Yazar Arşivi: kozlu

Mârifet Kapısında Çözüm Aramak

Mârifet Kapısında Çözüm Aramak ‘İbrahim Hakkı Hazretlerinin de dikkat çektiği gibi günümüz insanlığının ekseriyeti, Mevlâsına değil de dünyaya hizmeti kendine düstur edinmiş durumda. Fakat gördük ki dünya onu hizmetinde kullanıyor. Kullandıkça da hedefi büyütüyor. Ancak artık çark insanoğlunun kendini öğütüyor.” Küresel krizin başlangıcı olarak 2008 son çeyreğini temel alırsak, yaklaşık 3 yıllık bir zaman geçti. Bu süre zar­fında G 7 ve ...

Devamını Oku »

Ahiliğin 7 Vasfı

Ahiliğin 7 Vasfı Namazı bırakmamak. Çünkü namaz insanı her türlü kötü­lükten uzak tutar. Haya sahibi olmak. Haya, in­sanın toplum içindeki itibarını arttırır. Dünya hayatına esir olmamak. Fani olanları kutsayıp yücelt­mek insanın itibarını yok eder. Nefsin esiri olmamak. Nefis esareti kötü istek, arzu ve dav­ranışın başlangıcıdır. ………. Ahilik örgütünün en önemli vazgeçilmez ilkelerin­den birisidir. Bu ilke çalışma hayatının dinamik bir hal ...

Devamını Oku »

Fütüvvet-nâmeler

Ahlak ve Erdemin Kaynağı da İslam’dı Fütüvvet-nâmeler: Ahiliğe katılanlarm ellerinden düşürmedikleri ve günlük ha­yatlarına uygulamaya çalıştıkları ilkelerin açıklandığı eserlerdir. Bir çeşit temel kanun­dur. Fütüvvet-nâmelerdeki ilkeler, Ahilerin günlük hayatının her alanını ve her anını ilgilendirir. Hayatın bütününü kuşatır. Ahi vizyonunun temel değerlerini oluşturan -de­ğişmez ve vazgeçilmez kabul edilen- ilke ve öğretiler vardır. Ahilerde bulunan özellikler incelen­diğinde dikkatimizi çeken, ahiliğin kay­nağının İslam ...

Devamını Oku »

Göçmenlerin Sıkıntı Yaşamaması için Tedbirler Alınsın!

Göçmenlerin Sıkıntı Yaşamaması için Tedbirler Alınsın! Osmanlı artık gücünü kaybetmiş, zayıflayan ve geri çekilen bir devlet olmuştur. Bir zamanlar genişlemek için yapılan göçler, bu kez geriye, geride kalan topraklara doğru yapılmaya başlanmıştır. Osmanlı Devleti aldığı tedbirler ile hem göç edenlerin, hem de kendisinin sıkıntılarını en aza indirmeye çalışmıştır…   Kuruluş ve özellikle devletin güçlü olduğu yükselme dönemlerinde Osmanlı toplumunda göçler ...

Devamını Oku »

“Türkleri Koruyan Allah’ları Var”

“Türkleri Koruyan Allah’ları Var” Tarih, bir milletin hayat damarlarından birisi, hatta birincildir. Nasıl köksüz bir ağaç düşünülemez ise, tarihsiz de bir millet olunamaz. Geçmişlerini göz ardı eden milletler sayıea ne kadar kalabalık olurlarsa olsunlar, önee başka bir milletin örf ve âdetinin, hayat tarzının yani kültürünün çekim sahasına girerler. Sonra o kültürün esiri olur, kendi değerlerini unuturlar. Tarih tünelindeki bu yolculuğun son aşamasında da ...

Devamını Oku »

HİCAZ DEMİRYOLU BENİM ESKİ RÜYAMDIR…

HİCAZ DEMİRYOLU BENİM ESKİ RÜYAMDIR… Sultan ikinci Abdülhamid Han, Osmanlı topraklarındaki demiryolu inşa faaliyetlerini öncelikle askerî ve stratejik açıdan zarurî telâkki ediyor, böylece savaş veya herhangi bir iç karışıklık halinde kolay bir seferberlik imkânı elde edilebileceğini düşünüyordu. Hatıratında bunu “Memalik-i mahrûsanın her tarafında demiryolu bulunmamasıyla beraber vaziyeti iktizâsınca nakliyât-ıaskeriye berren ve bahren icra kılınmak zarurî olduğu cihetle…” diyerek anlatacaktı. Aslında ...

Devamını Oku »

Milli Servete Sahip Çıkılmadı!

