgr. 20 cm3 likit içinde bolus yapılır. Perfüzyon 24-48 saat devam edilebilir. Yan etki olarak baş dönmesi ve şuur bulanıklığı yapabilir. Ajmalin günde 3-4 defa olmak üzere 20 mgr’Iık drajelerden verilebilir. Yan tesir olarak koiestaz yapabilir. Beta blokerle- rin çeşitleri vardır. Burada yalnız bir tanesini belirtmek istiyoruz. Propranolol ülkemizde dideral ismiyle satılmaktadır. Günde 2-3 defa 24-40 mgr. verilebilir. Yorgunluk, bulantı, diare yan tesir olarak görülebilir. Kalsiyum antagonistlerinden isoptin günde 3 defa 40 ila 80 mgr. verilebilir. Tansiyonu düşürücü etkisi vardır. Kinidin günde
1 ile 6 defa 0,25 gr’lık tabletlerinden verilebilir. Yan etki olarak baş dönmesi, kulak çınlaması ve bazende karnın üst tarafında ağrılar yapabilir. Disopiramid ülkemizde Norpace ismiyle bulunmaktadır. Ağız yoluyla günde 4 defa 100 ila 200 mgr. verilebilir. Serebral ve gastrointestinal şikayetlerin yanında koiestaz ve yaşlı hastalarda idrar tutukluğuna sebep olabilir. Difenilhi- dantoin (Eptantoin, Epanutin) günde 3 defa 100 mgr. verilebilir. Yan tesiri nistagmus ve ataksidir.
rgş
t
Seki!: 3-80
Atriyal taşikardi ve A-V blok, üstü nokta ile işaretlenen P dalgalarının hızı dakikada 210 civarındadır. Ok ile işaretli yere kadar 3:2 Wenckebach tipinde, oktan itibaren ise 2:1 A-V blok mevcuttur
/M /v
Şekil: 3-81
Nodal taşikardi. Üstteki şekilde taşikardi sırasında altta ise sinuzal ritm sırasında D ı görülüyor
\.Ü.Kari^oloji Bns-fH-üsti . M-V- VBÜ/5 tâ-S. 1385″
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
|
Bilhassa tekrarlayan paroksismal taşikardi nöbetlerinde ventriküler taşikardi tedavisi için tıbbi tedavide seçilecek ilaç oldukça müşkülat yaratabilir. Kardiyoloji merkezlerinde bu ilacın seçimi için şöyle bir metod tatbik edilmektedir. Kalb katete- rizasyonu yapılmakta, ventriküler ekstrasis- toller stimüle edilmekte ve muhtelif ilaçlar intrakardiak olarak verilmektedir. Bu yolla hangi ilacın ventriküler taşikardi veya fibrilasyon nöbetini önlediği anlaşıiabilmekte- dir. Tabii ka’ıb kateterizasvonu sırasında ventriküler ekstrasistoüer stimüle edilirken aynı zamanda ventriküler fibrilasyon meydana gelebilir. Bir kaib merkezi dışında böyle bir deneyime girmek imkânsızdır. Nöbetleri önleyecek belirli bir ilaç bulunamıyorsa cerrahi yola başvurulabilir. Bilhassa cerrahi yolda enfarktüs geçirmiş hastalarda anevrizma varsa anevrizma çıkarılır veya nekrotik sahanın etrafı insize edilerek nekrotik saha çıkarılır ve ihtiyaç varsa koroner By-pass yapılır ve bu tedaviden sonra inatçı ventriküler ekstrasistol nöbetleri de kaybolur.
Antitaşikardik pace-makerlerde nöbetler de faydalı olabilir. Bu tip pace-makerle- re kalb ritim frenleyicisi pace-makerler adı verilmektedir.
Normal kalb ritminden evvel gelen ekstrasistollerde yukarda bahsedilen ilaçlar kullanılabilir. Ancak kalbin ileri derecede yavaş atımlar ile çalışması halinde veya normal sinüs ritminde gecikme olursa meydana gelen ekstrasistolierin tedavisi ancak kalb ritminin yükseltilmesi ile mümkün olabilir.
Atrium Fiatteri ve Atrium Fibriiasyonu
Atrium flatterinde F dalgalarının dakikadaki frekansı 300 civarındadır. Bu fre
■U. V-arcL\\fo\ojK kans daha yüksek olursa daha ince dalgalar meydana gelirki o zaman atrium fibrilasvo- nundan bahsedilir. Flatterde umumiyetle 2’ye 1 şeklinde atriumda ventriküle intikal eden tembihler bloke edilmişlerdir. Yani 300’lük bir frekansla çalışan atriuma karşı ventriküler 150 atımlık bir cevapla çalışmaktadırlar. Atrium fibrilasyonunda blokaj gayri muntazamsa veya daha fazla ise o zaman aritmi-kompıetten bahsedilir. Atrium fibrilasyon dalgaları daha incedir ve gayrı muntazam olarak ventriküle intikal ederler.
Atriyal ritim bozukluklarının başında koroner sklerozu, mitral hastalıkları, hiper- tiroidi gelir.
Atrium flatter ve fibrilasyonun tedavisinde ventrikül atım sayısının azaltılması başlıca hedefimiz olmalıdır. Çabuk bir digi- tal yüklemesi veya 5 ilâ 10 mgr. isoptm int- ravenöz yapılarak smus ritmine dönüştürülebilir. Kalsiyum antagonistı olan isoptin atrium fiatteri ve fibrilasvonda paroksismal taşikardilerde oldukça faydalı bir ilaçtır. Günde 4 defa 0.25 gr’lık kinidin tedavisi ile bu tip aritmi tedavisinde başarılı olabilir. Kinidin dozu yavaş yavaş günde 3.2 gr’a kadar çıkılabiiir. Cevap alınmazsa kesilebilir. Kinidine iyi bir cevap alınmıssa idame dozu günde 4 defa 0.20 gr’dır. İlaç tedavisi atrial aritmilerde faydalı olmuyorsa elektro şokla bir defibrilasyon yapılabilir. Kardiover- sîyon yapılmadan evvel 3 gün için digitai tedavisi kesilmelidir. Normal ritme dönmüş olan kaib digitale karşı hassastır. Kar- dioversiyondan sonra kinidin veya diğer antiaritmik ilaçlarla dramatik bir tedavi yapılmasında zaruret vardır.
Elektro şokla yapılan kardioversiyon- da aritminin süresi mühimdir yani ne kadar eski bir atrial fibrilasyonsa bu kadar kardio- versiyona mukavemetli olacaktır. Yine mit-
B.0. 2.1.1S85
Dır
Şekil: 3-83
Aîrizl fibrilasyon. P dalgalarının yerini ufak titreşimler halinde fibrilasyon dalgaları almıştır. ORS aralıkları düzensizdir.
rai yetersizliği, mitral stenozu gibi hastalıklarda ve hipertiroidide kardioversiyon faydalı olmayacaktır. Burada esas hastalığın tedavisi yararlıdır. Hastanın anemnezinae em- boliler varsa bu tip hastalarda mutlaka kar- dıoversivondan 2-3 hafta evvel antikoagü- lan tedaviye başlanmalı ve kardioversiyon yapıldıktan sonra da bu tedaviye devam etmelidir. Daha evvel hasta emboli tarif etmiyorsa uzun süre markumar tedavisine başlanmadan da kardioversion yapılabilir. Ancak bilhassa mitral hastalarında dikkatli olmak icap eder. Birkaç gün evvelinden başlamakta yarar vardır.