Milli Servete Sahip Çıkılmadı! Nevzat Kaya deyince, Süleymaniye Kütüphanesi’ne adanmış, kitaplarla iç içe bir ömür akla geliyor. Nevzat hocamız, kitap ve kütüphane etrafında genişleyen sorularımıza, okurları için, büyük bir içtenlikle cevap verdi…   Sayın hocam, Süleymaniye Kütüphanesinden 2006’da emekli oldunuz. Yani o zamana kadar 25 yıl, bir hayli emeğiniz geçti kütüphaneye. Türkiye’nin yazma eser koleksiyonu bakımından en kıymetli kütüphanesi Süleymaniye. Bu ...

Devamını Oku »

Osmanlı’dan Cumhunyete Paranın Macerası

Osmanlı Parası

Osmanlı’dan Cumhunyete Paranın Macerası Osmanlı’nın ilk kâğıt paraları, elle yazılan kaimelerdi. Öyle günler geldi ki bozuk para sıkıntısında pullar para oldu. Devir değişmiş, devlet değişmişti ama Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra da tedavüldeki Osmanlı kâğıt ve madeni paraları uzunca bir süre geçerliliğini sürdürmüştü… Osmanlı Devleti’nde ilk kâğıt para Tanzimat devrinde, Sultan Abdülmecid tarafından 1840 yılında “Kaime-i Nakdiye-i Mu‘tebere” adıyla tedavüle çıkarılmıştı. 160 ...

Devamını Oku »

Gene Muharririn imtihanı!

Gene Muharririn imtihanı! Ahmed Rasim’in Tercüman-1 Hakikat başyazarlığı vekâletinde bulunduğu zamanlardı. Ahmed Midhat Efendi, ğenç birini muharrir yapmak istediğinde, bazen eline bir kâğıt tutuşturup Ahmed Rasim’in yanına yolluyordu. Yine böyle bir muharrir adayını sınayacak olan Ahmed Rasim bir iki soru sordu ve geri gönderdi. Ahmed Midhat Efendi’ye muharrir adayını reddettiğini söylediğinde Efendi birden bire hiddetlenip sebebini sordu. Ahmed Rasim; “Bu ...

Devamını Oku »

Adalet mi ?Cesaret mi?

Adalet mi? Cesaret mi? Rivayet odur ki; Büyük İskender, hocası Aristoteles’e soran “Lider için adalet mi daha mühimdir, yoksa cesaret mi?” Aristoteles şu tarihi cevabı verir: “Adalet olduğu zaman cesarete gerek kalmaz.”  

Devamını Oku »

Dingo’nun Ahırı

Dingo’nun Ahırı Her önüne gelenin girip çıktığı yerler için kullanılan bu tabir, atlı tramvayların İstanbul sokaklarına çıkmasıyla kültürümüze girmiştir. İki atın çektiği tramvaylara Şişhane yokuşunu çıkarken Azapkapıdan at takviyesi yapılıyordu. Tramvay Taksim’e kadar geldikten sonra atlar günümüzde Fransız Konsolosluğunun yakınında, Dingo isimli bir Rum vatandaşın işlettiği ahıra çekilirdi. Dinlenen atlar daha sonra tramvaya koşulmadan Azapkapı’ya götürülürdü. Gün boyunca birçok atın ...

Devamını Oku »

Halifenin Hâli Ne Olacak ?

Halifenin Hâli Ne Olacak ? Behlül-i Dîvane, bir gün teklifsizce Halife Harun Reşid’in makamına geçer oturur.Görevliler bunu döve döve kapı dışarı ederler. Sokakta halk başına birikip “Ne oldu.7” diye sorunca Behlül: “iki dakika halifenin makamında oturmakla bu kadar dayak yedim, artık yarın âhirette onun hâli ne olacağını siz düşününüz” der

Devamını Oku »

Neden Unkapanı Dendi?

Neden Unkapanı Dendi? Sözlükte “büyük terazi, kantar” anlamına gelen ‘kapan’ kelimesinin Latince I ‘campana’dan Farsçaya, buradan ‘kabbân’ şeklinde Arapçaya geçtiği, Türkçeye ise ‘kapan’ olarak girdiği sanılmaktadır. Zamanla, bundan kinaye olarak zahire ürünlerinin toptan satış yeri kastedilmiştir. Bu kelime semtlerin adında yer bulmuştur. Mesela, İstanbul’da Mısır Çarşısı ile Tahtakale arasında bulunan Bizans’tan kalma eski bir hana Balkapanı denmiştir. Burada şehre gelen ...

Devamını Oku »

Moğul İmparatoru Cengiz Han’ın Torunu Gâzân Han İslâmiyet’i kabul etti

İLHANLILAR ZAMANINDA TEBRİZ’DE MUHTEŞEM BİR VAKIF ESERİ Şenb-i Gazan KULLIYESi Dünyayı harabeye çeviren Cengiz Han’dan 70 yıl sonra, torunlarından Gâzân Han İslâmiyet’i kabul etmiş, tlhanlı mülkü yeniden hayat bulmuştu. Gâzân Han, bir hayır ve kültür müessesesi olarak, içinde binlerce insanı barındıran, muhteşem bir külliye yaptırmıştı.., Moğol istilâsı dünya tarihinin gördüğü en büyük yağma, katil ve tahrip hareketlerinden birisidir. Moğollar tarafından katledilen insanların ...