Ventrikül Flatteri ve Ventrikül Fibrilasyonu
Ventrikül flatteri ventrikül fibrilasyonu hayatı tehdit eden ve akut mivokard infarktüsierinde sık görülen bir tablodur. Bunlar umumiyetle çember şeklindeki tembih hali (Re-entry) mekanizması ile meydana gelirler. Rezidivler gösteren ventriküler taşikardilerde umumiyetle ventrikül cidar anevrizması düşünülmelidir. Hipopotasemi, hipokalsemi ve hiperkalsemi gibi metabolik bozukluklarda bunların meydana gelişinde sebep olarak savılırlar. Böyle durumlarda elde hiçbir imkân olmayan hekim, sternum üzerine kalb bölgesine şiddetli bir yumruk atmalıdır. Radikal tedavi elektriki bir şoktur. Bu imkân elimizde yoksa eksternal kalb masajı ve suni teneffüs yapılmalıdır. Kalb masajı şöyle yapıla–. Hasta sert düz bir yere yatırılır. Her iki el üst üste toraksa sternum bölgesine konulur ve tazyikle basılır. Her altı kalb masajına mukabil bir teneffüs hareketi yapılmalıdır. Teneffüs toraksın genişletilmesi için kolların yukarı doğru kaldırılıp açılması ile yapılacağı gibi ağız ağıza veya trakeaya konulan bir kanül aracılığı ile direkt olarak yapılabilir. Süratle hastalara intravenöz Xylocain verilir. Peş- peşe gelen ventrikül taşikardilerinde ve ventrikül fibrilasyon vakalarında otomatik defibrilatörler implante edilebilir.
Î.Ü. Kardiyoloji Enstitüsü Ş.B. 6.7.1985
İletim Bozuklukları
Sinoatrial Blok:
Sinüs düğümünde meydana geien tembih elektrokardiyogramda görülmez. Elek- trokardiyogramda ilk dalga atrium dalgasıdır.
Sino-atrial blokta sinüs düğümünde meydana gelen tembihin atriuma iletiime- sinde bozukluk vardır, üç tipdir:
- derecede sino atrial blokta sinüs düğümünden atriuma geien tembih geçtir ve elektro kompleksinde bunun tespiti imkânsızdır.
- derecede sino atrial blokun iki tipi vardır. Tip 1 dediğimiz şekil (Wenckebach) de sinüs düğümünden atriuma gelen tembih devamlı olarak gecikir ve nihayet bir tembih atriuma ulaşamaz. Bu durumda elektrot da progresiv bir iletim gecikmesi görülür. Ancak muntazaman olmayan p dalgaları ve daima daha kısalan PT intervalleri ve nihayet bir boşluk görülür. Bu boşluk 2 pp intervalinden daha kısadır. Elektro bulgusu
- derecede A-V blok gibidir. Tip 2 veya (Mobitz II) dediğimiz şekilde bir veya birkaç kalb aksiyonu eksiktir. İki kalb aksiyonu arasındaki boşluk umumiyetle çift PP intervalii veya bunların birkaç misline uyar. Uzun süren asistoli hallerinde telafi edici ventriküler ekstrasistol teşekkül edebilir. Sino-atrial blokun üçüncü derecesinde artık sinüs nodundan atriuma hiç tembih gelmez. Bunun yerine bunu dolduran bir ritm teşekkül eder. Aşırı derecede bradi- kardi yapan veya sık sık asistoliier gösteren ve buna rağmen şikayeti oimayan hastalar vardır. Bu tip hastalarda atropin, ısuprel gibi ilaçlar faydalı olabilirse de ni- hayi tedavi bir pace-maker ile olmalıdır.
Atrio Ventriküler Blok:
Atrio ventriküler blokta da 3 tip tefrik edilir. 1. derecedeki atrio ventriküler blokta atriumdan ventriküle gelen iletim gecikmiştir. Elektrotda bu PR mesafesinin uzaması 0.20 saniyenin üstünde olması ile ken-
Şekil: 3-84
Ventriküler fibrilasyon, P ve QRS yerine EKG düzensiz dalgalanmalardan ibarettir
dini belli o fi p r. İntrakardıak bir elektrod yardımı ile alınan intrakardiak elektrokar- diogramla iletim blokajının yeri tesbit edilebilir. Blokaj atrio-ventriküler düğümde, Vıis Vmimeánde veya daha aşağıda olabilir.
2.. derecede a-cno -ventriküler blokta sino atrial blok un 2. derecesinde olduğu gibi tip 1 (IVenckebach fenomeni! gittikçe devamlı uzayan bir PR zamanı bulunur ve bir kompleks P dalgasını takiben bir ORS kompleksi kaybolur. PR dalgalan arasındaki interval daima uzar. Kaybolan veya süre gelmeyen ORS kompleksi süresi 2 R mesafesinden daha kısadır (Şekil: 3-86).
Tip 2 (Mobitz II): Bu tipte atrio-ventri- küler iletim zaman zaman bloke olmaktadır. Bir veya birkaç P dalgasını takiben ORS kompleks: görülmez. Burada atrial blokta olduğu gibi RR iııtervalieri normalin 2-3 misli veya hatta 4-5 misli uzamıştır. İntra- kardiak elektrokardıyogramda Tip I’de at- riumdan his huzmesine kadar olan zaman (A-H zamanı) Tip 2’de ventriküle kadar olan zaman (H-Y zamanı) uzamış bulunur. A-V geçiş 6/1. 7/1, 8/1 olduğunda yüksek derecede A-V bloktan bahsedilir.
- derecede atrio ventriküler blokta at- riumdan ventriküle iletim tamamen bloke edilmiştir. P dalgaları artık ORS kompleksinden tamamen müstakildir. Bu gibi durumda telafi edici bir ritim meydana gelir. Bu ver alıcı ritim his huzmesinden meydana geliyorsa T£KG de norma) veya daha dar ORS kompleks görülür. Eğer yer üoV durucu ritim ventrikülden meydana geliyorsa dal bloklarında olduğu gibi deforme bir ORS kompleksi meydana gelir. Nabız muntazam ve yavaşdtr.
Eiektrokaraiyogramda 3. derecede atrio ventriküler blokta veya tam blok dediğimiz durumda muntazam P dalgaları normal sayıda görülebilir. Buna mukabil ORS kompleksleri muntazam aralıklı oisada at- rium sayısına göre daha da az bir sayıdadır. Bazen de P dalgaları ORS kompleksinin içine girerek onu deforme edebilirler.
Yer doldurucu ritm gecikirse o zaman Adams-Stokes nöbetleri görülür. Akut Adams-Stokes nöbetlerinde kalb ritminin olmaması yüzünden beynin kansız kalması mevzubahistir. 3. derecede atrio ventriküler blokların dışında aşırı bradikardiler ve at-
Şekil: 3-85
1 ‘ci derece A-V blok. P-R mesafesindeki uzama aşikardır (0,26″). ikinci derece A-V blok, tip I. Wenchkebach periodu, P-R mesafesi gittikçe uzamakta ve bir P dalgası bloke olmaktadır. Bunu takiben P-R yeniden eski haline dönmektedir.
Şekil: 3-86
A-V blok. Her iki P’den biri ventriküle sabit bir P-R aralığı ile iletilmektedir
Lt). Kardiyoloji Enstitüsü H.K. 3.7.1985 Y.B.Ü./5
Tam A-V blok. P ile ORS arasında herhangi bir ilişki yoktur. P’ler dakikada 62, ventriküller ise dakikada 38 hızla çalışmaktadır. |
rial veya ventriküler taşikardiler de Adams- Stokes nöbetine sebep olabilirler. 3. derecede atrio ventriküler bloklarda ilaçla tedavi zaman kaybına sebep olur. Doğrudan doğruya bir pace-maker implant.e edilmesi lüzumludur.
Dal Blokiarı (intraventriküler Bloklar)
Sinüs düğümünden çıkan uyarı, atrium- ian depoianze ettikten sonra A-V düğüme gelir. Sinüzai uyarının ventriküliere iletimi his demet: ve dalları yardımıyiadır. His demeti interventriküier sepmma gelince sağ ve sol olmak üzere iki ana dala ayrılır. Sol dalda biri arkaya giden (sol posterior), diğeri öne giden (sol anteriorı oimak üzere ikiye ayrılır.
Bu dallarda meydana gelen iletim gecikmesi veya kesintilerine dal bloku diyoruz.
1 ntraventriküler bloklar üçe ayrılır:
1- Ünı-fasiküier (sağ dal bloku, sol anterior veya posterior hemiblok).