Devamını Oku »

Osmanlı’da metro projesi

Osmanlı’da metro projesi 1990’lara kadar İstanbul esaslı bir metro ağından mahrumdu. Ama bu, İstanbul’a metro yapımının hiçbir şekilde düşünülmediği anlamına gelmesin. Tespitlerimize göre, Tünel inşaatının sürdüğü 1870’li yıllardan itibaren değişik dönemlerde İstanbul’da metro yapmak için çeşitli projeler geliştirilmiştir. Henri Gavand’ın Metro Projesi Yedikule-Topkapı Sarayı arasındaki sahil şeridinin doldurularak büyük bir liman ve yeni bir şehir oluşturulması düşüncesini ortaya atan Henri ...

Devamını Oku »

TAHTA KULLANMA YASAĞI

TAHTA KULLANMA YASAĞI Osmanlı İstanbulu’nda Mimar Sinan devrinde dahi yangına olan meyli sebebiyle ahşap inşaata mümkün olduğunca ruhsat verilmiyor, bu konuda sık sık hükümler çıkartılıyordu. Mesela; 1696’da İstanbul’da yeni yapılacak ev ve dükkanların kargir olmasına karar verilmiş, ancak malzeme yokluğu, halkın mali durumu ve kontrolsüzlük yüzünden bu karar gerektiği şekilde tatbik edilememişti. Refik Halid Karay da ahşaptan vazgeçemediğimiz için neleri kaybettiğimizi ...

Devamını Oku »

Nasreddin Hocanın türbesine ziyarete gelen daima gülümseyerek ayrılacaktır

Nasreddin Hocanın türbesine ziyarete gelen daima gülümseyerek ayrılacaktır Nasreddin Hoca, Akşehir dışında, üzerinde bir kubbe bulunan, dört tarafı parmaklıklı türbesinde medfundur. Gece yarısı göç boruları çalınıp bütün ağırlıklar giderken hakir de hizmetçilerimi gönderdim. Bir kölemle gece yarısı şehirden dışarı çıktım. “Her kim Hoca Nasreddin’i ziyaret ederse latifelerinden bazı şeyleri hatıra gelip elbette güler.” diye hatırıma geldi. “Ayâ gerçek mi?” diye ...

Devamını Oku »

SEYİD ONBAŞI MERMİYİ NASIL KALDIRDIĞINI ANLATIYOR

SEYİD ONBAŞI MERMİYİ NASIL KALDIRDIĞINI ANLATIYOR 1 936 tarihinde Gıyas Tekin, Seyid Onbaşı hakkında Cumhuriyet Gazetesi’nde bir yazı yayınlar. Bu yazı dolayısıyla Koca Seyid’le görüşür ve bir mülakat yapar. İşte, o görüşmede Koca Seyid’in Çanakkale’de yaşadığı tarihî an: “Şubat ayının son günlerinde düşman gemileri boğazı zorlamış ve boylarının ölçüsünü almışlardı. 5 Mart günü idi. Ben Kilidülbahir Mecidiyesi’ndeki uzun 24’lüklerin üçüncü topunda ...

Devamını Oku »

Kahraman Mehmetçik’ten sadece birisi Seyid Onbaşı

O, binlerce kahraman Mehmetçik’ten sadece birisi. Seyid Onbaşı; 276 kiloluk mermileri birer birer topun namlusuna taşıması, Ocean zırhlısını batırması ve Çanakkale Muharebeleri’nin seyrini değiştirmesiyle efsaneleşti. Balıkesir’in Havran ilçesinde bir yörük köyünde yaşayan Koca Seyid’in izini sürdük…   Dünya, yeniden şekillenmekteydi. Akımlar, ayaklanmalar, Trablusgarp ve Balkan Savaşları… 1914 yılında başlayan milletlerarası mücadele Asya’yı, Avrupa’yı ve Afrika’yı saran bir savaş halini almıştı. ...

Devamını Oku »

“Orta Anadolu, dünya tarihinin merkezidir!”

“Orta Anadolu, dünya tarihinin merkezidir!” Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü’nün Müdürü Dr. Sachihiro Omura: Anadolu, dünya tarihi bakımından insanların ilk medeniyet merkezlerini kurduğu önemli iskân yerlerindendir. Dr. Sachihiro Omura ile Japon Anadolu Arkeoloji Enstitüsü’nü gezerek yapılan değerli çalışmalara şahitlik ettik… Orta Anadolu, Kızılırmak yayındaki yerleşim yerleri, insanlığın ilk medeniyetleri kurdukları yerlerdir. Bir bakıma Orta Anadolu dünya tarihinin de merkezidir.” Bu sözler, ...

Devamını Oku »