2- Bifasiküler (sağ dal bloku ile beraber sol anterior hemiblok, sağ dal bloku ile beraber sol posterior hemiblok) sol dal bloku.
3- Trifasiküleı- (Bifasiküler blokla beraber 1° – veya 2C A-V blok).
Trifasiküler blokta mutlaka pace-ma- ker takmanın endikasvonu vardır. Bifasiküler bloklarda ise tartışılabilir. Bu gibi hastalarda serebral semptomlar, baş dönmesi, kısa şuur kayıpları şikayetleri ve elektroda zaman zaman süre gelen -atrio ventriküler bloklar varsa bunlarda da endikasvon kesin olarak pace-maker lehine olmalıdır. Sol anterior hemiblok ile beraber sağ dal bloku varsa bu hastâların ileri yaşlarda % 40’ı trifasiküler bloka geçmektedirler. Sol posterior ve sağ dal bloku olan hastalarda ise bu nispet 7c 70‘e yükselir.
Sağ dal bloku:
Sağ dal blokunda uyarı ventriküliere, sol dal üzerinden gider. Septumun sol yüzü ve sol ventrikül normalde olduğu şekilde depolarize oiur. İletimin sağ ventriküle gelişi gecikir. Bunun sonucu olarak ORS süresi genişler, kalbin sol yanını gören deri- vasyonlarda (Dj , avL, V5, V6) geniş S dalgası meydana gelir ve nihayet Vj derivas-
ÖA.
cf
\}>
\itf
\Î6
fWi.
FWF
Şekil: 3-88
Sağ dal bloku. Du aVL, \\, V5, V6‘da
S dalgası genişlemektedir. Vt ‘de tipik rsr’ şekli vardır.
yonunda sağ dal bloku için tipik olan M şekli veya rSr şekli ortaya çıkar (Şekil:
3- 88). Eğer ORS süresi 0,12 saniye ve daha uzun ise sağ dal blok tam (komplet) dir. Süre 0,12 saniyeden küçükse sağ dal bloku tamamlanmamış (inkomplet) tır.
Sol dal bloku:
Sol dalın tümünü ilgilendiren bir iletim kesikliği halinde septum, normalin aksine sağdan depolarize olur. Sağ ventrikül de- polarizasyonu normal şekildedir. Sol ventrikül ise geç olarak depolarize olur. Bunun sonucu QRS süresi genişler. Kalbin sol yanını gören derivasvonlardaki inisyal q dalgası Vj, V2, V3’te ise inisyal r dalgaları genellikle kaybolmuştur. Dj, aVL ve V5- V6 da geniş çentikli R dalgalan, ST depresyonu ve T dalgası negatifliği görülür. VI-V4 arasında geniş S dalgası ve ST elevasyonu vardır. T’ler pozitifdir (Şekil:
3- 89). ORS suresi 0.12 saniye veya daha fazla ise sol dal bloku tam (komplet) dır.
Hemibloklar:
İletim kusuru bazen sol dalın iki kolundan sadece birini ilgilendirebilir. Bu duruma hemiblok adı verilir. Hemiblok özellikle kalbin elektriki aksında değişiklikle kendini gösterir. ORS süresi normal hudutlar içinde kalır. Sol anterior hemiblokta sol dalın Öne giden bölümünde blok vardır.
Sol anterior hemiblokun teşhis kriterleri :
— Sol aks sapması (elektriki aks — 30° veya daha fazla).
— QRS süresi normaldir.
— Dj, aVL deqR. Du,Dj;ıı,a\’F’derS.
Şekil 3-90’da tipik bir sol anterior
hemiblok EKG’si görülmektedir.
Şekil: 3-89
Sol dal bloku. ÇRS aşikar olarak genişle- Sebil-3 90
miştir. D!, aVL Vs, V6 ‘daq dalgası kay- Sol Qntenor hemibhk. ÇRS süresl norma,_
ootmuştur. R dalgası çentıkleşmıştır. Se- dir. ÇRS aksı – 30 derecedir,
nonder ST-T değişikliği vardır.
Sol posterior hemiblokta iletim kusuru sol daim arka kolundadır.
Teşhis kriterleri:
— Sağ aks sapması (elektriki aks + 110° veya daha fazla).
— QRS süresi normal.
— Kur pulmonaleye yol açarak bir akciğer hastalığının olmaması.
— D}. aVL derS, Dn, Djn- aVF de qR.
Pre-Eksitasyon Sendromu
Pre-eksitasvon ventriküllerin supra-, ventriküler uvarılarca normal beklendiğinden daha erken uyarıldığı durumlara denir. Ventriküllerin normalden erken uyarılması aşağıdaki şemada görüldüğü gibi aksesuar yollar aracılığı ile olur.
Klinik önem, pre-eksitasvon sendro- muna çoğu kez taşikardi nöbetlerinin eşlik edişine bağlıdır. Bazen hastalarda herhangi bir şikâyete sebep olmaz ve bunlar tesadüfi olarak EKG ile teşhis edilebilir. Taşikardi nöbetleri refrakterlikleri ve iletkenlikleri farklı iki yoldan birinde ilerleyen uyanların bazı koşullarda diğer yola girmesi ve ilk yolu yeniden uyarması ile olur (Re-entry).
saniyeden kısadır ve QRS süresi genişlemiştir. QRS’in önünde ventriküllerin erken uyarıldığını yansıtan delta dalgası denilen bir dalga bulunur. WPW iletimin EKG görüntüsü delta dalgasının yönüne göre miyo- kard infarktüsünü taklit edebilir. WPW sendromunun —A— tipi sağ dal bloğu ör- ne8İ) B— tipi ise inferior miyokard in- farktüsü örneği gösterebiür.
l.Ü. Kardiyoloji Enstitüsü S.Y.
-■ • -r- f
|
3 /
(khrr) v&rrRtiUz
Şekil: 3-91 Aksesuar yolların şeması
ı
Pre-eksitasvon sendromunun şemada gösterilen aksesuar yollarla olabilen beş türü tarif edilmiştir. Klâsik ve ilk tarif edilen .türü Wolf-Parkinson-White (WPW) sendro- mudur. Anormal iletim kısa yoldan Kent lifleri ile ventriküllere ulaşır. PR süresi 0.12
:.jv£
3.1.19*9
Şekil: 3-92
Wolf-Parkinson White (WPW). PR süresi kısalmışttr. (0.10″) P’den hemen sonra delta dalgalan görülmektedir
Lown-Ganong-Levine (LGL) sendromu tipi pre-eksitasyonda sinüsden çıkan uyarılar James aksesuar yolu ile ventriküllere ulaşmaktadır. Bu durumda kısa PR süresinin yanında normal QRS görülür. Eğer tesadüfen bir dal bloku eşlik ediyorsa QRS genişlemiş olarak belirir.
Aksesuar yol A-V düğümün altında ise Mahaim tipi pre-eksitasyondan bahsedilir. Elektrokardiogramda normal PR süresi, delta dalgası ve geniş QRS’ler görülür.
Pre-eksitasyon sendromu normal kalb- lerde görülebildiği gibi konjenital, iskemik, romatizmal kalb hastalığı veya kardiyo- miyopati eşliğinde de bulunabilir.
Tedavi: Re-entry mekanizmasını önlemeye yönelik olacaktır. Erken atımların sayısını azaltmak, erken atımların normal ve aksesuar yollan disosive edebilecek safhayı kısaltmak, refrakterliği uzatarak geri dönen uyarının aksesuar yolda ya da A-V düğümde bloke olmasını sağlamak olacaktır. Bu amaç için Verapamil, Kinidin, Propranolol, Acetobutoloi, Prokainamid. Aimaiın gibi ilaçlar ve bu ilaçların çeşitli kombinasyonları kullanılabilir.
Epikardiyal Haritalama (Epikardial Mapping) ile aksesuar yolun iyice saptanabildiği vakalarda cerrahi tedavi uygulanabilmektedir. Aksesuar yol cerrahi işlemle kesintiye uğratılmaktadır.